Milliyet gazetesi muhabiri Namık Durukan ve yazı işleri müdürü Hasan Çakkalkurt'un yargılandığı davada beş ay aradan sonra ikinci savcı da mahkumiyet talep etti.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bu sabah görülen duruşmada savcı Bilal Bayraktar, 20 Nisan'da meslektaşı savcı Savaş Kırbaş'ın mahkumiyet yönündeki mütaalasına uygun görüş bildirdi.
Beşinci duruşması görülen davada Durukan ve Çakkalkurt "örgüt propagandası" yapmak iddiasıyla Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2. maddesiyle suçlanıyor.
Gazete avukatı Nurcan Çalışkan savunma için süre istedi. Hakim Zafer Başkurt da davayı 23 Kasım'a erteledi.
Durukan ve Çatalkurt, PKK yöneticilerinden Duran Kalkan'ın Fırat Haber Ajansı'na (ANF) yaptığı açıklamayı "Genel Af Çıksa da Silah Bırakmayız" başlığıyla haberleştirdikleri ve yayımladıkları için 30 Temmuz 2009'dan beri yargılanıyorlar.
BİA Medya Gözlem Masası'nın yayımladığı Nisan-Mayıs-Haziran 2010 Medya Gözlem Raporu, 53'ü gazeteci toplam 249 kişinin düşüncelerini ifade ettikleri için yargılandığını saptıyor. 2009'un aynı döneminde 57'si gazeteci 125 kişi hapis veya tazminat talebiyle yargılanıyordu.
"Gerilla silah bırakmaz" sözlerine
Haberdeki, "Terör örgütünün iki numaralı adamı Duran Kalkan genel af ilan edilmesi halinde örgütün silah bırakmayacağını ancak sorumluluk üstlenebileceklerini söyledi. Kalkan, devletin örgütle görüştüğü iddialarına ise 'ne evet ne de hayır derim' dedi. Örgüt paralelinde yayın yapan Fırat Haber Ajansı'na konuşan Kalkan, CHP genel başkanı Deniz Baykal'ın, 'silah bırakılırsa genel af düşünülebilir' açıklamasını şöyle yanıtladı: 'Kürt sorunun çözümü öyle genel aflık bir sorun değildir. Kürt halkı, PKK ve gerilla öyle af edilebilecek bir durum olduğunu düşünmüyor, ancak Apo'nun özgürlüğünü de öngören bir genel af çıkarılırsa, o zaman PKK silah bırakmayı değil ateşkes ilan etmeyi düşünebilir, ama silah bırakmayı değil, gerilla silah bırakmaz" şeklindeki sözler suça gerekçe yapıldı.
İddianamede, Anayasanın 25 ve 26. maddeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün güvence altına alındığını, ancak "Kalkan'ın şiddete çağrı içeren görüşlerinin" bu güvence kapsamında olmadığı savunuluyor. (EÖ/EÜ)