Taksim Dayanışması’na yönelik İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Nazmi Okumuş tarafından hazırlanan iddianamede Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi Haluk Ağabeyoğlu hakkında 7,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası istendi.
Yapıcı, Çerkezoğlu, İmrek, Metin ve Ağabeyoğlu, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek”, “Kamu görevlilerine görev yaptırmamak için direnmek” ile suçlanıyor.
bianet’e konuşan Taksim Dayanışması avukatlarından Can Atalay, kimsenin fazla söz söylemesine gerek olmadığını söyledi ve ekledi:
“Taksim Dayanışması'nın 3 Haziran 2013 ve 3 Temmuz 2013'te yaptığı basın açıklamaları var. Bu iki basın açıklamasına herkes baksın. Bugün bu basın açıklamalarını yinelemek gerekir.”
“Taksim Dayanışması özgürlük talebinin simgesi”
bianet’e konuşan Ali Çerkezoğlu da Taksim Dayanışması’nın Türkiye’nin vicdanı ve daha fazla özgürlük, demokrasi talebinin simgesi olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Taksim Dayanışması, Taksim Gezi Parkı'nın inşaata açılmasını engellemek üzere 128 kurum tarafından oluşmuş, üç yıl faaliyetini sürdürmüş, davalar açmış, 100 bin imza toplamış, meşru, yasal, legal bir kurumdur. Aynı zamanda da bu ülkenin vicdanı, bu ülkede daha fazla demokrasi ve özgürlük talebinin simgesidir.
“Bunun bir suç kalıbına sığdırılması bence mümkün değil. Ortada bir suç olmadığı gibi tam tersine bu ülkenin bu ülke insanlarının yararına bir çaba ve çalışması var.
“Burada böyle bir suç ve suç örgütü yaratmanın Türkiye demokrasi tarihine kara bir leke olduğunu düşünüyorum. Yaptıklarımızın suç olduğunu değil, bu ülkenin onuru olduğunu düşünüyorum.
“Suç suçlu kavramları ters düz edildi”
“Bu ülkede suç ve suçlu kavramları ters düz edilmiş durumda. Memleket hırsızlık, yolsuzluk yapanlarla, hakim, savcı, medya üzerine baskı uygulayanlarla doluyken onlara bir şey yapılmazken, bu ülkede Gezi Parkı'na sahip çıkanların yargılanması bu ülkenin suç ve suçlu kavramlarının alt üst olduğunun göstergesi.
“Bu kavramlar bu hale getirilince parka, yeşile, ağaca, demokrasiye, insan haklarına sahip çıkanların suçlu hale dönüştürülmesi bu zihniyetin doğal bir sonucu.” (EKN)