Musa Anter cinayeti davası acı şekilde zamanaşımından düşürülürken son üç ayda gazeteci cinayeti dosyalarından bir tek Hrant Dink ve Uğur Mumcu cinayetleri gündeme geldi. Tetikçi Ogün Samast, ardından Trabzon’daki çete, son olarak da “kamu görevlileri” boyutuyla görülen yargılamalar şimdi de, “Anayasayı ihlal” kapsamında mahkemeye yansıyor. Oysa, bu zamana kadar görülen yargılamalarda, devlet içindeki sorumlu tüm aktörlerin yargılanıp cezalandırılmadığına inanan Dink Ailesi ve avukatları, verilen birçok karara ya itiraz etti, ya da Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
Son üç ayda Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan ve gazeteci yazar Barış Pehlivan hapsedilirken 27 Haziran’da tutuklanan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün gazetesi yazarı Merdan Yanardağ'ın tutukluluğuna yapılan iki itiraz da reddedildi. Türkiye, tekil olsun toplu olsun konjonktürel politik tutuklamalara giriştiği için birden dünyada “en çok gazeteci tutuklayan ülkeler” kategorisine girebiliyor; Diyarbakır’da Haziran 2022’de tutuklanan Kürt medyasından 15 gazetecinin 12 Temmuz’da tahliye edilmesi gibi durumlarda da “en çok tutuklayanlar” listesinden çıkabiliyor.
Arslan, tahliye edilen 18 gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı ile davaya bakan heyette yer alan eşinin görev yerlerinin değiştirilmesine dair yaptığı haber nedeniyle cezaevine gönderilirken Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Pehlivan ise, denetimli serbestliğini bozması gerekçesiyle Libya dosyasından verilen sekiz aylık hapis cezası için cezaevine girdi.
Yine son üç ayda, beşi kadın en az dokuz gazeteci mesleki faaliyetleri nedeniyle çeşitli sürelerle dört değişik kentten gözaltına alındı. Son dönemde, medya temsilcilerine yönelik plastik kelepçeli gözaltı veya şiddet yaygınlık kazanıyor. Habercilerden dördü, Diyarbakır Adliyesi’nde 16 gazetecinin dosyasına bakan savcı ile davaya bakan eşinin tayinlerini haberleştirdikten sonra gözaltına alındı. Foto Muhabiri Berkcan Zengin ve gazeteci Zeynep Kuray da, İzmir Bergama'daki Agrobay Seracılık'ta çalışan işçileri haberleştirirken alıkonuldu.
Gazeteci Cinayeti Dosyaları
Hrant Dink cinayeti davası
Dink cinayetinden “Anayasayı ihlal” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci ve Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in 2007’de öldürülmesiyle ilgili 11 azmettirici ve emniyet görevlisinin “Anayasayı ihlal” ve “örgüt adına suç işleme” gerekçeleriyle yargılandıkları davaya ikinci duruşmayla devam etti. Azmettiriciler Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer ile dönemin Trabzon TEM şube müdürlüğü görevlisi Adem Sağlam’ın Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada 2015’ten bu yana tutuklu olan ve cinayet işlendiğinde Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek savunma yaptı; savunmasında İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü, kendisinden sonra görev alan Trabzon emniyet görevlilerini ve Trabzon jandarmasını suçladı. Duruşma sonunda, davanın tek tutuklu sanığı olan dönemin Trabzon TEM şube müdürlüğü görevlisi Adem Sağlam da adli kontrol şartıyla tahliye edildi (20 Eylül).
Yazar dinlenip bırakılmış: Gazeteci Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesine ilişkin açılan ve Fethullah Gülen ve eski savcı Zekeriya Öz’ün de sanıkları arasında yer aldığı yeni davanın firari sanıklarından eski emniyet müdürü Yunus Yazar’ın mayıs ayında yakalandığı, ancak ifadesini verdikten sonra serbest bırakıldığı ortaya çıktı. Mahkeme, Yunus Yazar hakkındaki dava dosyasının Ankara’daki dosyalarla birleştirilmesi konusunda Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi ile olan uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay’a gönderilmesine karar verdi. Haklarında yakalama kararı bulunan ve kaçak sayılan firari sanıklar Fetullah Gülen, Zekeriya Öz, Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan, Coşgun Çakar, Halil İbrahim Koca, Mehmet Akif Yılmaz, Mehmet Faruk Mercan, Metin Canbay, Ömer Faruk Kartın, Serkan Şahan, Yılmaz Angın ise duruşmaya katılmadı (5 Eylül).
Uğur Mumcu cinayeti davası
Mumcu’yu öldüren bombacı Demir “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. 15 Aralık 2022’de görülen duruşmada mahkeme, Demir hakkında “kaçak” kararı vermişti. Avukatlar Yalçın Akbal ve İlhan Cihaner’in talebine uygun olarak istenen Mumcu cinayetine ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporu dosyaya konuldu. Oğuz Demir, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı’nın 1999 yılında bombalı saldırıda öldürülmesi dahil 17 cinayet ve eylemin sorumlusu olarak “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılanıyor. Bu kişi ancak 30 yıldır yakalanamadı. Yargılama 5 Ekim’de devam edecek (8 Temmuz).
Tutuklamalar
Son üç ayda Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan ve gazeteci yazar Barış Pehlivan hapsedilirken 27 Haziran’da tutuklanan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün gazetesi yazarı Merdan Yanardağ'ın tutukluluğuna yapılan iki itiraz da reddedildi. Türkiye, gerek tekil gerekse toplu konjonktürel politik tutuklamalara giriştiği için yine sürece bağlı olarak birden dünyada “en çok gazeteci tutuklayan ülkeler” kategorisine girebiliyor; Diyarbakır’da Haziran 2022’de tutuklanan Kürt medyasından 15 gazetecinin 12 Temmuz’da tahliye edilmesi gibi durumlarda da “en çok tutuklayanlar” listesinden çıkabiliyor.
Arslan, tahliye edilen 18 gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı ile davaya bakan heyette yer alan eşinin görev yerlerinin değiştirilmesine dair yaptığı haber nedeniyle cezaevine gönderilirken Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Pehlivan ise, denetimli serbestliğini bozması gerekçesiyle Libya dosyasından verilen sekiz aylık hapis cezası için cezaevine girdi.
Pehlivan için “denetimli serbestlik” reddedildi: Avukat Hüseyin Ersöz, hapisteki müvekkili gazeteci yazar Barış Pehlivan için yaptığı denetimli serbestlik taleplerinin Silivri İnfaz Hakimliği’nce reddedildiğini bildirdi. Karara sosyal medya hesabından tepki gösteren Ersöz, “Gazeteci Barış Pehlivan bugün açık cezaevine dönüyor. Ne yazık ki, denetimli serbestlik kararı talebimiz reddedildi. Kararda, ne Prof. Dr. Adem Sözüer’in mütalaasına değinildi ne de geçici 10. maddenin neden uygulanmayacağına dair bir değerlendirme yapıldı. Kısacası, Barış Pehlivan cezaevinde kalsın denildi” ifadelerini kullandı (19 Eylül).
Pehlivan hapsedildi: Libya'da görev yaparken hayatını kaybeden MİT mensubunun kimliğini deşifre ettiği gerekçesiyle 6 Mart 2020’de tutuklandıktan sonra 9 Eylül 2020’de denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilen gazeteci yazar Barış Pehlivan, Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner'in ismini kodlayarak yazdığı bir köşe yazısından dolayı 30 Mart 2023'te açılan bir davanın denetimli serbestliğini bozması gerekçesiyle 8 aylığına açık cezaevine girdi. 31 Temmuz'da çıkarılan ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklenen 10/2 maddesinden faydalanmak için talepte bulunan Pehlivan'ın denetimli serbestlikten yararlanma talebi reddedilmişti. İlki 2011 yılında Odatv davası kapsamında olmak üzere, 20 yıllık mesleki hayatında beşinci kez hapse giren Pehlivan, başka bir dava nedeniyle en son 17 Mayıs 2023’te de cezaevine çağrılmış aynı gün tahliye olmuştu. Pehlivan, Halk TV'de yayımlanan veda konuşmasında, “Bu biraz da kamuoyunun bilgilenme hakkının gaspı meselesi. Ben onun mücadelesini veriyorum. Ben girerim, içeride yine yazmaya devam ederim, yine gerçekler için mücadele etmeye devam ederim. Ama dönüp dolaşıp maalesef Türkiye, özellikle son 20 yıldır böyle meselelerle meşgul oluyor” dedi (15 Ağustos).
Yanardağ’ın tahliye talebine ikindi ret: TELE1 Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün gazetesi yazarı Merdan Yanardağ'ın tutukluluğuna avukatlarının yaptığı itiraz bir kez daha reddedildi. 27 Haziran’dan beri Silivri'de bulunan Marmara Cezaevi'nde tutuklu olan Yanardağ'ın itirazına dair İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği ret kararı sonrası avukatları Anayasa Mahkemesi’ne başvurma kararı aldı. Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutulan ve 10 yıl 6 ay hapsi istenen Yanardağ’ın, “örgüt propagandası”ndan yargılanmasına 4 Ekim’de İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak (31 Temmuz).
Arslan hücrede: Diyarbakır Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 25 Temmuz'da gözaltına alınan ve “terörle mücadelede görev alan kamu görevlisini hedef gösterme” suçlamasıyla tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan'ın Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tek kişilik hücrede tutulduğu açıklandı. “Dosyasında örgüt ismi yazmadığı” gerekçesiyle tek başına tutulan Arslan, avukatı ile yaptığı görüşmede, ilk olarak adli tutukluların bulunduğu koğuşa götürüldüğünü, itiraz üzerine savcılık talimatıyla Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ne konulduğunu aktardı (28 Temmuz).
Adli tayin haberine tutuklama: Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Fırat Can Arslan sabah saatlerinde evine düzenlenen baskınla gözaltına alındı. Dört meslektaşıyla birlikte gözaltına alınan Arslan, Diyarbakır'da gözaltına alınıp tutuklanan ve 13 ay sonra görülen ilk duruşmada tahliye edilen 18 gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı ile davaya bakan heyette yer alan eşinin görev yerlerinin değiştirilmesine dair yaptığı haber nedeniyle tutuklandı. Paylaşımla “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdiği” ileri sürüldü. Fırat Can Arslan’ın tutukluluğuna karşı 31 Temmuz’da yapılan itirazın, Diyarbakır 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nce reddedildiği ise 9 Ağustos’ta öğrenildi (25 Temmuz).
Tahliyeler
Diyarbakır’da 15 gazeteciye tahliye: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022’de gözaltına alınan 15’i tutuklu 18 gazetecinin davasında tüm tutuklu sanıkları adli kontrol karşılığında tahliye etti. Davanın 11 Temmuz’daki ilk gününde, gazetecilerin iddianamesini hazırlayan savcının eşinin mahkeme heyetinde olduğu ortaya çıktı. Avukatlar reddi hâkim talebinde bulundu. Mahkeme başkanı ise talebi reddetti. İlk savunmaların sonuçlandığı 12 Temmuz’da kararını açıklayan mahkeme heyeti, “örgüt üyeliği” iddiasına dayandırılan yargılamaya 9 Kasım’da devam edileceğini bildirdi (11-12 Temmuz).
Gözaltılar
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında altısı kadın en az 10 gazeteci mesleki faaliyetleri nedeniyle çeşitli sürelerle dört değişik kentten gözaltına alındı. Son dönemde, medya temsilcilerine yönelik plastik kelepçeli gözaltı veya şiddet yaygınlık kazanıyor. Habercilerden dördü, Diyarbakır Adliyesi’nde 16 gazetecinin dosyasına bakan savcı ile davaya bakan eşinin tayinlerini haberleştirdikten sonra gözaltına alındı. Foto Muhabiri Berkcan Zengin ve gazeteci Zeynep Kuray da, İzmir Bergama'daki Agrobay Seracılık'ta çalışan işçileri haberleştirirken alıkonuldu.
Geçen yılın aynı döneminde üçü kadın, biri LGBTİ+ en az beş medya temsilcisi gözaltına alınmıştı. Zeynep Kuray’ın İstanbul’da inşaat işçilerinin eylemini izlerken görevini yapması engellendi, Kuray karakolda tutuldu. Türkiye’de sekiz yıl yaşayan Yunanistan merkezli Real Gazetesi'nin yazarı Evangelos Areteos, Türkiye’ye girmek istediği İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan sınır dışı edildi.
Bilir’e gözaltı: Gazeteci İlknur Bilir, deprem dönemi yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda gözaltına alındı. Hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla açılan soruşturma kapsamında ifade veren Bilir, daha sonra serbest bırakıldı. Bilir serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamada 6 Şubat depremleriyle ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında soruşturma açıldığını duyurdu (15 Eylül).
Zengin ve Kuray’a şiddet ve gözaltı: İzmir Bergama'da bulunan Agrobay Seracılık'ta 23 Ağustos'ta işten çıkarılan işçiler sera önünde kurdukları nöbet çadırında eylemlerini devam ettikleri sırada aralarında sendika yöneticileri, avukatlar, foto Muhabiri Berkcan Zengin, gazeteci Zeynep Kuray, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Eş Başkanı Çınar Altan, HDP Aliağa İlçe Eş Başkanı Fatih Polatlı ile beraber 14 kişi gözaltına alındı. 15 Eylül’de gözaltına alınıp üç saat boyunca ters kelepçe ile tutulan kişiler, gececi gözaltında geçirdikten sonra hastane muayenesine alınıp “2922 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na muhalefet şüphesiyle Bergama Savcılığı’na ifade için çıkarıldı. Kuray ve Zengin gibi tüm gözaltına alınanlar ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Şiddet nedeniyle dizinden ve elinden yaralanan Zengin’e göre, çekim yaptığı sırada elinde megafon bulunan komutan “Beni mi çekiyorsun?” diyerek üzerine yürüdü ve sert şekilde gözaltına aldırdı. Gazeteci, “Astım hastası olduğumu söylememe rağmen kafama ve boynuma basıldı. Fotoğraf makinem alınıp yere atıldı. 3 saat boyunca ters kelepçe uygulandı” dedi (15- 16 Eylül).
Tunceli’de Çıta’ya gözaltı: Tunceli’de polis, İstanbul’daki Cumartesi Anneleri/İnsanları Girişimine Tunceli’de destek amacıyla İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi’nin yapmak istediği eyleme Valilik kararını gerekçe göstererek müdahale etti; aralarında Yeni Demokrasi gazetesi muhabiri Ertan Çıta’nın da olduğu yedi kişiyi gözaltına aldı (29 Temmuz).
Adli tayin haberine dört gözaltı: Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Delal Akyüz ve T24 sitesi editörü Sibel Yükler, sabah saatlerinde evlerine düzenlenen baskınlarla İzmir ve Ankara’da gözaltına alındı. Bianet sitesi kadın ve LGBTİ+hakları editörü Evrim Kepenek’in İstanbul’daki evine de öğle saatlerinde baskın düzenlendi. Polisler, aramanın ardından Kepenek'i plastik kelepçe takarak gözaltına aldı. Operasyonda daha sonra da Evrim Deniz gözaltına alındı. Bilgisayarlarına da el konulan haberciler, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Gözaltıların, Diyarbakır'da gözaltına alınıp tutuklanan ve 13 ay sonra görülen ilk duruşmada tahliye edilen 18 gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı ile davaya bakan heyette yer alan eşinin görev yerlerinin değiştirilmesine dair yapılan habere dayandırıldığı açıklandı. Paylaşımla “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdiği” ileri sürülüyor (25 Temmuz).
Taştan’a gözaltında işkence: İstanbul Kadıköy’de Suruç Katliamı anmasını izlemek isteyen Artı TV muhabiri Umut Taştan, 150’yi aşkın kişiyle birlikte gözaltına alındı. Taştan'ın gözaltı sırasında parmağı kırıldı. ArtıAnaHaber programında anlatan gazeteci, gözaltı aracına alındıktan sonra bir polisin “Sen misin gazeteci?” diye sorduktan sonra suratıma, sırtıma, karnıma yumruklarla vurmaya başladığını açıkladı (20 Temmuz).
Şimşek’e gözaltı: Kayıp yakınları, Anayasa Mahkemesi’nin Galatasaray Meydanı’ndaki eylemin yasaklanmasının hak ihlali olduğu yönündeki kararının ardından 15. haftasında Galatasaray Meydanı’nda yapmak istediği 955. Buluşma da engellendi. Gazetecilerin görüntü çekmesi polisçe engellenirken Pir Haber Ajansı (Pirha) muhabiri Dilan Şimşek de yerde sürüklenerek gözaltına alındı (15 Temmuz).
Saldırı, Tehdit, Engelleme
Temmuz, Ağustos ve Eylül 2023 aylarında ikisi kadın en az 10 gazeteci saldırıya uğrarken ikisi de ölüme tehdit edildi. Haziran’da Bitlis Tatvan’da Sinan Aygül’ün belediye korumalarınca ağır şekilde darp edilmesinin bir benzeri Urfa Viranşehir’de yaşandı. Ağustos sonunda Viranşehir Belediye Başkanı Salih Ekinci'nin koruması ve akrabası, belediyeye dair yolsuzluk iddialarını yazan Viran TV yayın yönetmeni Mehmet Karakeçili’yi darp etti.
Belediyeler gibi yerel yönetimlere bağlı çalışanlar, bu şekilde habercileri sindirmeye çalışırken, son üç ayda gazetecileri ölümle tehdit eden çevreler bakımından, BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Bilal Güldem örneklerinde olduğu gibi, tarikat, Cemaat ve Cihatçı örgütler öne çıktı. Geçen yıl Mayıs ayında Kısa Dalga için yaptığı haberden sonra gazeteci Hale Gönültaş’ın Tevhid Grubu’nca tehdit edilmesine ilişkin son olarak verilen takipsizlik kararı cezasızlığa güvenenleri ancak cesaretlendirebilir.
Muğla Milas’a bağlı Akbelen Ormanı’na açılmak istenen maden sahasına karşı köylülerin direnişini izleyen dört haberciye şiddet ve yakın mesafeden sıkılan biber gazı, yetkililerin ve jandarma görevlilerinin çevre haberciliğini hiçe sayan örneklerinden oldu.
Geçen yılın aynı döneminde saldırıya uğrayan habercilerin sayısı 12 idi.
Arı’ya ölüm tehditleri: BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda çoğunluğu Menzil Cemaati mensubu kaynaklı olmak üzere birçok ölüm tehdidi ve hakaret içeren mesaj aldığını duyurdu. Gazeteci, “Beni ölümle tehdit edip küfürler yağdırıyorlar. Büyük kısmı Menzil Cemaati mensubu olan şahıslar beni ölümle tehdit edip küfürler yağdırıyor. Bunlara dair yaptığım tüm şikayetler ise savcılar tarafından reddediliyor. Gerekçe, ‘Kime yönelik olduğunun belli olmamasıymış!’. Yargıyı sadece “AKP’liler için çalışmak” ile suçlayan gazeteci, “Bu tehditler ve küfürler bir AKP’liye veya yandaş gazeteciye yapılsa böyle mi olurdu? Başıma bir şey gelirse sorumlusu şikayetlerimi görmezden gelen savcılar ve Adalet Bakanlığıdır!” ifadelerini kullandı. Arı ayrıca, “İşte savcıların umursamadığı tehdit ve hakaretlerin küçük bir kısmı” diyerek tehdit ve küfür içeren paylaşımların görüntülerini de paylaştı (20 Eylül).
Diyarbakır’da Güldem hedefte: Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Bilal Güldem, Batman’da çocukların namaz yolunda çekilmiş videosuna sosyal medya hesabında paylaştığı gerekçesiyle hedef gösterildi. Gazeteci, kendisini tehdit edip hedef gösterdikleri gerekçesiyle AKP ve HÜDA PAR'lı olduğu iddia edilen 18 kişi hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başvuruda, “hakaret, tehdit, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlaması sıralandı. Diyarbakır Barosu’na kayıtlı Bilal Çakır da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla Güldem’i “tetikçi” ifadeleriyle hedef gösterenler arasında yer aldı (12 Eylül).
Viranşehir’de Karakeçili’ye saldırı ve ölüm tehdidi: Urfa Viranşehir Belediye Başkanı Salih Ekinci'nin koruması ve akrabası, Viranşehir Belediyesi'ne ilişkin yolsuzluk iddialarını yazdıktan sonra gazeteci ve Viran Tv yayın yönetmeni Mehmet Karakeçili’yi darp etti. Viranşehir Kaymakamı Önder Çengel'in tayini nedeniyle 29 Ağustos gecesi düzenlediği veda yemeğine katılan Karakeçili, yemek sonrası arabasına doğru giderken AKP’li Viranşehir Belediye Başkanı Salih Ekinci'nin koruması ve yeğeni İsmail Ekinci tarafından saldırıya uğradı. Silah dipçiğiyle gözüne darbe alan Karakeçili hastaneye kaldırıldı. Karakeçili, saldırının nedeninin belediye ile ilgili yaptığı haberler olduğunu belirterek, saldırganların kendisine, “Belediye ile ilgili tek bir haber yapmayacaksın, yaparsan ölürsün” tehdidinde bulunduğunu söyledi. Gazeteci, “Bu şahıs kendi başına bu saldırıyı yapmadı, azmettiricisi belediye başkanının kendisidir” dedi. Savcılıkça ruhsatlı silahına el konulan saldırgan, tutuklama talebine karşın nöbetçi hakimlikçe denetimli serbestlik kararıyla salıverildi (29 Ağustos).
Akbelen’de dört haberciye saldırı ve yaygın engelleme: Muğla Milas’a bağlı Akbelen Ormanı’na açılmak istenen maden sahasına karşı köylülerin direnişini izleyen belgeselci ve gazeteci Kazım Kızıl’ın yüzüne jandarma görevlileri yakın mesafede göz yaşartıcı gaz sıktı ve kalkanla müdahale edildi. AFP foto muhabiri Bülent Kılıç, serbest muhabirler Berkcan Zengin ve Murat Kocabaş da dahil olmak üzere birçok muhabir müdahaleden etkilendi. Kocabaş kasıklarından tekmelenirken Zengin’in kamerası TOMA suyu nedeniyle çalışamaz hale geldi. Kesim ekiplerini engellemek için eylem yapan köylüleri ablukaya alan jandarma, Gazete Duvar sitesinden Cihan Başakçıoğlu ve gazeteci Zeynep Kuray'ın da haber yapmasını engellendi. Gazeteciler hakkında “yasak alana girmek” suçundan işlem yapıldığı açıklandı (26 - 27 Temmuz).
