15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul’da Sultanbeyli’de bulunan Hava Harp Okulu öğrencilerinin yargılandıkları davada mahkeme kararını açıkladı.
116 öğrenci müebbet, üç rütbeli asker ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Üç er ise beraat etti.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada kurulan İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 Mayıs’ta görülen karar duruşmasına öğrenciler ve avukatları katıldı. Kararın açıklanmasından önce öğrencilerden son sözleri alındı.
Mahkeme heyetinde şu isimler yer alıyordu: Başkan: Ersin Özaslan, Üye: Serkan Yoğurtçu, Muhsin Onay.
15 Temmuz gecesi Sultanbeyli’de ne olmuştu?
15 Temmuz gecesi Yalova’daki kamptan ‘tatbikat var’ denilerek otobüslere bindirilerek İstanbul’a götürülen Hava Harp Okulu öğrencilerinin bir kısmının Sultanbeyli mevkiinde yolları halk tarafından kesilmiş, öğrenciler komutanlarıyla birlikte otobüslerden indirilmişlerdi.
Sivil vatandaşların tepkisiyle karşı karşıya kalan öğrenciler çatışmadan kaçarak ellerindeki silahları teslim etmişler ve polise teslim olmuşlardı.
Üç otobüsü kullanan erler tutuksuz yargılanırken, üç rütbeli asker ve 116 Hava Harp Okulu öğrencisi 22 aydır tutuklu olarak “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçlamasıyla müebbet hapis istemiyle yargılanıyorlardı.
25 Mayıs günü saat 10:00’da başlayan duruşmada tutuklu bulunan öğrencilere karardan önce son sözlerini söylemeleri için zaman verildi.
“Sabah gözlerimi cezaevinde açmak istemiyorum”
Söz alan Hava Harp Okulu Öğrencisi E.M konuşmasına “Bu mahkeme salonuna bir bakmanızı istiyorum. Sol tarafınızda suçsuzluğumuzu bilen, gözleri yaşlı bir şekilde aylardır çıkmamızı bekleyen ailelerimiz oturuyor. Müşteki kısmının ise boş olduğunu görüyorum. Basın kısmında ise yalnızca bir kişi oturuyor. Bu tablo bile aslında tüm bu sürecin özeti niteliğinde” diyerek başladı.
“Ben masumum ve 22 aydır suçsuz bir şekilde buradayım. Umarım yarın sabah uyandığımda gözlerimi gene cezaevinde açmam” dedi.
“Tek talebim adaletin geri gelmesi”
Öğrencilerden Y.Ş. ise “70lerde 80’lerde genç insanlara eziyet edildi. Ne yazık ki hukuk sistemimiz bundan bir ders çıkarmadı. Yine gencecik insanlar çekiyor bedelini. Tek talebim ülkeye adaletin geri gelmesi” dedi.
“Biz yeminimize bağlı kaldık, siz de kalın”
Hava Harp Okulu öğrencisi M.S ise şunları söyledi:
“Bizim o gece yeminimize bağlı kaldığımızı düşünüyorum. Umarım siz de kalırsınız ve doğru olan kararı verirsiniz. Devletin zaten her şeyi bildiğini düşünüyorum.
“O gece önce subay kimliğiyle gelen sonra polis üniformasıyla karakolda karşılaştığımız insanlar vardı. Bunlar hiç sorgulanmadı. Ben de artık daha fazla bir şey demek istemiyorum. Devlet evlatlarının kendisine ihanet etmediğini zaten biliyor ama bilmezlikten geliyor.”
Kozmosun en komik fıkrası
Harbiyeli öğrenci A.B ise “Sizlere kozmosun en komik fıkrasını anlatmak istiyorum. X diye bir gezegen, Y diye bir ülke, Z diye de bir mahkeme salonu var. Avukatlar gelip diyor ki ‘Çok keskin şeyler söylemeyin ne olur ne olmaz. Müebbete razı olun, ağırlaştırılmış müebbet almayın. Bu kozmosun en komik fıkrası ama kimse gülmüyor” ifadelerini kullandı.
Sert konuşana ağırlaştırılmış müebbet
Avukatları tarafından duruşmada sert konuşmamaları için uyarı aldıklarını belirten öğrenciler buna kimi zaman davayla alakalı bir şey söylemeyi reddederek tepki gösterdiler, esprili cevaplar verdiler.
Bir Hava Harp Okulu öğrencisi “Galatasaray’ın şampiyonluğunu kutluyorum. Umarım finalde de Cleveland maçını izlemem mümkün olur. Yarın da Liverpool’u destekliyorum. Mahkemeyle alakalı ne diyeceğimi ben de bilmiyorum” İfadelerini kullandı.
“Sakallarımı Dalin ile yıkıyorum”
Öğrencilerden O.Ç. söz aldığında: “İnsanlar soruyor nasıl böyle mükemmel sakalların var diye. Onlara açıklıyorum: Sakallarımı kantinden aldığım Dalin bebe şampuanıyla yıkıyorum” dedi.
