Denizbank'ın eski Levent Şube Müdürü Seçil Erzan'ın banka tarafından alıkonulduğu iddialarına yanıtı şöyle:
“Bankamızca hakkında başlatılan idari soruşturma kapsamında Seçil Erzan’ın ifadesi alınmıştır,
İfade alma süreçleri, Bankamızın ilgili ve yetkili kurullarında görevli personel huzurunda ve tamamen 5411 ve 4857 sayılı Kanunlar ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilmiştir,
9 Nisan tarihinde gerçekleştirilen ifade alma aşamasında Seçil Erzan, yakını olan H. E.’nin kullandığı ve yine diğer bir yakını olan E. E.’ye ait araç ile gelmiş, H. E. ifade süreci boyunca bankanın lobisinde Seçil Erzan’ı beklemiş, ifade bittikten sonra da aynı araç ile Çorlu’da annesiyle kalmakta oldukları eve geri gitmiş ve geceyi orada geçirmiştir.
Seçil Erzan’ın ifadelerinde, maruz kaldığı tehdit ve darp olayları üzerine korku içinde olduğunu beyan ettiğinden 9 Nisan tarihinde, silah taşımayan iki güvenlik görevlisinin içinde bulunduğu araç, gerekmesi durumunda, emniyet güçlerine haber verilebilmesi maksadıyla evinin yakınında bekletilmiştir. Konudan Seçil Erzan da haberdar edilmiş, kendisi bu hassasiyetimiz dolayısıyla Bankamıza teşekkür etmiştir.
10 Nisan tarihinde gerçekleştirilen ikinci görüşmeye, Seçil Erzan, yine yakını H.E. ve H. E.’nin eşinin de eşlik ettiği yine yukarıda belirtilen yakınına ait araç ile gelmiştir. Adı geçenin “bütün gece uyuyamadığını ve çok halsiz olduğunu” belirtmesi üzerine kendisinin de kabulüyle, banka personelimiz için daimi olarak genel müdürlük binamızda dört binden fazla çalışanımıza hizmet veren polikliniğinde görevli beş doktordan birinin gözetiminde hazırlanan vitamin ve serum takviyesi, görevli kıdemli hemşire tarafından verilmiştir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, tamamen Seçil Erzan’ın sağlığı için, iyi niyet çerçevesinde yapılan bu destek basına beyanat veren bazı avukatlar tarafından amacından saptırılarak Bankamız aleyhine kullanılmaktadır.
Seçil Erzan, mevcut telefonlarını, iddia sahiplerinin ve ismini veremeyeceği kişilerin devamlı olarak rahatsız etmesi dolayısıyla açamadığını beyan ettiğinden, gerekirse emniyet güçlerine veya bizlere haber vermesi maksadıyla Bankamıza ait bir hattı içeren telefon da kendisine teslim edilmiştir. Bazı haberlerde yer alan telefon kırılma iddiası tamamen gerçek dışı olup Seçil Erzan, kırıldığı ifade edilen telefonunu Savcılığa delil olarak avukatı vasıtasıyla teslim etmiştir. Bu telefonlardan elde edilen ve Seçil Erzan tarafından silinmemiş mesajlar mahkeme dosyasında yer almaktadır.
Seçil Erzan, mevcut telefonlarını, iddia sahiplerinin ve ismini veremeyeceği kişilerin devamlı olarak rahatsız etmesi dolayısıyla açamadığını beyan ettiğinden, gerekirse emniyet güçlerine veya bizlere haber vermesi maksadıyla Bankamıza ait bir hattı içeren telefon da kendisine teslim edilmiştir. Bazı haberlerde yer alan telefon kırılma iddiası tamamen gerçek dışı olup Seçil Erzan, kırıldığı ifade edilen telefonunu Savcılığa delil olarak avukatı vasıtasıyla teslim etmiştir. Bu telefonlardan elde edilen ve Seçil Erzan tarafından silinmemiş mesajlar mahkeme dosyasında yer almaktadır.
Seçil Erzan, ifade bittikten sonra saat 19:30 gibi yine H.E.’nin kullandığı aynı araç ile Çorlu’ya, yakınlarıyla kalmakta olduğu eve geri dönmüştür. Aynı gece, polis tarafından gözaltına alınmıştır.
Açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, Bankamızın bir alıkoyma ve benzeri tutumu olmadığı gibi, Seçil Erzan Savcılıkta 11 Nisan tarihinde verdiği ilk ifadesinde aksi yönde bir beyanda bulunmamıştır. Buna karşın hangi saik ve baskı altında verdiği bilinmeyen 3 Mayıs tarihli ikinci ifadesinde böyle bir konudan bahsetmiş, ancak “… hatta bana o kadar iyi davranıyorlardı ki …” diyerek gerçekte bir alıkoyma ve benzeri tutumun da olmadığını ifade etmiştir.
20 Kasım tarihli duruşma esnasında verdiği beyanında da bu konuda herhangi bir şikayetinin olmadığını beyan ederek aynı tutumunu sürdürmüştür. Yukarıda da ayrıntılarına yer verilen banka genel müdürlüğüne geliş gidişler tamamen yakınlarına ait araç ve şahıslar eşliğinde yapılmış, ifadesinin alındığı Pazar ve Pazartesi günleri, ifadesinin ardından Çorlu’da kalmakta olduğu eve giderek her iki akşamı da bu evde geçirmiştir. Hatta gerekirse kullanması maksadıyla bir telefon da kendisine verilmiştir. Bu durumda, her daim Cumhuriyet Savcısı, polis ve/veya arzu ettiği kimselere ulaşma imkanı olduğu ortadadır. Konu, zaten Cumhuriyet Savcılığı tarafından da ayrıca incelenmektedir.
Bu çerçevede, Seçil Erzan’ın Bankamıza giriş ve çıkışı arasındaki tüm hareketler, lobi ve toplantı odasındaki giriş çıkışlar kamera kayıtlarıyla tespit edilmiş olup rapor eşliğinde Cumhuriyet Savcılığına sunulmuştur. Hal böyle iken, kanunen yerine getirmek zorunda olduğumuz prosedürlerin uygulanmasının Bankamızın “personelini alıkoymak” şeklinde anlatılması kabul edilemez bir iddiadır.
Daha açık bir ifadeyle belirtmek isteriz ki; Seçil Erzan’ın “ortada zimmet suçu yoktur, konunun bankayla ilgisi yoktur yönünde ifade vermesi ve bu kapsamda delillerin bertaraf edilmesi maksadıyla baskı altına alınması hatta hürriyetinden yoksun bırakılması” yönündeki tüm iddialar tamamen mesnetsizdir. Kaldı ki iddia sahiplerinin belge dedikleri kağıtlar, şikayetçiler ve vekilleri tarafından mahkeme dosyalarına sunulmuştur.
DenizBank’ta saadet zincirine dair herhangi bir kayıt bulunmadığından doğal olarak herhangi bir delilin karartılması da söz konusu olamaz. DenizBank, Cumhuriyet Savcılığı ve BDDK tarafından kendisinden istenen diğer tüm bilgi ve belgeleri derhal ilgili makamlara sunmuştur. Bu çerçevede hassas bölgeler olarak kabul edilen banka şubelerinde alınan kamera kayıtları genel teamül olarak iki-üç ay saklanmakta iken, bazı müşteki avukatlarının delil karartmakla itham ettiği Bankamız, Levent Büyükdere Caddesi Şubemizin 27 kamera tarafından tespit edilen yaklaşık 10 aylık şube kayıtlarını da, daha soruşturmanın en başında adli mercilere teslim etmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere Seçil Erzan’ın ifadesine başvurma gereği kanunla düzenlenmiş bir konu olup aksi yönde davranış Bankanın görevini ihlali anlamına gelecektir.
Bu noktada, şunu özellikle belirtmek isteriz ki; BDDK tarafından da yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunun söz konusu olamayacağının anlaşılması nedeniyle yazılı başvuru süreci başlatılmamıştır. 5411 sayılı Kanun kapsamında bir zimmet suçunun varlığının bir mahkeme kararıyla tespit edilmiş olması halinde, mevzuat gereği banka, zimmete geçirilen paraları hak sahiplerine ödeyecek ve ardından sigorta poliçesine müracaat edebilecektir. Dolayısıyla, Bankamızın kendi kuralları çerçevesinde çözümü olan bir durumdan kaçınma gibi bir refleksi olmadığı halde “zimmet suçuna ilişkin delillerin karartılması amacıyla Seçil Erzan’ın alıkonulduğu” yönündeki beyanatlar adli makamlar ile kamuoyunu yanıltmaya ve Bankamızın itibarını zedelemeye yöneliktir.
BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o zaman banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, konunun yargıya intikal etmiş olması karşısında basında yer alan ve gerçeği yansıtmayan beyan ve iddiaların en yakın zamanda açıklığa kavuşacağına inancımız tamdır.
Şube müdürünün para teslim almaya yetkisi var mıdır?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusu üzerine BDDK tarafından görevlendirilmiş Murakıplarca içlerinde DenizBank’ın da olduğu 23 bankanın kayıtları incelenmiştir. Söz konusu inceleme sonucunda hazırlanmış olan 16.06.2023 tarihli 88387 sayılı raporun 41. sayfasında “Seçil Erzan tarafından teslim alındığı iddia edilen paraların Banka kayıtlarına ve/veya Banka mamelekine herhangi bir şekilde girmediği, işlemlerde aldatma unsurunun var olabileceği (olmayan bir fonu varmış gibi gösterme) Seçil Erzan’ın hizmet sözleşmesinde müşterilerden fiziki ve nakdi para kabul etme gibi bir görevinin bulunmadığı hususları tespit edilmiştir.” denilmektedir.
DenizBank’ta gişe personeli dışında hiç kimsenin nakit para kabul etme yetkisi bulunmamaktadır. Türkiye’deki bütün bankalardaki bankacılık işlemleri, ilgili bankaların sistemlerinde gerçekleştirilmekte ve şubelerden yapılan her türlü nakit para kabul etme işlemleri de yine sadece bu işle görevlendirilmiş personel vasıtasıyla gişelerden yapılabilmektedir. Şikayetçilerin hemen hepsinin DenizBank ve diğer bankaların müşterileri olduğu da gözetildiğinde, kuralın bu kişilerce bilinmediğini söyleyebilmek hayatın olağan akışına aykırıdır.
Denizbank yöneticilerinin sözde fondan bilgisi var mıydı?
Yine aynı raporun 41. sayfasında “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı makamı tarafından yürütülen 2023/82925 Sayılı soruşturma kapsamına dahil olduğu görülen 19.04.2023 tarihli suç duyurusunda Banka Yöneticileri Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu ve Seçil Erzan şüpheli olarak gösterilmektedir. Seçil Erzan’a atfedilen fiiller konusunda Rapor’da ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Şüpheli ifadelerinin bir kısmında Seçil Erzan’ın Banka Yöneticileri Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu tarafından yönetilen bir fonda yüksek getiri beklentisiyle nemalandırma taahhüdüyle para topladığı iddia olunsa da adı geçen Banka Yöneticileri tarafından yönetilen ve müştekilerden edinilen paranın kayden veya nakden aktarıldığı böyle bir fonun mevcudiyetine ilişkin emareye (sirküler, sözleşme, ilan, dekont açıklaması, para hareketi ve sair belge) rastlanmamıştır.” denilmek suretiyle bazı şikayetçi avukatlarının iddia ettiği gibi DenizBank Yönetim Kurulu üyelerinin ve yöneticilerinin konu ile ilgi ve bilgilerinin olmadığı açıkça belirtilmiş, BDDK Raporu çerçevesinde zimmet suçu yönünden yazılı başvuruda bulunulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere; şikayetçi vekilleri yazılı ve görsel medyada ceza dava dosyasındaki evrakları diledikleri gibi manipüle etmekte ve serbestçe gerçeklere aykırı bilgilendirmeyi fütursuzca yapmaktadır. Kendileri şikayetçilerin ellerinde bulunan ve ceza davasının ilk duruşmasında para teslimi anında değil daha sonra elde ettikleri bankacılık açısından hiçbir anlam ifade etmeyen, herhangi bir bankacılık işlemini göstermeyen, ne anlama geldiği dahi belli olmayan kağıt parçalarına istedikleri anlamı vermekte ve bu belgelerle müvekkillerinin dolandırıldığını ifade etmektedirler. 20 Kasım tarihli duruşmada da şikayetçilerin her biri, ellerindeki kağıtları, paraları nakden Seçil Erzan veya kuryelerine teslim ettikten sonraki tarihlerde temin ettiklerini ifade etmişlerdir.
