Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Kadıköy Belediyesi'nin birlikte düzenlediği "Türkiye’de Gazeteci Olmak-Gazeteci Kalmak" etkinliği kapsamında Uğur Mumcu'dan Abdi İpekçi'ye, Hrant Dink'ten Ahmet Taner Kışlalı'ya, Metin Göktepe'den Turan Dursun'a kadar faili meçhul cinayetle öldürülen gazeteciler anıldı.
Bu yıl 5.'si yapılan etkinlik Uğur Mumcu’nun 24 Ocak 1993'te Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı saldırıda yaşamını yitirdiği günde düzenleniyor.
TIKLAYIN - Uğur Mumcu Cinayeti
Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) gerçekleştirilen etkinlik saygı duruşuyla başladı, ardından Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ve TGC Başkanı Turgay Olcayto birer konuşma yaptı. Daha sonra Tiyatrocu Tilbe Saran ve Levent Üzümcü'nün sunumlarıyla Uğur Mumcu'nun seçilmiş makaleleri seslendirildi.
Olcayto: Mumcu gerçeklerin izini sürmekte başarılıydı
“Uğur Mumcu değerli bir gazeteciydi. Özellikle halktan gizlenmeye çalışılan gerçeklerin izini sürmekte son derece başarılıydı. Toplum, pek çok gizli kalmış olayı Uğur Mumcu sayesinde onun yazılarıyla, onun kitaplarıyla öğrendi.”
Nuhoğlu: Demokrasiyi yeniden yeşertmeliyiz
“Uğur Mumcu 26 yıl önce katledildi. Uğur Mumcu’nun ölümünden 26 yıl sonra bugün demokrasiden uzak bir yönetimle karşı karşıyayız. Gazetecilerin kalemleri kırılmış, karamsar bir tablo var ülkede. Bütün bu süreçleri ortadan kaldırmanın, ileri yürümenin zamanı geldi diye düşünüyorum. Karamsarlıktan kurtulmalı, demokrasiyi yeniden yeşertmeli, güçlendirmeliyiz. Bunun için mücadele edeceğiz. Bu yapıyı değiştirecek güç, Cumhuriyet’in köklerinde var. Mahallede, derneklerde, meslek örgütlerinde, siyasi partilerde bu iradeyi koyarsak bu karamsarlıktan çıkacağız.”
Panel
Doç. Dr. Gökmen Karadağ'ın moderatörlüğündeki panel bölümüne geçildi. Panel bölümünde; gazeteci-yazar Altan Öymen, T24 Yayın Yönetmeni Doğan Akın, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, TGC Önceki Başkanı Gazeteci-Yazar Orhan Erinç, Birgün Gazetesi Yayın Danışmanı Semra Kardeşoğlu, PEN Türkiye Başkanı-Cumhuriyet Gazetesi yazarı Zeynep Oral birer konuşma yaptılar.
Öymen: "Bu demokrasi dışı bir rejimle daha fazla gidemeyiz"
"1950 yılında gazeteciliğe başladım. O yıllarda gazeteciler haklarında dava açılıp Yargıtay tarafından tasdik edilmeden tutuklanmazdı. Şimdi tam tersi, önce hapse atıyorlar. Çoğu iddianameler yazılmadan beş yıl hapiste kalıyor. Örgütsel suçlar ileri sürülüyor. İnsanlar yattığı ile kalıyor.
“Mumcu'nun yazılarını okuduğumuz zaman basının ne kadar zor şartlar altında olduğu görülüyor. Bugünle kıyaslandığı zaman bazı hürriyetler, bugün hiç olmayan hürriyetler varmış gibi görülüyor.
“Basın özgürlüğü ve toplanma özgürlüğünde geriye gittik. Uğur Mumcu ‘şimdi yaşasa, yazsaydı’ diyorum. Yazsa nasıl okutacaktı? Ama internetten okutabilirdi. Bu demokrasi dışı bir rejimle daha fazla gidemeyiz. Yerel seçimlerle de bu süreçte çıkışın ilk adımının atılacağı umudunu sizlerle paylaşıyorum.”
Orhan Erinç: "Mumcu bugünleri de anlatıyor"
"Okurlarına ve ülkesine karşı sorumluluk taşıyan ve anlatmak bitirme olanağımızın olmadığı bir gazeteci Uğur Mumcu. Yazılarında bugünü de anlattığını gördük. Uğur Mumcu günümüzde gazetecilik yapıyor olsaydı bir suçlamayla yine içerde olabilirdi."