Halk TV programına CHP engeli: Halk TV'de yayınlanan Görkemli Hatıralar adlı programın Antalya Döşemealtı'nda canlı yayınlanacak bölümünün CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem tarafından engellendiği öne sürüldü. Serhan Asker'in sunuculuğunu yaptığı programın 23 Temmuz günkü canlı yayınının, CHP Genel Başkanı Eren Erdem'in talimatıyla iptal edildiği belirtildi. Kırkgöz Hanı’nda çekilmesi planlanan program, yayına izin verilmemesi sonrası han dışında gerçekleştirildi. Serhan Asker, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Üzgünüz... Görkemli Hatıralar sizin programdır. Susmayacağız... Tüm Antalyalıları canlı yayına davet ediyorum...” ifadelerini kullandı (23 Temmuz).
Fatoş Erdoğan’a polis saldırısı: “Cumartesi Anneleri” girişiminin İstanbul Beyoğlu’ndaki 955. Buluşmasını takip etmek isteyen Dokuz8haber sitesi muhabiri Fatoş Erdoğan darp edildi ve yerlerde sürüklendiği polis müdahaleleri sonucu yaralandı. Gazeteci, Twitter hesabından, şiddete, “Polisin güvenlik çemberinin sınırı nedir? Polis bir işletmenin içine girip basını dışarı sürükleyebilir mi? Basın sokakta çekim yapabilmek için paraşütle mi insin alana? Anayasanın hangi maddesinde var bu uygulama” sözleriyle tepki gösterdi (21 Temmuz).
Taştan’a gözaltında işkence: İstanbul Kadıköy’de Suruç Katliamı anmasını izlemek isteyen Artı TV muhabiri Umut Taştan, 150’yi aşkın kişiyle birlikte gözaltına alındı. Taştan'ın gözaltı sırasında parmağı kırıldı. ArtıAnaHaber programında anlatan gazeteci, gözaltı aracına alındıktan sonra bir polisin “Sen misin gazeteci?” diye sorduktan sonra suratıma, sırtıma, karnıma yumruklarla vurmaya başladığını açıkladı (20 Temmuz).
Muğla Ortaca’da üç gazeteciye saldırı: Batı Haber Gazetesi imtiyaz sahibi Ayşe Sönmez, DHA muhabirleri Cavit Akgün ve Fırat Akay, Muğla’nın Ortaca İlçesi’nde aracında ölü bulunan ve “Meseratili polis” olarak gündeme gelen Hüseyin Tayfun Üçgül için Ortaca Merkez Camii’nde düzenlenen cenaze törenine alınmadı. Cenazeyi görüntülemek isteyen DHA ekibine, Üçgül’ün yakınlarınca saldırıldı. Cenaze alanından uzaklaştırılan gazetecilerden Ayşe Sönmez, cenazede görüntü aldığı sırada bir kadının saldırısına uğradı, çekim yaptığı esnada kolu hızla çekildi ve telefonu zorla alındı. Güç kaybı ve aşırı ağrı yaşadığı için kolu bandaja alınan gazeteci suç duyurusunda bulundu. Sönmez emniyetteki ifadesinde, “Cenazede cep telefonum ile çekim yaptığım esnada duvarın arkasından bir kadın gelerek kolumu hızla çekti ve çevirdi. Elimdeki cep telefonunu alarak uzaklaştı. Çevredekilere söylememe rağmen kimse yardımcı olmadı. Telefonu son olarak Dalyan’da bir polise ulaştığını öğrendim” dedi. Akgün de, “Camiye girer girmez Üçgül'ün yakınları, gazeteci olduğumuzu öğrenir öğrenmez, sözlü olarak sataşmaya başladı. 'Ayaklarınızı kırarız' şeklinde tehditlerde bulunup, bizi itekleyerek camiinin bahçesinden dışarı çıkarttılar. Aracımıza kadar bizi takip eden ve tekrar yanımıza gelerek tehditlerini sürdürenleri kınıyorum” dedi (12 Temmuz).
Hak Arama ve Cezasızlık
Temmuz - Ağustos dönemi, şiddet gören gazetecinin hakkını araması söz konusuyken ortaya çıkan muazzam güçlüğün, sıra medya temsilcisine yönelik şikayetlere ve onları yargılamaya gelince ortadan kalktığını acı şekilde gösteriyor.
AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ın işkenceyle gözaltına alınması, Bianet sitesi eski muhabiri Beyza Kural’ın ters kelepçeli şekilde ekip aracında tutulması, Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın 10 Mayıs 2019'da Ankara'daki evinin önünde ağır şekilde darp edilmesi, Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin silahlı iki korumasının Sinan Aygül’e ağır şekilde saldırması, Kısa Dalga haberinden sonra Hale Gönültaş’a yönelik ölüm tehditlerine takipsizlik verilmesi; Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlemek isteyen gazeteci Sibel Hürtaş’ın alıkonulması, Şarköy’ün Sesi gazetesi yetkilileri Yakup Önal ve Deniz Önal’a yönelik şiddet ve daha pek çok örnek bu güçlüğe ve çifte standarda işaret ediyor.
Buna karşın gazeteciler pes etmiyor! Cumartesi Anneleri/İnsanlarının eylemini takip ederken polisin darp ettiği dokuz8 sitesi muhabiri Fatoş Erdoğan da hukuka aykırılıkları son dönemde mahkemeye taşıyan gazeteciler listesine katıldı.
Gördüğü şiddet cezasız kalan Hürtaş yargılanıyor: Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi savcısı, Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş’ın “polise direnmek” suçlamasıyla cezalandırılmasını talep etti. Gözaltına alındığı araçta boğazının sıkıldığını açıklayan ve olaydan sonra iki gün iş göremez raporu alan Hürtaş üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. 26 Eylül’de görülen duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı gazetecinin polise direndiğini savundu. Dava 13 Aralık’a kaldı (26 Eylül).
Aygül’e ağır saldırıda saldırganlara tahliye: Bitlis’in Tatvan 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 17 Haziran’da Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin silahlı iki korumasının Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’ü ağır şekilde saldırmasıyla ilgili davada saldırıya karışan iki sanığı tahliye etti. İddianame, soruşturma evresinde hızla dinlenip hakkında takipsizlik kararı verilen Geylani’yi kapsamıyor. ‘Silahla kasten yaralama’, ‘silahla tehdit’ ve ‘hakaret’ suçlarından yargılanan polis Engin Kaplan ve koruma görevlisi Yücel Baysalı Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, Aygül ve avukatları da duruşmada hazır bulundu. Tutuklu sanıklar Aygül’ün kendilerine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiğini, Aygül’ün kendilerine saldırdığını iddia etti. Aygül ise, “Nedamet göstermesi gereken birilerini bekliyordum ama karşımda sırıtan iki insan görüyorum. Uzun süredir diş tedavisi görüyorum. Olay günü de diş randevusu için kliniğe gittim. Klinikten çıktığımda arabada ikisiyle göz göze geldim. Beni tanımadıklarını söylüyorlar ama ben belediye başkanı ile görüşmeye gittiğimde veya başkan beni ziyaret ettiğinde başkanın çantasını suyunu tutan insanlar bunlar. Beni tanımıyor olmaları mümkün değil. Küfrettiğimi söylüyorlar ama ben dişçiden çıktığım için ağzım hem anestezi etkisizdeydi hem de tamponlar vardı. Bırakın küfretmeyi, konuşacak durumum yoktu” diyerek iddiayı yalanladı. Geylani ve etrafındaki rant çetesi benim yazdıklarımdan dolayı rahatsız olduğu için bu saldırı oldukça planlıydı ve azmettiricisi belediye başkanının kendisidir” dedi. Mahkeme, “tutuklulukta geçen süre, delillerin toplanmış olması”na dayanarak iki sanığı tahliye etti. Dava 14 Aralık’a kaldı (14 Eylül).
Gönültaş’a tehdite takipsizlik: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “IŞİD'li kadının bıçaklı videosu millet bahçesinde çekilmiş” başlıklı haberi Kısa Dalga sitesinde çıkmasından sonra gazeteci Hale Gönültaş’ın, Tevhid grubu üyesi olduğu iddia edilen kişilerce tehdit edilmesiyle ilgili soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Gönültaş’ın 3 Mayıs 2022 tarihli suç duyurusuna 13 Haziran 2023’te verilen bu karar 31 Ağustos’ta kamuoyuna yansıdı. Savcılık kararında, “Yürütülen soruşturma ve toplanan deliller ışığında, şüphelinin müştekiye karşı tehdit suçunu işlediğine dair soyut iddia dışında kamu davasının açılmasını gerektirecek nitelikte her türlü şüpheden uzak yeterli delil elde edilemediği…” ifadelerini kullandı (31 Ağustos).
Fatoş Erdoğan’a şiddete suç duyurusu: Cumartesi Anneleri/İnsanlarının eylemini takip ederken polisin darp ettiği dokuz8 sitesi muhabiri Fatoş Erdoğan, İstanbul Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve sendika avukatı Ülkü Şahin’in eşlik ettiği Erdoğan, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde yaptığı suç duyurusunda, 8 Temmuz ve 22 Temmuz’daki eylemlerde uğradığı polis şiddetinin görüntülerini ve darp raporunu savcılığa sundu. Polisler hakkında kasten yaralama, cebir, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, haberleşmenin engellenmesi ve mala zarar vermeden kamu davası açılmasını talep etti. bianet’e konuşan Erdoğan; Danıştay’ın iptal ettiği eylemlerde ‘ses ve görüntü kaydı’ yasana dair genelgenin sokakta güvenlik çemberi olarak uygulanmaya devam ettiğini söyledi. Toplumun haber alma hakkını savunmak adına, gazeteciliği savunmak adına bu saldırılara karşı duyarlı olunması gerekiyor. Gösterilecek dayanışma bir gazetecinin tek başına özgürlüğünü sağlamak veya bu baskı altından kurtulmasını sağlamak adına değildir. Türkiye'de gazetecilik koşullarının ortadan kaldırılmaması içindir. Gazeteci örgütlerinden daha fazla inisiyatif almalarını isteyen Erdoğan, “Son dönemde gazetecilere karşı artan polis şiddetine gazeteciler suç duyurularıyla karşılık veriyor. Ancak savcılıkların soruşturma taleplerine valilikler izin vermediği için dava açılamıyor” diye konuştu (27 Temmuz).
İstinaf, Kural’a polis şiddetine cezayı az buldu: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi (İstinaf), bianet haber sitesi muhabiriyken ve sekiz yıl önce İstanbul Beyazıt'ta öğrencilerin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) protestosunu takip ederken gazeteci Beyza Kural’i ters kelepçe takarak gözaltına alma girişiminde bulunan polislere cezayı az buldu. İstinaf ‘iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlamasıyla’ üç polis memurlarına verilen 10 taksitli 6 bin TL’lik para cezası kararını usulden bozdu. Mahkeme gerekçe olarak, hüküm kuran İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin temel cezayı alt sınırın üzerinde belirlememesini gösterdi. Ayrıca polis memurları K.A. ve Y.Ş.’ye uygulanan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının suç tarihinden sonra kesinleştiğini belirterek Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) koşulları yeniden değerlendirilmesini zorunlu kıldığını kaydetti. Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine hükmetti. İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi de bunun üzerine polisleri yeniden yargılamak üzere 10 Ekim’e duruşma koydu (19 Temmuz).
Mahkemeden Tele1’e ekran kararmaya dur: TELE1 genel yayın yönetmeni gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen 4 Soru 4 Yanıt programındaki sözleri nedeniyle kanala verdiği 7 günlük ekran karartma cezasına dair karar Ankara 4. İdare Mahkemesi’nce durduruldu. Ekran karartma kararının temyiz edildiği mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Mahkemenin verdiği kararla, RTÜK’ün verdiği 7 günlük ekran karartma cezası yürürlüğe girmedi. RTÜK'ün 7 günlük yayın durdurma cezasına gerekçe gösterdiği 'Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanununun 8/b maddesinin bir yıl içinde üç kez ihlal edilmesi yayın lisansının iptal edilmesine yol açabiliyor (18 Temmuz).
Kılıç’ın işkenceli gözaltısına dava yok: İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği, 26 Haziran 2021 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ı işkenceyle gözaltına alınmasıyla ilgili şikayette polislere ilişkin verilen kovuşturmaya yer olduğuna dair karara yapılan itirazı da reddetti. MLSA Hukuk Birimi avukatlarının yaptığı itiraz başvurusuyla ilgili verilen 14 Nisan 2023 tarihli kararda, gazeteciye yönelik işlerin “usul ve yasaya uygun” olduğu ileri sürüldü. Kılıç, 2021 yılında yapılmak istenen 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada Beyoğlu Mis Sokak’ta ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınmıştı. Kimliği tespit edilen iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunmuştu. Hakkında suç duyurusu yapılan polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getiren savcı Aysel Daşkıran, 16 Mart’ta polislerin yargılanmasına gerek olmadığına karar vermişti. Daşkıran, aynı gün gazeteci Kılıç hakkında “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamalarıyla iddianame düzenlemişti. Gazeteci, 26 Ekim’de İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak (7 Temmuz).
Demirağ'a saldırı davası Ekim’de: Cumhur İttifakı'nı eleştiren gazetecilerden Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın 10 Mayıs 2019'da Ankara'daki evinin önünde uğradığı saldırıyla ilgili davanın görülmesine Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Soruşturmanın iki yıl sürüncemede kalmasından sonra İstinaf, Ankara 54. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi arasında uyuşmazlığa nokta koyarak davanın Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine hükmetmişti Adem Y., Emrah Y., Ali A., Furkan Ç., Necmettin İ. ve Orhan Ç.'yi yargılayan mahkeme, gazeteci Murat Ağırel’in tanıklığına başvuracak. Dava 12 Ekim’e bırakıldı (5 Temmuz).
Şarköy’de gazeteci Önal’a saldırı davası: Usulsüzlük dosyasını haberleştirdiği için Tekirdağ Şarköy’ün Sesi gazetesi editörü Deniz Önal’a saldıran Şarköy Belediye Başkanı Alpay Var'ın ağabeyi Alper Var’a “kasten basit yaralama, tehdit, mala zarar verme ve hakaret” suçlamasıyla kamu davası açıldı. Davada Deniz Önal ile babası ve gazetenin sahibi olan Yakup Önal müşteki olarak yer aldı. İlk Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi’nde 15 Haziran’da görülmeye başlanan davaya, sanık mazeret bildirerek katılmadı. Deniz Önal mahkemede verdiği ifadede, “Gazete dağıtımından döndüğümde Alper Var yanıma geldi ve bana ‘Yakup'un oğlu musun’ diye sordu. ‘Evet’ der demez yumruk attı. Yumruğun etkisiyle geri çekildim. Küfür etti. ‘Seni ve babanı burada yaşatmayacağım’ dedi, tehdit savurdu. Olay büyümesinde diye uzaklaşmaya başladım. Kovalamaca yaşandı. Telefonum düştü. Telefonumu yerden alıp kırdı. Biz ne yaptık? Sadece gazetecilik” dedi. Mahkemede, saldırının gerçekleştiği esnada evinin balkonunda oturan Perihan Sever tanıklık yaptı. Ancak Sever, Emniyet’te verdiği ifadeyi mahkemede değiştirdi. Gazeteciler Yakup ve Deniz Önal’ın katılma talebini kabul eden mahkeme, saldırı videosunun Şarköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne gönderilerek çözümlemesinin yapılmasına da hükmetti. 7 Kasım’da görülecek duruşmada video görüntülerinin mahkeme salonunda izlenilmesi bekleniyor (3 Temmuz).
Elazığ’da koruma polisine “gazeteciye darp” davası: Elâzığ’da dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un 2022’de deprem konutlarını ziyareti sırasında haber takibi yapan gazeteci Ardıl Batmaz’ı darp eden AKP belediye başkanı Şahin Şerifoğulları’nın koruma polisi Ö.F.T. yargılanmaya başladı. Koruma polisin “basit yaralama” suçlamasıyla yargılandığı anck katılmadığı dava Elazığ 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sanık polisin savcılıkta verdiği, “Olay öncesinde tartıştığımız için benim ismimi vermiş olabilir” ve “Belediye başkanının yakın koruması olmam sebebiyle yanından ayrılmadım” şeklindeki ifadesine ilişkin Batmaz, “Dosyaya sunduğum görüntünün son saniyelerinde sanık polisin belediye başkanının yanından ayrılarak yanıma doğru geldiği, elime vurduğu ve kamera açısının yere doğru döndüğü net bir şekilde görülüyor” dedi. Batmaz'ın ifadesinin ardından sanığın adresinin tespiti için müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, yargılamayı 2 Kasım’a bıraktı (2 Temmuz).
Biçici’ye şiddet davasında polise yakalama: İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “hak ihlali” kararının ardından beş polise, dokuz8HABER sitesi genel yayın yönetmeni Gökhan Biçici’ye şiddet uygulamaktan dokuz yıl sonra açılan davaya devam etti. Beş polise, “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırları aşmak”, “hakaret” ve “basit yaralama” suçlamalarıyla açılan davanın beşinci duruşması 23 Mayıs’ta görüldü. Biçici’nin avukatı Metin İriz, atılı suçların niteliği bakımından yargılamanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini bildirerek görevsizlik kararı verilmesinde ısrarcı olmuştu. Daha önce dilenen foto-muhabiri Mürsel Çoban da “Olay günü polisin Gökhan’a müdahale ettiğini ve boynundaki basın kartını çektiğini gördüm. Ne oluyor diye tepki gösterdiğimde polis sen karışma dedi. Gökhan’ın gözaltına alınma anını fotoğraflayıp alandan ayrıldım” demişti. Dosyada hala bir polis memuruyla ilgili verilen yakalama kararının infaz edilmesi bekleniyor. Biçici, Gezi Direnişi sırasında eylemleri takip ederken 16 Haziran 2013’te İstanbul’un Şişli ilçesinde polisin şiddetine maruz kalan Biçici’nin şikayetine verilen takipsizlik, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “hak ihlali” kararının ardından İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nce kaldırılmıştı. Dava 24 Ekim’e kaldı (1 Temmuz).
Soruşturmalar, Açılan / Süren Ceza Davaları, Kararlar
Soruşturmalar
Temmuz - Eylül döneminde en az beş haberci, Şubat Depremi veya Mayıs Seçimleri gibi konularda yaptıkları sosyal medya paylaşımı veya haberleri nedeniyle haklarında soruşturma başlatılmasıyla gündeme geldi.
BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, “Ev değil resmen ölüm satıyorlar!” haberi ve Kızılay’ın maden suyunda 2019’da yoğun miktarda arsenik tespit edildiğine ilişkin diğer bir haberi kapsamında gündeme geldiği iki “dezenformasyon” soruşturmasından da aklandı. Mezopotamya Ajansı imtiyaz sahibi Ferhat Çelik de, “AKP’li Artuklu Belediyesi’nde rüşvet havuzu” başlıklı haber nedeniyle soruşturmalık oldu.
Bilir’e “dezenformasyon” soruşturması: Gazeteci İlknur Bilir, deprem dönemi yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındı. Hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla açılan soruşturma kapsamında ifade veren Bilir, daha sonra serbest bırakıldı. Bilir serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamada 6 Şubat depremleriyle ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında soruşturma açıldığını duyurdu (15 Eylül).
Öncü’ye “dezenformasyon” soruşturması: Artı TV sunucusu Onur Öncü hakkında, Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin ilk turunun oy sayımına ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım nedeniyle “dezenformasyon” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Gazeteci bu kapsamda EMniyete ifade verdi (14 Eylül).
Kalkandelen’e “dezenformasyon” tahkikatı: Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Zülal Kalkandelen hakkında “Devlet kampındaki çocuklar tarikat kampında” yazısı nedeniyle, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” dahil çeşitli iddialarla soruşturmalar açıldı (13 Eylül).
Çelik’e soruşturma: Mardin Başsavcılığı, Mezopotamya Ajansı’nda (MA) yayımlanan “AKP’li Artuklu Belediyesi’nde rüşvet havuzu” başlıklı haber nedeniyle ajansın imtiyaz sahibi Ferhat Çelik hakkında soruşturma açtı. Çelik, açılan soruşturma kapsamında İstanbul Feriköy Polis Karakolu’na giderek ifade verdi. Çelik, iddiaların haber değeri taşıdığını vurgulayarak haberde herhangi bir suç olmadığını söyledi (14 Ağustos).
Arı’ya çifte “dezenformasyon” takipsizliği: Migros’un Kızılay’ın maden suyunda 2019’da yoğun miktarda arsenik tespit etmesini haberleştiren ve madensuyu fabrikasının skandal görüntülerini yayımlayan BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı hakkında Kızılay’ın şikayetiyle soruşturma başlatan İstanbul Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu takipsizlik kararı verdi. Haberinde Gıda Mühendisi Bülent Şık’ın “Kızılay yöneticileri suç işledi” şeklindeki ifadelerine de yer veren Arı hakkında, Kızılay Derneği ile Kızılay İçecek’in şikayetiyle “yanıltıcı bilgiye alenen yayma” şüphesiyle soruşturma açılmıştı. Gazeteci hakkında, “Ev değil resmen ölüm satıyorlar!” başlıklı haberi nedeniyle ve AKP'li İstanbul Güngören Belediyesi'nin şikayetiyle açılan diğer bir soruşturma da takipsizlikle sonuçlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, “yanıltıcı bilgiye alenen yayma” şüphesiyle yürüttüğü soruşturmada suç unsuru bulunmadığına hükmetti. Depremden yaklaşık bir hafta önce yayımlanan şikayet konusu haberde, AKP’li Güngören Belediyesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) “İlk depremde felaket yaşanır. Zemin bataklık” diye itiraz ettiği bir araziye 96 daire ve 9 dükkân inşa ettiği anlatılıyordu (29 Temmuz).
Açılan ve Süren Davalar
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında en az 148 gazetecinin adı Türk Ceza Kanunu (TCK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK), 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gibi düzenlemeler temelinde açılan veya yürütülen yargılamalarda geçti. Bu gazetecilerden 97’si “örgüt üyeliği” ve “örgüte yardım” suçlamasına maruz iken, 29’u “örgüt propagandası” veya “terörle mücadele eden görevliyi örgüte hedef göstermek” iddiasıyla kovuşturmaya konu oldu. Dönemin sanık gazetecilerden 12’si “devlet kurumlarını aşağılamak” suçlamasıyla, 12’si de “polise direnme” veya 2911 Sayılı Kanuna muhalefetten yargılanıyor. Bu dönemde, en az üç haberciye açılan “dezenformasyon” yargılaması da sürüyordu.
Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Boğazda Kaçak Var” haberi nedeniyle dört haberciyi yargılatan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun dışında bu dönemde, eski İstanbul Başsavcısı ve şimdiki Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan, Adalet Bakan Yardımcılığına atanan Akın Gürlek ile AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan’ın şikayetleriyle çok sayıda haberci “terörle mücadele eden görevliyi örgüte hedef göstermek” iddiasıyla hapis istemiyle yargılanıyor. Bunun son örnekleri arasında, Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay ve sitenin sorumlu müdürü Faruk Eren; ANKA Haber Ajansı yazı işleri müdürü Mansur Çelik; Bianet sitesi editörü gazeteci Ayça Söylemez ve Sözcü Gazetesi yazarı İsmail Saymaz da var.
TMK’nın 29 sanığından biri de, tutuklu olarak 4 Ekim’de mahkemeye çıkması beklenen Tele1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ. Gazeteci, iktidarın hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’la daha şeffaf bir politika izlemesi gerektiğini savunduğu için “terör örgütü propagandası” ve “suçu ve suçluyu övme” suçlamalarıyla yargılanacak.
Gazeteci Haskoloğlu’na “kişisel veri” davası: İstanbul Anadolu 16. Asliye Ceza Mahkemesi, Twitter’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan'ın fotoğraf ve bilgilerinin olduğu sahte kimlik kartlarını yayınladığı için sekiz gün tutuklu kalan gazeteci İbrahim Haskoloğlu’nu “Kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme ve yayma” iddiasıyla yargılıyor. 27 Nisan 2022’de tahliye edilen gazeteci, İstanbul Anadolu 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadede, “e-devletteki güvenlik açığını göstermek için yayımladım” demişti (28 Eylül).
Yurttapan ve Estukyan’ın “terör” davası: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve Agos gazetesi Ermenice sayfalar Editörü Pakrat Estukyan dahil beş kişiyi “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılıyor. Dergide Osmanlı’dan Türkiye’ye geçişi ve sosyal yapıyı inceleyen bir makale yazdığını daha önce açıklayan Estukyan, “Savcılık beni terör örgütü propagandası yapmakla suçladı. Suçlamaya konu olan yazı içerisinde geçen YPG/ YPJ gerillası ifadesi savcılık tarafından propaganda olarak değerlendirilmiştir. Oysa gerilla sözcüğünü Türk Dil Kurumunun tanımı kapsamında kullanılmıştır. Propaganda yapmak gibi bir amacım olmamıştır” demişti. Mehmet Nimet Sevim hakkında ifadesinin alınması için yakalama emri çıkarılmıştı (22 Eylül).
Yurttapan, Ergül ve üç yazara 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisinde yayımlanan yazılarda “Türk milletinin alenen aşağılandığı” iddiasıyla derginin sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve editörü Haydar Ergül ile üç yazarı yargılamaya devam etti. Ergül ve Yurttapan için tefrik kararı verilmesini isteyen avukat Özcan Kılıç, müvekkillerinin beraatını talep etti. Eksik hususların giderilmesi için ertelenen dava, sanıklardan Cihan Doğan ve Nazan Üstündağ hakkında verilen yakalama kararının infazını bekleyecek. Dava, 4 Ocak 2024’e kaldı (21 Eylül).
Akkaya’ya “örgüt üyeliği” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 ilde yürütülen soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınarak tutuklanan kameraman Remzi Akkaya’yı “örgüt üyeliği” iddiasıyla ve 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılamaya başladı. İddianamede, Akkaya’nın kameramanlık öncesi açtığı oto yıkama iş yeri “örgüt üyelerinin buluşma yeri” olarak tarif edildi. Etkin pişmanlık kapsamında 22 Aralık 2021’de ifade veren “Armanç” kod adlı tanığın iddialarına yer verilen iddianamede, yine bir tanığın, “örgüt üyesi” dediği MEBYA-DER yöneticisi Yıldız D'nin, kendisine, “Akkaya'nın yaşamını yitiren kızıyla görüştüğünü” söylediği de iddialar arasında yer aldı. Tanık beyanları yanı sıra Akkaya’nın bir defa Habur Sınır Kapısı’ndan giriş çıkış yapmasına da iddianamede yer verildi. Kürtçe savunma yapan Remzi Akkaya, tanıkların suçlamalarını kabul etmediğini belirterek tahliyesini talep etti. Avukat Diyar Çetedir, tanıkların usulsüz dinlendiğini belirterek ifadelerinin dosyadan çıkarılmasını ve tanıklıklarının düşürülmelerini istedi. Çetedir, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, hiçbir somut delilin bulunmadığını vurguladı. Akkaya'nın kaçma ve delil karartma şüphesi bulunmadığını belirten Çetedir, tahliye edilmesini istedi. Akkaya’yı tutuklu bırakan mahkeme, tanıkların ifadelerinin dosyadan çıkarılması ve tanıklıktan düşürülmeleri talebini ise celse arasında değerlendireceğini açıkladı. Dava, 28 Kasım'a bırakıldı (18 Eylül).
Gök’e “üyelik ve propaganda” davasında tahliye yok: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan'da evlere yapılan baskınlarla gözaltına alınarak tutuklanan ve örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya başladığı Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ü tahliye etmeyi reddetti. Mahkeme, gazetecinin avukatları Resul Temur ve Mehmet Emin Aktar’ın savunmalarına rağmen, duruşma savcısının talebi doğrultusunda, Gök’ün tutukluluk halinin devamına karar verdi. Gök hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiası ile 7 yıl 6 aydan 15 yıla ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmesini talep ediliyor. 14 sayfalık iddianamenin ilk üç sayfasında KCK’nın tanımına yer verildi. Sonraki üç sayfada ise “etkin pişmanlıktan” faydalanan açık tanık Ümit Akbıyık’ın beyanları yer aldı. Gök’ün, o dönem yeni çıkan Sefkan Kobanê’nin kaleme aldığı Kobanê Direniş Güncesi kitabı, İbrahim Kaya’nın "Uçurum Çiçekleri" adlı kitabının haberleri suçlama konusu yapıldı. Yine Gök’e isnat edilen suçlardan biri ise Mezopotamya Ajansı’nda “Dağ-ı Devran: Tutkulu bir yolculuğa davet” başlıklı haberde Selahattin Demirtaş'ın Devran ve Leyla kitaplarının Kürtçe çevirisi ile Harun Doğan'ın Dağ-ı Devran şiir kitabının tanıtımları yer aldı. Mahkeme, dosyada yer alan tanığın dinlenmesi ve Gök’e dair bir başka mahkumiyet dosyasının Yargıtay’dan sorulması için yargılamayı 5 Aralık’a bıraktı (14 Eylül).
Oruç’a “örgüt” davasından tahliye yok: Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 27 Nisan'da tutuklanan Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Şah Oruç hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşmasında tahliye kararı vermedi. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “yetkisizlik" kararı vererek dosyayı gönderdiği mahkeme, savcının tutukluluğun devam etmesi yönünde sunduğu mütalaa doğrultusunda karar verdi. Üç sayfalık iddianamenin ilk beş sayfası, “PKK/KCK işleyişine”, diğer bölümleriyse açık tanık Ümit Akbıyık'ın Oruç'un gazetecilik faaliyetlerine dair ifadeleriyle 35 habere yer veriliyor. İddianamede, Oruç'un MA'da çalıştığı, ANF ve Nuçe Ciwan gibi sitelere de haber gönderdiğine işaret ediliyor. Duruşmada savunma yapan Oruç, gizli saklı haber yapan biri olmadığını belirtti; “Bir de yaptığım paylaşımlar suçlama konusu yapılmış. Yine ANF ve diğer bazı sitelere haber gönderdiğim ifade ediliyor. MA’da yayınladığım haberi başka birçok site kaynak göstererek yayınlayabilir. Ben MA muhabirliği dışında gazetecilik yapmadım. Haberlerimiz kamuoyuna açıktır ve herkes okuyabiliyor. HTS kayıtlarımda telefon görüşmesi yaptığım kişiler aynı ajanstan arkadaşlardır. Bu nasıl bir suç olabilir. Benim sorumlu yazı işleri müdürü ile yaptığım görüşme nasıl suç olabiliyor?” dedi. Duruşmaya Oruç’un tutulduğu Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden, Ses ve Görüntü Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılan avukatı Resul Temur da, “Mütalaaya katılmıyoruz. Ümit Akbıyık’ın dinlenmemesi müvekkilimizin tutukluluğuna gerekçe yapılmamalıdır. Kolluk denetimi altında olan bir tanığın dinlenmemesi tutukluluk için gerekçe yapılmamalıdır. Müvekkilimiz Mezopotamya Ajans’ında çalışıyor. Ajans, yasal olarak faaliyetlerini yürütüyor ve yasadışı bir yayıncılık yapma söz konusu değil. Helikopter Davası’nda da gazeteciler aynı suçlama ile karşı karşıya kaldılar ve AYM hak ihlali kararı verdi. MA’ya ilişkin AYM kararının göz önünde bulundurulması gerekiyor” şeklinde konuştu. Tahliye kararını reddeden mahkeme, yargılamayı 31 Ekim’e bıraktı (14 Eylül).
Aykol ve Çapan’ın “Gündem” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol ile yazı işleri müdürü Reyhan Çapan’ı “örgüt propagandası” gerekçesiyle yargılamaya devam etti. 14 Eylül’de görülen davanın 28. Duruşmasına Aykol ve Çapan katılmazken avukatları Özcan Kılıç hazır bulundu. Çapan hakkında gazetede yayımlanan haberler ve köşe yazıları gerekçesiyle açılan davada, avukat Kılıç müvekkilleri hakkındaki dava dosyalarının mahkeme tarafından istenerek, birleştirilmesini talep etti. Kararını açıklayan mahkeme, dosyaların UYAP üzerinden gönderilmesine ve birleştirme talebinin celse arasında değerlendirmesine karar verdi. Yargılama 11 Ocak 2024 tarihine kaldı (14 Eylül).
Aykol, Kaya ve Kızılkaya’nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama” suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi yargılamaya devam etti. 24 Eylül’de görülen duruşmada mahkeme, Hatip Dicle hakkında çıkarılan yakalama infazının beklenmesi için yargılamayı 4 Ocak 2024’e bıraktı (14 Eylül).
Çelik’e “Gürlek” davası: Ankara 22 Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Haziran 2022 tarihinde Adalet Bakan Yardımcılığı'na atanması dolayısıyla Akın Gürlek'in İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı olarak daha önce aldığı ve üst yargı kararlarını uygulamadığı örnekleriyle birlikte haberleştirilmesi nedeniyle ANKA Haber Ajansı yazı işleri müdürü Mansur Çelik'i yargılamaya devam etti. Üçüncü duruşmada durulma savcısı, üç yıl hapisle yargılanan gazetecinin, Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi uyarınca ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef yapmak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. ANKA’nın, 14 Ekim 2020 tarihinde, Gürlek’in imza attığı sembolik dosyaların derlendiği haber Çelik’in yol açtı. 28 yıllık gazetecilik yaşamında ilk cezasıyla karşılaşan Çelik, ilk duruşmada verdiği ifadede, “Ben gazetecilik yaptım; 28 yıldır utanılacak hiçbir şey yapmadım. Meslek ilkelerimi her zaman savundum. Yerel mahkemenin, Anayasa Mahkemesi'nin oybirliğiyle aldığı bir kararı uygulamaması, o boyutuyla bir ilktir Türkiye'de. Genel olarak yaşanan her ilk, bir haber değeri zaten taşır” demişti. Dava 9 Kasım’a bırakıldı (7 Eylül).
Karabay ve Eren’e “Fidan” davası: Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay ve sitenin sorumlu müdürü Faruk Eren hakkında, eski İstanbul Başsavcısı ve şimdiki Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan’ın şikayetiyle Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. İki gazeteci hakkında “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla üç yıla kadar hapis istendi. Gazeteciler, iddianamede yer verilen savunmalarında, ‘paylaşımların hakaret, iftira veya hedef gösterme olmadığını’, ‘içeriğinin varsayımlara değil olgulara dayandığını’, ‘paylaşımlarında kamu yararının bulunduğunu’ ve ‘ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu’ belirterek suçlamaları reddettiler. İddianamede Terörle Mücadele Kanunu’nun 6/1 maddesinde düzenlenen, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla bir yıldan üç yıla kadar hapisleri istenen Furkan Karabay ve DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, 7 Kasım’da yargılanmaya başlayacak (29 Ağustos).
Karabay’a “Fidan” davası: Anayasa Mahkemesi Üyesi İrfan Fidan'ın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak görev yaptığı dönemde, Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı zanlısı Nuri Gökhan Bozkır'la yaptığı görüşmeleri haberleştiren gazeteci Furkan Karabay'a dava açıldı. Açılan davanın iddianamesiyle, Anayasa Mahkemesi üyesi Fidan'ın şikayet dilekçesinin bazı bölümlerinin birebir aynı olması dikkat çekti. Gazeteci, Ukrayna'dan Türkiye'ye getirilen suikast zanlısı Bozkır'ın ifadelerini haberleştirmiş ve “İrfan Fidan, 2014'te Nuri Gökhan Bozkır'la görüştü” demişti. Karabay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda Bozkır'ın ifadesinde yer alan “Mustafa Çalışkan ve İrfan Fidan'la görüştüm. MİT tırları ve Hablemitoğlu suikastıyla ilgili bilgiler verdim” sözlerini de paylaşmış ve Fidan'ın yaptığı görüşmede aldığı ifadeleri resmiyete dökmediğini öne sürmüştü. 16 Ocak'ta yapılan şikayet 30 Temmuz’da iddianameye dönüştü. Fidan'ın avukatı Taner Demir'in dilekçesinde Fidan'ın görev aldığı soruşturmalar sıralandı: “Dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan ve yürüttüğü Selam-Tevhit kumpas, MİT tırlarının durdurulması Tahşiye kumpas, Poyrazköy kumpas, Fenerbahçe'ye kumpas gibi önemli soruşturmalarla PKK, DAEŞ, FETÖ/PDY gibi silahlı terör örgütleri ile mücadele etmiş olan İrfan Fidan'ı hedef göstererek...”. “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlamasından üç yıla kadar hapsi istenen Karabay, yargılanmaya Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Kasım’da yargılanacak (12 Ağustos).
Bulut’a “dezenformasyon” davası: Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta yaşanan depremlerle ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle gazeteci Fırat Bulut hakkında Elbistan 2 Asliye Ceza Mahkemesi'nde “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla dava açıldı. MLSA’dan Deniz Tekin’in haberine göre, davayla sonuçlanan soruşturma Anayasa Mahkemesi'nin Anayasaya aykırılık gerekçesiyle iptal ettiği “sanal devriye” kapsamında başlatıldı. 10 Mart’tan itibaren iki gün gözaltında tutulan Bulut, 8 Şubat 2023 tarihli “Elbistan Cezaevi avlularından dumanlar yükseldiği ve koğuşların ateşe verildiği” paylaşımı nedeniyle suçlanıyor. Gazeteci, TCK 217/A/1 maddesinde tanımlanan “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla 19 Ekim’de yargılanmaya başlayacak (11 Ağustos).
Sivri’ye “dezenformasyon” davası: Gazeteci Hasan Sivri hakkında, 6 Şubat depreminin hemen ardından Antakya’da çektiği görüntüleri sosyal medya hesabından “Onlar not etsin tabi, bunlar da bizim delilleriyle not ettiklerimiz” ifadeleri ile paylaştığı gerekçesiyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” iddiasıyla dava açıldı. Depremlerin ardından geçen iki gün boyunca Antakya’da Elektrik Mahallesi ile Armutlu, Defne, Samandağ ve Turunçlu’da çektiği görüntüleri, 25 Şubat’ta sosyal medya hesabında paylaştığı için bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istenen Sivri, 12 Aralık’ta Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak (4 Ağustos).
Altı haberciye “dayanışma eylemi” davası: Evrensel gazetesi muhabiri Eylem Nazlıer, Direnişteyiz.org sitesi muhabiri Esra Soybir, ETHA Ajansı editörü Pınar Gayıp, Mücadele Birliği gazetesi muhabiri Serpil Ünal, Gazete Patika sitesi muhabiri Yadigar Aygün ile gazeteci Zeynep Kuray’a meslektaşlarının gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını 29 Nisan’da Kadıköy’de Süreyya Operası önünde protesto ettikleri için dava açıldı. İddianamede eylem yapılacağı bilgisini almasının ardından Kadıköy Kaymakamlığının eylemi yasakladığını ifade edildi. Polislerin eylem yapan gazetecilere yasak kararı bilgisini verdiğini yazan savcı, gazetecilerin uyarılara rağmen dağılmadığını, üstüne “Özgür basın susturulamaz, gazetecilik suç değildir, susmayacağız” sloganları attığını belirtti. Henüz eylem başlamadan gözaltına alınan haberciler, Çalışan Gazeteciler Günü de olan 10 Ocak 2024 günü İstanbul Anadolu 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak (3 Ağustos).
Gazeteci Söylemez’e “Gürlek” davası: İstanbul Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, dönemin İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi hakimi ve şimdiki Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in şikayetiyle, Bianet sitesi editörü gazeteci Ayça Söylemez hakkında dava açtı. Gazeteci, 18 Şubat 2020’de BirGün’de yayımlanan “Yetenekli hakim bey” yazısı nedeniyle “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Söylemez 22 Haziran’da emniyete giderek verdiği ifadede “Köşe yazısı gazeteci kimliğimle tamamen kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla ve basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde yazdığım yazıdır” demişti. Gazeteci, İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına 22 Kasım’da çıkacak (27 Temmuz).
Kahraman’ın TMK davası: Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüksekova Haber sitesinde çıkan 2017 ve 2018'e ait Rojava ve Afrin’e dair yazıları nedeniyle gazeteci İskender Kahraman’ı, “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılıyor. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, dosyada takipsizlik kararı verilerek Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti; ancak uyuşmazlığın çözülmesiyle dosya yeniden Ankara’ya taşınmıştı. 17 Temmuz’da görülen üçüncü duruşmada mahkeme, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne fezleke gönderip göndermediğini Ankara Başsavcılığı’na sorulmasına karar verdi. Gazetecinin 7 yıl 6 ay hapsinin istendiği yargılama, 5 Aralık’a kaldı (17 Temmuz).
Yanardağ’a “terör” ve “suçu övme” davası: AKP’ye yakın medya organları ve sosyal medya hesapları ile İYİ Parti yöneticilerince hedef gösterildikten sonra “kırpılmış” ve “kapsamında çıkarılmış” sözleri nedeniyle 28 Haziran’da tutuklanarak Silivri Cezaevi'nde gönderilen Tele1 kanalı genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’a dava açıldı. İddianameyi kabul edilen İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Yanardağ’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. İktidarın hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’la daha şeffaf bir politika izlemesi gerektiğini savunduğu için “terör örgütü propagandası” ve “suçu ve suçluyu övme” iddiasıyla toplam 10 yıl 6 aya kadar hapsi talep edilen Yanardağ’ın 4 Ekim’de hakim karşısına çıkacak. Savcılık, suçlamaya gerekçe olarak, PKK yöneticisi Duran Kalkan’ın iki farklı açıklamasını gerekçe gösterdi. Kalkan ile Yanardağ’ın açıklamaları arasında paralellik kurmaya çalışıldı. Sosyal medya paylaşımlarının toplumda “infial” yarattığını ileri süren savcılık, kırpılmış videoları da delil olarak iddianamede sundu (14 Temmuz).
Diyarbakır’da 15 gazeteciye tahliye: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022’de gözaltına alınan 15’i tutuklu 18 gazetecinin davasında tüm tutuklu sanıkları adli kontrol karşılığında tahliye etti. Davanın 11 Temmuz’daki ilk gününde, gazetecilerin iddianamesini hazırlayan savcının eşinin mahkeme heyetinde olduğu ortaya çıktı. Avukatlar reddi hâkim talebinde bulundu. Mahkeme başkanı ise talebi reddetti. İlk savunmaların sonuçlandığı 12 Temmuz’da kararını açıklayan mahkeme heyeti, “örgüt üyeliği” iddiasına dayandırılan yargılamaya 9 Kasım’da devam edileceğini bildirdi (11-12 Temmuz).
Ankara’da dokuz gazetecinin “PKK” davası: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “KCK Basın Komitesi”ne bağlı oldukları suçlamasıyla “PKK üyeliği” iddiasıyla dokuz gazeteci, 11 sanığı yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. 16 Mayıs’ta görülen ilk duruşmada mahkeme, 29 Ekim 2022’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) yazı işleri müdürü Diren Yurtsever, MA Ankara haber müdürü Deniz Nazlım, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli, JinNews sitesi muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer’i adli kontrol karşılığında tahliye etmişti. Davada, gözaltı aşamasında adli kontrolle serbest bırakılan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve eski MA stajyeri Mehmet Günhan da 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. İkinci duruşmada dilenen gizli tanık “K8Ç4B3L1T5”, daha önce DİHA ve MA’da çalıştığını belirterek, “Devlet adına basında faaliyet yürüttüğünü” söyledi. Gazeteciler ve avukatlar, gizli tanık beyanlarını ilk kez duruşma salonundan duydu. Gazeteciler hakkındaki "bilgilere" MA’da çalıştığı için elde ettiğini iddia eden "K8Ç4B3L1T5", “İfadelerim, MA’da çalışan herkesin bileceği şeyler” dedi. Gizli tanık, mahkeme başkanının, “MA’da ne kadar süre çalıştın” sorusunu ise yanıtsız bıraktı. Gizli tanık, Diren Yurtsever'in avukatı Özgür Erol’un, “İfadeyi hangi tarihte verdiniz” şeklindeki sorusu için “hatırlamıyorum” dedi; “Bu ifadeyi hakkınızda yürütülen bir soruşturmaya binaen mi verildi?” sorusuna ise olumsuz yanıt verdi. Mahkeme, adli kontrol şartının devamına, dijital materyallerin iade edilmesine dair talebin ise reddine karar verdi. Ayrıca Özgür Baran ve Hüseyin Dorudeniz’in tanık olarak dinlenilmesine karar verildi. Üçüncü duruşma, 26 Ekim’e kaldı (10 Temmuz).
