Bir de meslekten yetişmeler vardır, solcu gazetelerde staj yaptıklarından karıştırma işinde daha bir usta olup, sonradan iyi araştırmacı-gazeteci olurlar.
Radikal'in Büyük Hizmeti
Memleketimiz medyası, kötü ihtimal, tabak ve çanak, iyi ihtimal bir kaç kitap vermeyi büyük hizmet olarak bellemiştir gerçi ama yapılan işin doğası gereği arada sırada gerçekten büyük hizmetleri de olmuyor değil: En yakın örneği, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliğine bağlı İç Güvenlik Psikolojik Harekat Daire Başkanlığının çalışmalarını düzenleyen yönetmeliğin açığa çıkarılmasıdır.
Bu Susurluk'tan sonra, Susurluğu da anlamayı kolaylaştıran önemli bir haberdi: Devletin bütün kurumlarının meşruiyetini aldığı Anayasada düzenlenmiş kişi/yurttaş haklarının açıkça ihlalini gerçekleştirecek, yani anayasal olarak suç işleyecek bir teşkilatın yine devletçe kuruluşunu düzenleyen bir yönetmelik!
İzmirli Avukatlar
Bergama köylülerinin direnişinin belli bir süreklilik arz etmesinde büyük katkıları olan İzmirli Avukatlar, bu yönetmeliğin iptali için dava açtılar. Danıştay, yönetmeliği Başbakanlıktan istedi. Başbakanlığın yanıtını merakla bekliyoruz.
Zira olay, şimdilik bir gazetecilik başarısı olarak duruyor ve maalesef, cevval gazetecinin ilgili generali konuşturması dışında henüz yönetmeliğin -ki kişisel kanaatim bunun bir genelge olduğu, ya da olması gerektiği yönünde- kendisi ifşa edilmiş değil...
Bu yönetmelik açığa çıktığında, bin bir operasyonu -hani, konuşursam devlet kalmaz diyen şimdiki DYP Genel Başkanı'nın zamanında ağzından kaçırdığı bin bir operasyonu-, medyamızın durup dururken önümüze bazı meseleleri neden getirdiğini, hatta Ertuğrul Özkök'ün -ve benzerlerinin- damdan düşen yazılarının hikmetini, bir idari düzenleme berraklığında anlayabileceğiz.
MGK Genel Sekreterliğinin Savunusu
MGK Genel Sekreterliği Eylül Ayı Özel Bildirisinde yönetmeliğin varlığını inkar etmemekte ve psikolojik harekatın iç güvenlik kapsamında yürütülmesi görevinin de yönetmelikle MGK Genel Sekreterliğine verildiğini kabul etmekte.
Bu görevin meşru olduğu ve bu görevin meşruluğunu sorgulayanlar hakkında "Böyle bir hususun sorgulanması değil, düşünülmesi veya ima edilmesi bile; Türkiye Cumhuriyeti Devlet Kurum ve kuruluşları açısından tüyler ürpertici olup, karşısında sessiz kalınamayacak bir iftira ve basın etiğini altüst eden vahim bir aymazlıktır.
Bu kişilerin iyi niyet ve maksat taşıdıklarını düşünmek ve bu cesareti nereden aldıklarını anlamak da mümkün değildir. İlgili makam ve kuruluşlar tarafından yasal işlemlerin başlatılması için gerekli girişimlerde bulunulmuş" olduğu kamuoyuna duyurulmaktadır.
Fakat burada sözü edilen yönetmelik MGK Genel Sekreterliğinin Kuruluşu Hakkındaki "gizlilik" dereceli yönetmeliktir. Fakat, cevval gazetecinin açığa çıkardığı İç Güvenlik Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı ile ilgili düzenleme idi, bu nedenle de ortada bu yönetmelik dışında bir genelgenin varlığının kuvvetle muhtemel olduğu ileri sürülebilir.
