"Türkiye'nin kamusal alana ilişkin tartışmalara gücü olmadığını" belirten Çakır, Bianet'in sorularını yanıtladı:
Türban tartışmasının yeniden gündeme getirilerek uyarılarda bulunulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şaşırtıcı bir şey değil. Çünkü Türkiye'deki bütün tartışma aslında dönüp dolaşıp başörtüsünde düğümleniyor. Türkiye'de laiklik üzerine tartışmaların en önemli sembolü, ekseni Türkiye'deki başörtüsü. Yıllardır böyle. Beni çok da şaşırtmadı, daha da kızışarak artacağını tahmin ediyorum.
Kızışma hangi yönde olabilir?
AKP'ye karşı yenilmiş olanlar AKP'nin yumuşak karnının türban olduğunu düşünüyorlar. Bu nedenle bunun üzerine daha fazla gitmeye çalışıyorlar. Deniz Baykal bunun işaretlerini veriyor. Bu konunun en kolay konu olduğunu düşünüyorlar ama en hassas konu olduğunu da göz ardı ediyorlar. Toplumsal barış anlamında çok hassa ve tehlikeli bir olay.
AKP'nin buna karşı tavrı ne olabilir?
AKP mümkün olduğu kadar bu tartışmanın çıkmamasını arzuluyor. Birazcık unutturarak bu konuda bir takım adımlar atmayı hesaplıyor. Ama buna izin vermeyecekler.
Peki nasıl gelişmeler yaşanabilir ileride, AKP bu söylediğinizde diretirse?
Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan'ın son demeçleri gösteriyor ki, bu konunun açılmasını, gündeme getirilmesi istenmiyor. Erdoğan, açık açık "benim gündemimde yok" dedi.
Son açıklama cumhurbaşkanından geldi, türbanın kamusal alana sokulamayacağını söyledi...
Sezer böyle müdahale gereği hissetti çünkü iş giderek karışık bir hal almaya başlıyordu. Bu protokol meselesi çok beklenenin üstünde bir ilgiye neden oldu. O nedenle herhalde.
Kamusal alanın dışında tutulması fikrine ne diyeceksiniz?
Kamusal alan nedir, nereden başlar, nerede biter...Bunların hepsi çok ciddi tartışmalar. Öyle kolay yapılacak tartışmalar değil ve Türkiye'nin bugün bu tartışmaları yapabilecek gücü olacağını sanmıyorum. Sonuçta yasakların devam edeceği anlaşılıyor. Bu olayın çözülmesi lazım ama bunu çözmenin yolunu Türkiye şuan bulabilmiş değil.
AKP uzak durmaya çalıştığı halde üzerine gidecekler dediniz. Bunun sonu nere varır.
Bunun sonucu kadınların kaybetmesi olacak. Bunda yeni bir şey yok. Burada erkeklere olan bir şey yok. geçen seferki başörtüsü krizinden dolayı erkeklere değil kadınlara zarar geldi. Burada olacak olan da yine kadınların zarar etmesi olacak.
Diyelim ki AKP'li milletvekilleri, bakanlar protokollere türbanlı eşleriyle katılmama kararı aldılar. Kadınlar olmadığında türban da gözükmeyeceğine göre bu tartışmanın bitmesi söz konusu olabilir mi?
Bu protokol tartışması değil. Protokol bunun ilk görünen yüzü. Ama bunun dışında olayın çok daha fazla boyutları var ve esas olarak bunlar tartışılacak. Başörtülü üniversiteli kızlar sorunu var. Protokol bunun en çarpıcı olayı. Yoksa protokol diye bir tartışma yoktu gündemde. Ama şöyle bir şey var: Üniversiteye kızlarının başörtüyle giremediği bir ülkede protokolde başörtüsü var. Bunun şaşırtıcı, yadırgatıcı olması nedeniyle gündem bu kadar kızıştı.
Şimdi hükümetin bakanlarının yarıdan fazlasının eşlerinin başı kapalı. Böyle bir realiteyle karşı karşıyayız. Böyle bir realite içerisinde Türkiye bu sorunla uğraşmak zorunda. Ama nasıl uğraşacak bunu hiç kimse bilmiyor. Bunun tedirginliği yaşanıyor. Bunun tedirginliğini yaşayanlar da esas olarak AKP. Yani ülkenin başbakanının kızı perukla okula gidiyor, birinci partinin liderinin kızları okuyamadıkları için Amerika'ya gidiyor. Bundan daha acayip bir şey olamaz. Bunun gerilimi var ortada ve bu gerilimin nasıl aşılacağı konusu henüz belirli değil.
AKP tek parti iktidarını elinde bulundurmanın getirdiği meşruiyetle Refah Partisi döneminden daha rahat davranabilir mi?
Bunun tek parti iktidarıyla hiç alakası yok. İsterse yüzde doksan oy almış olsun AKP bunu çözemez. Tek partiyle çözülebilecek bir sorun değil. Bu bir devlet meselesi.
Peki ileride AKP ile bu konuda bir kriz çıkma olasılığı var mı?
