Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök PKK ve Kürt sorununa nasıl bakıyor? Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti kurulursa, Türkiye bölünür mü? Güneydoğu, Kuzey Irak'taki Kürt devletine meyleder mi?
Özkök Paşa, bu sorularımı yanıtlarken önce bir çerçeve çiziyor:
"1- Türkiye'de bir Kürt gerçeği var. Halkımızın bir bölümü kendini kök itibariyle, Kürt olarak tanımlıyor. Bu bir gerçek.
2- Ayrıca bir Kürtçülük ideolojisi ve/veya siyaseti var. Bu da bir gerçek.
3- Bir de silahlı bir hareket var: PKK
Bu üç ayrı oluşuma ve aralarındaki ilişkiye bakmak lazım."
"Çözüm kalkınmada"
Özkök Paşa'ya göre, "Bu karmaşık bir sorun ve kesin ifadelerle şu yöne doğru gelişir diyebilmek zor. Türkiye'nin bölünmesi de hiç kolay değil."
Özkök, sorunun çözümünü Türkiye'nin kalkınmasında, AB üyesi olmasında görüyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Olay çok karmaşıktır ve bütün unsurlarıyla birbirine bağımlıdır. Şimdi önemli olan şu: Kürt devleti kurma ümidi nasıl kesilir? Dış destek kesilirse. Bir müstakil Kürt devleti kurulsun diye kendimizi feda ediyoruz diyorlar. Kendi düşünceleri böyle. Ama bunun hiçbir zaman olmayacağını görürse ümit kesilir. İkincisi, öyle bir durum olur ki, artık bölgedeki Kürt kökenliler, hatta Kuzey Irak'takiler de 'Ayrı bir Kürt devleti kurmaya gerek yok' diyebilirler. Düşünün ki, Türkiye AB'ye girmiş, fert başına milli gelir 15 bin doları aşmış. O zaman böyle düşünebilirler. Özetlemek gerekirse, 'Türküm' demenin gururu 'Kürdüm' demekten daha fazla övünç getiriyorsa, halk kendiliğinden PKK'ye desteğini kesebilir."
Kürt Devletine Benzetme: Koruk sabırla helva olur
Fikret Bila: ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra Kuzey Irak'ta devlet kurulması süreci hızlanmadı mı? 1 Mart tezkeresinden sonra ABD'nin Kürtlere askeri ve siyasi desteğinin arttığı gözleniyor. Bu bağımsız bir Kürt devletine gitmez mi?
Hilmi Özkök: Onu ayrı bir zamanda uzun uzun konuşmak lazım. O apayrı bir konu. Orada bir devlet kuruldu mu, kuruluyor mu? Ne aşamada? Nereye gider? Diğer komşu ülkelerin refleksleri ne olur? Bunların sonuçları nedir? Dediğim gibi, ben istediğimde bu işler olmalı. Bu işler, "Koruk sabırla helva olur" derler ya, bu işi böyle yürütüyorlar. Karşı tarafın siyaseti böyle. Seneler içinde adım adım gidiyor. Bıraksalar devlet olur. Acaba, gerçekten devlet olabilirler mi?
Talabani ile Barzani kuvvetleri arasında senelerce süren husumet var. Birbiriyle çatışıyorlardı. Bizden yardım istediler. Onları birbirlerinin elinden biz kurtardık. Ama sonra ne oldu? Eskiden beri kafalarında Kürt devleti kurmak var. Ancak göze alabilirler mi ?
Bu mesele korkuyla değil, akılla çözülür
Bizim de endişemiz, orada Kürt devleti kurulursa, bizimkiler oraya meyleder mi? Bu iş, mutlaka böyle mi olur yani. Türkiye'de devlet toparlansın, onlar bize meyleder. Böyle bir ihtimal her zaman var. Ama önlenebilir. Böyle bir şey görüyorsan, önleyebilirsin. Nasıl önlersiniz? Orada ulusal bir oluşuma engel olursunuz. Türkiye'yi müreffeh bir hale getirirsiniz, önlersiniz. Karşı taraftan sadece korkmak ve korku içerisinde hareketler, refleksler göstermek bir şeyi çözmez. Mesele akılla çözülür. Oturulur, ona göre yapılır. Ama politikalar her gün değiştirilerek yapılır. Bir de o anlayış var.
