12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde Tunceli'de Haydar Sönmez'in işkenceyle öldürülmesi ve "insanlığa karşı suç" işlenmesiyle ilgili Malatya Özel yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'na dün (19 Ocak) suç duyurusunda bulunuldu.
Sönmez'in ağabeyi Bilal Sönmez'in avukatı Hüseyin Aygün aracılığıyla yargıya taşıdığı olay, 1982 yılında gerçekleşti. Şikayet, Anayasanın geçici 15. maddesinin yürürlükten kaldırılmasından sonra Tunceli'de darbe suçlarına ilişkin yapılmış ilk girişimlerden.
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Malatya'ya ulaştırılması için kaleme alınan dilekçeye göre, 28 Ocak 1982 günü Mazgirt Jandarma Komutanlığı'nca gözaltına alınan Haydar Sönmez, daha sonra Tunceli Emniyet Müdürlüğü'ne teslim edilmiş ve yaklaşık 45 gün sonra, 5 veya 8 Mart 1982 günü işkencede öldü.
Aile cenazesini Elazığ Askeri Hastanesi'nden 8 Mart 1982 günü teslim aldı. Sönmez'in sorgu sırasında günlük rutin olarak falaka, filistin askısına alma, yüksek yerden aşağıya sarkıtma, buzlu zeminde çıplak şekilde bekletme, meydan dayağı, hakaret, tehdit ve benzeri baskılar nedeniyle yaşamını yitirdiği iddia ediliyor.
Cinayette sonra "göstermelik dava"
Olaydan sonra "göstermelik bir dava"nın açıldığına yer verilen şikayet dilekçesinde, sorguda bulunan üç polis memuru Hasan Sönmez, Mustafa Gökdemir ve Kasım Karataş'ın 2 ay 10 gün hapis ve memuriyetten aynı süre ile men gibi "göstermelik bir cezaya çarptırıldıkları" ifade ediliyor.
Başvuruda, "Bu kararın kamu vicdanını tamir etmediği ve cinayet suçuna uygun ve orantılı bir ceza olmadığı tartışmasızdır. Bu cezanın infaz edilip edilmediğini ise halen bilememekteyiz" deniliyor.
"Müvekkilin kardeşi Haydar Sönmez'in işkenceli sorgusunda "görev" yapan, işkencecilere talimat veren, Tunceli Emniyet Müdürlüğü 1. Şube polislerinin yetki ve sorumluluk sahibi tüm resmi kişilerin yargılanmasını talep ediyoruz.
"Bize göre darbe ve işkence yapmak, işkence ile adam öldürmek ve ağır insanlık suçları işlemek sübut bulmuştur. İşkence sonucu ölümden sorumlu başta Kenan Evren olmak üzere adı tespit edilebilecek tüm şüphelilerin yargılanmasının önünde yasal bir engel de kalmamıştır." (EÖ)