Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) son 15 gün içerisinde 28 gazetecinin gözaltına alınıp, sekiz gazetecinin tutuklanmasını Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde protesto etti.
“Gazetecilik suç değildir” pankartının açıldığı eylemde gazeteciler Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e çağrıda bulunarak tutuklanan gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.
Son 15 gün içerisinde tutuklanan gazeteciler şöyle: Türkiye'nin Libya'da yürüttüğü operasyon sırasında bir MİT personelinin hayatını kaybetmesini haberleştiren şu gazeteciler
İdlib çevresinde süren savaşla ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle Yakın Doğu Haber Ajansı Yayın Yönetmeni Alptekin Dursunoğlu ve Edirne'de haber takip ettiği sırada gözaltına alınan Rudaw muhabiri Rawin Sterk. |
"Gazeteciler hedef haline getirildi"
TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna burada yaptığı konuşmada dış politikadaki gelişmeler nedeniyle gazetecilerin hedef haline getirildiğini açıkladı. Türkiye toplumuna gerçekleri ulaştırmak dışında bir şey yapmayan gazetecilerin suçlu ilan edildiğini söyleyen Tuna şöyle devam etti:
“Gazetecilik kamu çıkarlarını korumak için yapılan bir meslektir. Gazeteciliğin gayesi; yönetenleri ya da bir kesimi, onların çıkarlarını korumak değil toplumun çıkarlarını korumaktır.
“Telefonla çağrılsalar gelecek olan gazetecilerin evlerine baskınlar yapılarak gözaltına alınıyorlar, serbest bırakıldıkları suç iddiasından bir gün sonra tutuklanıyorlar. Hukukun ayaklar altına alındığı bugünlerde gazeteciler olarak adalet istiyoruz.
“Adalet istiyoruz çünkü, kendi çıkarlarımız için değil ülkenin çıkarları için yazıyoruz. Adalet istiyoruz çünkü, gazetecilik suç değildir.
“Buradan Adalet Bakanına çağrıda bulunuyoruz ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanan meslektaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Hukuk ve adalet, bir gün herkes için gerekli olacaktır.”
Durmuş: Bir günde ne değişti
Daha sonra söz alan TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ise şöyle konuştu:
“Her ne kadar arkamızdaki binada “Adalet Sarayı” yazsa da gazetecilerin tutuklanma kararlarının adil kararlar olmadığını, siyasi kararlar olduğunu biliyoruz.
“Bir gün önce dört meslektaşımız aynı suçtan serbest bırakılırken bir gün sonra ne değişti de tutuklandı? Savcı bir gün sonra itirazda bulunurken hangi delilleri toplayabildi? Bir gün önce suç olmayan şey bir gün sonra nasıl suça dönüştü?
"Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda gazeteciliğin siyasi bir saldırı altında olduğunu çok net söyleyebiliriz.
“Buradan Adalet Bakanı'na şu çağrıyı yapmak istiyorum. Türkiye’de basın özgürlüğünün tesisi için bırakın adalet sarayları tarafsız çalışsın, mahkeme heyetleri kendi özgür idareleriyle karar versinler.
“Bu karaları yukarıdan baskılarla kurduğumuz sürece basın özgürlüğünü ve demokrasiyi kolay kolay temin edemeyeceğiz.” (HA)