O duruşmalarda, Hrant Dink'i yalnız bırakmamış olsaydık, o günkü kalabalığın yüzde 1'i bile orada olsaydı, belki de yaşıyor olacaktı, ama olmadı. Üzerimize serili ölü toprağı, bu kadim sessizliğimiz, ülkesini bizden daha fazla sevdiğine kendini ve tüm dünyayı inandıran birilerinin işine geldi ve üç zalim kurşunla Hrant Dink'i bizden ayırdı.
Ardından, tetikçinin Trabzon'dan çıkması, gözleri daha önce rahip Santoro cinayetinde olduğu gibi, yine Trabzon'a çevirdi. İki çocuk, O.A. ve O.S. Peki neden Trabzon ve neden Trabzonlu çocuklar?
Santoro cinayetinden sonra, Açık Radyo'nun İnternet sitesine şunları yazmıştım:
Geçen pazar günü, ayin sonrasında muhtemelen 17-18 yaşlarında bir çocuk tarafından öldürüldüğü kesinleşen Trabzon Santa Maria Katolik Kilisesi rahibi Santoro'nun, son zamanlarda adı kurşunla anılan kentin son kurbanı olabileceğini düşünebilir miyiz? 'Keşke bu son olsa' diye temenni ediyor insan, ama son yılların şiddet üslerinden biri olarak seçilmiş görünen şehirde yaşanacaklar devam edecekmiş gibi görünüyor.Ne yazık ki devamı geldi ve Hrant Dink, Trabzon'dan kalkıp İstanbul'a giden bir çocuk tetikçinin kurşunlarının hedefi oldu. Hayatında hiç yazılarını okumadığı, düşüncelerini anlamadığı bir insanı yok etti.
Sözü çok fazla uzatmayacağım, ama Trabzon'da yayın yapan yerel gazetelere şunu hatırlatmak istiyorum:
Yıllardır, Türkiye'nin dış meseleleri söz konusu olduğunda şahin tavrınızdan hiç ödün vermediniz. Santoro öldürülmeden önce misyonerlik faaliyetleri ile ilgili haberler yapıp, kiliseyi hedef göstermekten çekinmediniz. Kıbrıs, Kerkük, Kürt sorunu, Ermeni sorunu gibi meselelerde de aynı tavrı takındınız. Şimdi de günah çıkarıyorsunuz. Elbette, Trabzon bunlarla anılmayı hak etmedi ama sizin şoven yayınlarınızı da hak etmiyor.
Bir sözüm de ulusal medyaya:
Sizler de bu cinayetten önce, o kadar çok hedef gösteren habere imza attınız ki, şimdi kalkıp tetikçiye vatan haini diyerek vicdanınızı rahatlatmak derdindesiniz. Oysa attığınız o manşetler barışı, huzuru ve kardeşliği değil, yine şiddeti ve gözyaşını getirecek. O manşetleri okuyan yeni O.S.'ler daha çok hırçınlaşacak. Bunu göremeyecek kadar kör olamazsınız, değil mi?
Şimdi yine aynı senaryolar, hedef saptırmalar ve bilumum anlamsız taarruzla, bu konunun da üzeri kapatılır, biz Hrant Dink'i kaybettiğimizle kalırız. Umarım yanılırım. (UB/TK)