Atilla Taş’ın 301’den ve “hakaret”ten ceza talebi: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “örgüte yardım” gerekçesiyle 6 Mart 2020’de 3 yıl 1 ay 15 gün hapse mahkum edilen eski köşe yazarı, şarkıcı ve sosyal medya kullanıcısı Atilla Taş’ı yeniden yargılamaya başladı. Son duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, dosya kapsamına göre Yargıtay'ın bozma ilamına göre örgütle organik bağ kurduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanığın eylemlerinin “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” ve “Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlarını oluşturduğu gerekçesiyle bu suçlardan toplam 1 yıl 11 ay 15 günden 6 yıl 1 aya kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etmişti. Taş'ın avukatı, mütalaaya karşı savunma yapabilmek için süre talep etti. Mahkeme heyeti, sanık avukatına savunmasını hazırlayabilmesi için süre vererek duruşmayı 24 Ekim’e erteledi (10 Temmuz).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin yedi yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'i yeniden yargılamaya 25 Mayıs’ta devam etti. Sadece Önderoğlu’nun katıldığı yeniden yargılamanın bu yedinci duruşmada, Fransa’da yaşayan Nesin’in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesi için karar alındı. 1 Şubat’ta görülen bir önceki duruşmada, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Erol Önderoğlu’dan sonra, bir mahkeme hakiminin reddi konusunda Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu’nun da yaptığı itirazın reddedildiği bildirilmişti. Üç sanık, “örgüt propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019’da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi’nce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fincancı’yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020’de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021’de uymaya karar vermişti. Dava, 12 Ekim’e bırakıldı (10 Temmuz).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 18 Mayıs’ta görülen duruşmada, Adalet Bakanlığı’nın Almanya’da yaşayan Yücel’in savunmasının alınması için yazılan müzekkereyi işleme koymaması üzerine Yücel hakkında yakalama kararı çıkartma yoluna gitti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti. Yargılama 17 Ekim’e kaldı (10 Temmuz).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan'ın “direnme” davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya'da 2015'te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan'ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılıyor. Toplam 17 kişinin yargılandığı davaya 3 Mayıs'ta devam edildi. Mahkeme, eksik hususların tamamlanması için davayı 4 Ekim’e erteledi (10 Temmuz).
Yurttapan ve Estukyan’ın “terör” davası: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi Sorumlu yazı işleri müdürü Ramazan Yurttapan ve Agos gazetesi Ermenice sayfalar Editörü Pakrat Estukyan dahil beş kişiyi “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. Dergide Osmanlı’dan Türkiye’ye geçişi ve sosyal yapıyı inceleyen bir makale yazdığını daha önce açıklayan Estukyan, “Savcılık beni terör örgütü propagandası yapmakla suçladı. Suçlamaya konu olan yazı içerisinde geçen YPG/ YPJ gerillası ifadesi savcılık tarafından propaganda olarak değerlendirilmiştir. Oysa gerilla sözcüğünü Türk Dil Kurumunun tanımı kapsamında kullanılmıştır. Propaganda yapmak gibi bir amacım olmamıştır” demişti. Dava, sanıklardan Mehmet Nimet Sevim hakkında ifadesinin alınması için yakalama emri düzenlenmesi için 22 Eylül’e bırakıldı (9 Temmuz).
İsmail Saymaz’a yeni dava: AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan şikayetiyle, eşinin “FETÖ itirafçısı” olduğunu Sözcü Gazetesi için yazan İsmail Saymaz’a “kamu görevlisine hakaret hakaret” ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla dava açıldı. Beş yıl dört ay hapis istemiyle açılan dava, 10 Ekim’de İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek (9 Temmuz).
Canözer’in “örgüt üyeliği” davası: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınan ve dört meslektaşıyla tutuklanan JINNEWS sitesi muhabiri Beritan Canözer 25 Ekim’de ilk kez mahkeme karşısına çıkacak. Canözer hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla düzenlenen iddianame Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Dosya üzerinden tutukluluk incelemesi yapan heyet, Canözer'in adli kontrol talebiyle serbest bırakılmasına karar verdi. Tahliye kararında, dosyada ki delil durumu, atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimali, kaçma ve delil karartmaya yönelik somut delil bulunmadığı belirtildi (8 Temmuz).
Özgürlükçü Demokrasi için hapis istendi: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde çalışanı altı gazeteciyi, “örgüt üyeliği” “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, daha önce sunduğu esas hakkındaki mütalaasını yineleyerek gazeteciler Reyhan Hacıoğlu, Mehmet Ali Çelebi, Hicran Urun, Pınar Tarlak, yazı işleri müdürü İshak Yasul ve imtiyaz sahibi İhsan Yaşar’ın “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etmiş, daha önce beraat alan Pınar Tarlak için de aynı iddialardan ceza istemişti. 12 Haziran’da görülen sekizinci duruşma sonunda mahkeme, “gazetenin terör örgütü çıkarları doğrultusunda faaliyet yürütüp yürütmediğine” dair daha önce istenen bilirkişi raporunu beklemeye karar verdi. Urun, Yasul ve Çelebi hakkında verilen yurtdışı yasağının kaldırılması yönünde iletilen talep de reddedildi. Dava 1 Kasım’a kaldı (8 Temmuz).
Altan, Ilıcak, Şimşek ve Yazıcı’nın “örgüt” davası: Darbe girişiminden sonra tutuklanıp yıllarca hapis kalan gazeteciler Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı’nın “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yeniden yargılanmasına İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden başlandı. AİHM kararı doğrultusunda müvekkilinin dosyasının ayrılmasını talep eden Ahmet Altan'ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, “Müvekkilim ödül almak için yurt dışına gidecekti. Ancak hakkındaki yurt dışına çıkış yasağı nedeniyle gidemedi. Yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını ve derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu. Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin beraatlarını ve yurt dışı çıkış yasaklarının kaldırılmasını talep etti. Mahkeme, sanıklar hakkındaki yurt dışı çıkış yasağının devamına ve Ahmet Altan'ın duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Altan hakkındaki dosyanın ayrılması talebi de reddedildi. Yargılamaya 26 Ekim'de devam edilecek (7 Temmuz).
“FETÖ Medya Yapılanması” dosyası yeniden: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ Medya Yapılanması” dosyası kapsamında gazeteciler Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ı yeniden yargılamaya devam etti. “FETÖ örgütüne yardım” gerekçesiyle hapis istemiyle yürütülen ve 8 Haziran’da süren yargılama, eksikliklerin tamamlanması için 19 Ekim’e bırakıldı (7 Temmuz).
Alağaş’a “örgüt” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK talimatlarına uygun yayın yaptığı iddiasıyla tam bir yıldır tutuklu olan Jin News sitesi haber müdürü Safiye Alağaş’ı “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılamaya başladı. İddianamenin okunmasıyla başlayan duruşmada Alağaş, savunmasını Kürtçe yaptı. Suçlamaları kabul etmediğini, gazeteci olduğunu ifade eden Alağaş, “İddianame adeta George Orwell'in ‘1984'ü gibi. Bizler bağımsız gazetecileriz. Amacımız karanlıkta bırakılan, üstü örtülen, ihlalleri açığa çıkarıp halka ulaştırmak. Bunun bilincini ve sorumluluğunu taşıyoruz. Yaptığımız haberler, kullandığımız fotoğraflar, kitaplar, haber notları suçlama konusu yapılmış. Burada gazetecilik faaliyeti sorgulanıp suçlanıyor” diye konuştu. Adli kontrol ile serbest bırakılan gazeteci yargılanmaya tutuksuz olarak 9 Kasım’da devam edecek (6 Temmuz).
Yaşar’a “propaganda” davası: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, IŞİD ile savaşırken hayatını kaybeden Ulaş Bayraktaroğlu için Ankara’daki Yüksel Caddesi’nde 11 Mayıs 2017 tarihinde yapılan basın açıklamasını haberleştirdiği gerekçesiyle gazeteci Eylül Deniz Yaşar'ı “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre, ikinci duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, Yaşar’ın cezalandırılmasını talep etti. Daha önce savunma yapan Yaşar, “Ben kullanmadığım, paylaşmadığım bir şeyden suçlanıyorum. Ben zaten video muhabiriyim, görüntülerimi herkes kullanabiliyor. Ana akım da çektiğim görüntüleri kullanıyor. O hesap üzerinden atılmış tweetlerle neden ilişkilendirildiğimi anlamış değilim. Üstelik daha önce takipsizlik de verildi” demişti. Dava 12 Ekim’e kaldı (5 Temmuz).
Bakur Belgeseline dava Yargıtay’ı bekliyor: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, barış sürecinde çekilen “Bakur” belgeseli nedeniyle ilk yargılamada 4 yıl 6’şar ay hapse mahkum edilen gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’i İstinafın bozma kararı sonrası yeniden yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. 20 Haziran’da devam edilen davada, Mavioğlu’nun “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılandığı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde temyiz incelemesinde olan dava dosyasının sonucunun beklenmesine bir kez daha karar verildi. Yargılama 26 Ekim’e kaldı (5 Temmuz).
Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar'ın “MİT TIR’ları” haberi nedeniyle yeniden yargılandığı davanın Aralık 2020'de görülen karar duruşmasında daha önce ifadesi alınmadığı için ayrılan dosyasını görmeye devam etti. Dündar bu davada 1 Mart 2017 tarihinde Özgürüz sitesinde yayımladığı bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 5 Nisan’da görülen duruşmada da, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verildi. Dava 25 Ekim’e kaldı (5 Nisan).
“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 28. Duruşmayla devam etti. 20 Haziran’da görülen son duruşmada mahkeme, heyet değişikliği nedeniyle eski zabıtları okurken, yargılanan İsmet Kayhan hakkında çıkarılan yakalama emrinin infaz edilmediğini belirtti. Ardından iddia makamı ve yargılananların avukatları eksik hususların giderilmesini talep etti. Yargılananlardan Yüksel Genç’in avukatı Hüseyin Boğatekin, müvekkilinin Diyarbakır Başsavcılığı’nda bu dosyadaki fiil ile aynı tarihleri kapsayan bir soruşturma olduğunu belirtti. Boğatekin, soruşturmanın araştırılması ve gerektiğinde birleştirilmesi talebinde bulundu. Dava, İsmet Kayhan hakkında çıkartılan yakalama emrinin infazının beklenmesi için 31 Ekim’e bırakıldı. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32’si 24 Aralık’ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Süreç, sanık avukatlarınca “FETÖ kontrolündeki Emniyet ve yargının ürünü” olarak eleştirilmişti. Dosyada tutuklu sanık kalmasa da, dosyanın diğer “itibarsız FETÖ dosyaları” gibi işlem görmemesi itiraz konusu olmuştu. Kasım 2019’da AİHM, dosyasına dair yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti (5 Temmuz).
Vice News ekibinin "örgüte yardım" davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015'te tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury’yi tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi ile birlikte yargılamaya devam etti. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır'da 2015'te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen dört kişi, “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle yargılıyor. 22 Haziran’da devam edilen ve duruşma savcısı ile sanık avukatının eksikliklerin giderilmesini talep ettiği yargılama, gazetecilerin alınan ifadelerinin Türkçe tercümesinin yapılması için ikinci defa Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına karar verildi. Dava 14 Kasım’a kaldı (5 Temmuz).
Kalafat ve Akgül’e 301 davası: Gazeteci Haluk Kalafat ve Elif Akgül, o dönem çalıştıkları Bianet haber sitesinde 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı farklı haber yoluyla “Türk milletini alenen aşağıladıkları” iddiasıyla yargılanıyor. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği Kalafat ve MLSA adliye muhabiri Akgül’ün 27 Nisan’da İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmesi beklenen ilk duruşması, dosyada mazeret bildirilmesi üzerine 19 Ekim’e bırakıldı. TCK’nın 301/1 maddesi uyarınca üçer yıl hapisleri istenen iki gazeteci, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) “Ermeni Soykırımı propagandası yapıldığı” iddiasıyla yapılan bir ihbar ve Adalet Bakanlığının 24 Haziran 2021 tarihinde izin vermesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda kovuşturma görüyor. Savcı Murat Mert, 9 Aralık 2022 tarihinde hazırlanan iddianamede 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı haberi suç konusu yaptı. İddianamede savcı, hakkında herhangi bir toplatma kararı dahi olmayan kitapların tanıtımı olduğunu ve haberlerde bu kitaplardan alıntılar olduğunu dikkate almadı. Mert, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Salt [Ermeni Soykırımı ifadesinin] kullanılması herhangi bir suçlamanın konusu olmamalıdır” hükmüne vardığı İlker Deniz Yücel (Başvuru Numarası: 2017/16589) kararını da dikkate almayarak gazetecilerin cezalandırılmasını talep ediyor (5 Temmuz).
Kanbal’a “yanıltma” davası: Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ahmet Kanbal hakkında Nisan ve Mayıs aylarında yaptığı iki haber yoluyla “yanıltıcı bilgi yaydığı” iddiasıyla dava açıldı. Hakkında iki soruşturma açılan Kandal, birinde takipsizlikle kurtulurken, 14 Mayıs 2023 seçimleri sırasında Mardin’de kaybolan 1363 No’lu sandık ve sandık başkanına ilişkin sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek iddianame düzenlendi. Kanbal 18 Ekim’de Mardin 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde TCK’nin 217. maddesi uyarınca bir yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Sandığın kaybolmasına dair tutulan tutanak ve siyasi partilerin sandığa ilişkin yaptıkları başvurulara rağmen hazırlanan iddianamede, paylaşımın sandık bulunduktan 25 dakika sonrasında yapılması gerekçe gösterilerek, ceza verilmesi istendi (1 Temmuz).
Üç haberciye “Eylem” davası: Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında 16 meslektaşlarının 16 Haziran 2022’de tutuklanmasını protesto ettikleri sırada Ankara Ulus Meydanı’nda darp edilerek gözaltına alınan gazeteciler Deniz Nazlım, Sibel Yükler ve Yıldız Tar'a dava açıldı. 5 Temmuz 2022’de Ulus Meydanı’nda bir araya gelen gruba müdahale eden polisin gözaltına aldığı üç haberci aynı gün emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı. MLSA’ya göre, gazeteciler hakkında “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet”ten dava açıldı. İddianame Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Yargılama 9 Ocak 2024 tarihinde başlayacak (1 Temmuz).
Göcekli’ye “TMK” davası: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları ve demokrathaber.org sitesinde yayınlanan haberler nedeniyle Demokrat Haber genel yayın yönetmeni ve imtiyaz sahibi Mehmet Göcekli’yi “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Göcekli’nin katılmadığı duruşmada avukatı Ceren Kalı vardı. Mahkeme, istinabe evrakının olumsuz gelmesi ve güncel adresinin bulunmaması nedeniyle ifadesinin alınması ve delillerin tespit edilmesi amacıyla Göcekli hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verdi. Yargılamaya 26 Aralık’ta devam edecek (1 Temmuz).
Kararlar
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında yargılanan çok sayıda gazeteci davası, Adli Tatil dolayısıyla ertelenirken, bu dönemde mahkum edilen haberci olarak Bitlis Tatvan’da yerel yetkilierin hedefinde olan Sinan Aygül tespit edildi. Gazeteci, 25 Ağustos 2020'de çıkan “Kızılay etleri AKP'li vekilin otelinde” haberinde “işyeri dokunulmazlığını ihlal ettiği” gerekçesiyle altı ay hapse mahkum edildi.
Aynı dönemde, bianet haber sitesi editörü Ruken Tuncel “özel hayatın gizliliğini ihlal”, Etha Ajansı editörü Pınar Gayıp “terör örgütlerine hedef gösterme”, Van’daki serbest gazeteci Ruşen Takva “dezenformasyon”; gazeteciler İrfan Tunççelik ve Ümit Turhan Coşkun “Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet”, Cumhuriyet gazetesi eski çalışanları Hazal Ocak, Vedat Arık, Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey de “Fahrettin Altun’u örgütlere hedef göstermek” ve “özel yaşamın gizliliğini ihlal” iddialarıyla yargılandıkları davalardan beraat ettiler.
Yargıtay, 2016’da yaygınlaşan Özgür Gündem gazetesi dayanışma eylemlerinden Ertuğrul Mavioğlu, Fehim Işık, Öncü Akgül, yazar Dilşah Kocakaya, Celalettin Can’a “örgüt propagandası” iddiasıyla verilen 1 yıl 3 aylık hapis cezasını onadı. Aynı yüksek mahkeme, kampanyaya katıldığı için yargılanıp ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla hapis cezasına çarptırılan gazeteciler Ayşe Düzkan, Ragıp Duran, Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Bektaş ve Hüseyin Aykol hakkındaki karardan kimini onadı, kimini de bozdu.
Çapan’ın “TMK” davası düştü: İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan haberlerde “terör örgütü propagandası yapıldığı” ve “terör örgütlerinin açıklamalarının yayımlandığı” gerekçesiyle yargılanan gazeteci Reyhan Çapan ile beraber üç kişi hakkında açılan davayı zamanaşımından düşürdü. Çapan ve avukatının katılmadığı davanın 24. Duruşmasında esas hakkında görüşünü açıklayan duruşma savcısı, Çapan'ın 11 Mayıs 2015 tarihinde savunmasının alındığını, diğer sanıklar hakkındaki yakalama emrinin infaz edilemediğini belirtti. Çapan'ın savunmasının alındığı tarihten sonra 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 11 Mayıs 2023 tarihinde dolduğunu ifade eden savcı, sanıklar hakkında ayrı ayrı düşme kararı verilmesini talep etti. Mahkeme de kararında, bu yönde karar verdi (26 Eylül).
Tuncel’e “özel hayat” beraati: Munzur Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ülkü Özbey’in, WhatsApp durumunda yayımladığı bir videoyu paylaştığı için “özel hayatın gizliliğini ihlal” gerekçesiyle yargılanan bianet sitesi muhabiri Ruken Tuncel beraat etti. Ancak savcı, duruşma zaptı henüz Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine (UYAP) yüklenmeden Tunceli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararının istinaf edilmesi için başvuru dilekçesi sundu. Karar duruşmasına Tuncel avukatı Meriç Eyüboğlu ile birlikte katıldı. Şikayetçi Ülkü Özbey ise duruşmaya katılmadı. Duruşmada Tuncel, esas hakkındaki savunmasında, Munzur Üniversitesi’ndeki liyakatsiz ve usulsüz atamaları çok defa haber yaptığını, belgeleriyle yaptığı bu haberlerle ilgili hakkında daha önce de şikayetlerde bulunulduğunu ve takipsizlik kararı verildiğini söyledi (21 Eylül).
Aygül’e “işyeri dokunulmazlığı” cezası: Bitlis’in Tatvan 2: Asliye Ceza Mahkemesi, 25 Ağustos 2020'de çıkan “Kızılay etleri AKP'li vekilin otelinde” haberinde “işyeri dokunulmazlığını ihlal ettiği” gerekçesiyle Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Bitlis News sitesi yayın yönetmeni Sinan Aygül'e, altı ay hapis cezası verdi. Aygül, yazısında “Devlet Bahçeli’yi uyarıyorum!” başlıklı köşe yazısında, Kızılay’ın yoksullara dağıtılmak üzere hazırladığı etlerin Kızılay Tatvan Şube Başkanı Battal Taşar ve abisi AKP Bitlis Milletvekili Cemal Taşar’a ait otelde kullanıldığına dair iddiaları paylaşmıştı. Basit yargılama usulü üzerinden 20 Nisan'da Aygül'e aynı gerekçesiyle dörtte bir oranlı indirimle verilen 4 ay 15 günlük hapis cezası, gazetecinin itirazıyla duruşma ile altı ay hapse çıkarılmış oldu (20 Eylül).
Gayıp’a “Çitil” beraati: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Korgeneral Musa Çitil’in şikayeti üzerine “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlamasıyla yargıladığı Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü Pınar Gayıp’ı beraat ettirdi. Gayıp, İpek Er’e cinsel saldırıda bulunduktan sonra intihara sürükleyerek yaşamını yitirmesine neden olan ve 10 yıl hapis cezasına çarptırılan uzman çavuş Musa O. ile ilgili bir haberi “Musa O., Musa Çitil'den feyz almış ki bu suçu işledi” diyerek paylaştığı için yargılanıyordu. Duruşmaya Gayıp, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Gayıp duruşmada, “Musa Çitil, görevini kötüye kullanarak bölgede en az 13 işkence ve tecavüz suçu işledi. Bunlar kanıtlandı ve Çitil ceza aldı. AİHM iki kez Çitil'in suçlarından dolayı Türkiye'yi mahkum etti. Dolayısıyla iddia da değil. Ben gazeteciyim. Paylaşımlarım ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamındadır. Suç değildir” diye savunma yaptı. Mahkeme duruşma savcısının mütalaası doğrultusunda Gayıp’ı beraat ettirdi (19 Eylül).
Gazeteci Takva’ya “dezenformasyon” beraati: Hakkari 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 7 Aralık 2022 tarihinde Hakkari MHP İl Başkanı Fatih Özbek'in silahlı saldırıya karıştığına dair iddiayı sosyal medya hesabından paylaştığı için “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla yargılanan gazeteci Ruşen Takva'yı beraat ettirdi. Mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığına kanaat getirdi. Daha önce savunması alınan ve Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılmasını (HAGB) isteyip istemediği sorulan gazeteci, gazetecilik yaptığını ve gazeteciliğin suç olmadığını vurgulayarak, ceza alması durumunda cezanın ertelenmesini istemediğini belirtmişti (6 Eylül).
Yargıtay’dan “Gündem dayanışması” davalarına bozma ve onama: Yargıtay, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği Kampanyasına katıldığı için yargılanıp ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla hapis cezasına çarptırılan gazeteciler Ayşe Düzkan, Ragıp Duran, Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Bektaş ve Hüseyin Aykol hakkındaki kararını açıkladı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, Düzkan ve Duran’a verdiği 1 yıllık hapis cezasını onadı. Çelebi’ye Özgür Gündem’de 25 Nisan 2016’da yayımlanan yazısına ilişkin “örgüt propagandası” iddiasıyla verilen 1 yıllık cezayı hukuka aykırı bularak bozdu. Beraat verilmesi gerektiğine hükmetti. Yüksek mahkeme Bektaş’a verilen 1 yıllık cezada da gazeteciye yargılamada son sözünün sorulmadığını ve bu nedenle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek bozma kararı verdi. Aykol’a verilen 3 yıl 9 aylık cezayı ise benzer iddialar ile hakkında bir başka davanın veya soruşturmanın olup olmadığı, varsa birleştirilip birleştirilmediğine dair derece mahkemesinin herhangi bir eylemde bulunmaması nedeniyle bozulmasına karar verdi. Öte yandan Yargıtay, Özgür Gündem yöneticileri ile yazarlarının gazetede yayınlanan yazılar nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘örgüt propagandası’ ve ‘suç işlemeye alenen tahrik’ suçlamalarıyla yargılandığı dosyada da karar açıkladı. Reyhan Hacıoğlu'na 1 yıl 3 ay, Hüseyin Güçlü ile Tahir Temel’e verilen 1 yıl 6 aylık hapis cezası onadı. Ayşe Batumlu Kaya’ya verilen 1 yıl 3 ay, Hüseyin Aykol'a verilen 2 yıl 1 ay ve Eren Keskin ile Reyhan Çapan’a 3 yıl 9 aylık cezaları bozdu. Bozma gerekçesi olarak Yargıtay, gazetecilerin benzer iddialar ile başka mahkemelerde yargılanmalarına rağmen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları dosya ile birleştirme yapılmamasını veya inceleme yapmaksızın karar verilmesini gösterdi (3 Ağustos).
