Türkiye'de, özellikle son beş yıldır, medyanın memleket ekonomisinin ne kadar iyi durumda olduğu bombardımanın altında yapılan neo- liberal düzenlemelerle işçi sınıfının sahip olduğu sınırlı haklar da tırpanlanıyor.
Mezarda emeklilik ve paran kadar sağlık düzenlemelerini, istihdam yasasında yapılan değişikliklerle kadın ve genç işçilerin emeğinin işsizlik fonundan sermayeye yapılacak aktarımlarla ucuzlaştırılması takip etti.
Torba yasa ile dayatılan esneklik ve taşeronlaşmayı da kıdem tazminatının kaldırılması takip edecek gibi görünüyor.
Toplumsal muhalefetin torba davalarla sindirilmeye çalışıldığı bugünlerde iki yıl önce Ankara Kızılay'dan tüm Türkiye'yi sarsan Tekel işçilerinin direnişini özlemle anıyoruz: Üç ay boyunca gösterdikleri mücadele azmiyle hepimize sınıf mücadelesinin ne olduğunu anımsatan Tekel işçilerini...
1989 Bahar Eylemleri'nden yirmi yıl sonra yeniden siyaset sahnesini sarsan işçi sınıfının yok sayılamayacağını ve nostaljik bir özleme dönüşmediğini de göstermişti Tekel İşçileri.
Sınıf kavramı uzun yıllardır adeta kelime dağarcığımızdan çıkarılmaya çalışılırken sınıf ilişkileri üzerine yapılan çalışmalar da gittikçe azalıyor. Yine de hayatın her alanında buna direnenler var.
Bu direnişe katkı koymaya çaba harcayan çalışmalardan biri de Aslı Güneş, Tül Akbal ve Nedim Süalp'in "Sınıf İlişkileri / Sureti Soldurulmuş Bir Resim mi?" adlı derlemesi.
Önsözdeki şu satırlar kitabın derdini anlatıyor:
"Küresel olarak akademide, eleştiri ve analizin yapıldığı düşünce dünyasında, sanat ve kültür üretimlerinde sınıf ilişkilerinin hem fiziksel hem de bir toplumsal konumlanış biçimi olarak sanki hiç yokmuş gibi bertaraf edilmiş bir konu haline gelmesinin arkasındaki dinamikleri tartışma ihtiyacı duyduk."
Ankara Sinema Derneği ve Bağlam Yayınları işbirliğiyle hazırlanan kitapta ağırlıklı olarak sinema, müzik ve edebiyatta sınıf kavramının çeşitli boyutlarıyla ele alınmaya çalışıldığı ifade edilmiş.
Örneğin Nedim Süalp "Kavramlar Dağarcığından 'Düşürülen' Kavram: Toplumsal Sınıflar" adlı makalesinde 18. yüzyıldan itibaren liberallerin kapitalizmin gelişim dinamikleri bağlamında sınıf ilişkilerine yaklaşımını anlatıyor.
Gülnur Acar Savran işçi sınıfının nasıl tanımlanacağı, yeni toplumsal hareketlerin niteliği, sınıf politikasının anlamı üzerine tartıştığı "'Öz'lerin Reddinden Sınıf Politikasının Reddine" başlıklı makalesinde kitabın ilerleyen bölümlerinde yapılacak analizlere ışık tutacak kuramsal bir çerçeve ortaya koymuş.
Sungur Savran ise "Sermaye Birikimi Sınıf Mücadeleleri ve Devlet"te Türkiye'deki farklı sermaye birikim stratejileri çerçevesinde sınıf mücadelesinin aldığı biçimler üzerine kapsamlı bir değerlendirme yapıyor.
Ardından gelen Taner Timur'un "Toplumsal Sınıflar, Küresel Kapitalizm ve Türkiye" başlıklı makalesinde küreselleşme kavramı ekseninde Türkiye kapitalizminin bugün yaşadığı dönüşümlerin analizi mevcut.
Bu üç yazı kitapta eleştirisi yapılan sinema, edebiyat müzik çalışmalarını hangi toplumsal/siyasal koşullar bağlamında değerlendirmemiz gerektiğini detaylı bir biçimde ortaya koyuyor.
