TOHAV Başkanı Av. Şehnaz Turan, "Şu haliyle taslak, yasanın çıkış amacına ve toplumsal barışa hizmet etmiyor," dedi.
TOHAV "Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun Tasarısı'na ilişkin" raporda, Güneydoğuda 1990'ların başında yoğunlaşan ve devam eden köy boşaltma ve zorla göç ettirme olgusu nedeniyle, yaklaşık 3 bin 400 yerleşim alanında 2 milyondan fazla insanın kendi iradeleri ve denetimleri dışında yaşam alanlarını terk ermek zorunda bırakıldıklarına işaret ediyor.
Mağdurlar OHAL bölgesi ile sınırlanmamalı
TOHAV Başkanı Av. Şehnaz Turan, yasa taslağında herşeyden önce sadece Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilen illerde meydana gelen zararların karşılanacağının öngörüldüğünü ve bu bakımdan kapsamın çok dar tutulduğunu söylüyor.
Av. Turan, OHAL ilan edilmeyen, ancak çatışma ortamı nedeniyle zarara uğrayan OHAL bölgesine komşu illerde zarara girenlerin de yasa kapsamında olması gerektiğini vurguluyor. Av. Turan "Örneğin Ağrı, OHAL içine girmeyen ancak askeri operasyonlar nedeniyle çok sayıda insanın göç ettiği illerden biri," diyor.
Zarara uğrayanlar arasında ayrım yapılmamalı
Tasarının Terörle Mücadele Yasası'nın kapsamına giren maddelerden mahkum olanları kapsamına almaması veya bu maddelerden hakkında ceza soruşturması açılmış olanlar hakkında kovuşturma sonuçlanana kadar zarar tazmini yapılmamasına ilişkin maddesi de TOHAV'ın tasarıda eleştirdiği bir ikinci konu.
Av. Şehnaz Turan, anti-terör yasası kapsamında olan, TCK 312, 169 ve 168/2 kapsamına giren suçlardan dolayı herhangi bir kovuşturmaya uğramış olsa dahi, kişilerin bu taslakta öngörülen yardımdan yararlandırılmayacağını belirterek şöyle devam ediyor:
"Adı geçen maddelerden hüküm dahi giymiş olsalar, insanlar bu yardımdan yararlandırılmalı. Kaldı ki anti-terör yasaları Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde yargılandılar. DGM'ler kaldırıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin DGM'lerin adil yargılanma ilkesine aykırı hareket ettiğine ilişkin kararları var. Yani DGM'lerin adil yargılamadan uzak bir pratiği var. Bu açıdan da kişinin söz konusu maddelerden dolayı hüküm giymiş olması durumunda dahi yardımdan yararlandırılması ve bu yasanın en baştan 'eşitlik' ilkesine göre düzenlenmesi gerekir."
Av. Şehnaz Turan, TOHAV'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir başvuruda bir yayın dolayısıyla hüküm giymiş bir kişiye ilişkin davada AİHM'nin Türkiye'yi tazminata mahkum ettiğini, daha sonra yeniden yargılanma talebiyle başvurdukları DGM'de adı geçen kişinin beraat ettiğini anlatıyor ve benzer hükümlerin zorunlu göç bölgelerinde yaşayan insanlar için de gündeme gelebileceğini vurguluyor.
Av. Turan taslağın mağdurlar arasında bir ayrım yapmadan, herkese eşit şekilde uygulanacak biçimde yasalaşması gerektiğini, aksi halde hüküm giymiş ve kovuşturmaya uğramış kişilerin ailelerinin de zararlarını karşılayamama riski ile karşı karşıya kalabileceğini vurguluyor.
Köye Dönüş Rehabilitasyon Projesi
Av. Turan, şu anda "Köye Dönüş Rehabilitasyon Projesi" adı altında yürütülen projenin nasıl işlediğini anlamanın da mümkün olmadığını belirterek, köylerine ve mezralarına geriye dönmek isteyen vatandaşların ev, eşya nakli, yeniden iş kurup başlatabilme gibi değişik konulardaki yardım başvurularında verilen cevaplarda iki koşul arandığını vurguluyor:
* Terör mağduru olmak ve terör nedeniyle köyünü terketmiş olmak,
* Yapılacak güvenlik soruşturması sonucunda "terörler herhangibir şekilde bağlantısı" tespit edilmemiş olmak.
Bu proje çerçevesinde yardım başvurusunda bulunan kişiler hakkında güvenlik soruşturması yapıldığını anlatan Av. Turan, güvenlik soruşturmasının kişi hakkında tutulan kayıtlara bağlı olduğunu anlatıyor.
Av Turan, örneğin birinin ailesinde "örgüt üyeliği"nden ceza almış bir aile üyesi olması durumunda "terörle herhangibir şekilde bağlantısı vardır" kararı verilebileceğini, kavramın çok geniş ve muğlak olup bu tip idari kararların herhangibir hukuki dayanağı olmadığını belirtiyor.
Toplumsal barış düşüncesi eksik
TOHAV, yasa tasarısının gerekçesinde, yasanın "AİHM'den verilen tazminat miktarlarını haksız zenginleştirme aracı olarak kullanılmasını önlemek amacıyla çıkarıldığı" şeklindeki ifadeyi de eleştiriyor.
Av. Şehnaz Turan, eleştiriyi "yasa gerekçesinde 'toplumsal barışa hizmet etmesi ve insanların mağduriyetinin önlenmesi amacıyla bu yasa hazırlanmıştır' denmiyor; halbuki AİHM bir tazminat değil ihlal tespiti mahkemesidir," diye ifade ediyor ve ekliyor:
* Ayrıca zarar tespit komisyonlarına, özellikle Baroların ve konu ile ilgili çalışmaları bulunan sivil toplum örgütlerinin dahil edilmesi, terör sebebiyle veya terörle mücadele sırasında zarara uğrayan kişilerin zararlarının objektif bir şekilde tespit edilmesi gerekmekte."
* Ancak Zarar Tespit Komisyonları'nda ne sivil toplum kuruluşlarından, ne barolardan temsilci yok. Komisyon Başkanı Valilik. Halbuki Komisyonlarda vatandaş ile devlet arasında bir uzlaşı imzalanıyor. Vatandaşın kendi avukatı da yok.
* Bu komisyonların geriye dönük bir araştırma içine girmesi, örneğin 1984 yılında meydana gelmiş zarar ziyanları objektif olarak saptaması gerekir. Ancak on yıl öncesinin değerleri nasıl tespit edilecek, bu komisyonlar araştırmaya başladığında yaklaşık 3500 köy ve mezrada oluşmuş zararları saptamak için geriye dönük nasıl bir çalışma izleyecek, bu tasarıda açık değil.
TOHAV Başkanı Av. Şehnaz Turan, şayet yasanın çıkış amacı zorunlu göçten mağdur olmuş insanların mağduriyetini gidermek ise, taslağın bu haliyle amacına hizmet etmeyeceğini ve insanların köylerine dönmesi için koşulların oluşmayacağını vurguluyor.
"Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun Tasarısı" şu anda TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülüyor.(YS/BB)