Dinozorlar değişime uyum sağlasalardı bugün yaşarlardı
Geçenlerde bir vesileyle söyledim. Birçok şeyin değiştiği zaman siz de değişeceksiniz. Yeni şartlara uyum sağlayacaksınız. Dinozorlar değişen çevre şartlarına uyum gösterebilseydi bugün yaşarlardı. Ama birçok canlı, örneğin tayyareböcekleri, onların zamanından beri uyum göstererek hayatiyetlerini idame ettiriyorlar.
Göbeğini kaşıyan adam hor görülmemeli
Güneydoğu ile Kuzey Irak arasında akrabalık bağları var. İşi etnik bütünlük, hatta "Kürt ulusunun bütünlüğü" meselesi olarak görüyorlar. Buna Büyük Kürdistan projesi diyorlar. Türkiye'nin cazibe merkezi haline gelmesi bunu önler mi?
"Ben Türküm" demenin onurunu üste çıkarmak lazım. 'Ben Türküm deme övüncü ben Kürdüm' demenin övüncünden fazla olursa sorun çözülür. Atatürk bunu böyle kurmuş. Bizim üstümüze düşen, Güneydoğu'da iyi ekonomik şartlar, iyi gelirler oluşturmak. Böylece, Türküm demenin övüncünü artırmak.
İnsanları "adam" yerine koymak çok önemli. Bu o kadar önemli ki, insanları adam yerine koymazsanız, birisi göbeğini kaşıyor diye onu hor görürseniz yanlış olur. Siz hor görürken öbürü ayakkabısını kapı önünde çıkarıp onun evine öyle giriyor. Onu kazanıyor.
Sonra öyle bölünmek de kolay değil. Nasıl bölünecek? Her yerde etle tırnak gibi. Her ailede, bakıyorsun, o bölgeden insanlar var. Benim kardeşlerden bir tanesinin hanımının babası o bölgeden. Hiç konu bile olmadı, kardeşim evlenirken. Böyle bir milletiz yani. Hele aileler var, kızlar Sünni, erkekler Bektaşi veya Alevi. Böyle etle tırnak gibi birbirine girmiş.
Bekir Coşkun'a cevap mı?
Özkök'ün açıklamaları, Hürriyet yazarı Bekir Coşkun'un 3 Mayıs 2007'de yazdığı "Göbeğini kaşıyan adam" başlıklı yazıyı akla getirdi. Kamuoyunda büyük bir tartışma yaratan yazının bir bölümü şöyle:
"Atatürk'ün kızları al bayraklarla yürürken, bu ülkenin aydınlık yüzlü erkekleri meydanları doldururken, çocuklar annelerinin-babalarının elini tutup yarınlarına şimdiden sahip çıkmaya kalkarken...
Göbeğini kaşıyan adam uzakta bıyık altından güler. Ve sandık ortaya konulduğunda... Göbeğini kaşıyan adamın dediği olur. Demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz...
Tayyip Erdoğan işte ona güvenir: Göbeğini kaşıyan adama..."
Anayasa'da Kürtlere "kurucu unsur" denemez
PKK ve aynı çizgideki siyasi parti Kürtlerin "kurucu unsur" olarak Anayasa'da belirtilmesini istiyorlar. Bu olabilir mi?
Bence olmaz. Çözümü Atatürk, dediğim gibi çok güzel tarzda bulmuş. En doğru çözüm budur. Türkiye'ye ait şeylerden bir tanesinin, unsurların esas büyük kısmı... Tabii büyük bir çoğunluğu etnik olarak bakarsak, hiçbirini dışlamak anlamına gelmez ki!
Özerklik derseni salam gibi dilim dilim gidersiniz
İdari özerklik veya federasyon taleplerine nasıl bakıyorsunuz?
O zaman, salam gibi dilimlene dilimlene gidersiniz. Türkiye, çok katı olmalıdır. Böyle bir şey yoktur. Eskiden ben sigara içerdim, ramazanda oruçluyken hiç aramıyordum. Çünkü içemeyeceğimi bildiği için beyin onu unutuyordu. Akşam iftarı yapar yapmaz canım sigara istiyor. Niye? Çünkü yasak ortadan kalktı. İçmek mümkün hale geldi. Bu iş de böyle. Açık seçik ortadadır. Yavaş yavaş ölçüsüz ödün vermekle bu iş olmaz. Ama şu var, yanlış işler de yapılmamalı. Evet, bu işler anayasaya girmez ama Kürtçe şarkı söylediler, ne oldu? Dershane dediler, açıldı, ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Kürtçe haberler denildi, verdirildi, ne oldu? Hiçbir şey olmadı. İnsan hakları gibi konuları da düzenlemek lazım.
