2009 yılının son ayında Ankara'nın ayazından geçilmez sokakları 4/C esaretine boyun eğmek istemeyen Tekel işçilerinin direnişiyle ısınmış, direniş başkentin ve bürokrasinin sol yanına, Sakarya Caddesi'ne ezilen sınıfın heyecanlı dinamizmiyle cuk diye oturmuştu.
Ekmek kavgasıyla başlayıp dolaylı yoldan esnek istihdamın yaygınlaştırılmasına ve neo-liberal politikalara karşı sürdürülen 78 günlük Tekel Direnişi, Türkiye'nin 1980'den bu yana yeniden kurguladığı mücadele pratiğinin, direniş metodunun (şimdilik) zirvesi olarak önümüzde durmakta.
Ankara'nın göbeğinde kurulan çadırların geliştirdiği emekçi olma bilinci, ezilenler arası dayanışma ve sendikal yapıların (özellikle Türk-İş'in) bürokratikleşmiş ve uzlaşmaya dayalı ağalık sisteminin belirginleşmesi sosyal bilimciler için ise tadından yenmez, araştırılmadan geçilmez durumda.
Tekel Eylemine Kenar Notları kitabı da işte bu bahsi geçen pratiğin araştırılması ve Türkiye siyasal hayatı içine Tekel Eylemi'nin şerh düşülmesi gerekliliğine inanan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (AÜSBF) yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin gayretiyle ortaya çıkmış bir derleme. Kitapta giriş niteliğinde bir makalesi bulunan AÜSBF Öğretim Üyesi Zafer Yılmaz'ın deyişiyle, bir "siyasal arkabahçe dostluğu ürünü."
Gamze Yıkılmaz ve Seray Kumlu'nun derlediği kitapta, Tekel eylemi sırasında işçilerle yapılmış mülakat ve anketleri içeren alan araştırmasından hareketle yazılan ve Tekel direnişini enine boyuna, toplumsal-siyasal olarak irdeleyen dokuz makale yer alıyor.
Bugünkü siyasal ve toplumsal iklimde Tekel eyleminin önemi üzerinde duran Zafer Yılmaz, makalesinde; Tekel'in özelleştirilmesi ve 4/C uygulaması özelinde dünya üzerindeki yeni sosyal sorunun topyekun yarınsızlaştırma ve sosyal güvencesizleştirme olduğuna değiniyor. Gamze Yıkılmaz "Tekel İşçilerinin Siyaset Algısı Üzerine" geliştirdiği yazısında Carl Schmitt'e referanslar ve anket verileri ışığında, işçilerde oluşan ekonomik-siyasal alan ayrımını liberal politikalar paralelinde değerlendiriyor.
Burak İyiekici ise sınıf mücadelesi, kapitalist devlet ve Tekel direnişini birlikte irdeliyor. 4/C sözleşmesinin yaygın kanının aksine, düşünülmeden bilinçsizce yapılan bir şey olmadığını; neo-liberal politikalar eşliğinde işçi sınıfına karşı girişilen saldırının planlı bir ayağı olduğunu ileri sürüyor.
Kerim Bilgin "İşçi Sınıfı Kamusallığı Açısından Tekel Çadırları" başlıklı yazısında, Tekel çadırlarını kamusallık, kamusal alan ve karşıt-kamusallık kapsamında değerlendirirken, Funda Çoban Gramsci'nin fabrika konseyleri teorisinden hareketle, pratik bilginin işçi sınıfının örgütlenmesi ve direnişine teoriden daha fazla katkı sağlayabileceği fikrini tartışmaya açıyor.
"Tekel Direnişi ve Sendika" başlıklı makalesinde Hande Malgaç, Türkiye sendikal mücadele tarihine kısa bir göndermeyle Türk-İş ve Tekgıda-İş sendikalarının Tekel direnişi boyunca işçiyle kurduğu bağlantı ve sendikal hareketin işçi mücadelelerindeki yeri üzerinde duruyor.
Ataerkil düzen içinde kadın olmanın, kapitalist düzen içinde emekçi olmakla iç içe geçtiği ve mücadele etmenin zorunluluğu ile güçlüğünün orantılı büyüdüğü bir sistemde, Seray Kumlu, Tekel direnişçileri arasındaki kadın işçilerin anketlere verdiği yanıtları değerlendirerek, kadınların kadın olmak ve emekçi olmak üzerinden geliştirdikleri mücadeleyi anlatıyor.
Tekel direnişinin ateşinin sokakta yarattığı o isli havayı üstümüzden ömrümüz boyunca atamayacağımız inancıyla Kübra Ceviz eylemin zamansal-mekansal önemine değiniyor. Son olarak, kitaptaki makalelere de atıfta bulunarak yeni siyasal pratiklere ve toplumsal hareketlere yüzünü dönen Yavuz Yıldırım, Tekel direnişinin bundan sonraki işçi hareketleri için öneminden bahsediyor.
Kitapta yer alan makaleler bizim burada kısa cümlelerle aktarabildiğimizden çok daha derin tespitler içeriyor. Öte yandan kitabın belki de en önemli yanı, işçilerin kendilerini, emek dünyasını ve bunları kuşatan siyasal toplumsal ilklimi nasıl anlamlandırdıklarını anket ve mülakat verileri çerçevesinde ortaya koymasıdır. Bu bağlamda kitap, direnişin unutulmaz kılınması ve gelecek kuşaklara aktarılması için, tarihe düşülen kenar notları olarak, kütüphanelerde yerini alacaktır. (YY)
* Gamze Yıkılmaz; Seray Kumlu (der), Tekel Eylemine Kenar Notları, Phoenix Yayınevi, Ankara, 2011, 352 s.