Adil yargılanma hakkı talebiyle ölüm orucunda olan Sibel Balaç, eyleme başladığından bu yana 48, mahkum koğuşunda da dört kilo kaybetti. Pazartesi günü Adli Tıp Kurumu’nda heyete muayene olan Balaç, halen rapor hazırlamasını bekliyor.
Avukatlarından Ceren Yılmaz Balaç ile son olarak dün görüştü ve bianet’e yaptığı açıklamada, “Sibel bir an önce tahliye edilmek istiyor, kendisine bu rapor sürecinde yaşatılanlardan dolayı işkenceye maruz kaldığını düşünüyor. Bu sürecin daha fazla uzamamasını istiyor. 15 gün sonra verilecek bir tahliye kararı sağlığı açısından çok geç olabilir ve Sibel geri dönüşsüz bir noktada olabilir. Bugün tahliye edilmeli” dedi.
Ambulansla iki günde iki şehir
Avukat Yılmaz, Adli Tıp Kurumu sürecine dair şu bilgiyi verdi:
“Sibel Balaç, tutulduğu Ankara, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki mahkum koğuşundan Pazar akşamı çıkarılarak Bakırköy Cezaevine götürüldü, burada bir gece tutuldu. Pazartesi sabahı İstanbul Adli Tıp Kurumu’na götürüldü, burada heyet muayene etti, o akşam yine ambulansla Ankara’ya getirildi. Dışkapı Hastanesinde refakatçi izni vardı ancak o gün mesai saati sonrası hastaneye getirildiği için bu izni yenilenemedi ve bir gece yalnız kaldı. İki gün içerisinde ambulansla seyahat etmek de onu çok yordu.”
“Binada unutulmuş gibi kaldı”
Ceren Yılmaz, Dışkapı Hastanesinde Balaç’ın tutulduğu mahkum koğuşunu da şöyle anlattı:
“Mahkum koğuşunun koşulları çok kötü, havasız, yerin altında bir yer ve tuvalet kokuyor. Ayrıca tetkiklerini yapan hekimler ana binada, Sibel ek binada. Hastane de taşınma sürecinde olduğundan unutulmuş şekilde binada kaldı. Koğuşta Sibel’den başka hasta yok. Oda çok bakımsız, tavanlardan boyalar dökülüyor.”
Yastık için de bürokrasi engeli
Ölüm orucunun 284. gününde olan Balaç’ta yatak yaraları oluşma riski olduğunu söyleyen Yılmaz, buna karşın uygun bir yastık almak için bile bir haftadır bürokratik işlemlerle uğraştıklarını söyledi:
“Perşembe gününden beri yatak yarası olmasın diye özel yastık getirmeye çalışıyoruz. Önce hekimin yazması gerekiyor dendi, ardından da cezaevi idaresinden onay almak gerekiyor. Günlerdir ona uygun yastık alınması için uğraşıyoruz.
“Hastaneye ilk getirildiğinde ayaklarında hissizlik vardı, şimdi bu hissizlik dizine kadar çıktı. Sinirlerinde his kaybı olduğunu öğrendik. Ellerinde de hissizlik başladı. Ayaklarında yanmalar var, ağrılar ve bu yanmalar nedeniyle uyuyamıyor.
“Sağlık kurulu raporunda da nöropati [sinir hasarı] olduğu yazıyor. Buna rağmen hastanedeki sağlık kurulunda ‘Hastane koşullarının sağlandığı bir cezaevinde kalabilir’ dendi. 16 Eylül’de çıkan raporu bir hafta sonra edinebildik. Daha sonra da ATK’ya sevk edildi, bu kez de ATK’den raporun çıkmasını bekliyoruz.”
TIKLAYIN - Bir öğretmen ölüm orucunda: Hepimizin içindeki gerçek için
(AS)