Kürtçe eğitim olmaz ama Kürtçe'nin eğitimi olur
Kürtçe eğitim taleplerine nasıl bakıyorsunuz?
Kürtçe eğitim asla. Ama, Kürtçenin eğitimini yapmalılar. Kürtçeyi öğrenmek için zaten serbest bırakıldı. Ama eğitimin, Kürtçe yapılması olmaz. Dil birliğini bozar, faydalı da olmaz. Ancak bunun karşı tezi de var. Eee, İngilizce yapıyorsun, niye Kürtçe olmasın? Ama Kürtçe olmaz, o bizim milli bütünlüğümüze zarar getirir. Bir de Kürtçe eğitim için yeterli bir dil değildir. İçi, Arapça, Farsça, Türkçe dolu bir dildir. Diyaletler de çok farklı. Yani kimse gitmez, orayı bitiren insan gidip bir yerde iş de bulamaz. İş her yerde bir Türkçe, bir Kürtçe masa vermeye gider. Olmaz. Türkçe esas olmalı. Kürtçeyi kendisi öğrenmeli.
Üniversitelerde Kürt enstitüsü kurulması fikrine nasıl bakarsınız?
O konuyu enine boyuna düşünmüş değilim, onun için bir cevap veremem ama ters geliyor bana. Ama düşünmüş değilim. AKP'nin aldığı oy dinin birleştiriciliğine bağlanmamalı.
Öcalan ve PKK'nın bağımsız Kürdistan hedefinden vazgeçtiğini düşünüyor musunuz? AKP, 22 Temmuz seçimlerinde Güneydoğu'da DTP'ye rağmen büyük oy aldı. Buradan hareketle "dinin Kürt sorunun çözümünde ortak payda olabileceği" yorumları yapıldı. Sizin görüşünüz nedir?
Tabii bunların söylemleri zaman zaman çok değişti. Siz bunları takip etmişsiniz. Başlangıçta tamamen bağımsız bir Kürdistan kuracağız diyorlardı, Türkiye Kuzey Kürdistan, Irak Güney Kürdistan, İran Doğu Kürdistan ve Suriye Batı Kürdistan biçiminde.
Ben bazı haritalar gördüm. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nde Sovyetler Birliği de benzer hatlar çizmişler. Ben bunlara şahit oldum. Birçok kişi bunu böyle kullanıyor.
Burada amaçlarının bu olduğunu baştan söylüyorlar. "Ülkesi olmayan tek büyük ulus biz kaldık" gibi şeyler söylüyorlar. Yani amaçları bu. Ama bunu böyle söyledikleri zaman tepki çektikleri anda ağız değiştiriyorlar. Bu tepki bazen dışarıdan da gelebiliyor.
Çünkü benzer problemler başkalarında da var. Eğer kendilerini farklı hissedenler bütünden ayrılmada destek bulmaya başlarsa herkesin problemi vardır. Sadece Türkiye'nin değil tabii. Hele bağımsızlık başarılı olursa, her ülke bunun üzerine düşünür taşınır, ileride ne olacak diye.
Dolayısıyla o zaman söylemlerini değiştiriyorlar. Diyorlar ki, "proje olarak hiç olmazsa anayasada bizden bahsedilsin". Ama bütün bunlar bütünü parçalayıcı şeyler. Atatürk çok dâhiyane bir görüşle o gizli celsede, o sözü söylemiş, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" demiş...
Millet olarak Türkleri ve o İstiklal Savaşı'nı omuz omuza yürütenleri içine almış. Bunların içinde Ermeniler de var. Bunların hepsini kavrayıcı, birleştirici kavramı Atatürk bilerek koymuş. Yani millet kavramını, kazanılmış bir zafer ile kurulmuş bir ülkenin onuruna bağlamış.
Bu çok güzel bir görüş. Bunu din veya başka kavramlara bağlarsak yanlış olurdu. İslam birleştirici olur mu? Pakistan'da olmadığı görülüyor.
Allah korusun, en tehlikeli şey. Böyle düşünenler de var. AKP'nin Güneydoğu'da DTP'ye karşı başarısı da asla böyle dinin birleştiriciliği olarak yorumlanmamalı. Bu çok yanlıştır. (NZ)