Zeynep Oral: "Faili meçhuller aydınlanmadığı sürece devam eder"
"Cinayetler faili meçhul kaldıkça bu cinayetler devam edecektir. Bugün hiçbiri aydınlanmış değil, aydınlanmadığı sürece bunlar devam edecek.
“Mumcu'nun çok iyi bir gazeteci olmasından öte benim için; Atatürk ilklerini savunan bir gazeteci, cumhuriyete bağlı bir gazeteci, antiemperyalist ve bağımsız bir Türkiye'den yana olması ve laiklikten asla vazgeçmemesi ayrı bir anlam ifade etmektedir.
“Günümüzde gazeteciler sarı basın kartı arkasına gizlenip, ihale takip eden, düzmece belgelerle devleti dolandıranlarla hem de Osmanlı dönemindeki mabeyin katipleri gibi koltuklara ve köşklere tutanak katipliği yapıyor. Günümüzde gazetelerin ve gazetecilerin çoğu rahatlıkla söyleyebilirim tutanak katiplerinden ibaret."
Doğan Akın: "Resmi Gazete okuyorum, size de tavsiye ederim"
"Uğur Mumcu aşılamayan bir gazeteci. Kendisine en sık sorulan şey, sen bu kadar bilgiyi nereden alıyorsun; İstihbarat örgütleri mi veriyor, sorusuydu. ‘Yok ya ben resmi gazete okuyorum sabahları, size de tavsiye ederim. Çok heyecanlı şeyler var içinde’ derdi.
“Uğur Mumcu iyi bir gazeteciliğin, hukukun, formasyonun örneğiydi. Merak ve merakının arkasında muazzam bir enerji ve mizahı vardı.
“Mumcu’nun 30 yıl önce yazdığı bir yazıyı okumak istiyorum. ‘Cemaatlere giren çocuklar 30 yıl sonra Cumhuriyet’e karşı ayaklanacaklar’ diye yazmıştı.”
Semra Kardeşoğlu: "Mumcu yaşasaydı FETÖ'ye destek vermekten tutuklu olurdu"
“O kadar çok anma etkinlikleri oldu ki onun mesleği yanında vicdanları sızlatan olay, ölümü ve yapılan suikastın şekliydi. Savaşlarda bile bir kural işler, Uğur Mumcu'nun öldürülüş şekli yüreğimizi sızlatan bir durum. Gazeteden geriye kalan tüm vaktini kütüphanede geçiriyor. Haber aslında ortada ben dosyayı okuyorum diyordu. Ağca dosyasını 15 kez okuyup, notlar alarak ortaya çıkardım demişti. Uğur Mumcu bugün yaşasaydı ne olurdu? Uğur Mumcu yaşasaydı muhtemelen FETÖ'ye destek vermekten tutuklu olacaktı.”
Fatih Polat: “Bilgi aldığı kurumun aparatı olmayan bir gazeteciydi"
"Uğur Mumcu deyince yazdıklarıyla günümüzü de açıklayan bir gazeteciden bahsediyoruz. Araştırmacı gazetecilik kavramını kullanıyorsak bunu Uğur Mumcu'ya borçluyuz. Bilgi almak için çeşitli kurumlarla görüşürdü ama bilgi aldığı kurumun aparatı olmayan bir gazeteciydi. Pek çok kritik olayda Türkiye'de bavul dolusu belge yayımlayan gazeteciler oluyor ve bunların bir sürecin ilerlemesi bakımından servis haline gelmesi için temizleme yapılıp yayımı söz konusu Uğur Mumcu bunu yaparken kurumlara bağlı olmadan bunu yapıyordu. Fikri takip mesleğimizde bir atasözü gibidir. Mumcu'nun yazdığı bir haberde 6 ay sonra o haberin ilişkisini devam ettirirdi. Mumcu'ya soruyorlardı öğrenciler, 'Sen kişilerin telefon numaralarına kadar ulaşıyorsun bunu nasıl yapıyorsun?' o zamanlar teknoloji bu durumda değil tabi. Mumcu'da o zamanlar PTT'nin kalın rehberini bulunduruyordu. 'Ya rehbere bakıyorum' diyordu."
Konuşmaların ardından Müzik dinletisi bölümüne geçildi. Dilek Türkan, Güvenç Dağüstün ve Burçin Büke'nin dinletisinin ardından toplu fotoğraf çekimiyle program sona erdi. (ÖY/HK)