Yargıtay’dan yedi “Özgür Gündem”ci kararı: Yargıtay 3. Ceza Dairesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi KHK ile kapatılmadan başlatılan sembolik Nöbetçi Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldığı için Ertuğrul Mavioğlu, Fehim Işık, Öncü Akgül, yazar Dilşah Kocakaya, Celalettin Can’a “örgüt propagandası” iddiasıyla verilen 1 yıl 3 aylık hapis cezasını onadı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 3 Nisan 2019’da Mavioğlu, Kocakaya, Can, Mehmet Celal Başlangıç, Işık, Akgül ve Hüseyin Akyol’a TMK uyarınca verdiği bu cezalar İstanbul Bölge Adliyesi’ne taşınmıştı. Kararların 15 Eylül 2020’de onanması üzerine dosya Yargıtay’a götürülmüştü. 17 Mayıs’ta kararını açıklayan Yargıtay, Özgür Gündem gazetesi yayın yönetmeni Hüseyin Akyol’a verilen 3 yıl 9 aylık cezayı, hakkında benzer iddialar ile devam eden davaları ve bu davaların sonuçlarının henüz çıkmamasını gerekçe göstererek bozdu. Daire, bazı yazı, haber ve köşe yazıları nedeniyle Akyol’a dair verilen beraat kararlarını da bozarak, devam eden yargılamaların bitmesini gerekçe gösterdi. (21 Temmuz).
Tunççelik ve Coşkun’a “eylem” beraati: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteciler İrfan Tunççelik ve Ümit Turhan Coşkun’u, 11 Barış Annesi ile birlikte “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla yargıladığı davada tüm sanıkların beraatine karar verdi. Mahkeme, suçun unsurlarının oluşmaması gerekçesiyle duruşma savcısının açıkladığı mütalaa yönünde karar vermiş oldu. Barış Anneleri ve haber takibi yapan gazetecilere yöneltilen suçlamalar, 8 Kasım 2018'de başlayan açlık grevleri nedeniyle Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde 10 Mayıs 2019'da yapılan eylem görüntülerine dayandırılıyordu (13 Temmuz).
Dört gazeteciye “Altun” beraati: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Boğaz’da kaçak var” haberi nedeniyle gazetenin muhabiri Hazal Ocak, foto-muhabiri Vedat Arık ve yazı işleri müdürleri Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey’i yargıladığı davada beraat kararı verdi. 7 Temmuz’da görülen duruşmada karar öncesi duruşma savcısı mütalaasını hatırlattı; gazetecilerin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a yönelik olarak “terörle mücadele eden bir kişiyi hedef göstermek” ve “özel yaşamın gizliliğini ihlal” iddialarıyla cezalandırılmalarını talep etti. Esas hakkındaki savunmalarında beraatlarını talep eden gazetecilerden Vedat Artık, “Ben foto muhabiriyim. Özel hayatın ihlali ve terörle mücadele eden kişileri hedef göstermekten suçlanıyorum. Üst düzey bir bürokratın yaptığı izinsiz çalışmaları fotoğrafladım. Davacının mülküne girmedim, fotoğrafları herkesin görebileceği bir noktadan çektim” derken Hazal Ocak da, “Fahrettin Altun, terörle mücadele eden bir kamu görevlisi değil. Özel olarak yetkilendirilmedi. Kimseyi hedef göstermedim, özel hayatı ihlal etmedim. Üç yıldır yargılanıyoruz, hâlâ inanamıyorum” dedi. Özbey de “Gazeteciliğin suç olmadığını anlatmaktan dilimizde tüy bitti. Beraatımı talep ediyorum”; Büyüktaş ise, “Şikayet makamıyla üç yıldır bir kere yüz yüze gelmedik, bu şaşırtıcı” diye konuştu. Mahkeme, aranın ardından, “atılı suçların yasal unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle tüm sanıkların beraatlarına karar verdi (7 Temmuz).
Cumhurbaşkanına Hakaret Davaları
Temmuz – Eylül döneminde en az 17 gazeteci ve karikatüristin adı (Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Baransel Ağca, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Hakkı Boltan, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Erk Acarer, Rüstem Batum ve Hayko Bağdat) “Cumhurbaşkanı’na hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Bu dosyalardan istenen ceza toplamı 79 yıl 4 ay hapsi buluyor. Ayıca, yakın zaman bu suçlamadan beraat eden gazeteci yazar Levent Gültekin hakkında, Halk TV’de yaptığı bir değerlendirme nedeniyle yeni bir soruşturma açıldı.
Son üç ayda bu dosyalardan mahkumiyet kararı tespit edilemedi. Ne yazık ki, “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021 tarihli Vedat Şorli mahkumiyeti varken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” maddesine dayanan yargılamalar sürüyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014'ten bu yana hapis veya para cezasına mahkum edilen gazetecilerin sayısı 74'ü buldu.
Hayko Bağdat’ın “Erdoğan” davası: İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi, 14 Nisan 2017’de ozguruz.org sitesinde yayımlanan “Erdoğan hakkında son yazım" başlıklı yazısı ile dört Twitter paylaşımı nedeniyle gazeteci Hayko Bağdat’ı yargılıyor. Gazetecinin, Özgürüz sitesinde 14 Nisan 2017 tarihinde çıkan “Erdoğan hakkında son yazım” başlıklı yazısı ile sosyal medya hesabından yaptığı dört paylaşım nedeniyle hapsi isteniyor. Bağdat’ın, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla hapsi isteniyor (27 Eylül).
Gültekin’e “Erdoğan” soruşturması: Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Halk TV yayınında AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkeyi idare etme tarzını eleştiren gazeteci Levent Gültekin hakkında, “Cumhurbaşkanı'na hakaret” iddiasıyla soruşturma açtı. Erdoğan'ın avukatının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında savunması alınan Gültekin, “Sarf ettiğim sözler genel siyasete ilişkin eleştirel mahiyette cümlelerdir. Bu nedenle üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum” dedi. Dava açılırsa gazeteci, 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle yargılanacak (25 Eylül).
Yanardağ’in “Cumhurbaşkanı” davası: Gazeteci Merdan Yanardağ, BirGün gazetesinde 10 Nisan 2022 ve 29 Mayıs 2022 tarihlerinde çıkan “Faşizm ve İslamcı Faşizm” başlıklı yazı dizisi nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. 17 Kasım 2022 tarihli iddianamede, Yanardağ’ın yedi parçadan oluşan yazı dizisinden alıntılara yer veriliyor ve Yanardağ’ın “zincirleme şekilde cumhurbaşkanına hakaret etmek” suçundan cezalandırılması talep ediliyor. Daha önce ifade veren Yanardağ, “Ben 37 yıllık bir gazeteci ve araştırmacıyım. Bu dava bir talihsizliktir. Suçlama konusu yapılan yazı akademik bir analizdir ve bu dava, akademik analiz ve tartışmaları suç haline getirmektedir. ‘İslami faşizm’ bir siyaset bilimi kavramıdır. Şikayetçi de savcı da zorlama bir yorumlama ile suç uydurmuşlardır. Bu suçlama ideolojik bir suçlamadır. Yazıda herhangi bir hakaret kastı yoktur, aksine şikayetçi ve savcı cumhurbaşkanına hakaret etmektedir. Dahası, şikayetçi ve savcı ‘siyasal İslam’ kavramını ‘İslam’ ile bir tutarak bir inanca hakaret etmektedirler. ‘Siyasal İslam’, bir inancın değer ve kavramlarının siyasi çıkarlar için suiistimal edilmesini anlatan bilimsel bir kavramdır. Suçlama konusu yazı, kaynakçası da olan bilimsel bir yazıdır. Kaldı ki yazıda böyle bir şey olmamasına rağmen aynı zamanda bir siyasi parti lideri olan kişi eleştirilemez mi?” demişti. 18 Temmuz’da görülen duruşmada duruşma savcısı, “Cumhurbaşkanı’na zincirleme şekilde hakaret” iddiasıyla cezalandırma istedi. Dava, son savunma için 14 Kasım’a bırakıldı (18 Temmuz).
Batum’un “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. “Expression interrupted” sitesine göre, son duruşmada Batum’un avukatı Merve Kurhan, Batum’un sağlık sorunları nedeniyle seyahat edemediğinden Türkiye’ye gelemediğini, dosyanın sürüncemede kalmaması için müvekkilinin yurtdışından konsolosluk aracılığıyla yazılı savunma vermesini ve hakkındaki yakalama emrinin kaldırılmasını talep etti. Mahkeme, Batum’un adresinin ABD olduğu, hakaret suçu için istinabenin bu devletçe kabul edilmediği ve yazılı savunma adı altında bir usul bulunmadığından talebin reddine karar verdi. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Batum hakkında çıkartılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar veren mahkeme, davayı 23 Kasım’a bıraktı (13 Temmuz).
Kabaş’a bir “Erdoğan” davası daha: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla gazeteci Sedef Kabaş’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya başladı. Pandemi döneminde aşı politikasına yönelik eleştirileri ve “128 milyar dolar nerede?” sorusunu da içeren 2016-2021 yılları arasındaki paylaşımlardan oluşan 25 tweeti nedeniyle suçlanan Kabaş, savunma yapmayacağını, kendisine “hukuka aykırı bir şekilde dava açanlar” hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. Kabaş, 6 Ocak 2021 tarihinde ABD’de Trump destekçilerinin Kongre Binasını basması üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un paylaşımını yorumlayan NBC muhabirinin Erdoğan’a “diktatör” dediği ifadelerini çevirerek “Amerika’yı bırak, ülkemin düştüğü duruma bak…” yorumunu yapmıştı. Kabaş’ın 17 Şubat 2021 tarihinde paylaştığı ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Erdoğan’a yönelik uyarısını aktardığı tweeti de suçlama konusu edildi. Kabaş, mahkeme verdiği ifadede, “Hakkımda açılan bu dava bu baskının dışavurumudur. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiası üzerinden şahsıma yönelik olarak aleni şekilde ‘Gazetecilik yapmayacaksın, yazmayacaksın, konuşmayacaksın’ mesajını vermek, bir çeşit tehdit etmek suçun ta kendisidir” dedi. AİHM’nin 21 Ekim 2010 tarihli Şorli/Türkiye kararına değinen avukatı Uğur Poyraz da, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” düzenlemesinden davanın derhal beraat ile sonuçlandırılması talebi reddedilince reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme bu talebi de geri çevirdi. Mahkeme, red talebine ilişkin gerekçe ve delillerin dosyaya sunulması için yargılamayı 16 Kasım’a bıraktı (4 Temmuz).
Pehlivan ve Yurtoğlu’na “Cumhurbaşkanı” davası: Karapara aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye’den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın suç duyurusuyla Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’nun yargılanmasına devam edildi. Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre Pehlivan ve Yurtoğlu’nun, 13 Ekim 2021 tarihli köşe yazısı nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden hakaret” iddiasıyla hapisleri isteniyor. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, “CHP Korkmaz’la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP’nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP’nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum” demişti. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağı ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. 23 Mart’ta başlayan yargılamanın üçüncüsü duruşması eksikliklerin tamamlanması için 16 Kasım’a bırakıldı (3 Temmuz).
Sever'in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, "İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır" kitabında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği" şüphesiyle T24 yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever'i Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 299'dan yargılamaya devam etti. Sever'in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine geri dönüş bekleyen yargılama 9 Kasım’a bırakıldı (3 Temmuz).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 18 Mayıs’ta görülen duruşmada, Adalet Bakanlığı’nın Almanya’da yaşayan Yücel’in savunmasının alınması için yazılan müzekkereyi işleme koymaması üzerine Yücel hakkında yakalama kararı çıkartma yoluna gitti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti. Yargılama 17 Ekim’e kaldı (3 Temmuz).
Ağca’nın “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2016 ve 2021 yıllarında yaptığı iki sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Baransel Ağca'yı “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Yargılama, yurt dışında yaşayan gazeteci hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesi ve savunmasının alınabilmesi için istinabe işlemlerinin yapılması için ertelendi. Davanın görülmesine 23 Kasım’da devam edilecek (3 Temmuz).
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılamaya dördüncü duruşmayla devam etti. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Bir kez daha mahkeme, Adalet Bakanlığı’ndan, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısıyla ilgili dönüş bekliyor. Davanın başından beri sanıkların ifadelerine başvurmak için uğraşan mahkeme, yargılamayı 7 Aralık’a bıraktı (2 Temmuz).
Boltan’a “Cumhurbaşkanı” davası yeniden: Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesi, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaret ettiği iddiasıyla mahkum olan gazeteci Hakkı Boltan’ı, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin cezaları az bulması üzerine yeniden yargılamaya başladı. Boltan’a, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında bodrumda ölü bulunan Azadiye Welat gazetesi yazı işleri müdürü Rohat Aktaş'a dair yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek Erdoğan'a hakaretten 1 yıl 2 ay 17 gün hapis, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaretten ise 10 ay ceza vermişti. Boltan'ın katılmadığı duruşmada avukatı hazır bulundu. Boltan’ın avukatı, Maraş merkezli depremde 11 kentte yaşanan yıkım sonrası “Cumhurbaşkanına hakaret” davalarının geri çekildiğini hatırlattı. Temur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlarına davadan vazgeçip, geçmediklerine dair müzekkere yazılmasını talep etti. Talebi reddeden mahkeme, Boltan hakkında İstinaf Mahkemesi’nin kararının tebliğ edildiğini, vazgeçilmeye dair herhangi bir cevap gelmediğini belirterek davayı 26 Ekim’e bıraktı (2 Temmuz).
Yurttapan ve Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılanmasına İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. İddianamede Yurttapan ve Ergül’e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan “Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir” başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterilmişti. P24’e göre, Ergül ve Yurttapan’ın avukatı Sercan Korkmaz, iddianameye konu aynı yazı nedeniyle müvekkillerinin İstanbul 30. ACM’de “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılandıklarını hatırlatarak birleştirme hususunun değerlendirilmesini istedi. Mahkeme, birleştirilen dosya sanığı Selçuk Uçar hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesine, Ergül ve Yurttapan’ın avukatına ise İstanbul 30. ACM’deki dosyanın esas numarasını bildirmesi için süre verilmesine karar verdi. Dava 21 Kasım’a kaldı (1 Temmuz).
Acarer'in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer'i BirGün gazetesinde çıkan "Herkese var, Berkin'e yok" yazında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği" iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya'da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Temmuz).
Hakaret ve Tazminat Davaları
Ceza Davaları
Son üç ayda en az 30 gazeteci Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP’li Mustafa Varank, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı M. Doğan İnal, Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan’ın “hakaret” ve/veya “iftira” gerekçesiyle şikayetçi olarak öne çıktığı ceza dosyalarında sanık olarak yer aldı.
Bu dönemde BirGün gazetesinin spor editörü Eren Tütel, mahkemenin “kamu görevlisi” olarak kabul ettiği Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz ve kızı Elif Akyüz’e “hakaret” iddiasıyla ertelemeli 884 gün adli para cezası verdi. Cumhuriyet gazetesinden Miyase İlknur da, Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan ve Yargıtay üyesi Ayhan Ayan'ın “iftira” şikâyetiyle, “Man Adası davası ayan beyan” başlıklı haber nedeniyle ertelemeli 1 yıl 8 ay hapse mahkum edildi.
“Wushu” haberinden Tutel’e “hakaret” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz ve kızı Elif Akyüz’ün şikâyetiyle BirGün gazetesinin spor editörü Eren Tutel’i “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 28 Eylül’de mahkeme, Abdurrahman Akyüz'ü Türkiye Wushu Federasyonu Başkanvekili, Elif Akyüz'ü ise milli sporcu olduğu gerekçesiyle “kamu görevlisi” saydı ve Tutel'e “kamu görevlisine görevinden ötürü hakaret” iddiasıyla toplam 884 gün adli para cezası verdi. Mahkeme, hükmün açıklanmasını geri bıraktı.15 Haziran’da duruşma savcısı da 7 Kasım 2022’de sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek gazetecinin cezalandırılmasını talep etmişti (28 Eylül).
Terkoğlu ve Arslan’a “İnal” davası: Gazeteciler Barış Terkoğlu ve Ayşenur Arslan, “Metastaz 2: Cendere'' kitabını 17 Aralık 2020’de Halk TV programında değerlendirilmesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı M. Doğan İnal’ın şikayetiyle “hakaret”, “iftira” ve “ses kaydı yayımlama” suçlamasıyla yargılandı. 28 Eylül’de görülen duruşmada, 28 Terkoğlu’nun avukatları, dosyasının İnal’ın daha önce hakkında açtığı davalarla birleştirilmesini talep ettiler (28 Eylül).
Cihan’ın “hakaret” davası: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Metin Cihan’ı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın şikayetiyle yargılıyor. Mahkeme, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla yargılanan Cihan hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Yurt dışında yaşadığı için duruşmalara katılmayan ve ifadesi alınmayan Cihan hakkında “Titreşimli Yüzük Davası” kapsamında çıkarılan yakalama kararı kaldırılırken ikinci bir dava çerçevesinde de 18 Ekim 2022’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Dava 12 Aralık’a kaldı (26 Eylül).
Pehlivan ve Büyüksipahi’ye “Kocabey”ler davası: Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatıyla istifa ettiği iddia edilen eski Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi Hamit Kocabey ile avukat oğlu Nizameddin Kocabey’e ilişkin haberleri nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Pehlivan ve dönemin Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi’yi yargılıyor. 22 Eylül'deki duruşma hâkimin izinli olması ve avukatların mazeret bildirmesinden dolayı yapılamadı. Pehlivan’ın 19 Ekim 2021 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Bahçeli’nin kafasında ne var?” yazısı nedeniyle iki gazetecinin “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla hapisleri isteniyor. Dava 21 Kasım’da sürecek (22 Eylül).
İlknur’a ceza, Güger’e beraat: Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan ve Yargıtay üyesi Ayhan Ayan'ın şikâyetiyle, “Man Adası davası ayan beyan” başlıklı haber nedeniyle yargılanan gazeteci Miyase İlknur’a “hakaret” iddiasıyla ilgili beraat, “iftira” gerekçesiyle de hapis cezası verdi. Gazetecilerin katılmadığı duruşmada avukatları Damla Çaltepe hazır bulundu. İrfan Fidan'ın avukatı Nida Atlı, Ayhan Ayan'ın avukatı Efe Aksoy'un da katıldığı duruşmada savcı, 21 Mart 2023 tarihindeki üçüncü duruşmada açıkladığı esas hakkındaki görüşünü yineledi. Çaltepe ise “Miyase İlknur kendisine ulaşan haber kaynağı üzerine, iddia şeklinde konuyu haberleştirmiştir. Haberin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Beraat talep ediyoruz, Mustafa Birol Güger yönünden verilen mütalaaya katılıyoruz” dedi. Kararını açıklayan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Ayan ve Fidan’a yönelik “iftira” suçundan ayrı ayrı 10’ar ay hapis cezası verdi; her iki ceza için de hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Sitenin sorumlu müdürü Birol Gülger ise her iki suçlamadan da beraat etti. (21 Eylül).
Karabay’a “Yargı operasyonu” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları Ahmet Özel ve Mustafa Doğan İnal’ın şikayeti üzerine “hakaret” ve “iftira” suçlamalarıyla Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay’ı yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, davanın ikinci duruşmasında, iftira iddiasından beraat kararı, hakaret iddiasıyla da ceza verilmesi yönünde mütalaa sundu. 22 Haziran 2022 tarihinde Gerçek Gündem’de çıkan “Yargıda ‘Antalya’ operasyonunda ‘İstanbul’ ayrıntısı: Atanan savcılar neyin göstergesi?” başlıklı haber nedeniyle Mart ayında İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan Karabay, “Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yaz kararnamesine dayanarak haber yapılmıştır. Haberde söz konusu kararname ile yapılan dikkat çekici değişiklikler ve atamalar ele alınmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır” ifadelerini kullanarak devam ettiği savunmasında müştekiler hakkında mahkeme tutanaklarına dahi yansıyan iddiaları haberleştirdiğini söylemişti. Karabay’ın avukatının tevsii tahkikat talebini yargılamaya bir katkı sağlamayacağı gerekçesiyle daha önce reddeden hakim, yargılamayı 18 Ocak 2024’e bıraktı (19 Eylül).
Çelik ve Akın’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle Yeni Yaşam genel yayın yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ile sorumlu müdürü Osman Akın'ı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanan sanıklardan Çelik hakkındaki yakalama kararının infaz edilmesinin beklenmesine karar verdi. Albayrak, gazetenin basılı sayısı ile internet sitesinde, 2 Ağustos 2022 tarihinde yayımlanan, “Sedat Peker’den ifşalar”, “Peker rüşvet belgelerini yayınladı” ve “Albayraklar da dâhil” başlıklı haberler nedeniyle gazetecilerden şikayetçi olmuştu. Avukat Sercan Korkmaz, Çelik'in yurtdışı adresini mahkemeye bildireceklerini ifade etti; “Suç tarihi itibariyle böyle bir bildirim yoktur. Bu nedenle 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a göre değerlendirme yapılmasını talep ediyoruz. Müvekkilin her ne kadar savunması alınmamış olsa da iddianame içerisinde yer alan ifadeler suç unsuru içermemektedir. Sedat Peker’in iddialarına yer verilmiştir” dedi. Mahkeme, yargılamayı 30 Ocak 2024’e bıraktı (19 Eylül).
Keleş’e “hakaret” ve “direnme” davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, birikmiş maaşları ve tazminatları için BİMEKS işçilerinin 17 Eylül 2020’de yaptıkları eylemi takip ederken gözaltına alınan gazeteci Sultan Eylem Keleş'i diğer üç sanıkla birlikte “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” iddialarıyla yargılamaya devam etti. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği gazeteci Sultan Eylem Keleş katılmazken avukatı Merve Kurhan hazır bulundu. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Konsolosluğundan bir yetkilinin de izlediği duruşmada avukat Kurhan, savcının esas hakkındaki görüşünü bildirmesinin ardından savunma yapacaklarını söyleyerek, eksik hususların giderilmesini talep etti. Mahkeme de eksik hususların giderilmesi için duruşmayı 25 Ocak 2024 tarihine erteledi (19 Eylül).
