Tatlav, Marksist-Leninist Silahlı Propaganda Birliği (MLSPB) davası kapsamında 146. maddenin 1. bendi uyarınca idam cezası aldı. 11 yıl cezaevinde yattıktan sonra 1991'de dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın çıkardığı anti terör yasası çerçevesindeki infaz yasasıyla şartlı tahliye oldu.
O dönemde siyasi tutukluların affı da bir sürü tartışmadan sonra ancak mümkün oldu. Siyasi mahkumlar adli mahkumlardan üç ay sonra anayasanın eşitlik ilkesi gereği serbest bırakıldı.
Demoklesin kılıcıyla yaşamak
Tatlav, 1991 yılında 11 yıl yattığı cezaevinden çıktı ama, şartla tahliye olduğu için tahliyesinden sonra 25 yıl boyunca herhangi bir suç işlememesi şart. Alacağı herhangi bir ceza önceden aldığı cezanın tekrar infazına yol açıyor. Tatlav, bu durumun, yaptığı her faaliyette kendisini tedirgin ettiğini söylüyor ve "Demoklesin kılıcı gibi her an başımızda sallanıyor" diyor.
Tahliyesinden sonra her hareketinde "dikkatli" olması gerektiğini söyleyen Tatlav'ın Türk tarihi ve İslamiyet konularında 9 kitabı bulunuyor, geçimini de bu kitaplardan ve yazılarında sağlıyor. Tatlav, infazının yanmasından kıl payı kurtulduğu iki olayı anlatıyor:
1994 yılında Özgür Gündem gazetesinde çıkan bir makalesi nedeniyle Terörle Mücadele Yasasının 8. maddesince hakkında dava açıldı, fakat cezası ertelendi. İkinci dava da, 1997'de İslamiyet Gerçeği adlı kitabından Türk Ceza Kanunu'nun 175. maddesinden bir yıl ceza aldı ve bu ceza da paraya çevrildi. Böylece Tatlav'ın infazı yanmadı.
"Devlet çifte standart uyguluyor"
"Her an önceki kitaplarım ya da makalelerimden dolayı dava açılabilir ya da kitaplarımın yeni baskıları çıktığında, bir yıl içinde hakkımda dava açılabilir" diyor Tatlav. Bu da Tatlav'ı hayatının her anında tedirgin ediyor.
Tatlav, devletin bu tutumunu "çifte standart" olarak değerlendiriyor: Çünkü adli suçlular çok kısa aralıklarla aftan yararlanıp her türlü haklarına kavuşabiliyorken, siyasi suçlular hayatları boyunca tedirgin ve siyasal haklarını kullanamaz durumda oluyorlar.
"İslamcı kesim, mağdur olduğunda demokrat oluyor"
Tatlav, şu an gündemde olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kapatılan Refah Partisi (RP) lideri Necmettin Erbakan'ın siyasi yasaklılıklarını örnek göstererek İslamcı kesimi, ancak mağdur olduğu zaman demokrasiden bahsetmekle eleştirdi. (HA/NK)