"Burada şiddetin ardındaki maskülen zihniyet, erkek zihniyeti kendini belli ediyor. Biz eğer gerçekten barış ortamı istiyorsak, bu barışı önce Meclis'te milletvekillerinin kendi içlerinde ve dillerinde inşa etmeleri lazım."
Umut Vakfı Koordinatörü Berna Çapçıoğlu Pehlevan, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Urfa Milletvekili İbrahim Binici'nin "Silah çekmedim. Ancak silaha yeltenseydim, çıkarır, hedefi de gözetler, gözünün ortasına da çakardım" yönündeki açıklamasını bu sözlerle değerlendiriyor.
"Vekillerin silahlanmaya karşı olması lazım"
Çapçıoğlu Pehlevan, Urfa'nın Viranşehir ilçesinde Suriyeli Kürtlere destek vermek amacıyla düzenlenen "Kadın Buluşması" etkinliği sırasında polisin sert müdahalesinin insanları kışkırttığını, Binici'nin elinin de bu sırada silahına gittiğini ama silah çekmediğini hatırlatarak, "Her iki taraf da masum değil. Biri diğerini kışkırtmış" yorumunu yapıyor.
"Ancak sonradan 'Ben silah çekmedim. Çeksem gözünün ortasından vururdum' demesi hiç hoş değil.
"Milletvekilleri seçildikleri yerde toplum liderleri olarak görülüyorlar. Dolayısıyla onların örnek olması ve bireysel silahsızlanmayı savunması lazım.
"Binici'nin partisi BDP'den Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin bireysel silahsızlanma için bir çağrısı olmuştu. Bu tip çağrılar neden hep kadınlardan geliyor? Erkeklerin bu gibi çağrılara ortak olmaması üzücü."
"Silahla ilgili zihinlerdeki çarpıklık çözülmeli"
Binici'nin "Onurlu insanım, silahı çekersem vururum" minvalinde sözlerini de değerlendiren Çapçıoğlu Pehlevan, silahın kişinin onurunu sağlayan yüce bir sembol olarak görüldüğünü belirtiyor.
"Silahı çektiği zaman vurmak, onurunu korumak, saygınlık kazanmak, özü sözü bir insan olarak adlandırılmak hatalı toplumsal olgunun ne kadar yerleşik olduğunu gösteriyor. Zihinlerdeki silahla ilgili kurulmuş bu çarpık denklemleri çözmek lazım.
"Biz bireysel silahlanmayı bu şekilde ani öfke durumunda yaşanabilecek olaylar nedeniyle istemiyoruz. Öfkenin ardındaki en önemli duygu engellenme duygusudur. Engellendiğini hissettiği anda öfkelenen insan silaha sarılabilir. Bu insanda otomatik hale geldiği zaman, maalesef kimilerinin mantıklı düşünmesi mümkün olmuyor.
"Milletvekillerinin bireysel silahlanmaya karşı ön ayak olmasını temenni ederiz. Meclisle, yerel yönetimlerle çalışma yürütmek isteriz. Bu tür projelerin gelişmesi için İçişleri Bakanlığı'nın bize kapılarını açması lazım."
Ne olmuştu?
Urfa'nın Viranşehir ilçesinde Suriyeli Kürtlere destek vermek amacıyla düzenlenen "Kadın Buluşması" etkinliğinde Abdullah Öcalan lehine slogan atıldığı ve polise taş atıldığı gerekçesiyle, polis kitleye gaz bombası ve tazyikli suyla müdahale etmiş, BDP'li vekil İbrahim Binici'de polisin sert müdahalesi sırasında silahına davranmış ancak silah çekmemişti.
Olay sonrası Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Binici şunları söyledi:
"Güvenlik güçleriyle görüşmeye giderken üzerimize gaz bombaları atıldı. Benim orada refleksim oldu, doğrudur. Ama silah çekmedim. Çektiğim takdirde, hedef gözeterek atardım. Çünkü nefsi müdafaaya giriyor.
"Eğer orada bile bile gaz bombalarına karşı dikilip ölmeyi beklersem, o benim için çok büyük bir eksikliktir. Ne demek oluyor? Halkın seçilmiş iradelerine polis durup dururken gaz sıkacak. Silaha yeltenmedim. Ancak silaha yeltenseydim, çıkarır, hedefi de gözetler, gözünün ortasına da çakardım. Çektiğim an vururdum, hiç gözyaşına da bakmazdım. Benim üzerimde 24 saat silah var. Can güvenliğimi sağlayamıyorum bu ülkede."
Olaylar sırasında BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak da polisin kendisini öldürmek maksadıyla hedef gözeterek üstüne gaz bombası attığını, tesadüfen kurtulduğunu ifade etmişti. (EKN)