Diyanetten Altaylı’ya “hakaret” davası: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Fatih Altaylı hakkında, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı ve 15 üyeye hakaret ettiği gerekçesiyle iddianame hazırladı. Altaylı’nın altı aydan dört yıla kadar hapsi istendi. Diyanet’in depremzede çocukların evlat edinebileceğine dair fetvaya “sapık” diyerek tepki gösteren Altaylı’ya savcılık Altaylı’ya “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret” suçlaması yöneltti. Ankara 61. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak olan Altaylı’nın açıklamalarının eleştiri sınırlarını aştığı ileri sürüldü. İddianamede “Kullanılan üslup ve ifadelerin doğrudan doğruya mağdurlara sövme niteliğinde olduğu, mağdurların şeref, onur ve saygınlıklarını rencide edebilecek nitelikte olduğu anlaşılmaktadır” denildi (18 Eylül).
Avşar’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, sürgündeki organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in YouTube üzerinde yaptığı açıklamalarıyla ilgili yapılan haber nedeniyle Yeniçağ sitesi sorumlu müdürü Erdem Avşar’ın cezalandırılmasını talep etti. Mütalaada gazetecinin Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’a yönelik haksız ifadeler kullandığı ileri sürüldü. Yargılama, mütalaaya karşı son savunma olarak hazırlık yapılması için 23 Ocak 2024’e bırakıldı (14 Eylül).
Beki’ye “Cübbeli” davası: “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, gazeteci Akif Beki'nin 22 Temmuz 2022 tarihinde Karar gazetesinde kaleme aldığı “Cübbeli’nin Diyanet’le alıp veremediği” başlıklı yazısı hakkında suç duyurusunda bulundu. Mahkeme Beki'ye dava açılmasına karar verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame ile Beki'nin cezalandırılması talep edildi. Gazeteci, yazısında, “Cemaat içi çekişme bel altına inip de ‘kasetlerini patlatırız’ şantajına maruz kalınca, ‘Hoca’ lakaplı Cübbeli Ahmet, Diyanet’e sardırdı. Dikkatleri kendinden uzaklaştıran iki tehlikeden söz ediyor. Biri, FETÖ. Diğeri ise Türkiye’de ‘silahlanan’ ve topluma ‘yayılan’ Selefi-Vehhabi din anlayışı. Diyanet’i, FETÖ’yle mücadele etmemekle ve Selefi-Vehhabi anlayışını besleyip yaygınlaştırmakla suçluyor” diye yazmıştı. Yargılama, iddianameyi kabul eden İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek (14 Eylül).
Kınacı ve Yılmaz’a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sedat Peker’in iddialarına dair haberler nedeniyle Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Görkem Kınacı ve imtiyaz sahibi Kürşat Yılmaz’ı Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın “iftira” ve “hakaret” şikayetiyle yargılamaya devam etti. Serhat Albayrak, aynı haberler nedeniyle tekzip kararı aldırmış ve bu önemli iddiaları haberleştirdiği için Evrensel’e yönelik “Gazetecilik etiğini ayaklar altına aldığı” şeklinde suçlamaların da yer aldığı tekzip metnini 10 Ekim 2022 günü manşetten yayımlatmıştı. Mahkeme, Serhat Albayrak’ın avukatlarının iddialarına yönelik beyanda bulunması için gazetecilerin avukatı Devrim Avcı Özkurt’a süre tanıdı. Yargılamaya 16 Ocak 2024’te devam edilecek (12 Eylül).
İsmail Arı’ya “Varank” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 18 Kasım 2022 tarihinde BirGün gazetesinde çıkan “Deniz manzaralı araziyi Varank’ın ‘kuzeni’ kaptı!” başlıklı haber nedeniyle gazete muhabiri İsmail Arı’yı Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP’li Mustafa Varank’ın şikayetiyle yargılamaya devam etti. 11 Temmuz’da görülen duruşmada ifade veren Arı, “Devletin arazisinin bakanın akrabasının almasının tüm dünyada haber değeri taşıdığını, gazetecilik yaptığını ve kamuoyunu bilgilendirdiğini” söyledi. Varank’ın avukatı ise Arı’nın cezalandırılmasını istedi. Suçlanan haberde, Emlak Konut’un, Bodrum’daki deniz manzaralı devasa arazi için düzenlediği ihaleyi Bakan Mustafa Varank’ın kuzeni ile AKP’ye yakınlığıyla bilinen Cevahir şirketi aldığı ifade ediliyordu. Emlak Konut’un Kamuoyu Aydınlatma Platformu açıklamasına dayandırılarak yapılan haberin ülke gündemi oturmasının ardından ihalenin iptal edildiği açıklanmıştı. “Varank’a yönelik güvensizlik yaratılmasına neden olmak” ile suçlanan gazeteci, yargılanmaya 24 Ekim’de devam edecek (11 Temmuz).
İsmail Saymaz’a “Bircan” davası: AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan şikayetiyle, eşinin “FETÖ itirafçısı” olduğunu Sözcü Gazetesi için yazan İsmail Saymaz’a “kamu görevlisine hakaret hakaret” ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla dava açıldı. Beş yıl dört ay hapis istemiyle açılan dava, 10 Ekim’de İst. 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek (10 Temmuz).
Bursalı, Terkoğlu ve Çiçek’e “İnal” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere isimli kitapta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin gazeteci Can Bursalı’nın Independent Türkçe sitesi için Terkoğlu ile yaptığı söyleşiyi yargılıyor. 3 Aralık 2020’de yayımlanan söyleşi nedeniyle Independent Türkçe sitesi genel yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, Bursalı ve Terkoğlu’nun “hakaret” ve iftira” iddiasıyla hapsi isteniyor. Mahkeme hâkimi, İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi ve İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nden gelen dosyaların mevcut dosya ile birleştirilmesine karar verildiğini açıkladı. Yargılamaya eksik hususların tamamlanması için 2 Kasım’da devam edilecek (10 Temmuz).
Üç haberciye “Varank” davası: Cumhuriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi ve Sorumlu Müdür Mustafa Birol Güger, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yaptığı şikayet nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. 11 Mayıs’ta görülmesi gereken dava, mahkemenin iş yükü dolayısıyla 7 Kasım’a erteledi. İki gazete yetkilisi, “Devasa arazi Mustafa Varank’ın kuzenine gitti: Elde edeceği gelir dudak uçuklattı” başlıklı haberlerinde BirGün gazetesinde İsmail Arı imzasıyla 18 Kasım 2022 tarihinde çıkan “Deniz manzaralı araziyi Varank’ın ‘kuzeni’ kaptı!” başlıklı habere atıf yapmalarına rağmen haber sahibi gibi sorumlu tutuluyor. Varank’ın şikayetiyle BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı da ayrı bir dava çerçevesinde aynı suçlamayla yargılanıyor (10 Temmuz).
Beraat eden Arapkirli’ye dava yeniden: Gazeteci Zafer Arapkirli, 2018 yılında “6 yaşındaki çocuk evlenebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı’ndan Nureddin Yıldız’ın sözlerine tepki gösterdiği için yargılanan ve İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde beraat ettiği dosya İstanbul İstinaf’tan dönünce “hakaret” suçlamasından yeniden hakim karşısında. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde hakim karşısına çıkan ve iki yıl 4 ay hapisle yargılanan Arapkirli, duruşmada “1977’den beri gazeteciyim. Öyle görülüyor ki, bugün bunun bedelini ödüyorum. Oyun çağındaki çocukların evlendirilmesi veya taciz görmesi kabul edilemez. Bir baba olarak dezavantajlı grupları koruma görevimiz olduğunu düşünüyorum” dedi. Mahkemenin dosyayı bilirkişiye gönderilmesi yönündeki kararı Arapkirli’nin avukatlarının yoğun itirazlarına neden oldu. Mahkeme, gazeteciye dair beraatin bozulması yönünde istinafın verdiği karara uymuş oldu. Dava 29 Kasım’a bırakıldı (8 Temmuz).
Sezer ve Batan’ın “İnal” davası: İleri Haber sitesi yayın yönetmeni İzel Sezer ve sorumlu müdürü Batuhan Batan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın sosyal medya hesabından yaptığı “rüşvet” paylaşımlarının İleri Haber'de yayımlanmasının ardından açılan davanın haberleştirilmesiyle ilgili yargılanıyor. İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayetiyle İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılmış dosyayla birleştirme imkanı bulunup bulunmadığını tespit etmeye çalışıyor. 11 Nisan’da süren davada, İzel Sezer’in savunmasının alınması için yargılamanın süreceği 17 Ekim’e kadar süre verilmesine karar verildi (8 Temmuz).
Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeler nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanmaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekleyen dava 26 Ekim’e kaldı (7 Temmuz).
Yıldız’a “Efkan Ala” davası: Kapatılan aktifhaber.com sitesi genel yayın Yetkin Yıldız’ın “hakaret” ve “iftira” suçlamalarıyla yargılandığı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın şikayetiyle açılan davanın görülmesine devam edildi. Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesi Yıldız’ı, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın davacı olduğu dosyadan, Fuat Avni adlı Twitter hesabından Suruç patlaması ile ilgili yapılan paylaşımların haberleştirilmesi gerekçesiyle yargılıyor. Yargılama 24 Ekim’e bırakıldı (4 Temmuz).
İstismarı yazan Kepenek’in “hakaret” davası: İzmir Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi, altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği için tutuklanan, daha sonra da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y’nin şikayetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org editörü Evrim Kepenek’i “hakaret” iddiasıyla yargılıyor. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame çıkmadan önce Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade veren Kepenek’in hapsi isteniyor. Gazetecinin davasına 10 Ekim’de devam edilecek (3 Temmuz).
Altan’ın “hakaret” davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazar Ahmet Altan’ı, 16 Mart 2008 tarihli Taraf gazetesinde çıkan “Darbe hazırlığı ya da Kemalizmi kapatmak” başlıklı yazısında dönemin Yargıtay C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla tutuklu gazeteci ve yeniden yargılanmaya devam etti. P24’e göre, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesindeki dosyanın Yargıtay’dan dönüp dönmediğinin bir kez daha sorulmasına karar verilen yargılama 5 Aralık’a bırakıldı (2 Temmuz).
Boltan’a “Davutoğlu” davası yeniden: Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesi, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaret ettiği iddiasıyla mahkum olan gazeteci Hakkı Boltan’ı, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin cezaları az bulması üzerine yeniden yargılamaya başladı. Boltan’a, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında bodrumda ölü bulunan Azadiye Welat gazetesi yazı işleri müdürü Rohat Aktaş'a dair yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek Erdoğan'a hakaretten 1 yıl 2 ay 17 gün hapis, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaretten ise 10 ay ceza vermişti. Boltan'ın katılmadığı duruşmada avukatı hazır bulundu. Boltan’ın avukatı, Maraş merkezli depremde 11 kentte yaşanan yıkım sonrası “Cumhurbaşkanına hakaret” davalarının geri çekildiğini hatırlattı. Temur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlarına davadan vazgeçip, geçmediklerine dair müzekkere yazılmasını talep etti. Talebi reddeden mahkeme, Boltan hakkında İstinaf Mahkemesi’nin kararının tebliğ edildiğini, vazgeçilmeye dair herhangi bir cevap gelmediğini belirterek davayı 26 Ekim’e bıraktı (1 Temmuz).
Hukuk Davaları
Son üç ayda Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’in açtığı 200 bin TL, gazeteci Hazal Ocak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın açtığı 200 bin TL ve Medya Koridoru sitesi genel yayın yönetmeni Canan Kaya da Demirören Grubu’nun açtığı 20 bin TL’lik tazminat davasıyla gündeme geldi.
Kaya’ya “Demirören”den tazminat davası: Medya Koridoru sitesi genel yayın yönetmeni Canan Kaya, 26 Kasım 2021’de yayımlanan “Demirören yolun sonuna yaklaşıyor: Ziraat Bankası 'kayyumları' ne istedi? Tarihleriyle açıklıyoruz!” başlıklı haber nedeniyle 20 bin TL tazminat istemiyle yargılanıyor. İstanbul 39. Asliye Hukuk Mahkemesi, 18 Temmuz’da devam edilen yargılamada, sözlü yargılama aşamasına geçilmesine karar verildi. Yargılama 9 Kasım’a kaldı (18 Temmuz).
Sözeri’ye tazminat davası: İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan 2019 tarihli “AK Parti’ye kim oy kaybettirdi?” başlıklı yazı nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’in şikayetiyle Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri’yi 200 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. 21 Haziran’da görülen yargılamanın dokuzuncu duruşmasında, dava konusu yazıyla benzer olduğu iddia edilen haberlere açılan davaların sonuçlarının ve kesinleşmesinin beklenilmesine karar verildi. Mahkeme yargılamayı Çalışan Gazeteciler Günü de olan 10 Ocak 2024’e bıraktı (2 Temmuz).
Hazal Ocak’ın “Damat” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Damat işi biliyor” başlıklı haberi gerekçe göstererek gazeteci Hazal Ocak aleyhine açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasına devam edildi. İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13 Haziran’da görülen sekizinci duruşma sonunda, aynı habere açılan ve beraatle sonuçlanan dosyanın kesinleşmesinin beklenmesine bir kez daha karar verdi. Yargılama 14 Aralık'a kaldı (1 Temmuz).
Yasaklamalar, Kapatmalar, Toplatmalar
Temmuz ve Eylül döneminde Sulh Ceza Hakimlikleri veya Erişim Sağlayıcıları Birliği; yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık ve inanç istismarı gibi konu ve iddiaları gündeme getiren veya eleştiren en az 114 online habere erişim engeli getirdi.
Erişim engellemelerinde “kişilik hakları” gerekçesi yaygınken Sulh Ceza Hakimliğinin devreye girdiği konulardan biri, Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’ın Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yakın olduğu belirtilen Ayhan Bora Kaplan ile ilişkili olduğu iddiasına yer veren Cumhuriyet, BirGün ve Halk TV sitelerinde de çıkmış haberlerdi. Bu dönemde yasaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğulları Burak ve Bilal Erdoğan ile Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı S.Ç. gibi sermaye çevreleri için devreye girdi.
Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği ise, RTÜK’ün talebiyle lisans başvurusu yapmadığı gerekçesiyle Voice of America (VOA) Türkçe haber sitesine erişim engeli getirdi.
26 haber içeriğine yasak: Ankara 10. Sulh Ceza Hâkimliği, Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’ın 18 Eylül günkü talebiyle, “kişilik haklarını ihlali” iddiasıyla 26 içerik için erişim engeli getirdi. Cumhuriyet, BirGün ve Halk TV sitelerinde de yer verilen içeriklerde Kocaman’ın, Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yakın olduğu belirtilen Ayhan Bora Kaplan ile ilişkili olduğu iddiasına yer veriliyordu. Hakimlik kararında, T24 haber sitesi yazarı Tolga Şardan'ın, “Ayhan Bora Kaplan, hangi üst düzey yüksek yargı mensubuna villa ve lüks araç aldı?”, “Ayhan Bora Kaplan, polis müdürlerinin görevden alınması için 5 milyonu kime verdi?” başlıklı yazılarının da yayından kaldırılmasına karar verildi. Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliği, Kocaman'ın 18 Eylül'deki başvurusunu, içeriklerin 1basın hürriyeti sınırları kapsamında kaldığını1 değerlendirerek reddetmişti. Kararın itiraz edildiği Ankara 10. Sulh Ceza Hâkimliği ise erişim yasağını kabul etti. Kararın gerekçesinde, “Talep edenin hâlâ görevde yüksek yargı mensubu olduğu, içeriklerde yer alan paylaşımların isim ve soy isim rumuzlanmadan ve fotoğraf paylaşımı yapılarak yayımlandığı, özel hayatın gizliliği gereği kişinin hedef haline getirilerek kişilik haklarına saldırı oluşturabileceğini” öne sürdü (20 Eylül).
Diken haberine yasak: Şırnak Sulh Ceza Hakimliği, 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanan ve Diken haber sitesinde yayımlanan “13 hakim ve savcıya FETÖ iltisaklı gerekçesiyle ihraç” başlıklı haberi için erişim engeli kararı aldı. Anadolu Ajansı’nın da yer verdiği haber, 3 Aralık 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanmış Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun kararına ilişkindi. Kararda 13 hakim ve savcı hakkında “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü il iltisak ve irtibatlarının olduğu sabit görüldüğünden meslekten çıkarılmalarına… 27.11.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi” denilmişti (19 Eylül).
Üç habere “yolsuzluk” yasağı: Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliği, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı, Erzurum Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bürokratlarının yoksullara bağlanması gereken maaşı ihtiyaç sahibi olmayan onlarca kişiye bağladığı, evraklarda imzası olan Cemil İlbaş’ın, il müdürlüğüne terfi edip soruşturmadan adını sildirdiği iddiasıyla ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre 2023/6164 sayılı karardan BirGün, Yeniçağ ve T24 haber sitelerinde çıkan haberler de etkilendi (5 Eylül).
VOA Türkçe sitesine “lisans” yasağı: Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği, RTÜK’ün talebiyle lisans bşvurusu yapmadığı gerekçesiyle Voice of America (VOA) Türkçe haber sitesine erişim engeli getirdi. RTÜK, uluslararası haber kuruluşu Voice of America’ya lisans ücretini ödemesine ya da hizmetine son vermesi için 72 saat süre verilmişti. Lisans alımını gerçekleştirmedikleri gerekçesiyle, RTÜK’ün talebiyle; VOA Türkçe’nin voaturkce.com alan adı Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliğinin 28 Ağustos 2023 tarihli ve 2023/7237 sayılı kararıyla erişime engellendi. İktidar, 1 Ağustos 2019’da Resmi Gazete’de yayımlanan bir yönetmelikle, İnternetten yayın yapan platformlara RTÜK’ten yayın lisansı alma şartı getirmişti. Böylece Netflix, BluTV ve Puhutv gibi dijital platformlar RTÜK’ün denetimi kapsamına girmişti. VOA ve DW ise, RTÜK’ün haberciliğe müdahalesini gerekçe göstererek bu lisans başvurusunu yapmamayı tercih etmişti (28 Ağustos).
Üç online habere “işkence” engeli: Şanlıurfa 2. Sulh Ceza Hakimliği, 15 yaşındaki bir çocuğa işkence yaptığı iddia edilen baba ve amcanın tutuklandığıyla ilgili haberlere, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının talebiyle, erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre “kişilik hakları ihlali” gerekçesine dayandırılan 2023/4199 sayılı kararda Sözcü, Hürriyet ve NTV sitelerinde çıkan haberler de geçiyor (25 Ağustos).
Üç online habere “MET-GÜN” yasağı: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, MET-GÜN İnşaat Taahhüt ve Tic. A.Ş.’nin adını geçtiği, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Murat Ağırel’in “Sayıştay’ın sakladığı milyonluk usulsüzlük” başlıklı yazısı ve firma hakkındaki diğer haberlerin, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle silinmesine ve arama motorlarında görülmemelerine hükmetti. İFÖD’e göre, 2023/5831 sayılı silme kararında Cumhuriyet, Diken ve Artı Gerçek sitelerinde çıkan haberler de geçti (24 Ağustos).
Üç sitedeki “yolsuzluk ve istismar” haberlere yasak: Erzurum 2. Sulh Ceza Hakimliği, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Erzurum Özel Güzide Bakım Merkezi hakkında hazırladığı rapordaki yolsuzluklar ve cinsel istismar olaylarının aktarıldığı iddialarına ilişkin haberlere 14 Ağustos’ta “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle getirilen haberlere benzer olduğu iddiasıyla, yeni bir yasak kararı aldı. İFÖD’e göre, 2023/5614 sayılı erişim engeli kararında, bu kez de BirGün, Veryansın ve Tele1 sitelerinde yayımlanmış haberler de sıralandı (23 Ağustos).
Üç habere “camide fotoğraf” sansürü: Ankara 10. Sulh Ceza Hakimliği, Kocatepe Camisi’nde fotoğraf çekimi yapan yönetmen ve model hakkında soruşturma başlatılması, gözaltına alınmaları ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılmalarıyla ilgili haberlere, Diyanet İşleri Başkanlığının talebiyle, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre 2023/6604 sayılı kararda, Cumhuriyet, BirGün ve Odatv sitelerinde çıkan haberler de engellenen haberler arasında sayıldı (16 Ağustos).
Dokuz habere “kişilik hakları” yasağı: Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliği, Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı S.Ç.’nın adının geçtiği çeşitli haberler ve sosyal medya içeriklerine “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2023/4368 sayılı kararda, Yeniçağ, Diken, Aydınlık, Cumhuriyet, BirGün, Sabah ve Deniz Postası sitelerinde çıkan dokuz haber de erişime kapatılan içerikler arasında sayıldı (14 Ağustos).
Üç habere “yolsuzluk” engeli: Erzurum 1. Sulh Ceza Hakimliği, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Erzurum Özel Güzide Bakım Merkezi hakkında hazırladığı rapordaki yolsuzluklar ve cinsel istismar olaylarının aktarıldığı haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2023/2967 sayılı kararda BirGün, Cumhuriyet ve ABD Gazete sitelerinde çıkan haberler de erişime engellenenler arasında sıralandı (14 Ağustos).
Altı siteye “Peker” yasağı: Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, organize suç örgütü lideri Sedat Peker‘in açıklamalarında adı geçen Burak Başlılar hakkındaki çeşitli haberlerin “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapatılmasına karar verdi. İFÖD’e göre, içeriklerin silinmesini öngören 2023/6737 sayılı kararda Evrensel, Cumhuriyet, Diken, Artı Gerçek, BirGün ve Milli Gazete sitelerinde çıkmış haberler de yer aldı (5 Ağustos).
Üç siteden haber silinecek: İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü sorumluluğundaki Çocuk Evlerinde kalan çocukların, Nur Cemaati’nin bir kolu olan Suffa Vakfı’yla ilişkili Mutlu Yuva Derneği’nin 40 günlük ‘eğitim kampına’ gönderilmesiyle ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle yasak getirdi. İFÖD’e göre 2023/7735 sayılı kararla soL, BirGün ve Halk TV sitelerinde çıkan haberlerin silinmesine de karar verildi (2 Ağustos).
Yargıda tayin haberine yasak: Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hakimliği, 18 gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı ile davaya bakan heyette yer alan üye eşinin Samsun'a atandığına dair 18 Temmuz’da Mezopotamya Ajansı’nca (MA) yayımlanan “Gazeteciler davasındaki evli savcı ve hakimin tayini çıktı” başlıklı habere erişim engeli getirdi. Haber, dört habercinin gözaltına alınmasına, haberi kaleme alan gazetecinin tutuklanmasına gerekçe yapılmıştı (27 Temmuz).
