2024-2025 eğitim öğretim yılı 9 Eylül Pazartesi günü başladı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi de (İSİG Meclisi) geçtiğimiz yılki (Eylül 2023 - Ağustos 2024) eğitim-öğretim yılında meydana gelen çocuk işçi ölümlerine dair bir rapor hazırladı.
Rapora göre geçen seneki eğitim ve öğretim yılında döneminde okulda olması gereken en az 66 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Buna göre;
- Tarım sektöründe 24 çocuk (20 işçi ve 4 çiftçi),
- Sanayi sektöründe 17 çocuk,
- İnşaat sektöründe 13 çocuk ve
- Hizmet sektöründe 12 çocuk
İş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Çocukların 22’si 6-14 yaş aralığındaydı. İSİG Meclisi konu hakkında “Oransal olarak baktığımızda tüm çocuk işçi ölümlerinin yüzde 36’sı tarımda meydana geldi. Son 11 yılda bu oran yüzde 55’ti. İlk raporlarımızı çıkardığımız 2013’te 65 civarında olan tarımdaki çocuk işçi ölüm oranı bugün yine ilk sırada olmasına rağmen yüzde 36’ya gerilemiş durumda” dedi.
Kırsal yoksulluğun devam etmesine rağmen çocuk işçi ölümlerinin kentlere kaymasının nedenleri üzerinde duran İSİG Meclisi şu yorumu yaptı:
“Kırsal yoksulluk bitmediği gibi derinleşerek devam ediyor. Ne var ki, kentsel yoksulluğun derinleşmesi, özellikle Mesleki Eğitim Merkezleri’nde (MESEM) gördüğümüz üzere bizzat devlet politikalarıyla kitleselleştirilen çocuk işçilik ve tüm Anadolu kentlerinde yoğunlaşan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) gerçekliği artık çocuk işçi ölümlerini kent merkezlerine ve çeperlerine taşımış durumda.
Tarım işçisi çocuklar tamamen sosyal hayattan dışlandığı ve yerleşim merkezleri dışında hem yaşadıkları hem çalıştıkları alanda çevrelendiklerinden ötürü ölümleri devlet ve sermaye tarafından ‘görünmez’ kılınıyordu. Oysa çocuk işçiler artık her yerde, kentlerin merkezinde, AVM’lerde, sokakta, şantiyelerde, sanayide ve OSB’lerde. Her ailede veya sülalede bir çocuk çalışıyor, her sokakta tanıdık bir çalışan çocuk var. Üretimden gelen bu gerçeklik çocuk işçiliği ‘görünür’ kılıyor ancak çocuk işçilik; eğitim, öğrenim, yetişecek eleman argümanlarıyla ‘meşrulaştırılmaya çalışılıyor’ ve ölümler maskeleniyor.”
Çocuk işçiliğin mevzuatı
Birleşmiş Milletler 0-18 yaş arasındaki insanları çocuk kabul ediyor. Ancak yasalar '14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişileri' çocuk işçi, '15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişileri' genç işçi olarak tanımlıyor.
Türkiye yasalarına göre 14 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasak. Ayrıca yasalar 15, 16 ve 17-18 yaş için farklı çalışma alanları ve koşulları belirlemiş durumda. Örneğin 15 yaşındaki bir çocuk işçi "bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilir."
Bu işler de "Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"te belirlenmiş durumda. Örneğin bir çocuk işçi sadece;
- Düşme ve yaralanma tehlikesi olabilecek şekilde çalışmayı gerektirecek olanlar hariç meyve, sebze, çiçek toplama,
- Kümes hayvanları besiciliğinde yardımcı işler ve ipek böcekçiliği,
- Esnaf ve sanatkarların yanında satış,
- Büro hizmetlerine yardımcı,
- Gazete, dergi ya da yazılı matbuatın dağıtımı ve satımı (yük taşıma ve istifleme hariç),
- Fırın, pastane, manav, büfe ve içkisiz lokantalarda komi ve satış elemanı olarak yapılan,
- Satış eşyalarına etiket yapıştırma ve elle paketleme,
- Kütüphane, fuar, panayır ve sergi yerlerinde yardımcı (yük taşıma ve istifleme hariç),
- Spor tesislerinde yardımcı,
- Çiçek satışı, düzenlenmesi
işlerinde çalışabilir.
Sadece 16 yaşını doldurmuş kişiler "Toprağın pişirilmesi suretiyle imal olunan kiremit, tuğla, ateş tuğlası işleri ile boru, pota, künk ve benzeri inşaat ve mimari malzeme işleri" yapabilir. Ama hiçbiri kimya, metal, inşaat gibi ağır ve tehlikeli işkollarında çalıştıırlamaz.
TÜİK resmi istatistikleri en az 720 bin çocuğunun, yani çocuk nüfusunun yüzde 4,4'ünün çalıştığını gösteriyor.
(HA)