AKP ile derdi, kavgası olan herkes olabilir, bu illaki partiler de değil, ekonomik güç odakları da olabilir. Hepsinin dönüp dolaşıp başvuracağı en kolay gördüğü mesele. Yumuşak karın olarak bunu görüyorlar, bunu sıklıkla gündeme getirecekler. Bunun üzerinden yürümeye çalışacaklar...
Meclis başkanı Arınç, "Genelkurmay Başkanlığına eşimle gidemeyeceğimin bilincindeyim" dedi. AKP bunu biraz kabullenmiş gözükmüyor mu?
Bunların hepsi sallantıda duran şeyler. Yarının ne olacağı belli değil. İşler çok hassas dengeler üzerinden gidiyor. Buradan daha çok kriz çıkar, bu krizi çıkartmaya aday çok odak da var Türkiye'de. Dolayısıyla Türkiye'nin bu şizofrenik hali sürecek. Bunlar tek başlarına iktidara geldiler diye Türkiye bu sorunu aşamaz. Bu çok daha ciddi bir sorun. Çözüm yolunun ne olacağını açıkçası ben bilmiyorum.
Bu tartışmalar hükümetin işleyişinde aksamalara yol açar mı?
Hükümete buralardan baskı yapmaya çalışıyorlar.
Peki bunu kimler yapmaya çalışacak?
Herkes. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) değil, bütün odaklar, bugün AKP'ye destek verdiğini söyleyen medya da kullanacak. burada AKP'ye karşı olmasa bile başörtü mağduru olan kadınlara karşı çok büyük bir haksızlık yapılıyor. bir çözülme zemini olma imkanı vardı, onu kaldırıyorlar.
Çözüm zemini neydi sizce?
Benim gördüğüm kadarıyla başörtüsü meselesinde mağdur olan kızlarda garip bir şekilde bunu bir İslami hareketin siyasi bir olarak değil de insan hakları meselesi olarak alma eğilimi güç kazanıyordu. Bunun üzerinden de insan hakları mücadelesi üzerinden başörtüsü mücadelesi kazanılabilecek bir mücadele halini almaya başlamıştı. Olay tekrar bir siyasi hale dönüştürülüyor. Ve bu olayın içerisinde kızların bir daha şansı kalmayacağa benziyor. Olay tekrar bir İslamcılık, şeriatçılık, laiklik meselesi haline taşınıyor, bir insan hakları meselesi olmaktan çıkarılmaya çalışılıyor. Başörtülü kızların üniversiteye girme hakkıyla Bülent Arınç'ın eşinin başörtüyle protokole katılması arasında çok büyük bir bağ yok. Bire bir ilişki yok. Olay tekrar bir rejim meselesi platformuna taşınmaya çalışılıyor.
AKP bunlardan yara almadan çıkmak için ne yapabilir?
AKP'nin alacağı yara benim çok umurumda değil, bundan kızların aldığı yara çok önemli. AKP buradan yara alır, o çok önemli değil. AKP zaten başörtü sorunun bugüne kadar ciddi bir şekilde önemsemiş bir hareket olmadı. Bir an önce kendilerini bundan sıyırmaya çalışıyorlar.
Sıyrılmaya çalışacaklar ama herhalde biraz zor görünüyor...
Birileri anladı ki bu olay yumuşak karın, üstüne üstüne gidiyorlar. Kaçabilecekler mi bilmiyorum açıkçası. Onlar kaçmaya çalışıyor, öbürleri de kovalıyor. Olay AKP'nin aleyhine gelişen siyasi bir süreç olarak gelişiyor gibi gözüküyor ama ben ısrarla şunu söylüyorum: Bu olayın mağduru AKP değil, başörtülü kızlar. Durup dururken tekrar bir takım üniversitelerde girme durumu oluşmuşken kızlar bir daha mağdur olacak.
Herkesin kamusal alan anlayışı farklılık gösterebiliyor. Sizce ne anlatılmaya çalışılıyor?
Bu tartışmanın çok ciddi bir şekilde yapılması gerekiyor. Ben bunun şu anda Türkiye'de yapıldığını sanmıyorum. Ama kamusal alan denen meselenin de bu kadar abartılmasını da çok anlamlı bulmuyorum. Kamusal alan denip bir çok şeyin üzerine ipotek konuyor. Bundan ne kastediliyor bunu çok anlayabilmiş değilim.
Ama, üniversiteleri kamusal alan olarak görüp kızları başörtüyle okumasını engellemenin demokrasiye, insan haklarına sığmadığını da biliyorum.
Başbakan yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır kamusal alan tartışması için hastane örneği verdi ve "hastanede hizmet verenin başörtüsüne karışılıyor ama hizmet göreninkine karışılmıyor" diye eleştiri yaptı. Sizce AKP bu ön kabul üzerinden türbanı savunur mu?
Benim gördüğüm AKP'nin türban konusunda herhangi bir tartışmaya girmek istemeyeceği. Bu altından kalkabilecekleri bir tartışma değil.(NK/BB)