Geçen yılın sonlarında Türkiye dış politikasında son dönemin en temel kırılmalarından biri yaşanmıştı: Ermenistan'la normalleşme süreci. İki ülke milli takımları arasında 2008 yılında oynanan iki maçla başlayan futbol diplomasisiyle cumhurbaşkanları bir araya gelmiş ve süreç meyvelerini vermeye başlamıştı. Ertesi yıl İsviçre'nin arabuluculuğuyla sürdürülen Türkiye-Ermenistan görüşmelerinde bir noktaya kadar gelinmiş ve protokoller imzalanmıştı.
Protokole göre Türkiye'nin Karabağ sorunu nedeniyle yıllardır kapalı olan sınır kapısı açılacak ve hatta karşılıklı diplomatik temsilcilik dahi açılacaktı. Çeşitli komisyonlar kurulmasını da içeren protokoller paraf edilse de arkası gelmedi. Ermenistan'la normalleşme süreci, beklentilerin aksine askıya alındı.
Siyasilerin anlaşmazlıklarının çözümünü beklemenin vakit kaybı olduğunu düşünen ve iki halkın yakınlaşmasının toplumlar arası yürütülecek diyalog kanallarıyla mümkün olduğunu düşünenler Ermenistan'ın başkenti Erivan'da biraraya geldi. Ermenistan'daki Kafkas Enstitüsü ile Heinrich Böll Stiftung Derneği Güney Kafkas ve Türkiye ofislerinin Erivan'da ortaklaşa düzenlediği, Ermenistan ve Türkiye'den sivil toplum örgütleri temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen Ani Diyalog toplantıları 14-17 ekim tarihleri arasında yapıldı.
Programın açılış konuşmalarında iki ülke ilişkilerinin temelde sivil halkın bir araya gelerek ortaya koyabileceği projelerle gelişebileceği özellikle Türkiye'nin bu konuda hızlı bir ilerleme gösterdiği vurgulandı. Ermenistan Ulusal ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (ACNIS) Koordinatörü Richard Giragosian siyasi müzakere ve ilişkilerin kamuoyuna yönelik bir popülerlik aracı olduğunu belirttiği konuşmasında sorunların çözümünün geçmişin esiri olmamakla gerçekleşeceğini ve diyaloğun sorunların çözümünde tek yol olduğunu söyledi. Kafkasya Enstitüsü Başkanı Alexandar İskandaryan da fiziki olarak kapalı olan sınırların ortak niyetlerin önüne geçemeyeceğini belirtti. Tüm konuşmacıların bir diğer ortak vurgusu ise kapalı sınırların bir an önce açılması gerektiğiydi.
Siyasetçilerin sadece siyaset yaptığını ve iki ülke ilişkileri konusunda samimi davranmadığını düşünerek yola çıkan iki ülkeden farklı sivil toplum temsilcileri siyasetçilerin tıkadığı diyalog kanallarının nasıl açılabileceğini tartıştı bu toplantılarda medya ve gazetecilik, kültür ve miras, eğitim ve araştırma, insan hakları ve demokrasi ile çevre başlıkları altında farklı çalışma alanlarında bulunanların bir araya geldiği katılımcılar barış dilinin hakim kılınarak Türk-Ermeni ilişkilerinin nasıl kurulacağını tartıştı. Kökleri Anadolu'da iki halkın ilişkilerini yeniden ve daha geniş bir tabana yayılarak nasıl kurabileceğine ilişkin hayata geçirilebilecek projeler üzerinde tartıştı. (HaberVs/TK)
* Merhabarev: Türkçedeki merhaba ile Ermenice'de aynı anlama gelen barev sözcüğünün birleştirilmesiyle oluşan ve iki ülke fotoğrafçılarının birlikte ürettiği fotoğraflardan oluşan bir serginin adı.