İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Diyarbakır Barosu’ndan dokuz kişilik heyet, sokağa çıkma yasağının 240 gün sürdüğü Şırnak’ta yaptıkları incelemeleri raporlaştırdı.
Bugün kamuoyuna açıklanan 22 sayfalık raporda, 5-8 Aralık 2016’da kentte yapılan gözlemler ile kent sakinleri ve yerel yetkililerle yapılan görüşmelerle izlenimler ve değerlendirmeler yer alıyor.
Şırnak'ta yasağın kronolojisi |
* Şırnak’a bağlı ilçelerde aralıklı olarak uygulanan yasaklar ve askeri operasyonlar devam ederken, 16 Ağustos 2015’te Şırnak merkezde valilikçe sokağa çıkma yasağı ilan edildi. * Valilik ayrıca, eylem ve etkinlik yapılmasını da yasakladı. * Şırnak Valiliği, sekiz ay sonra yasağı kısmen kaldırma kararı aldı ve bu kararını 11 Kasım 2016’da resmi internet sitesinden duyurdu. Duyuruda, yasağın, 14 Kasım 2016’dan itibaren her gün sabah saat 05.00 ila akşam saat 22.00 arasında kaldırıldığı belirtildi. * 8 Şubat 2017’de sokağa çıkma yasağının saatleri 23.00 – 02.30 olarak değiştirildi. |
Sokağa çıkma yasağı sırasında neler yaşandı?
Raporun tespit ve izlenimler bölümünde şu değerlendirmeler yer aldı:
* Yasağın ilanından sonra Şırnak’ta yaşayan ailelerin pek çoğu zorunlu olarak şehri terk etti. Şehri terk edenlere Valilik tarafından yaşayabilecekleri özel bir alan gösterilmedi, ihtiyaçlarını karşılayacak olanaklar sunulmadı.
* Şırnaklılar, çevre illere tanıdıklarının yanına veya kendilerinin kurduğu çadır kentlere yerleşti.
* Bazı aileler gidecek bir yeri olmadığı için yasağa rağmen kentte kalmaya karar verdi. Ancak bir süre sonra çoğu yerde elektrik ve su kesildi, yaşamsal ihtiyaçları karşılamak imkansız hale gelince onlar da kentten ayrılmak zorunda kaldı.
Doğa, tarihsel doku, mimari bozuldu
* Yasak boyunca az sayıda kişi doğrudan çatışma yaşanmayan kimi yerlerde her şeye rağmen kalmaya devam etti.
* Sokağa çıkma yasağı duyuruları sonrası şehir, askerlerce top ve ağır silah atışları ile sürekli vuruldu.
* Şehrin bazı mahallelerinde yasak öncesi kurulan hendek veya barikatlar vardı, bazı mahallelerinde hendek ve barikat hiç olmamıştı.
* Şehirde çok az sayıda esnaf işyerini açabildi. Birçok iş yerinin yakıldığı, tahrip edildiği görüldü.
* Şehrin doğal yapısı, doğası, bitki örtüsü, tarihsel dokusu, mimarisi tamamen bozuldu.
Sadece güvenlik güçlerine sağlık hizmeti
* Sokağa çıkma yasakları ilan edilmeden önce, şehirde görev yapan sağlık personeli, doktor, hemşire, psikolog gibi görevliler, geçici görevle çevre illere gönderildi. Sadece kolluk kuvvetlerinin tedavisi için özel bir sağlık ekibi getirildi.
* Savaş ve çatışma ortamı 85 gün kadar sürdü sonrasında yıkım çalışmaları yürütüldü.
* Bu süreç içerisinde aileler son derece zor koşullar altında büyük bir yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşadı. Başta yaşam hakkı olmak üzere, sağlığa erişim hakkı, eğitim hakkı, barınma hakları ihlal edildi. Asgari insani koşulların dahi çok altında koşullarda yaşamaya mecbur edildiler.
Ağır toplumsal travma
* Başta çocuklar ve hastalar olmak üzere tüm halk ağır bir toplumsal travma yaşadı. Bu travmanın etkileri halen hissediliyor. Bazı insanlar konuşmaya çekiniyor.
* Baskı ve şiddetle, yoksulluk ve yoksunlukla baş edemeyenler tamamen göç etmek zorunda kaldılar.
Yedi mahallede yıkım
* Riskli alan, kentsel dönüşüm ve kamulaştırma adı altında kentin yedi mahallesinde ağır yıkım gerçekleştirildi, yedi mahalle adeta silindi. Diğer mahallelerde de yıkım devam ediyor.
