Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) 2009 Basın Özgürlüğü Ödülü'nün verildiği gecede, basın özgürlüğüne yönelik yasal engellerin yanı sıra Türkiye medyasında siyasal, ekonomik ve ideolojik nedenlerle ortaya çıkan oto-sansürün yaygınlığı konuşuldu.
Sansürün İlk Kez Kaldırılışının 101. Yıldönümü'nde dün akşam (24 Temmuz) Dolmabahçe Sarayı Hasbahçe'de gerçekleştirilen törende, "Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları" kitabının yazarı Nedim Şener ve Milliyet gazetesine yazdığı hukuk yazılarıyla bilinen eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Rıza Türmen'e verildi.
Ardından ise, geçen 24 Temmuz'dan bu yana sürekli basın kartı taşımaya hak kazanan 99 TGC üyesine anı plaketleri verildi.
Erinç: Siyasi, mali ve ideolojik temelli otosansür var
Türkiye'de sansürün uzun yıllardır varlığını sürdürdüğünü hatırlatan TGC Başkanı Orhan Erinç, "Sansür, bir yanıyla yasalardaki ifade özgürlüğü sınırlamaları, öbür yanıyla da siyasal, ekonomik ve ideolojik nedenlerden kaynaklanan otosansür uygulamaları dikkate alındığında 'yok' deme olanağı bulunmayan bir meslek sorunu olarak gündemdedir" dedi.
"İnternet yasakları tam bir sansüre dönüştü"
İnternet'teki yasaklamaların tam bir sansüre dönüştüğüne işaret eden Erinç, "TGC, yasalarda yer alan ve halkın bilgilenme hakkını kullanmasını engelleyen yasa kurallarının değiştirilmesi için çaba harcarken, meslek ilkelerinin uygulanmasını yaygınlaştırma girişimlerini de meslek içi eğitim seminerleri ile sürdürüyor" dedi.
Şener: Türkiye, korku toplumuna dönüştü
Törende ödülünü Erinç'in elinden alan Şener, ifade özgürlüğü ihlallerinin yanı sıra Türkiye'nin bir korku toplumuna dönüştürüldüğünü kaydetti; sıradan bir zam haberi veya parti kongresinde iki adayın yarıştığını yazmanın azarlamalara neden olduğunu söyledi:
"Zaten maddeleri ağır olan Basın Yasası yürürlükteyken, gazetecilerin Terörle Mücadele Yasası ve Ceza Yasası'na göre yargılanması önündeki engelleri kaldırmayan bugünün iktidar sahipleri korku toplumu yaratmakta yasama ve yürütmeden gelen gücünü kullanırken en önemli desteği yine kendilerine yakın gazeteler ve televizyonlardan alıyorlar.
Türmen: Ödül, genç bir gazeteci olarak çabama destek verdi
Türmen de, "Bu ödülü almış olmam mesleği iyi yaptığımı gösteriyor. Mesleğe yeni girmiş genç bir gazeteci olarak bu çabalarıma destek veriyor. Uzun yıllar sadece teoriyle uğraştım, şimdiyse pratikle uğraşıyorum. Şimdi anlıyorum ki basın özgürlüğü aslında bizzat gazetecilerin yaşam alanı, vazgeçilmez bir alanı" dedi.
Son yıllarda basın özgürlüğünde gelişmeler gözlemlediğini ancak bu hakka yönelik politik, idari ve mali baskıların da sofistike hale geldiğini söyleyen Türmen, "Basın özgürlüğüne saygı olsaydı Türkiye, Dünya Bankası sıralamasında bu anlamda 221 ülke içerisinde 122. sırada gösterilmezdi" şeklinde konuştu.
Türmen, sözlerini, "Açık toplumu ve demokrasiyi kendinize değer sistemi olarak benimsemişseniz bunun gereklerine de uymak zorundasınız" diyerek tamamladı.
Yaklaşık 400 kişinin katıldığı törende TGC Yönetiminin yanı sıra Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, karikatürist Musa Kart, hukukçu Fikret İlkiz, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Ertan Cillov, gazeteciler Hıfzı Topuz, Sedat Ergin, Şükran Soner, Doğan Hızlan, Füsun Özbilgen, Celal Başlangıç, TGC Yönetim kurulu üyesi Orhan Ayhan, TGC önceki başkanı Nail Güreli, yayıncı Ragıp Zarakolu, Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve TRT çalışanı Osman Köse ve Anadolu Ajansı İstanbul Bölge müdürü Ümit Kanoğlu da vardı. (EÖ)