Acuner, "AB'nin Kopenhag Kriterleri'nin altındaki en önemli konu, temel hak ve özgürlükler. TCK da, özgürlükleri koruma altına alan en önemli yasa. Dolayısıyla, TCK Kopenhag Kriterleri kapsamındadır" diyor.
Her ülkenin AB'ye giriş sürecinde benzer sorunlar yaşandığını hatırlatan Acuner, TCK tartışmalarının "zina" ile sınırlanmasını da, zina tartışmalarında "kürtajın yasak olduğu" İrlanda'nın örnek gösterilmesini de eleştiriyor.
Aktar da, "Kopenhag Siyasi Kriteri'nde 'TCK'nın yeniden düzenlenmesi' gibi bir şart yok. Ancak, hukuk devleti, demokrasi ve insan hakları ilkeleri var" diyor ve ekliyor:
"Bu üç temel ilkeye uymayan her kanunun değiştirilmesi, yeniden yazılması ya da yepyeni bir kanun çıkarılması gerekiyor. Avrupa, bireyi ve bireyin haklarını gözetip hukuk devleti çerçevesinde koruyan bir yapı istiyor".
Acuner ve Aktar'ın TCK, zina ve Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin görüşleri şöyle:
Acuner: Düzenlemelerin tamamı İlerleme Raporu'nda yer almalı
* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TCK'yı "bizim iç işimiz" olarak nitelendiremez; TCK'nın düzenledikleri, temel hak ve özgürlüklerle, hukukun özgürlüğü ile ilgili kurallardır.
* Zinayı gündeme getiren kişinin sırtında, tarihi bir yükümlülük var; hem Türkiye'yi hem de hükümeti çıkmaza soktu.
* TCK konusunda önemli bir kavram kargaşası yaşanıyor. TCK'nın sadece iki maddesi, yani yürütme ve yürürlük maddeleri geri çekildi, diğer maddeleri ise Genel Kurul'dan geçti.
* TCK'da, özellikle kadınlara ilişkin konularda çok önemli ve olumlu değişiklikler yapıldı; kadını birey olan bir TCK hazırlandı. Ancak kadın derneklerinin son derece net talep ve önerilerine rağmen beş maddeye ilişkin olumsuzluklar sürüyor.
* TCK'da geçen maddelerin üzerinde durmak gerekiyordu. Ancak zina ortalığı karıştırdığı için, tartışılması gereken noktalar arka planda kaldı. Bize hiç zarar vermemesi gereken bir konu nedeniyle sıkıştık kaldık.
* Adalet Komisyonu ve Alt Komisyonlarla TCK kadın platformunun görüşmeleri konusunda evlilik içi tecavüzün suç olması, kadının bedenine yönelen suçların topluma karşı işlenmiş olmaktan çıkması gibi aileyi koruyan bir çok madde kabul edildi.
* Erdoğan'ın "zina"yı aileyi koruma adına yasaya sokmak istemesi, yasalarda zaten aileyi koruduğu kabul edilen hükümlerin görmezden gelinmesi anlamına geliyor.
* İlerleme Raporunda, bekaret kontrollerinin yasaklanmaması, gençler arası rızaya dayalı ilişkini suç olması gibi konular ele alınmalı, TCK bu konuda değişiklikler de yapılarak bir an önce kabul edilmelidir.
* Her ülkenin AB'ye giriş sürecinde benzer sorunlar yaşandı; ancak Türkiye'nin şanssızlığı zina gibi bir yapay gündemle çalkalanması. Zina, Medeni Kanun'da düzenlenmiş bir konuydu; anlamsız bir "kendi kendimizi zora sokmak maddesi"ne dönüştü. Ancak zaman içinde aşılması çok mümkün.
* İrlanda, Kopenhag Kriterlerinin açıklanmasından yani 1993'ten önce AB'ye üye olduğu için kürtaj konusunda kriter olarak görülmemiş olabilir. Ancak AB komisyonunda zinanın bu kadar çok gündeme getirilmesi TCK'da kadının insan haklarına yönelik maddelerin yeteri kadar incelenmediğini akla getiriyor.
* Hükümetin özellikle kadının insan hakları konusunda TCK'da yaptığı olumlu değişiklikler de ilerleme raporunda değerlendirilmeli ve zina konusu geri plana atılmalıdır.
* Kadınlar AB'ye girmek istiyorlar ve zinanın suç sayılarak buna engel olması talihsizlik olur.
Aktar: Türkiye üzerine düşeni çoktan yerine getirdi
* Kopenhag Siyasi Kriteri, doğrudan doğruya TCK'nın değiştirilmesini öngörmüyor; ancak üyelik sürecindeki her devlet, yasalarını, Kopenhag Siyasi Kriteri'nin felsefesi doğrultusunda değiştirmeye mecbur.
* Kopenhag Siyasi Kriteri'nde "TCK'nın yeniden düzenlenmesi" gibi bir şart yok. Ancak, "hukuk devleti", "demokrasi" ve "insan hakları" ilkeleri var.
* Bu üç temel ilkeye uymayan her kanunun değiştirilmesi, yeniden yazılması ya da yepyeni bir kanun çıkarılması gerekiyor. Avrupa, bireyi ve bireyin haklarını gözetip hukuk devleti çerçevesinde koruyan bir yapı istiyor.
* TCK da bu anlamda, Kopenhag Siyasi Kriteri'ne uymuyor. Türkiye'nin, hukuk ve toplum felsefesi anlamında, teamüller doğrultusunda bir asgariyi tutturması gerekiyor; yürürlükteki TCK, Avrupa'nın ortak değerlerine uygun değil.
* Sözcüklerle oynamayı bırakıp Türkiye toplumunun hak ettiği yasaları bir an önce yasalaştırıp uygulamaya koymak gerekiyor.
* Diğer yandan, Türkiye'nin müzakerelere başlaması, TCK'nın yasalaşıp yasalaşmamasıyla ilişkilendirilemez. TCK'nın kabul edilmesi, Kopenhag Siyasi Kriterleri çerçevesindedir; ancak Türkiye'nin bütün eksikliklere rağmen müzakerelere başlaması da gerekir. Çünkü Türkiye, üzerinde düşenleri yeterince yerine getirdi. (BB/EÜ)