Türkiye son günlerde gerek yabancı basında gerek Türkiye basınında Arap dünyasının yeni lideri olarak lanse ediliyor. Ancak bir yandan, Füze Kalkanı vesilesiyle İran'la ve son gelişmelerin gösterdiği gibi Suriye'yle gerginleşen ilişkilere bakarak komşularla sıfır sorun politikasının terk edildiği, Başbakan Erdoğan'ın Mısır'da laiklik üzerine sarfettiği sözlerin Müslüman Kardeşler'den tepki gördüğü ortamda, Arap dünyasının liderliğinin ne derece gerçekçi olduğunu, böyle bir liderliğin koşullarının olup olmadığını gazeteci Mete Çubukçu'ya sorduk. Çubukçu bianet için değerlendirdi.
Bölgesel politika
"Türkiye Arap ülkelerinin liderliğinden çok bölgesel liderliğe oynuyor. Arap Körfezi'ne baktığımız zaman daha oturmamış bir yapı var ve önümüzdeki dönem ne olacağı tam belli değil. Dolayısıyla, Arap ülkelerinin liderliğine soyunması çok iddialı olur, ki hükümet de bunu çok fazla dillendirmiyor. Henüz ayaklanmaların devam ettiği, ayaklanmaların bittiği ama ne olacağı belli olmayan ülkeler var, herhangi bir kıpırdanmanın olmadığı ülkeler...
Dolayısıyla Türkiye açısından riskli bir durum, o yüzden daha bölgesel çapta bir politika belirlemeyi amaçlıyor gibi görünüyor.
Türkiye'nin hedefleri
Türkiye birkaç şeyi birden yapmak istiyor. Birincisi İsrail'i daha da yalnızlaştırmak tecrit etmek. İkincisi, özellikle BM öncesi Filistin meselesinin öne çıkarmak, bu konuda söz sahibi olmak. Üçüncüsü ayaklanmalar sonrası ülkelerle ilişkilerini tekrar geliştirmek ve ayrıca halklardan yana tavır koyup yönetimlerle biraz daha mesafeli olmak gibi bir hedef koyuyor.
Türkiye Fransa'ya karşı
Özellikle Libya'daki Fransa rekabeti de göz önüne alınacak olursa, Türkiye-ABD ekseni Avrupa'ya karşı birlikte hareket ediyor diyebiliriz. İsrail meselesinde de ABD'nin Türkiye'ye karşı çok fazla sesini yükseltmemesi de bunu destekleyecek bir unsur.
Libya, Tunus'a baktığımızda, Türkiye orada bir şekilde Fransa'yla rekabet eder duruma geldi gibi görünüyor. Ama ben Türkiye'nin politikalarını ABD ile birlikte yürüttüğünü de düşünüyorum. Suriye yaklaşımı, İsrail konusundaki ABD'nin görece sessizliği de aslında bunu destekliyor.
Liderlik güzel ama riskli
Liderlik konusu insanın gururunu okşayan bir şey gibi görünse de benim dikkatimi çeken Türkiye'nin bunu doğrudan dile getirmemesi, bundan kaçınmaya çalışması. Ama böyle yapmasına rağmen yine böyle bir role doğru gidiyor. Ancak bunun riskleri var, özellikle Ortadoğu gibi bir bölgede, şu anki durumuna baktığımızda; tamamen zemin kaymış, tam ne olacağı belli değil. İran'ın zaman zaman tepki göstermesi gibi unsurları da göz önüne alacak olursak, şu anda bir liderlik ya da başat aktör olma gibi bir durum görünüyor, ama bir süre sonra bu nasıl evrilir, önümüzdeki olaylara bağlı. Suriye ve İran'ın tepkilerine, İsrail'le olan ilişkilere ve bütün bölgedeki gelişmeler bağlı. Çünkü bundan kısa bir süre önce Türkiye sıfır sorun politikasını güderken bu politikayı uygulayacak alan kalmadı. Yeni bir politikaya, halklardan yana olmak, hemen her yerde olmak, bunları desteklemek gibi bir politikası var. Ama bu bölgede çok kısa süreli politikaları hemen hayata geçirmek mümkün değil. Türkiye öne çıkıyor ama şu anda lider olur denebilir mi, bence erken.
Füze Kalkanı'na karşılık krizde destek
Füze kalkanı en fazla İran'la problem olacak gibi görünüyor. Nitekim, İsrail krizinde ABD'nin bu kadar sessiz kalmasını bir şekilde Füze Kalkanı'nı kabul etmesiyle bağlantılandırabiliriz. Çünkü ilk gündeme geldiğinde Türkiye bu kalkana karşı çıkmıştı. Ama krizle paralel olarak kalkan hayata geçti, dolayısıyla üstü kapalı bir anlaşma var gibi görünüyor." (GK/YY)