Zırhlı araçla çarparak Şahin Öner’in ölümüne sebep olan polise verilen cezaya dair, mahkeme gerekçeli kararını yayınladı.
Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Kasım’daki duruşmada polis S.K.’yı “bilinçli taksirle ölüme neden olmaktan” suçlu buldu, 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına hükmetti.
TIKLAYIN - Şahin Öner davasında polise 4 yıl 5 ay 10 gün hapis
MA’dan Ömer Çelik’in haberine göre, oyçokluğuyla alınan karara şerh düşen üye hakim, mevcut delillerle sanığın “olası kast”la cezalandırılması gerektiğini savundu.
“Kasti hareket iddiasına itibar edilmedi”
Mahkemenin gerekçeli kararında şu açıklama yer aldı:
“Her ne kadar bir kısım tanıkların maktulün ellerini açık vaziyette tuttuğunu ve buna rağmen aracın maktulün üzerinden geçtiğini ifade etmiş ise de, araç üzerinde yapılan incelemede aracın ön cam kısmında patlayıcı madde artıklarının tespit edilmesi, sanığın alevlerin görüş kaybına neden olduğunu ifade etmesi hususları bir arada değerlendirildiğinde sanığın kast ya da olası kastla hareket ettiğine dair iddialara itibar edilmemiş, sanığın mesleki tecrübelerini önceleyerek kurallara uygun hareket etmeyip manevra kabiliyeti sınırlı aracı dar ve aydınlık olmayan sokakta süratli şekilde ve bir grubu dağıtmak için kullandığı bu kural ihlali ile maktulün ölümüne sebebiyet verdiği değerlendirilerek bilinçli taksirle yaralama suçundan uygulama yapılmıştır.”
Sanık polis S.K. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 85/1 maddesi uyarınca “taksirle ölüme sebebiyet vermekten” suçlu bulundu.
“Teslim olduğu halde aracın hızını kesmedi”
Mahkeme heyetinin oy çokluğuyla verdiği hükme itiraz eden bir üye hakim ise karara şerh düştü.
Üye hakim, sanığın üzerine atılı eylem nedeniyle oy çokluğu ile “bilinçli taksirle öldürme” suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de, “tanıklar Yılmaz Dağ ile Levent Çartay'ın soruşturma ve kovuşturma aşamalarda alınan, uyumlu ve istikrarlı beyanlarında olay günü sanığın kullanımında olan zırhlı aracın maktulün bulunduğu sokağa hızlı bir şekilde girdiği ve araç ile maktul arasında 5-6 metre mesafe mevcut iken, maktulün kaçmayı bırakıp polis aracına yüzünü dönerek ellerini havaya kaldırıp teslim olduğu halde, sanığın kullandığı aracın hızını kesmeyerek maktule çarptığının” altını çizdi.
“Hastane yerine karakola götürüldü”
Şerh yazısında, “sanığın içerisinde bulunduğu 75 numaralı ekip aracına ait, ‘olay sonrası bir şahsın aracın altında kaldığına’ dair yapılan telsiz görüşmesi, otopsi raporu içeriğindeki travmalara ait yaraların niteliği ile maktulün olayda ağır yaralanmasına rağmen hastane yerine karakola götürülmesi ve uzun bir süre sonra ancak hastaneye götürüldüğüne” dikkat çekildi:
“Olayın patlayıcı madde sonucu meydana gelen ölüm olayı olduğu iddia edilerek ve olay mahallinde bulunan görgü tanıklarına, ne şekilde beyanda bulunmaları gerektiği noktasında telkinde bulunularak hukuki gereğinin ifasından kaçınılması için gösterilen gayret dikkate alındığında, sanığın üzerine atılı suçu, göstericiyi öldürme sonucunu öngörerek, olursa olsun düşüncesiyle aracını maktulün üzerine sürmek sureti ile olası kast altında işlediğinin kabulünü gerekir.”
“Olursa olsun düşüncesiyle hareket etti”
Üye hakimin şerhinde, polisin aracı kenara çekebilecekken göstericilerin üzerine doğru sürmeye devam ettiği ifade edildi:
“Sanığın aksi ispat edilemeyen savunmalarına göre, niteliği gereği görüş açısı zaten dar olan aracın kaput kısmının olay günü göstericilerin attıkları cismin etkisiyle alev alması nedeniyle, sanığın zaten dar olan görüş açısının daha da azaldığı bir ortamda, sanığın can varlığına yönelen herhangi bir somut tehlike de mevcut değilken, sanığın, kullandığı araçla geri çekilmeyip veya bulunduğu noktada beklemeyip, yaklaşık 5 ton ağırlığındaki öldürücü ağırlıktaki bir araçla hızlı ve kontrolsüz bir şekilde göstericilerin üzerine sürmesi karşısında;
“Olay yerinde bulunan göstericilerin veya başkaca bir vatandaşın aracın altında kalabileceğini öngörmemesinin hayatın olağan akışı içerisinde mümkün olmadığı, sanığın bu şekilde birilerinin araç altında kalabileceğini öngörerek, olursa olsun düşüncesiyle hareket ederek, maktulün ölümüne sebebiyet verdiği anlaşılmakla” değerlendirmelerinde bulunan üye hakim, sanığın eylemine uyan “olası kast”la cezalandırılıp, yine belli haklardan yoksun bırakılması gerektiği kantinde olduğunu” belirtti.
