Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün Genel Sekreteri Christophe Deloire, 30 Mart Yerel Seçimler arifesinde eleştirilerin odağında yer alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Baskıcı refleksleri terk edin” çağrısı yaptı.
RSF, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) gibi kurumların bağımsız hareket edemediğini belirterek şunları ifade etti:
“Medya regülasyon kurumları, devletin birer sansür organı değil gerçekten bağımsız yapılar haline gelecek şekilde esaslı bir reforma tabi tutulmalı.
“Öyle görülüyor ki Erdoğan hükümeti artan eleştirilere daha az toleransla karşılık veriyor ve bilgi akışını daha sıkı bir şekilde kontrol etmek istiyor. Özgürlük karşıtı bu yaklaşım, kaygı verici bir eşiğe ulaşan medya kutuplaşmasının daha da perçinleşmesine yol açıyor.”
“Seçimlere bir hafta kala gazetecilerin içinde bulunduğu sağlıksız ve sansür ortamını üzüntüyle karşılıyoruz” diyen RSF 1 Ocak’ta başlayan seçim kampanyaları dönemindeki sağlıksız ortamı şöyle özetledi:
Değişken cezalar
* YSK’nın görevi, 1 Ocak’ta başlayan seçim kampanya döneminde seçim mevzuatına saygıyı gözetmekken, RTÜK de, cezaların uygulanmasından sorumlu. Ancak bu kurumlar, AKP iktidarının lehinde, eşitsiz muameleye neden olabilecek cezai yaptırımlara imza attılar.
* TRT 22 Şubat-2 Mart döneminde AK Parti’ye yayınlarının yüzde 89,5’ini ayırırken muhalefetteki Cumhuriyetçi CHP’ye sadece yüzde 5, milliyeti MHP’ye yüzde 5,3, BDP’ye de 0,2 oranında bir yayın ayırdı.
* YSK, Samanyolu Haber TV’ye sekiz kez program durdurma cezası verdi. Kanalın yayın yönetmeni Metin Yıkar, son dönemde yedi programa toplam yirmi ceza verildiğini, Yayın Grubu başkanı Hidayet Karaca sürecin RTÜK’ün yayın lisanslarını iptal etmesine kadar varmasından endişe ettiklerini açıkladı.
* Mart başında YSK Cem TV’ye, “Uyan Türkiye” programında AKP aleyhinde çıkan bir kamuoyu araştırma sonuçlarını araştırmaya katılanların sayısı belirtilmeden yer verildiği gerekçesiyle biri beş, diğeri dört program durdurma cezası verildi.
Baskılar ve işten çıkarmalar
* Seçim öncesinde ortaya çıkan ses kayıtları hükümetin medyaya baskısını ortaya koydu.
* 18 Mart’ta kamuoyuna yansıyan ses kayıtlarından birinde, Başbakan’a ait olduğu iddia edilen bir ses, Habertürk Yayın Grubu yönetim kurulu başkan yardımcısı Fatih Saraç’ı, 17 Aralık operasyonundaki yayınıyla ilgili sert şekilde azarlıyor. Saraç ise konuşma sonunda, “Kendimle ilgili gerekeni yapacağım” diyor. Bir süre sonra Saraç’ın adı gazete künyesinden çıkarıldı.
* Best FM sunucusu Arzu Çağlan ve Fotomaç gazetesi muhabiri Çağdaş Doğan, Berkin Elvan’la ilgili görüşleri nedeniyle işten çıkarıldı. Doğan, Twitter üzerinden, ülke çapında tepki ve protesto dalgalarına neden olan bu olayla ilgili hükümeti ve hükümete yakın medyayı eleştirmişti. Çağlan da, Berkin Elvan’in ölümünü gözyaşları içerisinde duyurmuştu.
* Akşam gazetesi çalışanı Sibel Oral da, twitter üzerinde “Çektir git, RTE” yazdığı için Mart başından işten çıkarıldı. Türkiye gazetesi yazarı Balçiçek Pamir, Berkin Elvan’ın ölümüyle ilgili gazetesinde çıkan habere tepki olarak köşesinde yazmayı bıraktı.
Polis şiddeti ve cezasızlık
* 11-13 Mart günlerinde, en az on gazeteci, Berkin Elvan’ın ölümünü izleyen günlerde güvenlik kuvvetlerinin saldırısına uğradılar. Meltem Aslan, Çınar Özer, Selahattin Sönmez, Mert Gökhan Koç, Zuhal Atlan, Özgen Bingöl ve Hüseyin Çözen Ankara’da hedef alınanlardandı.
* Gezi Parkı eylemlerinin üzerinden on ay geçmesine karşın, eylemleri izleyen medya profesyonellerinin korunmasına dönük hiçbir önlem alınmadı. Güvenlik kuvvetleri, gazeteci-eylemci ayrımına gitmeden sistematik bir şekilde habercilere karşı orantısız müdahalelerini sürdürüyorlar. (EA)