''Taksim Dayanışması'' davası Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda, İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün kimlik tesbiti yapıldı, iddianame okundu, savunmalar yapıldıı.
Sabah saatlerinde başlayan 26 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması dava büyük salonda görüldü. Oturacak ve ayakta duracak yerin kalmadığı salonda sanıklar hazır bulundu. Duruşmayı izleyenler arasında Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri Melda Onur ile Sezgin Tanrıkulu ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Levent Tüzel de katıldı.
Mahkeme heyeti, sanıklardan Barış Akar'ın savunmasının alınması amacıyla yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi. Mahkeme, eksik kalan ifadelerin alınması için duruşmaya 21 Ekim'de devam edecek.
Halkı kışkırtmışlar
İddianamede, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, HDP Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi Haluk Ağabeyoğlu hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun 220/1. maddesi uyarınca "örgüt kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla 17 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Taksim Dayanışma üyeleri 8 Temmuz 2013'te İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun Gezi Parkı'nı açması sonrası gözaltına alınmışlardı.
Diğer 21 şüphelinin ise 10'ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Sanıklar ayrıca, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetten de yargılanıyor.
İddianamede Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla insanların Taksim meydanına ve Gezi Parkı'na toplanması "halkı kışkırtmak" olarak değerlendiriliyor.
Yapıcı: Parklar valinin isteğiyle kapanıp açılmaz
Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Mücella Yapıcı savunmasında suç işlemediğini, beraatini ve şiddet uygulayanların yargılanmasını istedi veTaksim Dayanışması’nın, 14 Şubat 2012’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ilan edilen Taksim Yayalaştırma Projesi’ne ilişkin imar planları hakkında yasal ve demokratik yollarla mücadele etmek üzere bir araya gelen demokratik ve meşru bir platform olduğunu söyledi.
''Doğal ve kamusal alanların yok edilmesine karşı, Anayasa’nın bizlere verdiği görevi yerine getirmek ve en temel insan hakkını savunmak için biraraya geldik.
''Taksim Projesi askıya çıktığından beri tüm hukuki ve demokratik yollarla itirazlarmızı dile getirdik. Buna rağmen Başbakan ‘Reddi reddederiz” şeklinde hukuka aykırı bir açıklama yaptı.''
Yapıcı mimarlık mesleğinden olmayan bir idareci istedi diye İstanbul için çok büyük öneme sahip Taksim Gezi Parkı’nda değişiklik yapılmasının hukuka aykırı olduğunu söyledi.
''Gezi direnişi barışçıl ve dünyaya örnek olan bir itirazdır. Şiddet uygulayan polisler yargılanmazken biz yargılanıyoruz. Bu kentte bu meydan biz kullanalım diye var. Canımız ne zaman, nasıl isterse toplanalım diye var. Kamusal alanlar, parklar halka açıktır. Özellikle Gezi Parkı sadece park olmanın ötesinde depremde o bölgedeki tek sığınma alanıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bir park vali beyin isteği ile açılıp kapanmaz. Biz şu anda Türkiye’de hava durumu gibi bir parka sahibiz.''
Çerkezoğlu: İtiraf ediyorum
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu ''her yer Taksim, her yer direniş'' diye başladığı savunmasında Gezi direnişinin halkın kamusal alanları koruma mücadelesi'' olduğunu söyledi.
“İtiraf ediyorum, gönüllü hekimleri, meydanlara yaralıları tedavi etmeye çağırdık. Polis şiddeti sebebiyle insanlar öldü, gözlerini kaybetti.
“Ancak bunların sorumluları yargılanmazken biz masumiyetimizi kanıtlamaya çalışıyoruz.”
Çerkezoğlu ““Gezi sürecinde savunulan talepler, parka sahip çıkmak, demokrasi istemek sanki suçmuş ve bizler de suç işlemek için kurulmuş bir örgüt gibi gösteriliyoruz. Gezi’nin bu sistemde mahkemelerde değil, meydanlarda görülecek bir davası var. Çünkü Gezi’nin talepleri mahkeme kararı ile yerine getirilebilecek talepler değil. Öyle olsaydı İstanbul İdare Mahkemesi’nin, Danıştay’ın kararına uyan bir iktidarla karşı karşıya olurduk. Savcılık, Taksim Dayanışması’nı ‘suç örgütü’ olarak göstermek istiyorsa, meşhur tabirle yanıt vereyim, ‘Hiç kusura bakmasınlar’, ama buradan suçluluk duyulacak bir örgüt değil tarihe kazınmış, gururla taşınacak bir mücadele örgütü çıkar. Savunmama ‘Her yer Taksim, her yer direniş’ diye başladım. ‘Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’ diyerek bitiriyorum” dedi.
Metin: Suçu işleyen Validir
Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Beyza Metin, 8 Temmuz 2013 günü parkın açılacağı çağrısını yapanın bizzat İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu olduğunu hatırlatarak, “Çağrı yapmak suçsa asıl suçu vali işlemiştir. Bu yargılamanın bir hukuk skandalı olarak değil, hukuk dersi olarak geçmesini bekliyoruz” dedi.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz sanık kürsüsüne, İstanbul 1’inci İdare Mahkemesi tarafından Taksim Yayalaştırma Projesi’nin iptali davasına yönelik kararın 35x70 ölçülerdeki çıktısıyla çıktı.
İlkiz: Bu iddianame polis fezlekesidir
Sanık avukatlarından Turgut Kazan, böyle bir davanın Türkiye'de açılmış olmaktan utanç duyduğunu belirterek, "Yurtdışında bu davayı sorduklarında anlatamıyorum. Çünkü anlamıyorlar" dedi. Hukuka göre, hiçbir devletin Gezi Parkı'nda eğlenmeyi yasaklayamayacağını söyleyen Kazan, "Toplantı yerlerini ben belirledim, toplantını orada yap' demek mümkün değildir" dedi.
Avukat Fikret İlkiz ise, müvekkillerinin beraat edilmesini talep ederek gerekçe olarak da hazırlanan iddianameyi gösterdi. İlkiz, "Saydığım müvekkillerin adına beş ayrı başlık altında iddianameyi eleştireceğim. Birinci sonuç hiçbir iddianame emniyetin fezlekesi olmamalıdır. Ama bu iddianame emniyetin fezlekesidir. Olay tutanağını iddianame haline getirirseniz emniyetin fezlekesi olur. O yüzden bu iddianame geri çekilmelidir. İkinci sonuç, iddianameler somut ve açık olmalıdır. Ama bu iddianame somut ve açık değildir. Niçin örgüt kurduğu konusunda somut bir şeyler anlatılmıyor. Üçüncü sonuç, iddianameye yer alan suçlamaların sorguya elverişli iddialar olması gerekir. Ama hazırlanan iddianame sorgu vermeye elverişli değildir. Dördüncüsü ise iddianamenin çok soyut olarak kalmasıdır. Beş incisi soruşturma süreci iddianame haline geldiği zaman o soruşturmalar net olarak görülmelidir" dedi.
''Dayanışma suç örgütü değil''
Taksim Dayanışması iddianameyle ilgili yaptığı açıklamada, “Gezi sürecinden suç ve suç örgütü çıkarma telaşı içinde olunduğunu” belirtmişti.
"Taksim Dayanışması suç örgütü değildir… Hepimizin ortak sesi, ortak iradesi, ortak onuru Taksim Dayanışması yargılanamaz" denildi.
Taksim Dayanışması, TMMOB, Türk Tabipler Birliği ve DİSK'in de aralarında bulunduğu çok sayıda sivil toplum kuruluşu, sendika ve siyasi partiden oluşuyor. (EA/HK)