Yeşilçam'da sınıf
İşçi sınıfının Türkiye sinemasında temsil edilme şekillerini "Mutlu Sınıf Yoktur Söyle Bunları" başlıklı makalesindeki geniş bir panoramik özetle anlatan Tül Akbal, Yeşilçam filmlerindeki sınıf mevhumunu, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla yaklaşımıyla yapılan, "ima ile geçiştirme" diye ifade ettiği bir tarzla tanımlıyor.
Seray Genç'in, 1960'larda çekilen "Karanlıkta Uyananlar" ile 1980'lerde çekilen "Zengin Mutfağı"nın sınıf mücadelesini resmedişi arasındaki farkı anlattığı makalesinden Türkiye'nin toplumsal koşullarının işçi sınıfının sinemada yer alışının koşullarını da belirlediğini görüyoruz.
Necla Algan, Yılmaz Güney'in filmlerinde yoksul Kürtlerin, bu halkın topraksızlarının, mülksüzlerinin, kelimenin iki anlamında da dilsiz bırakılmışlarının öyküsünü bir sosyalist olarak nasıl anlattığını değerlendiriyor.
Evren Barın Egrik ve Deniz Morva Kablamacı'nın birbirini takip eden makalelerinde 1970'lerin popüler filmlerinde işçi sınıfının ve sınıf mücadelesinin nasıl resmedildiği inceleniyor.
Kablamacı, popüler filmlerde işçilerin mücadelesinin her daim patronla uzlaşmayla bitmesinin mutlu sonların olmazsa olmazı olduğunun altını çizmiş. Günümüz popüler dizi ve filmlerinin "mutlu son" anlayışının başroldeki yoksul karakter kadınsa zengin adamla evlenmek, erkek ise kimi mafya ilişkileri aracılığıyla zenginleşmek olduğu düşünüldüğünde, Yeşilçam'ın 70'lerdeki aile komedilerinin bireysel kurtuluşu değil dayanışmayı öne çıkaran duygusunu özlemle anmamak mümkün mü...
Edebiyatta sınıf
Ömer Türkeş, "İşçi Romanları Neden Yazılmadı?" sorusuyla başladığı makalesinde Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren, Türkiye tarihini yirmi yıllık dönemlere ayırarak Türkçe romanlarda işçi sınıfının nasıl temsil edildiğinin (aslında edilmediğinin) izini sürüyor. Türkiye'de sermaye birikim süreçlerinin sınıf mücadelesinde yarattığı dönüşümlere ve güçlenmeye rağmen bunun romanlara ne kadar yansıdığını tartışıyor.
Yine Türkçe romanlardaki sınıf temsiliyetini 19. yüzyıldan başlayarak inceleyen Aslı Güneş, Tanzimat ve İttihat Terakki yıllarının romanlarını burjuva devrimi- Batılılaşma kavramları ekseninde tartışırken Cumhuriyet'le birlikte sesi kısılan işçi sınıfının romanlarda neden temsil edilmediğini milli kimlik oluşturma süreciyle bağlantılı değerlendiriyor. 2000'lere kadar modernleşme baskısıyla şekillenen Türkçe romanların post modernizmin yükselmesiyle yine sınıf mücadelesini görmeden kimlik politikalarını gündemine aldığını anlatıyor.
Her iki makale de Türkçe romanın tarihsel seyrine ilişkin geniş bir yelpazeden örnekler sunarken farklı perspektiflerle sınıf temsillerinin sınırlı kalma nedenlerini tartışıyor.
"Sınıf İlişkileri / Sureti Soldurulmuş Bir Resim mi?" çocuk romanlarından korku filmlerine, müzikten psikanalize bir dizi başlık altında sınıf mücadelesinin silikleşen resmini çerçeve içine alıyor.
Kitabın en sonunda Betül Urhan "Sendika İçi Kadın Örgütlenmeleri: Karanlık Tablodan Yansımalar" başlıklı makalesinde işçi sınıfı ve sendikalar içinde kadınların neden ve nasıl görünmez olduğunu anlatırken, aslında kitabın diğer bölümlerinin gündemindeki işçi sınıfının soluk resminde kadınların neden tümüyle görünmez kılındığını da açıklamış oluyor.