Zira, MGK Genel Sekreterliğinin Kuruluşu Hakkındaki Yönetmelikte sözü edilen psikolojik harekat genel kapsamlıdır ve dış güvenlikle ilgili görece daha meşru faaliyetleri kapsadığı düşünülebilir. Bu halde Danıştay'ın bu yönetmeliği iptal edeceği düşünülemez.
Sus Denince
Ortada bir iç güvenlikle ilgili psikolojik harekatı düzenleyen bir genelge yoksa ve buna rağmen MGK Genel Sekreterliği böyle bir faaliyette bulunmuşsa, tabii ki, bu bambaşka bir durumdur ve bu durumdan söz etmek yine tabii ki, "ancak iç düşmanların ileri sürebileceği", "basın ahlakı ve gazetecilikle bağdaşmayan bir aymazlık" olacaktır!
MGK Genel Sekreterliği konuyu hayati önemde bulmuş olacak ki, 2003 yılının ilk özel bildirisini basına bu konuda "susmasını" telkin etmek için yayınlamıştır. Nitekim, sus denince de susulmuştur. Başka ne yapılabilir ki!
Bu ülkede asker konuşunca susulur!
Susmasını Bilmeli
Asker konuşunca susulur da, yine de insan araştırmacı-gazeteci taifesinden, yahu Haluk Levent'i gözaltına almak nereden çıktı, Musa Eroğlu nasıl yardım yataklık yapabilirmiş, Demokratik Halk Partisi (DEHAP) ve Özgür Toplum Partisi (ÖTP) genel başkanları neden böyle gözaltına alınıyor diye bir kaç soru sormasını beklemiyor değil.
Biraz sesli düşünelim. Gazete haberleri ile sabit olduğu üzere, "hükümet Irak'a asker göndermek istiyor, bu konuda kararlı". "Genelkurmay, asker gönderme planlarını tamamladı. Komuta ve harekat sorunlarının çözüldüğü plan tezkere ile birlikte ABD'ye sunulacak." "Amerikan Hükümeti: BM Kararından sonra Türkiye'nin asker göndermesinin bir anlamı kalmaz." Ertuğrul Özkök: "Mart'ta tezkerenin reddedilmesi, Türkiye'ye yapılmış bir kötülüktür." 32.Gün: "PKK-KADEK, ABD ile anlaşma zeminlerini yokluyor."
Birleştirelim, basit: Eğer siz stratejik olarak Irak'a asker göndermek isteyen bir politikayı iç güvenlik bakımından kamuoyunda meşrulaştırmak istiyorsanız, gerekçe olarak bunu "terörist" PKK-KADEK'in Kuzey Irak'taki varlığına son vermek için yapacağınızı ileri sürmek ve bu "terörist" gücün Türkiye'deki işbirlikçilerinin de boş durmadığını, Türkiye için hala tehdit oluşturduğunu kanıtlayacak bir psikolojik harekat yürütmek zorundasınız.
Bu arada, Avrupa Birliği (AB) uyum yasaları güme gidermiş, Haluk Levent gözaltına alınırmış, DEHAP ve ÖTP başkanlarının kişi/yurttaş hakları ihlal edilirmiş, bunun bir önemi yoktur.
Önemli olan kapitalist devletler hiyerarşisinde kendine bir gelecek aradığı için ABD eyaleti olup olmamak arasında kararsız kalmaktan kurtulamayan Türkiye Devletinin bekasıdır.
Bizim burnumuza gelen psikolojik harekat kokusu, hem de yönetmeliği, genelgesi falan bu kadar yakın zamanda ifşa olmuşken, neden hiçbir araştırmacı-gazetecinin kalemini kıpırdatmamıştır sorusuna yanıtımız hazır: Onlar, sus denince susmasını bilirler.
Mesele, halkın konuşmayı öğrenmesidir; şimdilik, bizce fark etmez, ister Almanca, ister Fransızca! (SE/NM)
* Çoğul çünkü, basitçe, kapitalist dünyanın Amerikan hegemonyası tarafından kuruluşu dünyayı Amerikanlaştırmıştır.