Dursun Onat'ın imam nikâhlı eşi M.K.'ya yaptığı işkencenin tüyler ürpertici fotoğrafına bakınca haberin okunmasına bile ihtiyaç kalmıyordu.
Yine de kısaca anlatmak istiyorum. Dursun Onat, M.K.'nın vücudunun her yerine jilet ve kızgın bıçakla ismini kazımıştı. On yedi yaşındaki genç kadının vücudundaki kazınmış "Dursun", "Dursunum" yazılarının kimisi eski, kimisi yeni.
Genç kadına uzunca bir süredir işkence yapılıyor belli ki. Yaptığı son işkence esnasında genç kadının bayılması üzerine, öldü zannederek kaçan Dursun Onat, yakalandı ve tutuklandı.
Önce kıskançlık
Dursun Onat yaptığı işkenceye bahane olarak da erkek aklına ilk gelebilecek olanı söyledi: Kıskançlık!
Genç kadın ilk ifadesinde Dursun Onat'ın bir an önce yakalanıp cezalandırılmasını istediğini söylemişti.
Dursun Onat ise yakalanmadan evvel, bir televizyon kanalına canlı bağlantıyla katılıp , "pişmanım ama yaptıklarım için değil, öldürmediğim için," diyerek uyguladığı işkencenin sonuna kadar arkasında duruyordu.
Kanal da bu suça iştirak ediyor, bir tehdidin duyurulmasına aracılık yapıyordu. Benzeri durumların nelere yol açabildiği, geçtiğimiz aylarda bir televizyon programına katılıp ardından memleketine döndüğünde oğlu tarafından öldürülen bir başka genç kadın vesilesiyle tartışılmıştı epeyce.
Ancak, ne yazık ki, bu cinayet görsel medyanın nasıl kullanılması gerektiği, neye hizmet edeceği gibi bir tartışmaya yol açmamıştı. M.K. şiddete uğrayan milyonlarca kadın gibi, gazetelerin üçüncü sayfalarına konuk olup, ardından unutuldu.
M.K. Sayan konuğu
Genç kadının ne yaptığı, böyle bir travmayı nasıl yaşadığı kimseyi ilgilendirmedi. Gazeteler de haberin takibini yapmadı.
Haberin "takibini yapmak", onu bir şov malzemesine, bir klip konusuna döndürmek de Seda Sayan'a kaldı.
27 Eylül Salı günü sabah programı yapan Seda Sayan M.K.'yı programına konuk etti. M.K. tamamen tesettürlü bir kıyafet içinde, gözünde güneş gözlükleri, yakasında M.K. yazan kartıyla milyonlarca insanın karşısında ağlıyordu.
Sayan da sürekli genç kadına bakıp, "vah vah, psikolojisi çok bozuk görünüyor, Allah beterinden saklasın" minvalinde laflarla izleyeni "dalga mı geçiyor bu kadın" düşüncelerine gark ediyordu.
Ağabey devrede
Yaklaşık yarım saat boyunca programa katılan bir psikolog, bir de estetik cerrahla birlikte M.K.'ya bakıp bakıp konuşulanları bu yazıda anlatmaya kelime haznem yetmiyor. Programın diğer konuğu Davut Güloğlu da olayın bir başka sinir bozucu yanı.
Yine Sayan seyirciler arasındaki M.K.'nın ağabeyini "helal olsun, bak kardeşine destek olmaya gelmiş, kızcağız bir cahillik etmiş kaçmış, adam kötü çıkmış ve bak abisi onun yanında, ailenin sözünden çıkmamak lazım, Allah bütün gençleri korusun," diyerek konuya dahil olmaya çalışıyor.
Pek tabii bizi de şaşırtmıyor kızın ağabeyini muhatap alarak ona övgüler yağdırması.
Sıra uzmanlarda
Program sürürken, psikolog olduğunu tahmin ettiğimiz Dr. Arif Verimli uzun uzun M.K.'nın geçirmiş olabileceği travmayı anlatıp, bunların çok zor atlatacağını, çok ağır şeyler yaşamış olduğunu anlatıyor.
Başta M.K. olmak üzere hepimiz bunu biliyoruz zaten ve M.K. yeniden yeniden ağlıyor.
Sayan, "yavrum benim nasıl da ağlıyor, evet doktorumuz M.K.'yı tedavi edecek. Şimdi estetik cerrahımızı sahneye alıyoruz. O da izlere bir baksın bakalım, nasıl yok edilecek," sözleriyle olaya uzmanları dahil ediyor.
Peki ya insan hakları!
Dr. Serhat Tuncer sahneye gelip genç kadının izlerine bakıyor. Muayene ediyor yani. Biz de seyrediyoruz.
Hasta haklarını bildiğimi iddia edemeyeceğim ama ekrana yapılan muayenenin herhangi bir insan hakkına sığdığını da zannetmiyorum doğrusu.
Muayene sonucunda Seda Sayan gerekli tedavinin yapılacağını ve tedavinin yapılacağı hastanenin reklâmını da girdikten sonra başlıyor şarkı söylemeye..
Seda Sayan, "zalimlerin cezasını Mevlam versin" diye söylerken şarkısını, M.K.'nın başını omzuna yaslıyor.
"Helak oldun, gel içeri"
İzlediğim kadarıyla genç kadın bir nevi sinir krizi geçiriyor o esnada. Artık ağlamamayı başaramıyor. Sayan genç kadına bakarak bitiriyor şarkısını.
Sonra da artık perişan olmuş olan genç kadına, "biz seni içeri alalım, helak oldun zaten, mahvoldun," diyor. Sanki genç kadına travma üstüne travma yaşatan başkasıymış gibi.
Ardından da, "biz hem eğlendirmesini hem düşündürmesini biliriz, yardıma ihtiyacı olanlar bizi arasın," cümleleriyle başlayan son nasihat nutkuyla sona erdiriyor konuyu.
Ağabeye zum
M.K.'nın ağabeyine kameralara zum yaptırarak, "bak bacısına destek veriyor, bak M.K. abisinden kaçıyor ama o, bacısının gözyaşına dayanamamış, gelmiş burada oturuyor,"dediğinde artık diyecek bir şey bulamıyor programı kapatıyorum.
Ve bu cümleleri yorumsuz bırakıyorum. Takdir sizin... (BD/BA)