ÇHD İzmir Şubesi, Çiçek'ten Tırpan'ın "makul ve hukuka uygun" taleplerinin karşılanmasını, tecrit politikalarından vazgeçilmesini ve devam eden ölümleri durdurmak için adım atmasını talep etti.
ÇHD'nin dün (15 Mayıs) şube binasında düzenlediği basın toplantısında konuşan, ÇHD Yönetim Kurulu Üyesi Bahattin Özdemir, Fatih Tırpan'ın cezaevindeki mahkumlara sıcak, doyurucu yemek verilmesi, 6 aydır karşılanmayan gözlük ihtiyacının karşılanması gibi taleplerle ölüm orucuna başladığını belirtti.
Özdemir'in aktardığına göre Tırpan'ın ölüm orucuna başlamasına neden olan karşılanmayan diğer talepleriyse şöyle:
"Tırpan cezaevine nakledildiğinde beraberinde getirdiği, kendisine verilmeyip depoya konulan mini pilli satranç, plastik atlama ipi, plastik yemek süzgeci, cam kül tablası, pergel, cetvel, battaniye benzeri eşyalarının kendisine verilmesini, açlık grevinin 4. gününde arama bahanesiyle odasının dağıtıldığını, kantinden aldığı teneke çay kaşıklarına ve çay bardağına el konulduğunu belirterek, bu konuyla ilgili savcılığa verdiği dilekçenin işleme konulmasını talep ediyor. Tırpan'ın bir diğer talebi ise açlık grevine girdiği için kendisine verilen disiplin cezasının kaldırılması."
Avukatlarla görüşmesi engelleniyor
ÇHD İzmir Şube Başkanı Aysun Koç ise Fatih Tırpan'ın durumunun ağırlaşması nedeniyle Yeşilyurt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldığını, burada infaz yasası gerekçe gösterilerek avukatlarla görüşmesinin engellendiğini belirtti.
Koç, Tırpan'ın taleplerinin karşılanmasının çok zor olmadığına dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Talepleri basit görünüyor. Ancak bu talepler cezaevlerinde devam eden tecridin tutuklu ve hükümlülerin yaşamını nasıl etkilediğini göstermesi açısından önemli. Tırpan, ölüm orucuna başlamaktaki amacının 'çözüm için diyalog yollarını geliştirmek' olduğunu söylüyor. Bir an önce bu yollar kullanılmalı, çünkü Fatih Tırpan'ın çok vakti kalmadı."
"Tecridin mimarı iktidarınız değil, kaldırın"
ÇHD, bakan Çiçek'e gönderdiği mektupta Avukat Behiç Aşçı, Mustafa Tosun, Sevgi Saymaz, Kamil Karataş ve Serpil Cabadan'ın da halen ölüm orucunu sürdürdüğü hatırlatarak özetle şu görüşlere yer verdi:
"F Tipi tecridin mimarı sizin siyasi iktidarınız değildir. Biz hukukçuların, demokratik kitle örgütlerinin, tutuklu ve hükümlülerin, yakınlarının ve toplumun sizden beklentisi; kurucusu olmadığınız bu infaz sisteminin uygulayıcısı da olmamanızdır.
"Bunun yolu idareniz altında tutuklu ve hükümlü olarak cezaevlerinde bulunan insanların sesine kulak vermek ve tecridin bir insan hakları sorunu olduğunu kabulden geçmektedir. Daha fazla insanın ölüm oruçlarında ya da intiharlarla ölmesini beklemeden, dayanılması imkansız hale gelen tecrit uygulamalarının ve tretmanın kaldırılmasını istiyoruz.
"Fahri Tırpan'ın makul ve hukuka uygun taleplerinin, cezaevlerindeki sorunları kabul etme ve çözme konusunda bir başlangıç olabileceğine inanıyoruz." (UB/KÖ)