Öğrencilerden E.Ö. ise şunları söyledi:
“Bizimle aynı otobüste olan üç şoför vardı. Onlar beraat ettiler. Onların bizden tek farkı otobüs sürme ehliyetlerinin olmasıydı. Beni eğer bırakırsanız söz ilk iş ben de ehliyet alacağım. Çok sevdiğim bir söz ile bitirmek istiyorum sözlerimi: Shine bright like a diamond”
“Çıkarsam binanın arkasındaki çimlerde yuvarlanacağım”
Hava Harp Okulu öğrencisi M.T. söz alarak: “Bu binanın arkasında çimler var. Olur da çıkarsam orada yuvarlanmayı düşünüyorum. Sizden de üç şey talep ediyorum: beraat, beraat, ve beraat” dedi.
Söz alan B.Ö. ise “Buradaki insanları neyle suçlarsanız suçlayın, ne derseniz deyin vatan haini damgası yapışmayacaktır. Boşuna bunun için uğraşmayın” ifadelerini kullandı, beraatini talep etti.
“Zebra olduğumuz belli, ceylan dedirtemezler”
Söz alan tutuklu yargılanan A.C. ise sözlerine bir fıkrayı anlatarak başlamak istediğini belirtti:
“Bir heyet yarışma düzenler. İngiliz, Alman ve Türk istihbarat birimleri arasında hangisinin daha başarılı olduğunu anlamak için. Hepsinden de ormanda bir ceylan avlayıp getirmelerini isterler. İngiliz ve Alman istihbarat birimleri yarışma sonunda öldürdükleri ceylanlarıyla birlikte gelirler. Türk istihbarat birimi de ağzı burnu kan içinde dövülmüş, hırpalanmış bir zebra getirir. Jüri ‘biz sizden ceylan istedik. Bu ne?’ diye sorunca zebra ‘vallahi ben ceylanım’ der. Bizim de zebra olduğumuz belli ancak bilmezlikten geliniyor. Herkes üç maymunu oynuyor.”
A.C sözlerine şu şekilde devam etti:
“Burada şunu öğrendim ekmek, su ne kadar gerekliyse adalet de o kadar gerekliymiş. Tolstoy’un Savaş ve Barış isimli kitabında şöyle bir cümle geçiyor. ‘Kişi yaşadıklarıyla değil yaşattıklarıyla anılırmış. Yaşattıklarını da yaşarmış.’”
“Son durak Silivri olamaz”
Başka bir Hava Harp Okulu öğrencisi ise son sözlerinde: “Yalova’dan çıkan otobüslerin son durağının Silivri olduğuna inanmak istemiyorum. Son sözü söyleyecek ben değilim, siz de değilsiniz. Son sözü söyleyecek olan tarihtir” ifadelerini kullandı.
“50 yılın hesabını 20 yaşındaki insanlardan soruyorlar”
Söz alan bir Hava Harp okulu öğrencisi ise son sözlerinde şu ifadelere yer verdi:
“Geleceğe dair çok bir beklentim yok. 2 yıldır burada tutukluyum. Gazetelere baktığım zaman sadece taraflı gazetecileri görüyorum. Bundan dolayı kimi suçlayacağımı da bilmiyorum. Önceki devrelerimize de sitem ediyorum bize FETÖ’yü miras bıraktıkları için. 50 yılın hesabını 20 yaşındaki insanlardan soruyorlar ve kimsenin sesi çıkmıyor.
“Herhangi bir siyasi grupla şu ana kadar bir bağlantım olmamıştı. İlk oyumu geçen sene cezaevinde kullandım. Burada olmamda benim bir suçum yok diye düşünüyorum. Suçu olanlar da yargılanacaktır bir gün diye umuyorum.”
Öğrenciler müebbet hapis cezası aldılar
Öğrencilerin son sözlerinin alınmasından sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti rütbeli askerlerden Yüzbaşı Sinan Canlı, Üsteğmenler Aydın Gülşan ve Ali Apaydın'a "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Ek olarak bu üç isme “kasten insan öldürmeye teşebbüs” suçundan 45’er yıl hapis cezası verildi. Olay günü filo komutanı olan Yüzbaşı Sinan Canlı’ya bu cezaların haricinde “kasten yaralama” suçundan 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
122 kişinin yargılandığı davada er olan üç kişiye beraat kararı verildi.
116 Hava Harp Okulu öğrencisine ise "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında indirime giderek müebbet hapis cezası verdi.
Karar sonrası ailelerden tepki
Müebbet kararını öğrenen aileler arasında sinir krizi geçirenler ve bayılanlar oldu. Müdahale için ambulans hazır bekletildi. Kalabalık grup duruşma salonu dışında “Satılmış hakim istemiyoruz” şeklinde sloganlar attı.
Kardeşi hakkında müebbet kararı çıkan bir kişi, “Daha hayatına doyamayan çocuklara müebbet veriliyor, terörist deniliyor. Hepimiz teröristiz o zaman buradaki. Kardeşimi yetiştirdim, gittim bu devlete güvendim, askeriyeye verdim. En büyük hata benim, beni alın içeriye” ifadelerini kullandı. (EÜ/EKN)