Altı yıl önce, Kıbrıs'ın bölünmüşlüğünü protesto etmek için Güneye yerleşen ve birleşik bir Kıbrıs için mücadelesini Güneyde sürdüren Kıbrıslı şair Neşe Yaşın, referandum sonuçlarından üzgün; ancak umudunu yine de kaybetmiyor.
Yaşın gibi Kıbrıslıtürk gazeteci Sevgül Uludağ, yazar Fatma Azgın, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Başkanı Güzin İnce ve "Sınır Aşan Eller" (Hand Across the Divide) örgütü aktivisti Bahire Korel de çözümden ve barıştan yana umutlular.
"Tanınmak değil, birleşik Kıbrıs istiyoruz"
Kıbrıslıtürklerin Annan Planı'nın yanı sıra barışa ve çözüme de evet; Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a ve statükoya da hayır dediklerine inanıyorlar.
Rauf Denktaş'ın en kısa zamanda istifa etmesi gerektiğini savunan kadınlar, Kıbrıs'ı bekleyen en büyük tehlikeyi de "Birleşik bir Kıbrıs hayalinin unutulması, milliyetçiliğin yeniden yükselmesi, Kıbrıs'ın tanınması talepleriyle taksimin güçlendirilmesi" olarak tanımlıyorlar.
Onlar, Kıbrıslırumların referandumda korkularına yenik düşerek "hayır" dediklerine, barış yanlısı örgütlerin kuzeyde ve güneyde ortak vatan bilincini oluşturmakta yetersiz kaldıklarına dikkat çekiyorlar.
"Kuzeyde güneye yönelik öfkenin ve küskünlüğün engellenmesi, birlikte birleşik bir Kıbrıs için çalışmanın yollarının geliştirilmesi gerekir" diyor Sevgül Uludağ ve ekliyor:
"Kıbrıs'ın sorunu ambargolardan ibaret değil. Adada ateşkes koşullarının hakim olması, kalıcı barış olmaması, ortamın her an çatışmaya dönüşme potansiyeli barındırması, iki tarafın gençlerinin birbirleriyle cepheleşerek nöbet tutmasıdır asıl sorun. Bu çözülmeden, ambargoların kaldırılması anlamlı olmaz."
Yaşın: Birleşmeyi istemeyenlerin oranı yüzde 13
* Kıbrıslıtürkler, Kıbrıs'ın birleşmesi için "evet" dedi. KKTC'nin tanınması ise, Kıbrıs'ın tamamen bölünmesi demek. Şimdilik adanın birleşmesini başaramadık ama, tamamen bölünmesine de karşı çıkmalıyız.
* Güneyde evet diyenlerin oranı yüzde 23. Ama Güney'de çözüm isteyenlerin çoğu korktuğu için referandumda hayır dedi. Güneyde, 1970'lerin travması sürüyor. Kıbrıslırumlar Türk ordusundan, Türkiye'de hükümetin değişmesinden, bugünkü görüntünün farklılaşmasından korkuyor.
* Referandumda hayır diyenlerin yüzde 73'ü "güvenlik" gerekçesiyle hayır oyu verdiğini açıkladı, yüzde 13'ü ise "Kıbrıslıtürklerle birlikte yaşamak istemediğini" söyledi.
Uludağ: Ortak devlet bilinci geliştirilemedi
* Devlet ve kilise, güneyde çok yoğun bir hayır kampanyası yürüttü. Medya, bir iki gazetenin dışında Annan Planının tam olarak anlaşılması için objektif yayıncılık yapmadı. Güneyde evet diyenler yoğun bir tehdit ve karalama kampanyasıyla karşı karşıya kaldılar.
* Güneyden hayır çıkmasında, Papadopulos kadar Denktaş'ın da rolü var. Denktaş, referandum öncesi süreçte, Kıbrıslırumlara negatif mesajlar verdi. Talat da Kıbrıslırumları rahatlatacak, onların korku ve kaygılarını anladığını gösterecek pozitif bir diskur izlemedi.
