Vicdani retçi Halil Savda, 13 Nisan Cuma günü Denetimli Serbestlik Yasası kapsamında cezaevinden tahliye edildikten sonra bianet'e konuştu.
Savda, "Halkı askerlikten soğutmak" suçlamasıyla ceza almasını ve cezaevine konmasını, Türkiye'deki yargı sisteminin fikir ve ifade özgürlüğüne bakış açısını gösterir nitelikte olduğunu söyledi.
"Yargı maalesef hala özgürlükler noktasında değil. Yargı hala milliyetçi ve militarist hassasiyetlerle hareket ediyor. Sorun benim cezaevinde yatmam değil. Sorun Türkiye'deki adalet sisteminin içler acısı durumu."
"bianet'te hakkımda çıkan yazılar sakıncalı bulundu"
Savda, 1 Ağustos 2006'da İsrail'in Lübnan'ı işgalini protesto eden İsrailli vicdani retçilere destek amacıyla İsrail Konsolosluğu önünde okuduğu basın açıklamasında "Halkı askerlikten soğuttuğu" gerekçesiyle beş ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Kararın Yargıtay tarafından onanmasının ardından Savda, 24 Şubat 2012 sabahı Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde kaldığı otelden gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Doğubeyazıt Kapalı Cezaevi'ne gönderilmişti.
Savda, Doğubeyazıt Cezaevi'nde 20 gün kaldığını ve buradaki koşulların son derece ağır olduğunu söyledi.
"bianet'te hakkımda yapılan haberler ve yayımlanan yazılarla Yıldırım Türker'in radikal gazetesinde hakkımda yazdığı yazı, Disiplin Kurulu tarafından sakıncalı bulunarak cezaevine sokulmadı ve yazılar hakkında yok etme kararı verildi. İnfaz hakimliğine itiraz ettim ama hala yazılar sakıncalı mı diye görüşüyorlar."
"Ben de dışarı bir mektup göndermek istemiştim. Ancak o mektupta da işlediğim suçu övdüğüm ifade edilerek cezaevinden dışarı çıkmasına izin vermediler. Yani benim haberleşme hakkım ve kamuoyunun bilgi alma hakkı engellendi."
"Cezaevindeki şartlar da son derce kötüydü. Küçücük koğuşlarda yatacak yer yoktu. İnsanlar yerlerde yatıyordu. Haftada bir kere banyo hakkı vardı. Onda da bir kova su veriyorlardı."
"13 Mart'ta Diyadin Cezaevi'ne nakledildim. Orada şartlar daha iyiydi. Haberleşme hakkım engellenmedi. Koğuşların durumu da biraz daha iyiydi."
Savda her gün imza verecek
Halil Savda, kalan cezasının üç aydan daha az olması nedeniyle Denetimli Serbestlik Yasası uyarınca zorunlu kamu hizmetine tabi olmadığını söyledi.
Bugün serbest denetim bürosuna gittiğini söyleyen Savda, 50 gün boyunca her gün en yakın karakola gidip imza atmak zorunda olduğunu belirtti.
"Büro, risk durumunuzu belirliyor. Risk durumu düşük olanlar haftada iki kez karakolda imza vermek zorundayken benim risk durumumu yükse buldular ve her gün imzaya gitmek zorundayım."
"Risk durumumu iki sebepten yüksek buldular. Birincisi aynı suçu daha önce işlemiş olmam. İkincisi de kendinizi suçlu görüp görmediğinizi soruyorlar. Ben suçsuz olduğumu söyledim. Onlara göre rehabilite olmadım ve suç işleme potansiyeline sahibim."
"Kadın, erkek ve çocuklar ölmesin dedim"
Savda, kendisine verilen beş aylık hapis cezasının Türkiye'deki adalet sisteminin durumunu gösterir nitelikte olduğunu söyledi.
Halkı askerlikten soğuttuğu gerekçesiyle ceza almasına yol açan basın açıklamasının şiddeti reddeden ifadelerle dolu olduğunu söyleyen Savda, İsrail'in Lübnan'ı işgalini ve savaşı protesto ettiğini söyledi.
"Türkiye, Filistinli kadın, erkek ve çocukların uğradığı hak ihlallerine karşı haklı bir tutum takınıyor. Biz de savaş ortamında Filistinli, Lübnanlı ve İsrailli kadın, erkek ve çocukların ölmemesi için eylem yaptık. Burada savaşı reddeden İsrailli vicdani retçilere destek verdik."
"Ancak buna rağmen halkı askerlikten soğuttuğumu söyleyerek beni cezalandırdılar. Bu ayrımcılığın işareti. Yargı hala milliyetçi, militarist hassasiyetlerle hareket ediyor. Türkiye'de adalet için ve barış savunucusu insanlar için çok üzücü." (EKN)