Tarih Vakfı'nın "Toplumsal ve Siyasal Çatışmaların Yaşandığı Toplumlarda Uzlaşma Aracı Olarak Eğitimin Rolü" projesi kapsamında hazırlanan Ortaöğretim Kürt Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı'nın tanıtımında, kitabın yalnızca kültürü tanıtmaya değil, genel olarak toplumsal barışa katkıda bulunacak bir örnek olduğuna da dikkat çekildi.
Ders kitaplarında çatışmacı ve ötekileştirici bir dil kullanıldığını ortaya koyan "Ders Kitaplarında İnsan Hakları" projelerinin bulgularıyla oluşturulan "Burada Benden De Bir Şey Yok Mu Öğretmenim?" adlı Alan Araştırması Raporu, kitabın hazırlanmasına öncülük etmişti.
Dünkü (14 Aralık) tanıtımda rapora değinen İstanbul Bilgi Üniversitesi araştırma görevlisi Bahar Şahin Fırat müfredatın ve derslerde kullanılan kitapların yanında, sınıfta öğretmen tarafından yapılan aktarım ya da okulun bulunduğu bölge, donanımı gibi konuların da eğitimdeki etkilerinin kayda değer olduğunu söyledi.
Okulun bilgisiyle gerçek hayatta etkileşime girmek sıkıntılı
Toplumun artık "başka türlü bir dil" geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Fırat, çocukların ve gençlerin, ders kitaplarının "öğretmediklerinin" çok iyi farkında olduklarını vurguladı:
"Çocuklar dış dünyanın bambaşka olduğunu görüyor. Okulda edinilen bilgi seviyesiyle, gerçek hayattaki farklılıklarla nasıl etkileşime girileceği sıkıntı yaratıyor. Bu eksiklik ön yargılara dönüşüyor. Herkesi kapsayan "farklı bir dil geliştirme programı" sürecini başlatmak gerek"
Kürt Edebiyatı Ders Kitabı ve benzer çalışmalar barışa yarar
Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı (Kürt-Kav) Yönetim Kurulu Üyesi, "Kürt Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı"nın yazarlarından Fehim Işık da okullarda toplumdaki farklılıkların tanıtılmamasına değindi:
"Okuldayken Aleviler'den, Lazlar'dan haberimiz yoktu. Kürt Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı ve benzeri eğitim materyalleri toplumdaki çatışmayı ortadan kaldıracaktır."
Benzer süreç Avrupa'da göçmenlerle yaşanıyor
Proje Danışma Kurulu Üyesi Kenan Çayır ise Haziran ayında İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji bölümüyle ortak düzenledikleri "Toplumsal Barış İçin Eğitimin Yeniden Yapılandırılması" sempozyumunda Almanya, Bask Ülkesi, İsrail ve Kıbrıs'tan benzer tecrübelerin paylaşıldığını belirtti.
Çayır, son yıllarda farklılıkların "su yüzüne çıkmasının" yalnızca Türkiye özelinde bir durum olmadığını, Avrupa'da da benzer bir sürecin, eğitim alanı da dahil olmak üzere, özellikle göçmenlerle yaşandığına dikkat çekti.
Geçen hafta Eğitim Reformu Girişimi (ERG) de çiftdilli eğitimin Türkiye için bir avantaj olabileceğini belirterek, bunun sağlıklı gerçekleşmesi için eğitimde acilen farklı kültürlere saygı ve çok kültürlü yapı için gerekli çalışmaların yapılmasının önemine değinmişti. (EÇ)