Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetiyle ilgili davanın 21. duruşması bugün (14 Kasım 2011) İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Saat 11.00'de başlayan ve Rüstem Eryılmaz başkanlığında gerçekleşen duruşmada, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/1 maddesi: "terör örgütü üyesi olmak ve terör örgütüne yardım etmek," "Silahlı Örgüt"ü tanımlayan 314/2 ve 5237 sayılı TCK'nın 82/1 "taammüden insan öldürme" maddelerinden yargılanan tutuklu sanıklar Yasin Hayal ve Erhan Tuncel hazır bulundu.
Akıl sağlığı yerinde
Duruşma, geçen celsede talep edilen Yasin Hayal'in akıl sağlığının kontrolüyle ilgili Adli Tıp'ın gönderdiği raporun okunmasıyla başladı.
Adli Tıp raporunda Yasin Hayal'in cinayetteki sorumluluğunu ortadan kaldıracak herhangi bir akıl hastalığı tespit edilmediği belirtildi.
Yine geçen celsede, müdahil avukatların talebiyle Osman Hayal'in biyometrik fotoğrafının, cinayet günü güvenlik kameralarında tespit edilen şahısla karşılaştırılması talep edilmişti.
Mahkeme başkanı Eryılmaz, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü'nden istenilen raporda, "görüntü kayıtlarından elde edilen fotoğrafların yetersiz olduğu için herhangi bir tespit yapılamadığı"nın belirtildiğini söyledi.
Daha sonra cinayetle ilişkisi olduğu iddia edilen Sinan Rağşitoğlu'nun talimat ile alınan polis ifadesi okundu.
Rağşitoğlu ifadesinde, "Olayı basından öğrendim. Neden tanık olarak dinlendiğimi de bilmiyorum. Yasin'in İstanbul'da saklandığı evi ben bildirmedim. İstihbarat elemanı olarak çalışmadım. Olaylara ilişkin hiçbir görüşmemiz ve konuşmamız olmadı. Trabzon'da çiçekçi dükkânım vardı. Yasin ve bazı arkadaşları yaklaşık bir ay bu dükkâna gelip gitti. Daha sonra iş değiştirdi, gelmemeye başladı" dedi.
Müdahil avukatlar, Rağşitoğlu'nun yalan beyanda bulunduğunu ve polise ifade veren diğer tanıkların mahkemede yüz yüze ifade vermesinin usule uygun olduğunu söylediler ve onların da mahkemeye çağrılmasını istediler.
TİB kayıtları vermeyerek kimi koruyor?
Dink ailesinin avukatları şahısların tespiti ve suç örgütünün diğer faillerinin teşhisi için önemli olan kayıtların Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan (TİB) mahkemenin taleplerine rağmen alınamamasının adaleti engellemek olduğunu belirtti ve kayıtların alınması isteğini tekrarladı. Avukatlar, "Kanıtlar tamamlanmadan esas hakkındaki mütalaa verilemez" dedi.
"Akbank Pangaltı Şubesi ve Şafak Sokakta bulunan Saray Kumaşçılık önünden görülen slaytla belirttiğimiz bazı noktalardan cep telefonuyla konuşan şüpheli kişi/lerin saat 11.10 ile 11.25, 14.45 ile 15.00 aralıklarında bu mevkiye hitap eden baz istasyonlarından yapılan telefon görüşmelerinin içeriğine müdahale edilmeksizin iletişim araçlarının diğer iletişim araçları ile kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespiti için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na müzekkere yazılmasını talep ediyoruz."
Resmi olarak TİB'in telefon kayıtlarını silmesine 64 gün kaldı. TİB, talep edilen kayıtları silerse cinayete ilişkin en önemli delillere artık ulaşılamayacak.
Bu sebeple avukatlar, mahkemenin TİB'e tedbir göndermesini ve kayıtların korunma altına alınmasını talep etti.
Ancak mahkeme heyeti, TİB ve ilgili telefon operatörlerindeki bilgi ve kayıtların silinmemesi için tedbir kararı verilmesi taleplerinin, TİB Başkanlığı'ndan cevap geldikten sonra sonuçlanmasına karar verdi. Avukatların talebi böylece reddedildi.
Hayal'in babasından ilginç iddialar
Mahkeme ara karar vermek için ara vermeden hemen önce Yasin Hayal’in babası mahkeme başkanına seslenerek konuşmak istediğini söyledi. Ancak mahkeme başkanı Rüstem Eryılmaz duruşmanın bittiğini söyleyerek Hayal’in babasının Savcı Muammer Akkaş'a ifade vermesini istedi.
Duruşma çıkışında gazetecilere konuşan baba Bahattin Hayal, cinayetin ardından o zaman Mardin'de görevli bir Binbaşı tarafından tebrik edildiğini söyledi. Baba Hayal, "Mardin'deki istihbaratta görevli bir binbaşı, orada askerlik yapan yeğenim aracılığıyla beni tebrik etti. O binbaşı yeğenime 'Yasin çok iyi bir çocuk babasını gör ellerinden gözlerinden öperim vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirdi. Babasına selamımı söyle" dediğini öne sürdü.
Hayal bu kişinin ismini bilmediğini ancak makamını bildiğini söyleyerek bunu da savcıya söyleyeceğini belirtti.
"Savcı ifademi değiştirmemi istedi"
Bahattin Hayal, Trabzon Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürü Yahya Öztürk’e ifade verirken Öztürk’ün cebinden Kuran-ı Kerim çıkarttığını ve “Biz bunun yolundayız. Biz devlet ve millet için çalışıyoruz. Yasin de bunlardan biridir. Yasin çok yakın bir zamanda çıkacaktır. Yasin gibilerin bu devlete ihtiyacı vardır” dediğini belirtti.
TEM Şube Müdürü’nün kendisine söylediklerini savcı Fatih Genç’e de anlattığını belirten Hayal, “Bana bunları nasıl kanıtlayacaksın. Yanında biri varmıydı. Başın belaya girer ” diyerek ifadesini değiştirmeye çalıştığını iddia etti.
“Ona, ‘Ben size bildiklerimi anlatıyorum siz bana başın belaya girer diyorsunuz’ dedim. Sonra kalktı ayağa 'Yaz kızım' dedi. 'Ne Yahya Öztürk benim babamın oğlu ne de sen, ne diyorsa yaz kızım' dedi" diye konuştu.”
Hayal, savcıya verdiği ifadeden 5-6 ay sonra tekrar ifadeye çağırıldığını söyledi ve bu kez Ali Can isimli savcı ile görüştüğünü ve onun da kendisine ifadeyi değiştirmek için baskı yaptığını iddia etti.
Dava 5 Aralık saat 11.00'e ertelendi. (IC)