Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 1950 tarihinde kabul edilmiş, 28 Temmuz 1951 tarihinde imzalanmış ve 22 Nisan 1954 tarihinde yürürlüğe girmişti. Türkiye sözleşmeyi 29 Ağustos 1961 tarihinde, 359 sayılı kanunla onaylamıştı.
Sözleşme, mülteci tanımını "1951 yılından önce ve Avrupa'da meydana gelen olaylar" şartıyla sınırlarken bu sınır Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Protokol ile 1967'de kaldırılmıştı. Türkiye bu değişikliği 1 Temmuz 1968'de "coğrafi sınır" şartıyla onayladı. Türkiye şu anda Avrupalı ve Avrupalı olmayan mülteciler arasında bu ayrımı etkin bir şekilde uygulayan tek ülke.
Türkiye şu anda sadece Avrupa Konseyi üyesi ülke vatandaşlarına mülteci statüsü veriyor. Avrupa Konseyi üyesi olmayan ülkelerden gelen kişilere "geçici sığınma" imkanı tanırken, şimdiye kadar 27'si Yunanistan, 6'sı Bulgaristan, 6'sı Sırbistan-Karadağ, 3'ü Azerbaycan ve 1 de Arnavutluk vatandaşı olan toplam 43 kişi mülteci olarak kabul edildi. (Uluslararası Af Örgütü 2011 Raporu)
Irak, İran, Afganistan, Suriye ve Somali başta olmak üzere Avrupa Komisyonu üyesi olmayan birçok ülkeden her yıl binlerce kişi Türkiye'ye sığınmak zorunda kalıyor. Türkiye sözleşmeyi coğrafi sınırlama ile uyguladığı için Avrupa dışından gelenlere geçici ikamet izni vererek, bu kişileri Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) aracılığıyla mülteci kabul eden ABD, Kanada, Avusturya gibi ülkelere yerleştirmeye çalışıyor.
YUKK, coğrafi sınırlamayı kaldırmıyor
Türkiye'ye coğrafi sınırlamaları kaldırması için daha evvel Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg tarafından 2009'da, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu tarafından 2010'da ve Uluslararası Af Örgütü tarafından 2011'de çağrıda bulunulmuştu.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, bugün (20 Haziran) TBMM İçişleri Komisyonu'nun gündemine gelecek Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun (YUKK) çok önemli olduğunun ancak bu yasada da "coğrafi sınırlamanın" korunduğunun altını çizdi.
Görendağ'a göre, yasayla coğrafi sınırlama kaldırılmazsa mülteciler için müjdeli haberler beklemek olanaksız.
"2005 yılında hazırlanan AB ulusal eylem planında 2010 yılında yasanın çıkarılacağına ve 2012 yılında da coğrafi sınırlandırmanın kaldırılacağına yer verilmişti. Fakat hali hazırda her iki yasal değişiklik yerine getirilmedi. Şuan coğrafi sınırlamanın kaldırılması konuşulmuyor. "
2005 İltica ve Göç Alanındaki Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Eylem Planı'nda coğrafi kısıtlamaların kaldırılması için Avrupa Birliği üyesi ülkelerden beklenen sorumluluk paylaşımına dönük adımlar koşul olarak sıralandıktan sonra Türkiye 2012'de çekincelerin kaldırılması için öngörüde bulunuluyor; "Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım müzakerelerinin tamamlanmasına paralellik arz edecek şekilde belirtilen projelerin ve koşulların tamamlanmasının ardından coğrafi kısıtlamanın kaldırılmasına yönelik bir önerinin muhtemelen 2012 yılında TBMM'ne sevk edilmesi öngörülmektedir." (MAF)