Seçil Erzan’a para verdiğini iddia eden A.T.’nin vekili tarafından mahkemeye sunulan ve emniyet birimlerince deşifre edilen 7 Nisan akşamı Seçil Erzan’la yaptığı telefon görüşmesinin bir kısmına aşağıda yer verilmiştir;
A.T.: Kaç kişi var 20-25 ya Seçil gözünü seveyim bize artık yalan söyleme çoluğumuz çocuğumuz zor durumda
Seçil Erzan: Arda 100 kişi falan yok dur…eee.
A.T.:Kaç kişi var tahmini bi düşün bakayım
Seçil Erzan: Bi dakika… ee… 10 tane futbolcu var
SA.T.: Evet
Seçil Erzan: Eee… işte 10’da benim yandan yani… 10’da benim yakın çevremden.
A.T.: E terim var Fatih hocanın şeyi ondan sonra
Seçil Erzan: Toplam o kadar… Hepsi o kadar hani 21-22
A.T.: Bak Seçil. Sana diyeceklerimi iyi dinle bak şuanda bu savcılık işlerini de polisi de her şeyi biz tutuyoruz. Kimseyi hiçbir yere göndermiyoruz. Eğer sen bunları doğruyu söyleyeceksin ki biz bu işi bankayla çözmeye çalışalım. 20 kişiyse gidip bankayla bunu çözmeye çalışırız. Ama bana dersen ki arda 100 kişi var, bu iş olmaz…
Seçil Erzan: Hani maksimumu olsun 23 kişi yani 25 kişi olsun. O kadar bile yoktur. Hı hıı…
A.T.: Yani Seçil eğer 25 kişiyse gidip oturulur konuşulur bizim peki hepimizin zararlarımızı biliyor musun
Seçil Erzan: Biliyorum yani zararda olanları biliyorum. Yani zararda… mesela Emre almadı sen anaparanı tamamladın faizini almadın
A.T.: Ya ben faizi geçtim. Ben sana sayıcam zaten. Şeyleri falan 8.250’leri falan onları geçtim hepsini öyle elden aldı. Ben tam anaparam 7.650’ye falan geliyor. Ben hepsini saydım. Anladın mı. Vermediğiniz ödemediğiniz.
Seçil Erzan: Ödenenlerden nasıl senin
A.T.: Yok ödenenler… ya Seçil darma dağınım ben biliyorsun Emre…
Seçil Erzan: İşte onların hepsi bende bi yerde yazıyordu çıkarıcam onları işte
A.T.: Peki Fatih hoca, Fatih hoca karda mı bu işten
Seçil Erzan: Valla Arda bir şey söyleyeceğim normal şartlarda hoca kardaydı yani çünkü hocanın… sen yalnızsın dimi...
A.T.: Yalnızım yalnızım. Hoca kardaydı dimi
Seçil Erzan: Hı hı… Hı hıı…
A.T.: E Hocanın da krediler çıkmış. O adamcağızda oradan darma dağın
Seçil Erzan: … yolu kapatıyorlar öyle. Onları da tek tek şimdi çıkaracağım
A.T.: Peki bir şey diyeceğim. Bu Hakan abi. Şimdi Hakan Ateş bunu duydu bugün, Mehmet Aydoğdu duydu. Bunların hiç haberi yok muydu hiçbir şeyden ya
Seçil Erzan: Yok mahvedecekler beni onlar. Ama ne yaparlar…
A.T.: Sen sen bankayı falan düşünme Seçil. Sen şuanda biz, yani biz yani seni, insanları savcılığa vermesinler diye tutuyoruz herkesi. Ya seni, sen bize doğruları söyle ki biz bir çözüm yoluna gidip bu işi bir an önce toparlayalım yoksa savcılık bilmem ne biri bin para olur yani bu işin yani yalanı yok yıllarca yatarsın
Bu beyanlardan da görüleceği üzere Bankamız üst yönetiminin olaydan hiçbir haberinin olmadığı aşikardır. Birçok şikayetçi ifadesinde, Seçil Erzan’a aylarca ulaşılamadığı, ulaşanların da kendilerinin oyalandığını beyan etmesine karşın hiçbirinin 7 Nisan tarihinde Denizbank tarafından yapılan ihbar öncesinde Bankamıza, BDDK’ya veya diğer resmi kurumlara başvurmaması tamamen banka dışında gelişen olaylardan Bankamız yönetiminin haberdar olma imkanını ortadan kaldırmıştır.”
(RT)