Twitter’a reklam yasağı: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 19 Temmuz 2023 tarihli ve 39225 sayılı kararıyla, temsilci belirleme ve bildirime yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle Twitter’a (X Corp) reklam verilmesi yasağı getirildi. Ulaştırma Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Threads’ten açıklama yaparak Twitter’a reklam yasağı kararının ardından “Üç ay içinde temsilci belirlemezse Twitter’ın bant genişliği daraltılacak” dedi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), temsilci belirleme ve bildirme yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle Twitter’a, Türkiye’deki vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişiler tarafından yeni reklam verilmesini yasakladı. Sayan, “Ayrıca aralarında Twitter’ın da bulunduğu Türkiye’den günlük erişimi 10 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcılar ayrıştırılarak bunların temsilcisinin idari, teknik, mali ve hukuki yönden tam yetkili ve sorumlu tutulmaları konusunda düzenleme yapıldı” ifadelerini kullandı (21 Temmuz).
Üç habere online sansür: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, Trendyol ve Cumhuriyet gazetesine ilişkin “para karşılığı manipülatif haber” iddiasını gündeme getiren haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2023/8222 sayılı karardan Medya Ombudsmanı (Faruk Bildirici), Gazete Duvar ve Medya Radar sitelerinde çıkan haber ve yazılar da etkilendi (21 Temmuz).
Üç habere SADAT yasağı: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, Askeri danışmanlık şirketi Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin (SADAT A.Ş.) başkanı Melih Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimleri’nden önce attığı bir tweet hakkındaki haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesine dayanarak erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre 2023/5138 sayılı karardan Yeniçağ, Cumhuriyet ve Ulusal 24 siteleri etkilendi (21 Temmuz).
DW, Gazete Duvar ve Cumhuriyet’e online yasak: İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği, dolandırıcılık yaptıkları iddia edilen bir suç örgütünün ortaya çıkarılması sonucu gözaltına alınanlar arasında iki savcının ve AKP İzmir Teşkilatı’nda yöneticilik yapmış dört kişinin bulunmasıyla ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2023/6436 sayılı kararda DW, Gazete Duvar ve Cumhuriyet sitelerinin de adı geçiyor (21 Temmuz).
Üç online habere “Burak Erdoğan” yasağı: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan’ın ses sanatçısı Sevim Tanürek’e çarparak ölümüne sebep olduğu trafik kazasıyla ilgili haberlerin, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle yasaklanmasına karar verdi. İFÖD’e göre, 2023/7283 sayılı kararda Hürriyet, Sözcü ve Cumhuriyet sitelerinde çıkan haberin adı geçiyor (20 Temmuz).
Reuters haberine yasağın haberine de yasak: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Reuters Haber Ajansı’nın “erişim engelleme” ve “silme” kararına yaptığı itiraz hakkındaki haberler ve Bilal Erdoğan hakkında 2016-2017 yıllarında yapılan çeşitli haberlerin de “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle engellenmesi ve silinmesine hükmetti. İFÖD’e göre, 2023/7280 sayılı karardan Gazete Duvar. Artı Gerçek, VOA Türkçe ve Diken (3) siteleri de etkilendi (20 Temmuz).
Altı habere “Bilal” yasağı: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkındaki çeşitli haberlerin “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime engellenmesine ve silinmelerine hükmetti. İFÖD’e göre, 2023/7278 sayılı kararda BirGün (2), Cumhuriyet (2), Halk TV ve Gazete Duvar sitelerinde çıkan haberlerin linkleri de yer alıyor (20 Temmuz).
BirGün’ün beş yazısına “Erdoğan” sansürü: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, BirGün gazetesinin “İnce'nin sözünü ettiği ‘Sevim Tanürek cinayeti’ nedir?”, “Reuters, mahkemenin 'Bilal Erdoğan' kararına itiraz etti” başlıklı haberleri ile BirGün gazetesi yazarı Bahadır Özgür’ün “Lüks yatta kuzu çevirme ve ‘gizemli’ arkadaş”, “‘Gizemli’ arkadaşın Ada bölümü: Sarallar, Falyalı ve deport” ile “Bilal Erdoğan’ın arkadaşı kara paraya da çözüm olur mu?” başlıklı yazılarına erişim yasağı getirdi. İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin 20 Temmuz tarihli kararı ile erişime engellendi. 18 Haziran 2018 tarihli “İnce'nin sözünü ettiği “Sevim Tanürek cinayeti” nedir?” başlıklı haberde Ahmet Burak Erdoğan’ın karıştığı trafik kazası anlatılıyordu. TRT İstanbul Radyosu sanatçısı Sevim Tanürek’in hayatını kaybettiği kazada Erdoğan’ın önce “dalgın olarak araç kullandığı” için kusur oranı sekizde üç (3/8) tespiti yapıldığı ancak dava devam ederken Erdoğan için “tamamen kusursuz” raporu düzenlendiği belirtiliyordu.Reuters Ajansı’nın gündeme getirilen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da isminin geçtiği bir yolsuzluk iddiasına dair dosyada, İsveçli bir şirketin Türkiye’de ticari ayrıcalıklar kazanmak karşılığında Bilal Erdoğan’ın başında olduğu vakıf ve üniversitelere on milyonlarca dolarlık rüşvet aktarmayı planladığı ileri sürülmüştü(20 Temmuz).
Üç “kaymakamlık sınav” haberine yasak: Mersin 3. Sulh Ceza Hakimliği, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın kaymakamlık sınav sonuçlarını eleştirdiği açıklamalarıyla ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre 2023/4677 sayılı kararda BirGün, T24 ve Gazete Pencere haber sitelerinde çıkan haberler sıralandı (19 Temmuz).
MA ve Güneydoğu Güncel haberlerine yasak: Diyarbakır Bağlar İlçe Milli Eğitim Müdürü Fikret Elaltuntaş’ın ihalede kamuyu zarara uğrattığına ilişkin iddiaya yer veren Mezopotamya Ajansı’na ait “Diyarbakır’da taşımalı eğitimde 2 milyonluk vurgun” başlıklı habere erişim engeli getirildi. Pazarcık Sulh Ceza Hakimliği’nce MA ile birlikte Güneydoğu Güncel isimli haber sitesinde de ilgili habere dair erişim engeli getirildi (6 Temmuz).
İleri Haber haberine “Menzil” yasağı: Batman 2. Sulh Ceza Hakimliği, Ersan Kınık imzasıyla İleri Haber sitesinde 13 Ocak 2022’de yayımlanan “Menzilcilerin şirketine ihale yağmuru” haber ile 23 Haziran’da çıkan “Düzce’de üniversite öğrencilerinin yemeğini Menzil yapacak” başlıklı iki habere erişim yasağı getirdi. FreeWebTurkey sitesine göre, başka yayımcı/kullanıcılar tarafından atılan ve “Menzilcilerin şirketine ihale yağmuru” başlıklı haberin yer aldığı üç farklı tweet de Menzil Cemaati'ne bağlı Türkiye Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜMSİAD) Batman Şube Başkanlığını yapmış Kamil Biçici’nin talebi üzerine erişim engeli getirilen içerikler arasında yer aldı (4 Temmuz).
Kaplan’ın evliliğiyle ilgili 22 habere yasak: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan’ın eski eşi Öğüt’ten boşanıp Milat Gazetesi yazarı Tevfik Emre Sarı ile evlenmesiyle ilgili çıkan 50 içeriğe erişim engeli getirdi. Bu evlilik ve Sarı’nın eski eşinin iddialarıyla ilgili 22 haber, 15 YouTube videosu, 11 tweet, 1 TikTok videosu ve 1 Google arama sonucu erişime engellendi (3 Temmuz).
Habercilik
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, son dönem yayıncılığına ilişkin dikkat çekici bir uyarı yapıyor: “Medyada, sessizin sesi olma anlayışı terk edildi”!
Yeni Şafak gazetesi, Pandemide gizlenen verileri açıklayarak halk sağlığını korumaya çalışan Türk Tabipleri Birliği’ni (TTB) hedef aldıktan sonra son olarak da hakemli bir dergide makaleleri yayınlanan doktorları hedef aldı. Gazeteci Timur Soykan da aynı gazeteyi, kendi hastalarını ketamin adlı ilaç üzerinden yönlendirdiği iddia edilen Prof. Dr. Salih Zoroğlu vakası üzerinden, Hiranur Vakfı’nda H.K.G’nin 6 yaşında zorla evlendirilmesi skandalını manipüle etmekle eleştirdi.
Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici da, CHP'nin Halk TV ile tüm ilişkilerinin son bulduğunu açıklamasını değerlendirdiği yazısında, “Muhalif medyanın hayatiyetini sürdürebilmesi için katkıda bulunurken gazeteciliğe zarar vermemek, gazetecilik meslek etiğine uygun davranmak gerek. Fakat CHP’nin Halk TV ve diğer medya kuruluşlarıyla yaptığı anlaşmalar, etik ihlallere yol açıyor” diye yazdı.
Soykan’dan Yeni Şafak’a eleştiri: BirGün gazetesi köşe yazarı Timur Soykan, kendi hastalarını ketamin adlı ilaç üzerinden yönlendirdiği iddia edilen Prof. Dr. Salih Zoroğlu vakası üzerinden, Hiranur Vakfı’nda H.K.G’nin 6 yaşında zorla evlendirilmesi skandalını manipüle etmek istediği gerekçesiyle Yeni Şafak gazetesine tepki gösterdi. Zoroğlu vakasının istisnai olduğunun altını çizen Soykan, “H.K.G'nin çok aykırı bir örnek olan Prof. Salih Zoroğlu ile hiçbir teması yok. Ayrıca H.K.G.’nin cinsel istismara uğradığına dair çok sayıda delil var” dedi (25 Eylül).
Gazeteci artık “sessizin sesi” değil! Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan ve Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümünden Doç. Dr. Suncem Evrensel gazetesinden Gözde Tüzer’e verdikleri röporajda Türkiye’de gazeteciliğin gerçek misyonundan uzaklaşmakta olduğuna vurgu yaptı. Doç. Dr. Koçer, mülakatta, “Haber türünün altının oyulması, kutuplaşma ortamında bu türe yurttaşların güveninin azalması, haberin 4. kuvvet olarak demokrasinin işlerliğindeki işlevinin aşınması da, yine ‘Kavgada kopan kulağı martı kaptı’ haberlerini merkezileştiren, aynı zamanda gerçek haber peşinde koşmanın yargılanma nedeni olmasına vesile olan sürecin içinde rol oynuyor” derken Prof. Dr. İrvan, “Medyada, sessizin sesi olma anlayışı terk edildi” diye konuştu (23 Eylül).
“Kin ve yanıltma” suçundan tutuklama: Ankara'da, sosyal medyada paylaşım yaptıkları için 20 Eylül’de gözaltına alınan 23 kişiden Aykırı adlı haber internet sitesi genel yayın yönetmeni Batuhan Çolak dahil yedi kişi, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” gerekçesiyle tutuklandı. suçları kapsamında tutuklandı. Tutuklananlar arasında Aykırı adlı haber internet sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak, Haber Report ve Ajans Muhbir hesaplarının yöneticileri de bulunuyor (23 Eylül).
Kart ile Altaylı arasında “Yalan” polemiği: Eski CHP Konya Milletvekili Atilla Kart'ın CHP yönetiminin 16 Nisan 2017 referandumunda YSK'nın “mühürsüz oy pusulaları ve zarfların” geçerli sayılacağı kararına 16 Nisan akşamı siyaseten karşı çıkmadığı ve kararın AİHM'ye götürülmesi çabalarını da baltaladığına ilişkin açıklama ve suçlamalarıyla başlayan tartışmada gazeteci Fatih Altaylı’ya tepki gösterdi. Dönemin CHP yönetiminden Aydın Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın yanıtlarını “Atilla Kart'ın alenen yalan söylediğinin” kanıtı olarak niteleyen Fatih Altaylı'nın “Neden yalan söyledi?" başlıklı makalesine Kart, Perşembe günü aynı başlıkla verdi: “Neden yalan söyledi?” (21 Eylül).
Yeni Şafak doktorları gözüne kestirdi: Pandemide gizlenen verileri açıklayarak halk sağlığını korumaya çalışan Türk Tabipleri Birliği’ni (TTB) hedef alan Yeni Şafak bu kez de hakemli bir dergide makaleleri yayınlanan doktorları hedef aldı. “Biri bu doktorları durdursun: 15-16 yaşlarındaki çocukların cinsiyetini değiştiriyorlar” diyerek haber yapan Yeni Şafak doktorların fotoğraflarını da yayınlayarak onları açık hedef haline getirdi. İstanbul Tabip Odası (İTO) sosyal medya hesabından, “Bilimsel yazılara bilimsel yanıtlar verilir. Herhangi bir bilimsel itirazın olmadığı, etik kurul onayı alınarak yapılan bu bilimsel yayını, toplumda infial yaratmaya çalışan bir dille magazin malzemesi haline getirmeye hiçbir meslektaşımızın ve yayın organının hakkı yoktur. Bu örgütlü saldırı karşısında meslektaşlarımızın yanındayız” şeklinde bir açıklama yayınladı (13 Ağustos).
Medya ombudsmanından “CHP – Halk TV” feshi: Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, kendi internet sitesinde kaleme aldığı yazısında, CHP'nin Halk TV ile tüm ilişkilerinin son bulduğunu açıklamasını değerlendirdi. Bildirici, yazısında, “Muhalif medyanın hayatiyetini sürdürebilmesi için katkıda bulunurken gazeteciliğe zarar vermemek, gazetecilik meslek etiğine uygun davranmak gerek. Fakat CHP’nin Halk TV ve diğer medya kuruluşlarıyla yaptığı anlaşmalar, etik ihlallere yol açıyor” dedi. CHP'nin anlaşmayı feshetme biçimini “hoyratça” bulan ve bunun gizli tutulmaması gerektiğini açıklayan Bildirici, “Haber ile parasal ilişkilerin bu şekilde iç içe geçmesinin meşru görülmesi, siyasi olmayan, örneğin belediyeler, sağlık, eğitim gibi konularda da para karşılığı yayın yapılması sonucunu doğurabilir. Nitekim birçok kanalda böyle 'örtülü reklam/tanıtım' niteliğinde programlar ve canlı yayınlara da rastlıyoruz” dedi (25 Temmuz).
CHP Halk TV ile ilişkisini kesti: CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, CHP'nin Halk TV ile tüm ilişkisinin sona erdiğini duyurdu. Erdem, yaptığı yazılı açıklamasında, “Halk TV isimli televizyon kanalı ile partimiz arasında yapılmış olan ve Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay denetimine tabi; 01.01.2023 tarihli protokolün 6.3. maddesi kapsamında, partimiz tek taraflı fesih hakkını kullanmış, Halk TV ile tüm ilişkimiz sona ermiştir” dedi. Kanalın sahibi Cafer Mahiroğlu da, Twitter açıklamasında “Halk TV ile CHP arasında, parti yönetiminin basın ve grup toplantılarının yayınlanması karşılığında yapılan, Sayıştay denetimine de tabi olan anlaşma, CHP tarafından tek taraflı olarak feshedilmiştir. CHP yönetiminin en doğal hakkı olan bu kararı saygıyla karşılıyoruz. Halk TV’nin objektif haberciliğinin muhatabı seyircisidir, izlenme oranları, seyircisiyle kurduğu derin ve sarsılmaz bağ da bunun kanıtıdır” sözlerine yer verdi (22 Temmuz).
CHP kopuşuna Küçükkaya tepkisi: CHP, Halk TV ile olan protokolünü 22 Temmuz’da, CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem tarafından gönderilen bir bildiri ile sona erdirdi. Medyanın yüzde 90’ının iktidar kontrolünde olduğunu, reklam ambargosu altındaki Halk TV’ye ağır cezalar verildiğini belirten Halk TV programcısı İsmail Küçükkaya, konuyu, “Eren Erdem'in Kılıçdaroğlu ve CHP'ye büyük bir yanlış yaptırdıklarını düşünüyorum. Halk TV, kuru gürültüye pabuç bırakmaz” sözleriyle değerlendirdi (23 Temmuz).
Hedef Kılıçdaroğlu’ydu, Erdoğan’a nasip: İktidara yakın medya organları Mayıs’taki Seçimler öncesi İsveç'in NATO üyeliğini Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimleri kazanmasına bağlayan başlıklar atarken, İsveç’in NATO üyeliğine Vilnius yeşil ışık yakan AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan, NATO zirvesinin düzenlendiği Vilnius'ta 10 Temmuz’da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile bir araya geldi. Stoltenberg, Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliğine yeşil ışık yaktığını duyurdu. Seçim döneminde, Beyaz Gazete, “İsveç'in Kılıçdaroğlu hayali! Kazanırsa NATO'ya gireriz”, Yeni Şafak gazetesi, “İslam düşmanlarının umudu Bay Kemal, İsveç'in teminatı Kılıçdaroğlu: NATO'ya katılım seçimlere bağlı”, Takvim gazetesi, “Terörist yatağı İsveç'in umudu da Bay Bay Kemal! Mandacı Ünal'ın sözlerini manşete taşıdılar… Sana söz, NATO'ya sokacağım”, TR Haber de, “İsveç'in var bir hayali, kazansa da NATO'ya girsek” şeklinde başlıklar atmıştı (11 Temmuz).
Anayasa Mahkemesi Kararları
Anayasa Mahkemesi /AYM), Temmuz - Eylül döneminde, 2016’da Özgür Gündem dayanışma kampanyası kapsamında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “suç ve suçluyu övmek”ten yargılanan Evrensel gazetesi köşe yazarı İhsan Çaralan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanı ve gazeteci Ahmet Sever ve BirGün gazetesine yazdığı “Her Devrin Kasası Mehmet Cengiz” yazısının yazarı Aykut Erdoğdu'nun “ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine” hükmetti. Aydoğdu’nun dosyasında 39 bin TL tazminata hükmedildiği gündeme geldi.
Gazeteci başvurularında kimi dönemlerde karara az gidildiği gözlense de, yerel yargıda ihlallerin yoğunluğu AYM’e rağbeti azaltmıyor: Türkiye gündemine giren gelişmelerden, Merdan Yanardağ ve hapsedilen 18 Kürt medya çalışanı da bu dönemde “haksız tutuklulukları”nı AYM’ye taşıdı. Musa Anter Cinayetinin zamanaşımından düşürülmesi kararından sonra, şimdi de Hrant Dink cinayetinde kamu görevlilerini kapsayan davadaki “hukuksuzluklar ve eksiklikler” AYM’ye taşındı.
AYM, geçen yılın aynı döneminde, bir imamın açtığı davadan tazminata mahkum edilen Adıyaman merkezli Gerger Fırat gazetesinin sahibi Hacı Boğatekin’e, basın özgürlüğü ihlal edildiği gerekçesiyle, 30 bin TL tazminat ödenmesine hükmetmişti. Diyarbakır’da 16 Haziran 2022’de tutuklanan 16 gazetecinin dosyası gibi, aldığı başvurularda artış yaşayan AYM, medya temsilcilerine karşı işletilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (HAGB) kriteri yanı sıra Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gibi gazetelere Basın İlan Kurumu’nun (BİK) verdiği ilan kesme cezalarına ilişkin önemli kararlar almıştı. AYM, TBMM’ye de gönderdiği bu pilot kararda, kamusal makamların müdahale yetkisinde öngörülebilir kimi ölçütlerin ortaya konulması zorunluluğa değinmişti.
AYM’den Erdoğan lehine karar: Anayasa Mahkemesi (AYM), BirGün gazetesi için 2014'te kaleme aldığı “Her Devrin Kasası Mehmet Cengiz” başlıklı yazısında iktidara yakın girişimci Mehmet Cengiz'e hakaret ve iftira ettiği iddiasıyla Aykut Erdoğdu'ya hapis cezası verilmesinin hak ihlali olduğuna hükmetti. 2016’da TBMM’nin milletvekili dokunulmazlığını kaldırmasıyla birlikte İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayan Erdoğdu’ya, iftira suçundan ertelemeli bir yıl hapis cezası, hakaret suçundan ise bin TL adli para cezası verilmişti. 27 Eylül’de gündeme gelen kararında AYM, Erdoğdu'nun anayasada güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Kararında yetersiz gerekçeye vurgu yapan AYM, “Başvurucunun, olgusal isnatlarını ispat etmek için dayandığı çoğu resmî belgeler -maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında yaşamsal olduğu hâlde- toplanmamıştır” denildi. Kararın bir örneğinin de ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesine hükmedildi. Bu kararla birlikte yeniden yargılanacak olan Erdoğdu'ya 39 bin TL manevi tazminat da ödenecek (27 Eylül).
Yanardağ için AYM’ye başvuru: Genel Yayın Yönetmeni olduğu Tele1 kanalında Kürt Sorunu’nu değerlendiren ve sorunun şeffaf yürütülmediğini savunduğu için 27 Haziran’da tutuklanan gazeteci yazar Merdan Yanardağ için avukatları Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda Yanardağ’ın tutuklanmasıyla “Kişi Hürriyeti ve Güvenliği (Anayasa md. 19), Basın Özgürlüğü (Anayasa md. 28), Düşünce ve Kanaat Hürriyeti (Anayasa md.25), Düşünceyi Yayma ve Açıklama Hürriyeti (Anayasa md. 26), İfade Özgürlüğü (IHAS md. 10 ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi madde 19), Kişinin Dokunulmazlığı Maddi ve Manevi Varlığı (Anayasa md. 17), Çalışma Özgürlük ve Hakkı (Anayasa md. 48 ve 49), Adil Yargılanma (Anayasa md. 36 ve İHAS md. 6) ve Etkili Başvuru” haklarının ihlal edildiğine dikkat çekildi (2 Ağustos).
AYM: “İfade özgürlüğü” en çok ihlal edilen ikinci: Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru hakkının getirildiği 23 Eylül 2012'den, 30 Haziran 2023 dönemine ait bireysel başvuru istatistiklerini sitesinde yayınladı. Açıklamaya göre Anayasa Mahkemesi, aldığı 519 bin 539 bireysel başvurudan 400 bin 877'sini karara bağladı. 118 bin 662 dosya ise derdest durumda. Sonuçlandırılan başvurulardan 314 bin 716'sında kabul edilemezlik kararı veren Anayasa Mahkemesi, 70 bin 58 başvuruda en az bir hakkın ihlal edildiğine, 1166 başvuruda hak ihlali olmadığına karar verdi. Anayasa Mahkemesi 2022’de, 70 bin 58 başvurudan 35 bin 407'sinde en az bir hakkın ihlal edildiğine hükmetti. Oran, yüzde 50,5 olarak kayıtlara geçti. Makul sürede yargılanma hakkına ilişkin bugüne kadar 115 bin 535 başvurunun yapıldığı Yüksek Mahkeme, bunlardan 69 bin 248'ini karara bağladı. Makul sürede yargılanma hakkını 3 bin 511 ihlal kararıyla ifade özgürlüğü, 3 bin 489 kararla mülkiyet hakkı ihlali, 3 bin 454 kararla adil yargılanma hakkının ihlali ve diğer ihlal kararları takip etti (2 Ağustos).