* Yıkım yapılacak evlerin sahiplerine bilgi verilmediği, haklarını arayacak ya da itiraz edecek veya bununla ilgili talepte bulunacakları bir merci bulamadıkları, yıkımlar yapılırken evlerin içerisinden eşyalarını almalarının dahi engellendiği anlatıldı.
* Yıkım esnasında kentin tarihi eserleri de korunmadı.
Gözaltı ve tutuklamalar
* Yasak süresince özellikle kontrol noktalarından çok sayıda gözaltı işlemi yapıldı ve bu kişilerin pek çoğu tutuklandı.
* Yasak süresince avukatların çalışması neredeyse imkansız hale geldi, adalete erişim engellendi.
* Gözaltına alınanlarla ilgili hukuki süreci takip eden avukatlar kontrol noktalarında saatlerce bekletildi ve ciddi tehdit ve tehlike altında mesleklerini icra edebildiler.
* Bazı avukat büroları tahrip edildi. Dosyaları ve kitaplarının yırtıldı, ofis kapıları kırıldı.
Özel hayatın gizliliğine saldırı
* Bazı evlerin, büroların balkonlarında odalarında prezervatiflerin bulunduğunun bildirilmesi, daha önceki sokağa çıkma yasaklarında da rastlanıldığı gibi yatak odalarına girilmesi, özel hayatın gizliliğine ve halkın kültürel değer yargılarına dönük bir saldırı olarak algılandı.
* Kültürel dokuyu, sosyal ve kültürel alışkanlıkları, inançları hedef alan saldırılar ve yıkım faaliyeti, mağdurlar nezdinde unutulması ya da telafisi mümkün olmayacak travmatik bir süreçti.
Öğrenim ve öğrencilerin durumu
* Eğitim kurumları, hastanelerin karargaha dönüştürüldü. Öğrencilerin sekiz ay boyunca öğrenim göremedi.
* Öğrenciler yaşadıkları travmanın etkisiyle eğitimden ve sosyal hayattan uzaklaştı, içlerine kapandı.
Cenazeler
* Cenazelerin çıkartılması, kaldırılması, korunması, otopsi işlemlerinin yapılması ve gömülmelerinde halen protokollere uyulmuyor.
* Sokağa çıkma yasakları sürerken cenazelerin büyük bir kısmı kimsesizler mezarlığına gömüldü ve DNA tespiti ile kimliklendirilenlerin ailelerine sonradan bilgi verildi.
* Öncesinde “kimsesiz” olarak defnedilmiş cenazelerin aile tarafından usulünce defin edilmesine imkan sağlanmadı.
* Belediyeye kayyum atanması sonrasında belediyenin de halka ihtiyacı olan yardımı yapmadığı, cenaze arabası ve mezar açmaya yarar ekipman ve insan desteği sağlanmadığı şikayeti dile getirildi.
* Teşhis edilen cenazeler ölüm kâğıdı ile ailelerine teslim edildi, otopsi süreçlerinde aile ya da avukat bulunmadı, cenazeler ailelerin istedikleri yerlere gömülemedi.
Öneriler |
Hak örgütleri, Şırnak’la ilgili yapılması gerekenleri, önerilerini şöyle sıraladı: * Zarar daha fazla büyütülmemeli, yıkım derhal durdurularak halkın evlerine dönebilmeleri ve insani yaşam koşullarına kavuşabilmelerine olanak yaratılmalı, maddi ve manevi zararları telafi edilmeli. * İş makinaları ile aceleyle evlerin, mahallelerin yıkılması, molozlarının aceleyle taşınması, gerçeklerin gizlendiği, delillerin karartıldığı, hatta yok edildiği kanaatine neden oldu. Bu yanlıştan dönülmeli, zaruri yıkım dahil yıkım ve molozların taşınması durdurulmalı, bu işlemler savcılık incelemesinden sonraya bırakılmalı. * Okul ve hastaneler derhal kullanılır hale getirilmeli, halkın ihtiyacına cevap verebilir şekilde faaliyete sokulmalı. * Yasadışı infazlar ve işkence dahil hak ihlallerinin tespiti için TBMM’nde inceleme ve araştırma komisyonları kurulmalı. Kent, ulusal ve uluslararası bağımsız sivil izleme ve denetime açılmalı. * Kentin tarihi ve doğal yapısına, kültürel değerlerine zarar veren riskli alan, kentsel dönüşüm ve kamulaştırma kararları geri çekilmeli. * Kent halkının da kabul edeceği bir inşa süreci başlatılmalı, kentin tarihi dokusu aslına uygun olarak yeniden yapılmalı. |
(AS)