Kitap, Türkiye'nin Osmanlıdan başlayan kapitalistleşme-modernleşme tarihi boyunca süren sınıf mücadelesinin edebiyat ve sinemadaki yansımalarının sınırlılığı tespit etmekle birlikte bunun nedenlerini tartışmakta eksik kaldığı yanlar var.
Farklı araştırmacıların ve eleştirmenlerin analizlerini barındırmasına rağmen sermaye birikim süreçlerinde yaşanan dönüşümlerin, sınıf mücadelesinin uğradığı kesintilerin bu sınırlılıkta ne kadar etkili olduğu tartışılmıyor.
Birkaç makalede, filmlerde ve romanlarda temel toplumsal ayrışmanın modernlik-gericilik bağlamında ifade edilmesinde, sınıf mücadelesinin işçi sınıf eksenli olmaktan çok halk hareketi niteliği taşıması ile bağlantısı kurulmuyor.
Sinema, edebiyat ve müzikte sadece işçi sınıfının temsili tartışma konusu yapılırken burjuvazinin farklı dönemlerde nasıl resmedildiği üzerinden bir sınıf ilişkileri analizi de makalelerde kendine yer bulamamış.
Yine de tüm toplumsal çatışmaların ötekileştirme ve ayrımcılık kavramları ekseninde naifleştirilerek açıklanmaya çalışıldığı bir dünyada "Sınıf İlişkileri/Sureti Soldurulmuş Bir Resim mi?" bugünün kültür ürünlerini geçmişle kıyaslayarak ele almak için anlamlı ve gerekli bir altyapı oluşturuyor. (HO/HK)
Künye:
Sureti Soldurulmuş Bir Resim mi?
Yayına Hazırlayanlar: M. Nedim Süalp, Aslı Güneş, Z. Tül Akbal Süalp
Yayınevi: Bağlam Yayıncılık, 436 syf.
İçindekiler:
M. Nedim Süalp / Aslı Güneş / Z. Tül Akbal Süalp
Önsöz Yerine Birkaç Söz: Sınıf Kavramı Üzerine Tartışmalar..
Nedim Süalp
Kavramlar Dağarcığından "Düşürülen (?!)" Kavram: Toplumsal Sınıflar
Gülnur Acar - Savran
"Öz"lerin Reddinden Sınıf Politikasının Reddine
Sungur Savran
Sermaye Birikimi, Sınıf Mücadeleleri, Devlet
Taner Timur
Toplumsal Sınıflar, Küresel Kapitalizm ve Türkiye
David Harvey - Chad Kautzer
Sınıf, Kriz ve Şehir: David Harvey ile Bir Söyleşi
Z. Tül Akbal Süalp
Mutlu Sınıf Yoktur; Söyle Bunları
Seray Genç
Sinemada İşçi ve İşçi Görünümlerine Dair
Necla Algan
Yılmaz Güney ve Toplumsal Sınıflar
Evren Barın Egrik
Dinmeyen Öfke: Her Öldüğünde Yeniden Dirilen "Fakir ama Gururlu
A. Deniz Morya Kablamacı
Bir Ustabaşının Şahsi Davası: Oh Olsun Filmi Bağlamında Popüler Aile Filmlerinde İşçi Sınıfının Temsili
Kaya Özkaracalar
Korku Sinemasında Sınıfsal Metaforlar
Halûk Sunat
Sınıfta Kalmamak İçin "Psikanalitik Duyarlıkla" İdeolojik İkmal
Aslı Kayhan
Müziğin ve Kültürün Sınıfsal Güzergahlarını İzlemek
A.Ömer Türkeş
İşçi Romanları Neden Yazılmadı, Neden Hâlâ Yazılmıyor?
Meltem Erinçmen Kânoğlu
Çocuk Edebiyatı Üzerinden "Sınıf" Olgusunun Meşrulaştırılması
Aslı Güneş
"Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış": Karagöz'den Postmodern Kimliklere
Ali Osman Coşkun
"Sınıf"ta Durmak; "Sınıf"tan Kaçmak; Sınıfta Kalmak
Betül Urhan
Sendika İçi Kadın Örgütlenmeleri: Karanlık Tablodan Yansıyanlar