Doğrusu muktedirler tarafından her defasında halka gidelim, halka başvuralım, halka danışalım kabilinden; sine-i millete yüz sürme tezahürleri sökün eylediğinde ne hikmetse, nereden aklıma takılırsa 1982 Anayasası'nın cuntacı generallerce refere edilmesini düşünedururum. Aklıma o günler çalınır. Ve şairin o günlerde çok haklı olarak gündem tutan şiirinden alıntı dizeler:
"Bütün renkler hızla kirleniyordu,
Önceliği Beyaz’a verdiler."
Kamuoyu takdiri...
Sene 1982’ydi. Ülkede bir Anayasa hazırlanmıştı. İçinde demokrasi de vardı, haklar da hukuklar da… Ama her şeyin bir “Ama”sı, bir istisnası vardı. Bütün işleyişin bir uygulan(a)mama hâlinin ayan beyan açıklaması da vardı. İstisnalar kural, kurallar da istisnai kanun maddesi halinde o ucube Anayasa'da tezahür etmişti. Ve bu durum kamuoyunun oyu’na, takdirine bırakılmıştı.
Ama garip bir oy kullanma hâli herkeslere sunulmuştu. Ve garip de bir propaganda hâli. 1982 Anayasası için “Evet” propagandası destekleniyor, teşvik ediliyordu. “Hayır” demek ise zinhar yasaktı. “Hayır” diyenler, deme gafletinde bulunanlar derdest ediliyordu. İki renk vardı, biri mavi, diğeri beyaz. "Evet"çiler için beyaz, "Hayır"cılar için de mavi renkleri kararlaştırılmıştı. İşte tam da o esnada şairin öncelikli olarak beyaza, kirliliği yakıştırması bilumum "hayır"cıların slogan sözü oluvermişti.
Diyarbekir’de Mehmetçik okulunda Anayasa için oy kullanacaktık. Sandık başına gittiğimizde görünen manzara aynen şöyle idi. Daha girişten itibaren yoğun güvenlik önlemleri alınmıştı. Oy pusulaları mavi ve beyaz olmakla birlikte zarfın rengi de özellikle beyaz olarak seçilmişti. Sandıklar tam da pencere önlerine denk gelecek şekilde konulmuş, oyunu kullanmaya yeltenenin sandığın önüne vardığında pusulayı sandığa atmadan eğer oyunun rengi mavi, yani hayır ise görünmesi, bilinmesi sanki caydırıcı olsun diye bilinçli olarak tercih edilmişti.
Israrlara rağmen "Hayır" demiştim
Bütün bu "Evet"e ısrarlarına rağmen 82 anayasasına hayır demiştim(k). Sonra da akşam sandıklar açılınca en azından benim kullandığım sandıkta sonuçlar ne durumda diye merak etmiştim. Aradan 25 yıl geçmiş. Yanlış anımsamıyorsam benim oyumu kullandığım sandıkta "Evet" yüzde 55, "Hayır" yüzde 45 çıkmıştı. Bütün Diyarbakır’da ise Evet oyları yine yanlış hatırlamıyorsam yüzde 63 civarında olmalıydı.
Bütün Türkiye ortalamasına göre "Evet" oylarının yüzde 90’lar civarında çıktığı göz önüne alınırsa Diyarbakır’ın sonucu manidardı. Ayrıca epeyce de sandık başına gitmeyen vardı.
Nedense şimdi 21 Ekim günü Anayasa, "Cumhurbaşkanını halk seçsin mi, seçmesin mi" diye tartışıladurur ve referandum yapılırken işte ne diyeyim ki şöyle bir film şeridi gibi insan kısmının canının haraç mezat post edildiği o gaddar günlerdeki oylamayı düşündüm.
Düşündüm ve kanaat getirdim ki, beni hiç mi hiç bu oylama, referandum ilgilendirmiyor… (ŞD/NZ)