Dava neden beş yılda başladı? |
Öner’in ölümüyle ilgili tek kişi suçlandı: Zırhlı aracı kullanan polis memuru S.K. Aslında ilk duruşma, 29 Haziran 2017’de Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü. Ancak mahkeme, Öner ailesinin avukatlarının talebini kabul ederek, olayın “taksirle öldürmek” değil, “kasten öldürme” olduğuna hükmetti ve görevsizlik kararı vererek dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderdi. TIKLAYIN - Mahkeme: Zırhlı Araç Çarpması Kaza Değil, Kasten Öldürme Ancak dosyanın gönderildiği Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi, olayın kaza olduğunu iddia ederek, mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlığının çözümü için dava dosyasının Antep Bölge Adli Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. TIKLAYIN - “Mahkeme Tanıkları, Adli Tıp Raporunu, Otopsiyi Yok Saydı; Sanık Polisi Korudu” Dosyayı inceleyen Antep Bölge Adliye Mahkemesi, Şahin Öner'in ölümüne neden olduğu iddia edilen polis memuru S.K.’nin ağır ceza mahkemesinde yargılanmasına karar verdi. Böylece dava beşinci yılında, 15 Şubat 2018'de başlayabildi. TIKLAYIN - Medya “Bomba Elinde Patladı” Dedi; Otopsi, Adli Tıp, Mahkeme “Cinayet” Dedi |
Ne olmuştu? |
Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesi Şehitlik semtinde 10 Şubat 2013’te düzenlenen protesto gösterisine polis müdahale etti, 19 yaşındaki lise öğrencisi Şahin Öner hayatını kaybetti. Diyarbakır Valiliği, “bir kişinin elindeki patlayıcıyı atmak isterken yaşamını yitirdiğini” açıkladı. Ancak ön otopsi raporuna göre, Öner “trafik kazasına bağlı ezilme sonucu” ölmüştü. TIKLAYIN - "ÖLÜM SEBEBİ BOMBA DEĞİL” İHD Diyarbakır Şubesi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Serdar Çelebi bianet'e yaptığı açıklamada, Öner'in otopsi raporunu incelediklerini ve raporda, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak'ın iddiasının aksine patlayıcı izine rastlanmadığını belirtti. TIKLAYIN - DİYARBAKIR VALİSİNE SUÇ DUYURUSU Diyarbakır Barosu ve İHD Diyarbakır Şubesi, Öner'in “elindeki bombanın patlamasıyla hayatını kaybettiğini” açıklayan Vali Toprak hakkında suç duyurusunda bulundu. İki görgü tanığı da savcılıktaki ifadelerinde, Öner’in zırhlı araç çarpması sonucu öldüğünü gördüklerini anlattı. Ayrıca İHD Diyarbakır Şubesi, Öner’in ağır yaralanmasına rağmen hastaneye değil karakol bahçesine götürüldüğünü, yarım saat burada tutulduktan sonra ambulansın Öner’i hastaneye götürdüğünü açıkladı. Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi de olayla ilgili ikinci raporunda, “olay yerinde bomba kullanılmadığını” belirtti, “Şahin Öner’in ölümünün görgü tanıklarının ifadelerinde belirtildiği şekliyle polis aracının çarpması ve sürüklemesi ile meydana geldiğini” ifade etti. Ancak Diyarbakır Terörle Mücadele Kanunu 10. Maddesiyle Yetkili Başsavcılıki zırhlı aracın sürücüsü polis hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçlamasıyla görevsizlik kararı vererek dosyayı düz savcılığa gönderdi. Dört yıllık soruşturmanın ardından polis S.K. hakkında bu suçlamayla dava açıldı. Davanın ilk duruşması 29 Haziran 2017’de görüldü. Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi, Öner ailesinin avukatlarının talebini kabul ederek, olayın “taksirle öldürmek” değil, “kasten öldürme” olduğuna hükmederek, görevsizlik kararı verdi ve dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderdi. |
(AS)