Haberin Kürtçesi için tıklayın
İnsan Hakları Derneği (İHD), “Fiili Otoriter Başkanlık Dönemi” adlı 2016 Yılı Türkiye İnsan Hakları İhlalleri raporunu açıkladı.
Raporda, “Türkiye’de insan hakları açısından acilen yerine getirilmesi gereken tek bir talep vardır: O da acilen barışın tesis edilmesidir” ifadesi yer aldı.
İHD’nin 14 sayfalık raporunda, yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, düşünce, ifade ve inanç özgürlüğü ile örgütlenme, toplantı ve gösteri özgürlüğü ihlalleri, Kürt sorunu, 15 Temmuz darbe girişimi ve olağanüstü hal (OHAL), cezaevleri, erkek şiddeti, ekonomik ve sosyal haklar başlıkları yer alıyor.
“Önce barış ve yaşam hakkı”
İHD raporun sonuç bölümünde, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Barışın sağlanamadığı koşullarda yaşam hakkı korunamıyor, yaşam hakkı olmayınca da diğer tüm haklardan söz etmek mümkün olamıyor.
“Demokrasinin ön şartı ifade özgürlüğüdür. Şu anda Türkiye’de ifade özgürlüğü, otoriter yönetimin yargı baskısı altında. Dolayısıyla Türkiye’de asgari standartlarda dahi demokrasiden söz edilemez.
“Kürt sorunun savaşla çözülemeyeceği açık. Siyasal iktidarı 28 Şubat 2015 Dolmabahçe deklarasyonuna sahip çıkmaya ve 7 Haziran 2015 seçimleriyle ortaya koyduğu Türkiye halkının barış ve demokrasi iradesini tanımaya davet ediyoruz.
“OHAL ve KHK rejimi bir karşı darbe rejimi. Bundan derhal vazgeçilmeli.
“Devam eden hak ihlalleri durdurulmalı, sorumlular hakkında etkin soruşturma yürütülmeli, cezasızlık derhal terk edilmeli.”
Yaşam hakkı ihlalleri
Rapora göre 2016 yılında 53’ü çocuk 594 kişinin yaşam hakkı yargısız infazla ihlal edildi; 35 kişi hapishanelerde, 6 kişi gözaltında öldü.
246 kişi 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybetti.
Örgütlerin sivil yerleşim yerlerinde düzenlediği saldırılarda 121’i asker ve polis toplam 316 kişi öldürüldü.
Silahlı çatışmalarda da 629 asker, polis ve geçici köy korucusu, 1003 silahlı militan ve 37 sivil öldürüldü.
Mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu da 14’ü çocuk 21 sivil yaşamını yitirdi.
Kürt meselesinde ciddi hak ihlalleri
Raporda, Kürt meselesiyle ilgili de şu değerlendirme yer alıyor:
“7 Haziran 2015 seçiminin hemen ardından Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi genel sorununun en önemli halkası olan Kürt meselesinin barışçı yollardan çözümünden vazgeçilmesi 90’lı yılları anımsatan ağır ve ciddi insan hakları ihlallerinin yaşanmasına yol açtı.
“Özellikle Kürt illerine ve ilçelerine yönelik hukuka aykırı olarak uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında halkın elektrik, su, yiyecek ve sağlık gibi temel gereksinimlerden yoksun bırakılması, bilgi edinme ve haberleşme hakkının kısıtlanması, güvenlik güçlerinin özel harp yöntemlerine başvurması, genç yaşlı, kadın, çocuk demeden çok sayıda sivilin yaşamını yitirmesi kaygı verici.
“Bu il ve ilçelerde süreklilik kazandırılan bu olağanüstü hal/savaş hali uygulamaları nedeniyle ekonomik ve sosyal yaşam tümüyle çöktü.
“2016 yılının en ağır hak ihlalleri elbette sokağa çıkma yasakları süresince işlendi.
Sokağa çıkma yasakları
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon verilerine göre, sokağa çıkma yasaklarının uygulanmaya başlandığı ilk tarih olan 16 Ağustos 2015 ile 31 Ocak 2017 tarihleri arasındaki 18 aylık süre içerisinde şu kentlerde yasak ilan edildi:
Diyarbakır (100 kez),
Mardin (23 kez),
Hakkari (19 kez)
Şırnak (13 kez)
Bitlis (4 kez),
Batman (3 kez),
Muş (2 kez),
Bingöl (2 kez),
Dersim (2 kez),
Elazığ (1 kez).
Verilere göre, toplam 10 il ve en az 39 ilçede, tespit edilebilen en az 169 süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasağı ilanı gerçekleşti. (AS)
* İHD’nin raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.