AYM “HAGB”yi iptal etti: Anayasa Mahkemesi, gazeteci Barış Pehlivan gibi birçok gazeteci üzerinde hapis tehdidi oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (HAGB) düzenlemesini iptal ettiğini duyurdu. AYM, HAGB kararı verilmesinin mağdurlar açısından yeterli giderim sağlamadığı, faillerin cezadan muaf tutulmasına yol açtığı ve devletin kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme şeklindeki yükümlülüğünü yerine getiremediğini belirterek, Anayasa’ya aykırı olduğuna hükmetti. Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yaptığı başvuruya ilişkin AYM’nin 1 Haziran 2023’te verdiği karar, 1 Ağustos’ta Resmî Gazete’de yayımlandı. Karar bir yıl sonra yürürlüğe girecek (1 Ağustos).
Yanardağ’ın tutukluluğu AYM yolunda: Kürt Sorunu ile ilgili eleştirileri nedeniyle “PKK propagandası” iddiasıyla 27 Haziran’da tutuklanan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün gazetesi yazarı Merdan Yanardağ'ın tutukluluğu Anayasa Mahkemesi’ne taşınıyor. Avukatlarının yaptığı itiraz bir kez daha reddedilince dosyanın AYM’ye taşınmasına karar verildi. Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutulan ve 10 yıl 6 ay hapsi istenen Yanardağ’ın, “örgüt propagandası”ndan yargılanmasına 4 Ekim’de İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak (31 Temmuz).
AYM’den “temel özgürlükler” sayfası: Anayasa Mahkemesinin (AYM) Temel Hak ve Özgürlüklerin İhlaline Dair Emsal Kararlar sayfası hizmete açıldı. Yüksek Mahkemenin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, internet sitesinde hizmete açılan sayfaya ilişkin, “Anayasa Mahkemesi kararlarının objektif etkisine önemli katkılar yapacağı düşünülen Temel Hak ve Özgürlüklerin İhlaline Dair Emsal Kararlar sayfası internet sitemizde hizmete girmiştir” dendi (28 Temmuz).
Dink dosyası ve “gerçeğin” arayışı AYM’ye taşındı: Yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin İstanbul Şişli’deki merkezi önünde 19 Ocak 2007’de öldürülen gazeteci Hrant Dink’in avukatları, cinayet davasında taleplerinin Yargıtay’da da karşılık bulmaması üzerine “yaşam hakkı ihlali” ve “hakikati bilme hakkı ihlali” gerekçeleriyle ve yeniden yargılama talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM’ye kapsamlı bir dilekçe ileten avukatlar, “Soruşturmalar eksik, kapsamı daraltılarak yapılmış ve cezasızlığa yol açacak şekilde uzun süre şüpheliler hakkında soruşturmalara izin verilmemiştir” dediler. Dilekçede, kimi sanıklar açısından verilen zamanaşımı kararları hatırlatılarak Dink cinayeti ve benzeri suçlarda zamanaşımının işletilemeyeceği vurgulandı. Dink’in öldürülmeden önce MİT elemanlarınca tehdit edilmesinin de hatırlatıldığı belgede, “Mağdurların uğradığı zarar, sadece yaşam hakkı, özgürlük hakkı ve kişisel bütünlük hakkı gibi önemli bir hukuki menfaatin çiğnenmesi değil aynı zamanda işlenen suçların mağdurlarının başına gerçekten ne geldiğinin umursanmadığı bir durumun ortaya çıkması olduğu için hakikati bilme hakkı doğrudan insan onurunun korunması ilkesinden doğmaktadır. Bu bağlamda devlet, sadece elinde bulundurduğu belgeleri mağdur yakınlarının erişimine açmak değil fakat aynı zamanda bildirilen olayları soruşturmak ve doğrulamak anlamına da gelen, özel bir soruşturma ve bilgilendirme yükümlülüğü altındadır...” denildi (25 Temmuz).
AYM’dan Çaralan’a lehine karar: Anayasa Mahkemesi (AYM), 2016’da Özgür Gündem gazetecisiyle dayanışma için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldığı gerekçesiyle yargılanan Evrensel gazetesi köşe yazarı İhsan Çaralan’ın “ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine” hükmetti. Kampanya sonra hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “Suç işlemeye alenen tahrik etme ve suçluyu övmek, terör örgütü propagandası yapmak” iddialarıyla iki ayrı ceza davası açılan Çaralan ile ilgili AYM kararı yedi yıl sonra çıktı. AYM, 2014 ve 2021 yılları arasındaki benzer davaları birleştirip “ifade özgürlüğü ihlali” kararı verdi. AYM kararında “İfade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların kabul edilebilir olduğuna” ve “Anayasa’nın 26. ve 34. maddelerinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine” hükmetti. Mahkeme ihlal kararlarını yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemelerine gönderdi. Gazetenin avukatı Devrim Avcı, kararı, “AYM yerinde ve iyi bir karar da vermiştir. Ancak bizim savunma dilekçelerimizde belirtmiş olduğumuz bu durum ilk derece mahkemeleri tarafından da bu şekilde değerlendirilseydi müvekkilim hiç yargılanmazdı bile. Bu durum ifade özgürlüğünün sadece Anayasa Mahkemesi tarafından değil tüm yargılama birimleri tarafından tanımlanıp uygulanması gerekirken, konjonktüre göre yargı mekanizmasının muhalif gazeteciler üzerinde nasıl kullanıldığının da bir örneği olarak karşımızda” sözleriyle değerlendirdi (22 Temmuz).
AYM’den Sever başvurusunda “HAGB” kararı: Anayasa Mahkemesi, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanı Ahmet Sever'in, eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı, AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank’a yönelik, “Ak trolleri yönetiyor” şeklindeki sözleri nedeniyle para cezasına mahkum edilip, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmesini hak ihlali saydı. Yüksek Mahkeme, HAGB kurumunun uygulanmasından kaynaklanan müdahalelerin kanunilik ölçütünü sağlamadığını belirterek, “ifade özgürlüğü hakkının” ihlal edildiği sonucuna vardı. AYM, “Kanun yolu incelemesi yapan mercinin şablon gerekçelerle ve yalnızca HAGB kurumunun şekli koşulları yönünden bir inceleme yapmayarak usul ve esasa ilişkin tüm hukuka aykırılık iddialarını incelemesi, bunlara makul bir gerekçe ile cevap vermesi ve çatışan tüm menfaatleri dengelemesi gerekmektedir” dedi. 26 Aralık 2016’da İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sever’i “hakaret” iddiasıyla ertelemeli 10 bin 620 TL adli para cezasına mahkum etmişti. HAGB kararlarına itiraz yolu olmaması nedeniyle Sever, AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu (18 Temmuz).
CHP “TRT yanlılığı’nı AYM’ye taşıdı: CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynel Emre, TRT yayınlarının adil ve tarafsız olmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine (AYM) “hak ihlali” bireysel başvuruda bulundu. AYM önünde açıklama yapan Emre, TRT'nin devletin televizyonu olduğunu, 85 milyonun vergisiyle faaliyet yaptığını, bütün partilere eşit mesafede davranması gerektiğini söyledi. Seçim döneminde CHP'ye TRT'de yeterince yer verilmediğini ifade eden Emre, “Bu süre içinde hiçbir şekilde CHP Genel Başkanı ve milletvekillerinin programlara davet edilmediğini gördük. Bu hukuksuzluk karşısında bizzat TRT'ye başvuruda bulunduk, Radyo Televizyon Üst Kuruluna başvuruda bulunduk, Cumhuriyet savcılarına suç duyurusunda bulunduk, idari yargıya başvurduk. Her türlü başvuruyu yaptık. Ancak bir türlü netice alamıyoruz. Bugün de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduk ve buradan bir hak ihlali kararı verilmesini bekliyoruz. Çünkü hepimizin vergisiyle yayın yapan bir kuruluşun böyle davranmaya hakkı yok” şeklinde konuştu (11 Temmuz).
Müftüoğlu ve Yılmaz AYM’ye başvurdu: Diyarbakır’da 29 Nisan’da gözaltına alınan ve 3 Mayıs’ta “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Sedat Yılmaz, avukatları aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. MLSA Hukuk Birimi, tutuklanan Yılmaz adına; avukat Resul Temur de DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu adına AYM’ye başvuru yaptı. Dosyaya getirilen 24 saatlik avukat görüş kısıtlamasının ardından avukatlarıyla görüşen Yılmaz ve Müftüoğlu, Ankara’ya otobüsle getirilirken 15 saat boyunca kelepçe ile tutulduklarını, 24 saat boyunca da aç bırakıldıklarını söylemişti (5 Temmuz).
AİHM Kararları
Temmuz, Ağustos ve Eylül döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), gazeteci haklarına ilişkin herhangi bir kararı tespit edilemedi.
Ancak AİHM, Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra Gülen Cemaati’ne yakın medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin tutuklanması veya mahkum edilmesinde ByLock kullanımı ve Banka Asya hesabının “tek tip ve genel yaklaşım” ile “FETÖ/PDY örgütü üyeliği”ne delil olarak değerlendirilmesini ihlal olarak gördü.
Geçen yılın aynı döneminde AİHM, yeni başvurulara rağmen, gazeteci hakları konusunda yine ses çıkmamıştı. bir karar çıkmadı.
AİHM’den ByLock ve Banka Asya kararı: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, Fethullah Gülen Cemaati’ne yakın medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin tutuklanması için de delil olarak kabul edilmiş ByLock kullanımı ve Banka Asya’da hesap sahibi olmayı “FETÖ/PDY” örgütü üyeliğine delil olarak değerlendirilmesini ihlal olarak gördü. AİHM, hakkında gizli tanık ifadesi bulunan, Bank Asya’da hesabı olduğu ve ByLock kullandığı için “FETÖ/PDY” örgütü üyesi olduğu iddiasıyla 6 Eylül 2016’da, Kayseri’de tutuklanan öğretmen Yüksel Yalçınkaya hakkındaki davada, Türkiye’yi haksız buldu. AİHM Büyük Dairesi, AİHM önünde biriken benzer binlerce başvuruya da örnek teşkil edebilecek davada, Yalçınkaya’nın, “yalnızca ByLock kullanması, Banka Asya’da hesabı olması ve gizli bir tanığın ifadesine dayanarak” yargılanmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS), “adil yargılanma hakkını” düzenleyen 6, “kanunsuz ceza olamayacağı” ilkesini düzenleyen 7. ve “örgütlenme özgürlüğünü” düzenleyen 11. maddelerine aykırı olduğuna hüküm getirdi (26 Eylül).
RTÜK’ten Haberler
Son üç ayda Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), tutuklu gazeteci Merdan Yanardağ’ın Kürt Sorunu’na ilişkin sözlerinden Tele1’e yedi gün yayın durdurma ve üst sınırdan idari para cezası vermekle kalmadı; talebiyle Voice of America (VOA) Türkçe haber sitesine Sulh Ceza Hakimliği eliyle erişim engeli de getirildi. Halk TV’ye de, milletvekillerin gündeme ilişkin tepkilerini yayına yansıdığı gerekçesiyle verilmiş beş program durdurma cezasını da işletti.
Bununla da yetinmeyen kurul, İstanbul Aile Vakfı’nın Saraçhanede düzenleyeceği “LGBT propagandasına dur” toplantı duyurusunun kamu spotu olarak televizyon kanallarına dayattı. Diğer yandan Kamu Görevlileri Etik Kurulu, “etik ilkeler” adına keyfi ağır yaptırımlara gitmesi için RTÜK’ü yönlendiren Ebubekir Şahin’in RTÜK ile iş ilişkisi bulunan TÜRKSAT’ta bir süre yönetim kurulu üyeliği yapmasını “çıkar çatışması” olarak değerlendirdi.
RTÜK Başkanı için “etik dışı” kararı: Kamu Görevlileri Etik Kurulu, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in kamu görevlileri etik ilkelerini ihlal ettiğine hükmetti. ANKA’ya göre Kurul, Şahin’in RTÜK ile iş ilişkisi bulunan TÜRKSAT’ta bir süre yönetim kurulu üyeliği yapmasının “çıkar çatışmasından kaçınma” ilkesine aykırı olduğuna karar verdi (19 Eylül).
Sputnik Grevi’ne RTÜK incelemesi: RTÜK, Rusya merkezli Sputnik Ajansı’nın Türkiye bürolarından gazetecilerin işten çıkarılmasıyla ilgili şikayet dosyasını incelemeye aldı. RTÜK hukuk müşavirliği tarafından konuya ilişkin rapor hazırlandığı ve Üst Kurulun gündemine sunulacağı öğrenildi. TGS, Sputnik Türkiye yönetimi ile sürdürdüğü toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı almıştı. Kararın ilanından sonra Sputnik Türkiye, TGS üyesi 24 çalışanını işten çıkarmıştı. Grev, 27’nci gününde devam etti (12 Eylül).
RTÜK’ten kanallara dayatma: RTÜK, İstanbul Aile Vakfı’nın Saraçhanede düzenleyeceği “LGBT propagandasına dur” toplantı duyurusunun kamu spotu olarak televizyon kanallarında yayınlanmasına oy çokluğuyla karar verdi. RTÜK'ün CHP'li üyesi İlhan Taşcı'nın aktardığına göre Vakfın gerekçesi “Bu gidişe dur denmezse 23 Nisan ve 19 Mayıs’ı kutlayacak çocuk ve gençlerimiz olmayacak!” şeklinde açıklandı (6 Eylül).
VOA Türkçe sitesine “lisans” yasağı: Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği, RTÜK’ün talebiyle lisans başvurusu yapmadığı gerekçesiyle Voice of America (VOA) Türkçe haber sitesine erişim engeli getirdi. RTÜK, uluslararası haber kuruluşu Voice of America’ya lisans ücretini ödemesine ya da hizmetine son vermesi için 72 saat süre verilmişti. Lisans alımını gerçekleştirmedikleri gerekçesiyle, RTÜK’ün talebiyle; VOA Türkçe’nin voaturkce.com alan adı Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliğinin 28 Ağustos 2023 tarihli ve 2023/7237 sayılı kararıyla erişime engellendi. İktidar, 1 Ağustos 2019’da Resmi Gazete’de yayımlanan bir yönetmelikle, İnternetten yayın yapan platformlara RTÜK’ten yayın lisansı alma şartı getirmişti. Böylece Netflix, BluTV ve Puhutv gibi dijital platformlar RTÜK’ün denetimi kapsamına girmişti. VOA ve DW ise, RTÜK’ün haberciliğe müdahalesini gerekçe göstererek bu lisans başvurusunu yapmamayı tercih etmişti (28 Ağustos).
Tele1 ve KRT’ye 3’er program durdurma ve para cezası: RTÜK, bir programda da 15 Temmuz darbe girişiminin “demokrasi mücadelesi olmadığı” yönündeki ifadeler kullanıldığı, “başörtülülere hakaret edilmesi” ve “Kur'an kurslarına devam eden çocuklarla ailelerinin aşağılandığı” gerekçesiyle Tele 1'e 3 program durdurma ve idari para cezası verdi. KRT'de yayınlanan “Haftanın Panoraması” programında ise HDP/Yeşil Sol Parti ve Kürt seçmenle ilgili değerlendirmelerde bulunulurken kullanılan ifadelerin yayıncılık ilkelerine aykırı olduğu tespit edildi. “Ülkeyi farklı bir bölgeye sahip şekilde niteleyen”, “terörü ve terör örgütlerini haklı gören yaklaşım” nedeniyle RTÜK, KRT'ye 3 kez program durdurma ve yüzde 3 oranında idari para cezası verdi (9 Ağustos).
Tele1 bir haftalığına karartıldı: Tele1 kanalı, genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen sözleri nedeniyle 6 Ağustos gecesi, saat 00.00 itibariyle yedi günlüğüne karardı. Ankara 4. İdare Mahkemesi, RTÜK cezasıyla ilgili ilk önce yürütmeyi durdurma kararı verirken RTÜK’ün üst mahkemeye yaptığı itiraz sonrası karar kesinleşmişti. Kanal, karartmadan önceki son saniyelerde “TELE1 Susturulamaz” yazısı yayınlandı ve RTÜK’ün kapatmaya ilişkin yazısı ekrana getirdi (6 Ağustos).
RTÜK’ten “Türk aile yapısı” cezaları: RTÜK, Netflix, Disney +, Amazon Prime Video, Mubi, Bein ve Blu TV'deki bazı yapımlar için “toplumsal ve kültürel değerler ile Türk aile yapısına aykırı” gerekçesiyle üst sınırdan idari para cezası yaptırımı kararı aldı. Netflix'in “Anne+” isimli yapımına ilişkin raporunda RTÜK, “Filmde cinsiyetin, cinselliğin ve ilişkilerin sınırlarının tanınmaması, cinsiyet temelli alternatif ideal bir dünya kurgulanması, evrensel aile formunun değiştirilmesi, yoğun müstehcenlik içeren sahnelerin detaylı bir şekilde gösterilmesi ve tüm bunların normalleştirilmesi ve hatta 'sağlıklı' olarak tanımlanması, ailenin korunması ilkesine aykırı olarak değerlendirilmiştir” dedi (27 Temmuz).
Halk TV’ye ceza uygulandı: Halk TV, milletvekillerin gündeme ilişkin tepkilerini yayına yansıdığı gerekçesiyle RTÜK’ün daha önce verdiği beş program durdurma ve üst sınırdan para cezasını uygulamaya soktu. Sosyal medya hesabından kararı duyuran Halk TV Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu, “HALK TV yine ceza aldı, 5 program durdurma ve üst sınırdan para cezasını yarın sabah uygulayacağız. Üstelik bu ceza yine, yayına konuk olarak katılan, dokunulmazlığı olan bir milletvekilinin açıklamasına dayanıyor. RTÜK’ün yaptığı tartışmasız bir sansürdür. Biz mücadeleden yorulmadık, yorulmayız. Her şeye rağmen yolumuzda yürümeye devam edeceğiz” şeklinde açıklama yaptı (21 Temmuz).
Çandar TRT yayınını RTÜK’e taşıdı: Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, “Osman Kavala, TRT tarafından kurulan 'tabii' isimli uluslararası dijital medya platformunda yayınlanan 'Metamorfoz' adlı dizi film aracılığıyla 'casuslukla' itham edilerek, 'itibar suikastına' uğratılmaktadır” diyerek TRT’nin yayınını RTÜK’e taşıdı. Dizinin ilk bölümünün 7 Mayıs'ta yayınlandığını, ikinci bölümünün ise Türkiye kamuoyundan yükselen tüm tepkilere ve ulusal-uluslararası nitelikteki kuruluşlardan yapılan uyarılara rağmen 13 Temmuz’da yayınlandığını belirten Çandar, TRT’nin kamu kaynaklarını kullandığını hatırlatarak, “TRT'nin böylesi bir suça zemin olacak herhangi bir yapım, yayın işinde bulunması; yukarıda bahsedilen tüm hususların yanı sıra, kamusal ve demokratik değerlerin bizatihi bir kamu yayın kuruluşu tarafından ayaklar altına alınması anlamı taşımaktadır” dedi (13 Temmuz).
RTÜK’ten Tele1’e yedi gün yayın durdurma: RTÜK, Merdan Yanardağ'ın katıldığı programda, “Abdullah Öcalan'ı övdüğü, yargı organlarını aşağıladığı, toplumu kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” iddiasıyla genel yayın yönetmeni olduğu Tele1’e yedi gün yayın durdurma ve üst sınırdan idari para cezası verdi. Kanalın avukatı Evrim İnal, “RTÜK'ün kararına ilişkin yürütme durdurma talebinde bulunacağız” açıklamasında bulundu. Yanardağ'ın, iktidar politikalarına yönelik eleştirilerde bulunduğu yayında kullandığı ifadeler “terör örgütü propagandası” olarak değerlendirilmiş, Yanardağ bir başka yayınla neleri kastettiğini izleyicilerine aktardıktan sonra program çıkışında bekleyen terörle mücadele ekiplerince gözaltına alınmış, ertesi gün de İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde hakimlikçe tutuklanmıştı. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de TELE1 hakkında inceleme başlatıldığını açıklamıştı (5 Temmuz).
RTÜK Cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Temmuz, Ağustos, Eylül 2023 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına ve radyolara toplam 10 kez idari para cezası ve iki kez yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 14.718.114 TL idari para cezası verdi. RTÜK, rapor döneminde radyolara bir kez 85.738 TL idari para cezası verdi (Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 31 Mayıs 2023 - 9 Ağustos 2023 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 9 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK, TV kanallarına, “insan onuru” ilkesini ihlalden bir kez, “tarafsızlık” ilkesini ihlalden iki kez, “haksız çıkara” ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle bir kez, “ayrımcılık” ilkesini ihlalden iki kez para cezası ve yayın durdurma; “terör”e ilişkin ilkenin ihlalinden bir kez; “milli ve manevi değerlere ilişkin ilkenin ihlalden bir kez para cezası ve yayın durdurma cezası; “bölücülük” yapmaktan bir kez ve “gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi” ihlalden bir kez para cezası verdi. RTÜK, rapor döneminde radyo kuruluşlarına “gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi”ne yönelik ilkenin ihlalinden bir kez idari para ceza verdi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK, yayınların 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle, Flash Haber’e (Serbest Kürsü) 85.738 TL idari para cezası verdi.
Tarafsızlık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendindeki "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle Tele 1 TV’ye (18 Dakika ve Seçim Özel) iki kez 85.738 TL olmak üzere, toplam 171.476 TL idari para cezası verdi.
Haksız çıkar: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un Yayın hizmetleri ... haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle, FM TV’ye (Merhametli ve Cömert Gönüller) 85.738 TL idari para cezası verdi.
Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle Tele 1 TV’ye (4 Soru 4 Yanıt) 7 gün süre ile yayınının durdurulması, FOX TV’ye (FOX Seçim 2023) 13.394.147,00 TL ve Halk TV’ye (İsmail KÜÇÜKKAYA ile Yeni Bir Sabah) 723.801,00 TL olmak üzere toplam 14.117.948 TL idari para cezası verdi.
Terör: RTÜK, yayınların "terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz." ilkesini ihlali nedeniyle, Tele 1 TV’ye (4 Soru 4 Yanıt) 85.738 TL idari para cezası verdi.
Milli ve manevi değerler: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesini ihlalden TELE 1 TV’ye (Forum Hafta Sonu) üç kez yayın durdurma ve 85.738 TL idari para cezası verdi.
Bölücülük: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde belirtilen, "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne" dair ilkesine aykırılıktan, KRT TV’ye (Haftanın Panoraması) 85.738 TL idari para cezası verdi.
Gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimi: RTÜK, "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle Power Türk Radyo’ya (Derin Mevzular) 85.738 TL idari para cezası verdi.