İstanbul ve Tekirdağ arasında yapılmak istenen kömürlü termik santral için alınan acele kamulaştırma kararına karşı halk Greenpeace ile birlikte dava açtı.
Tekirdağ Çerkezköy’e kurulması planlanan 545 hektarlık Enerji Üretim Alanı’nın 485 hektarlık kısmı ise İstanbul Silivri’de yer alıyor.
22 Şubat’ta alandaki bazı taşınmazlar hakkında Bakanlar Kurulu kararıyla acele kamulaştırma kararı alınmıştı.
"Santraller mülkiyet hakkını da ihlal ediyor"
Greenpeace İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Av. Deniz Bayram, kişilere ve kurumlara ait taşınmazların “acele kamulaştırılması” usulünün sadece “yurt savunması, savaş ve acil durumların gerektirdiği" çok ciddi ve sıkı politikalar ile uygulanabileceğinin altını çizdi.
Bayram, termik santrallerin sadece çevresel sonuçlar yaratmadığını mülkiyet hakkını da ihlal ettiğini belirtti.
“Enerji planlamasında acele kamulaştırma kararının alınmasının sonuçlarını çok değil, iki yıl önce Yırca köylüleri hukuksuz bir karar ile 6000 zeytin ağacını kaybettiğinde anladık. Yargı, enerji planlaması için acele kamulaştırma yapılamayacağına karar verdi. Buna rağmen, çevre ve hava kirliliği açısından ciddi sonuçları olan termik santral projeleri için acele kamulaştırma fiili uygulama olarak devam ediyor.
"Bu uygulamanın son örneği, İstanbul, Silivri ve Tekirdağ’da tarım arazilerinin termik santral için acele kamulaştırılması. Termik santraller sadece çevresel sonuçlara neden olmuyor aynı zamanda acele kamulaştırma usulü ile kişilerin mülkiyet hakkını ihlal ediyor. Bu uygulama acele kamulaştırma davalarını çevre davası/savunculuğu haline getirmiştir.”
"Hem su hem de havayı kirletecek"
Tekirdağ’da söz konusu kömürlü termik santralin kurulması durumunda buradaki içme suyu kaynakları termik santralin elektrik üretimi, soğutma, kül boşaltma gibi faaliyetleri nedeniyle tehdit altında kalacak.
Greenpeace İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Reşit Elçin, bu santralin Ergene Havzası'nin mevcut su kirliliği açısından Trakya için, hava kirliliği açısından da İstanbul için çok ciddi bir tehdit olduğunu belirtti.
“Hiçbir fizibilite ve teknik altyapı çalışması olmayan bu projeden, planlanan arazi içinde yaşayan kimsenin haberi yoktu. Böylesi büyük ve tehlikeli bir proje öncesi hem çevreye hem de insan sağlığına vereceği etkilerle ilgili sadece planlanan alandaki kişiler değil, İstanbul ve Trakya’daki tüm yurttaşlar konu hakkında bilgilendirilmeliydi." (NV)