Fotoğraf: İran'da Rüşdi'nin bıçaklanması gazete manşetlerinde/Mwanzo TV
İran İslam Devrimi ve İran İslam Cumhuriyeti'nin dinî önderi Ayetullah Humeyni'nin öldürülmesi için verdiği fetvadan 33 yıl sonra Lübnan kökenli bir ABD yurttaşının yazar Salman Rüşdi'yi öldürme girişimi İran'da farklı tepkilere yol açtı.
Yöneticiler sessiz, devlet medyası konuşuyor
Üst düzey hükümet yetkilileri sessiz kalsalar da İran ve Irak'ta rejimi destekleyen ya da devlet kontrolündeki pek çok yayın kuruluşu, Lübnan kökenli bir Amerikalı'nın sorumlusu olarak tutuklandığı saldırıyı memnuniyetle karşılıyor.
Londra'da yayınlanan The Guardian'ın haberine göre, yönetim saldırıya yönelik sessizliğini sürdürürken, halk arasında bu vahşi bıçaklamayı övenler de bunun ifade özgürlüğüne zarar verdiğini söyleyenler de var, kimi üst düzey yetkilinin ise bunun İran'ın küresel imajına zarar vermeyi amaçlayan bir komplo olduğunu iddia ettikleri bildiriliyor.
Saldırının nedeni olarak ABD ile İran arasındaki nükleer görüşmeler gösterildi. Bu arada İran'da devlet denetimi altındaki birkaç haber kuruluşu da saldırıyı, İran'ın son dinî lideri Ayetullah Humeyni'nin 33 yıl verdiği önce verdiği fetvayla ilişkilendirdi.
Bir yayında "Lanetli Salman Rüşdi Amerika'da bıçaklandı" denirken, Horasan gazetesi olayı "Kötülük cehennemi boyluyor; Şeytan Ayetleri'nin dönek yazarı Salman Rüşdi New York'ta saldırıya uğradı" diye verdi. Bir başka kamu yayını halefi Ali Hamaney'in, Humeyni'nin fetvasını yayınladığı günlerdeki bir demecini alıntıladı: "İmam bir ok attı ve hedefine varana kadar yere düşmeyecek. Hedefine ulaşacağına inanıyorum."
Irak ve Lübnan'da İran yanlısı medya saldırıyı onaylıyor
Irak'ta İran yanlısı milisleri destekleyen medya kuruluşu Sabrîn, haberi "Barış üstünüze olsun. Allah'ın intikamı." başlığıyla verdi.
1989'dan beri fetvayı savunan Lübnan'daki İran yanlısı basın saldırıyı överken, diğerleri ise düşmanlarının İran'ın itibarına zarar vermeye yönelik komplo teorisini öne çıkardı.
İran'ın nükleer müzakere ekibinin danışmanlarından Muhammed Marandi, komplo iddialarını sosyal medyaya taşıdı: "Yıllarca İslam'a ve Müslümanlara yönelik nefret yayan biri için gözyaşı dökmem ama" dedi. "Tam nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma eşiğindeyken, Amerika'nın Bolton'a suikast girişiminde bulunduğu iddiasının peşinden bunun olması bir tesadüf mü?"
Kişisel görüş beyan edenler temkinli
Hükümetin bir öldürme teşebbüsünü destekler tutumuna karşın, İran'da çok az kişi açık kimlikleriyle görüş beyan ediyor. Kıdemli bir akademisyen, "Salman Rüşdi ve radikal tavrı bir intihar misyonundan başka bir şey değildi" dedi. "Humeyni İslam'a küfrettiği gerekçesiyle onu hedefe koymuştu. Bunu yapan kişinin Sünniler ve Şiiler, liberaller ve muhafazakarlar arasında kaos ve gerilim tetiklemeye yönelik özel bir ajandası olmalı."
Sanandajlı 29 yaşındaki bir İranlı Kürt ise "İran'da çevremde, çoğunluğun [Rüşdi'nin] başına gelenlerden memnun olmadığını görüyorum. Şahsen, yaşananlara katılmıyorum. Özgürlüğün başkalarına zarar vermeksizin duygu ve düşünceleri paylaşma ve ifadeye dayalı olduğuna inanıyorum." dedi.
Humeyni'nin fetvası
Son yıllarda İranlı yetkililer, Rüşdi aleyhindeki fetvanın artık bir önceliği olmadığını iddia ederek geri adım atmaya çalışmışlardı. Bununla birlikte, İran içinde ve Şii İslam dünyasında birçok Humeyni taraftarı, fetvanın bağlayıcı olduğuna inanıyordu.
Humeyni'nin fetvası, İslam aleminde bir kesimin Rüşdi'nin Şeytan Ayetleri kitabının Hazretin Muhammed'in yaşantısına yönelik bir küfür olduğu gerekçesiyle ayağa kalktıkları bir dönemde yayınlanmıştı.
Humeyni 1989'da çıkardığı fetvada, "Dünyanın tüm korkusuz Müslümanlarına, Şeytan Ayetleri kitabının yazarının ve içeriğinden haberdar olan yayıncıların bu fetvayla ölüm cezasına çarptırıldığını bildirmek isterim" diyordu.
Rüşdi, fetvanın üzerinden otuz yıldan fazla zaman geçmesine karşın hayatının hala risk altında olduğunu düşünüyordu. Dubai'de yaşayan Lübnanlı Şii Haydar Musavi, "Haklıydı" dedi. "Böyle bir dini hüküm, öyle kolay verilmiyor. Laf olsun diye yapılmıyor."
Hizbullah yanlısı bir sitede yapılan açıklamada da, "Bize düşmanlık eden, eninde sonunda kılıçlarımızın ateşine yakalanacak" dendi.
Kuveyt'e de sıçrayan tepkiler arasında bir kıdemli gazeteci şöyle diyordu: "[Rüşdi] mümin Müslümanların hayatlarının özüne saygısızlık gösterir ve kutsal simgelerine küfrederken onlardan kendi yaşam hakkına saygı bekleyemez."
(AEK)