* Bir yıl önce sınırlar açıldığı halde, barış yanlıları da ortak bir vatan için ortak projeler üretemediler. İnsanların 30 yıl aradan sonra kucaklaşması, bir politik istence, bilince dönüştürülemedi. İki toplum arasındaki temaslar, kişisel düzeyde kaldı.
* Ortak vatan kavramını kökleştiremedik. Bugün bile, "Biz Kıbrıslırumlar olarak ya da biz Kıbrıslıtürkler olarak ne kazandık, ne kaybettik" diye başlıyoruz söze. Oysa, Kıbrıslıların neyi kazanıp neyi kaybettiğini düşünmek gerekiyor.
* Umutsuz değilim, çünkü Güney Kıbrıs'ta yaşayan her dört kişiden biri referanduma evet dedi. Şimdi, bu oranın kritik eşik olarak adlandırılan yüzde 30'lara ulaşması için çalışmak gerekiyor.
Azgın: Kıbrıslırumlar bizi statüko ile başbaşa bıraktı
* Barış ve çözüm, birleşik bir Kıbrıs ve demokratikleşme için çalıştık. Statükonun sonu için referandumda "evet" dedik. Oysa Kıbrıslırumların "hayır" demesi, bizleri statüko ile başbaşa bıraktı.
* Türkiye'nin "evet"ten memnuniyetiyle bizim memnuniyetimiz arasında fark var. Türkiye, Kıbrıs'taki sonuçlara bir "diplomatik zafer" olarak bakıyor. Bizler, Kıbrıs'taki düzenin değişmesini istiyoruz.
* Kuzeyde barış ve çözüm yanlısı güçler bile, Güney'den "evet" çıkınca "KKTC tanınsın" demeye başladı. Oysa bizim talebimiz bu değildi. Amacımız, Annan Planı çerçevesinde bir ortak yönetim oluşturmaktı. Bunu başaramadık, ama 1 Mayıs'ta biz Kıbrıslıtürkler de AB'ye gireceğiz.
İnce: AB, Güneyde ikinci referandum için çalışmalı
* Birleşik Kıbrıs için yıllardır sürdürdüğümüz mücadelenin ardından, yüzde 65'lik bir sonuç, çok güzel. Güneydeki sonuçlar da şaşırtıcı değil. Fakat benim için ideal sonuç, Birleşik Kıbrıs'a ulaşabilmemiz olurdu.
* Birleşik Kıbrıs'ın AB'ye üyeliği için mücadelemizi yeni, akılcı stratejilerle sürdürmek zorundayız. Kıbrıslırumlarla işbirliğini ve diyalogu sürdürmeliyiz.
* Rauf Denktaş'ın istifa etmesi gerekiyor. Denktaş her ne kadar "istediğimiz sonuca ulaştık" dese de, "evet" oylarının aynı zamanda Denktaş'a karşı oylar olduğu unutulmamalı.
* AB'nin birleşik Kıbrıs'ın AB'ye üyeliği ve Güney'de ikinci bir referandum için çalışması gerekir.
Korel: Türkiye, askerlerini Kıbrıs'tan çekmeli
* Güney'de sonuçlar sevindirici olmadı. Ancak, Annan Planı bir ABD planı olduğundan, Kıbrıslırumların da hayır demekte kendilerine göre haklı gerekçeleri var.
* Referandum sonuçları, bu işin bittiği anlamına gelmiyor. Türkiye, Kıbrıs'ta çözüm yönündeki çalışmalarını sürdürmeli, askerlerini Kıbrıs'tan çekmekle işe başlamalı.
* Biz, Kıbrıs'ın bütünleşmesinden yanayız; uluslar arası topluluğun bizi tanıması gibi bir arzumuz yok. Ayrıca, uluslar arası hukuk da başkasının toprağı üzerindeki bir devleti tanımayacaktır. Ambargoların kaldırılması bizi ekonomik olarak rahatlatabilir, ancak kuzeyde üretim olmadığından çok anlamlı olmayacaktır.
* Türkiye, dün akşamdan beri "ne başardıysak Denktaş'la birlikte başardık" havasına girdi; bu da Türkiye ordusunun barış istediğinden şüphe duymamıza neden oluyor. (BB/YS)