Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Gülgün Erdoğan Tosun Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki zirveyi değerlendirdi.
Tosun Türkiye’nin kabul edecekleriyle birlikte sayısı artacak mülteciler için hazırlıksız olduğunu söyledi ve bu kadar büyük bir nüfusla nasıl başedeceği sorusunu gündeme getirdi.
Körfez Savaşı dönemindeki gibi 1 koyup 3 alma politikasının sonuçlarının mültecileri dahil Türkiye’deki herkesi zor durumda bırakacağını anlattı.
Meselenin sadece AB ile Türkiye arasında çözülemeyeceğini, Suriye ve Birleşmiş Milletler’in (BM) de taraf olması gerektiğini belirtti.
TIKLAYIN - AB İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ ANLAŞMA MÜLTECİ HAKLARINA UYGUN DEĞİL
Paranın denetimi AB’de
Tosun, Türkiye’nin masaya otururken taleplerini arttırdığını, istediği paranın neredeyse ikiye katlandığını hatırlattı.
“Bu AB tarafından ne kadar kabul edilebilir göreceğiz…
“AB Suriye’yle sınır komşusu olmak istemiyor. Bunun için de bir tampon ülke haline gelecek olan Türkiye’de tutmanın yollarını arıyor.
“Bu arayışta AB’nin taleplerinin Türkiye tarafından ne kadar karşılanabilir olduğu Türkiye’nin taleplerinin AB tarafından ne kadar karşılanabilir olacağından daha önemli hale gelecek.
“Çünkü Türkiye’ye verilecek paranın denetimi AB’de olacak. “
Türkiye hazırlıklı mı?
Gülgün Erdoğan Tosun Türkiye’nin büyük bir göç dalgasının içinde olduğunu, geri kabul anlaşması gerçekleşirse AB’den geleceklerin yanısıra halihazırda Mısır’a, Lübnan’a, Ürdün’e göç etmiş olan Suriyelilerden de gelecekler olabileceğini söyledi.
“Onların içinden de imkanlar daha iyi diye Türkiye’ye gelmeye çalışanlar olursa Türkiye beş milyona yakın mültecinin altından nasıl kalkacak?
“AB’den gelecek yardımlarla barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi pek çok alanda hizmet vermek zorundasınız. Bu olumlu ortamın sağlanması Suriye’den yeni göçleri arttırır mı, analiz edilmesi gerekiyor. Aksi halde Türkiye’nin kendisini bir tampon ülke haline getirmenin sonuçları ne olur, bunun incelenmesi gerekiyor.
TIKLAYIN - MÜLTECİLERİN "MİSAFİRLİĞİ" BİTTİ
Anadilde eğitim
“Mesela Suriye’den geleceklere verilecek eğitimde anadilde eğitim hakkının sağlanması lazım. Ama Türkiye anadilde eğitimi kendi içinde bile henüz açıklığa kavuşturmadı. Nasıl çözeceğiz?
“Sağlık sisteminin sağlıklı işlediğini söylemek mümkün değil. Türkiye ekstra artan sağlıkla ilgili ihtiyaçları kısa sürede nasıl karşılayacak?
“Bunların bir plan dahilinde nasıl gerçekleştirileceği sıkıntılı ve soru işaretleriyle dolu.”
Türkiye nasıl başa çıkacak?
Meselenin insani yanının öne çıkması gerektiğini de vurgulayan Tosun “savaşla sınanan sadece Türkiye ya da Suriyeliler değil” dedi.
“Sadece biz parayı verelim geri kalanı Türkiye halletsin diyerek çözülecek bir sorun değil.
“Türkiye bu kadar nüfusla başa çıkabilir mi, temel meselemiz bu bizim.”
TIKLAYIN - AB-TÜRKİYE ZİRVESİ'NDE PRENSİPTE ANLAŞMA, 2. TOPLANTI 18 MART'TA
Mültecilerin hakları
Tosun’un öne çıkardığı noktalardan biri de Türkiye’deki mültecilerin haklarıyla ilgiliydi.
“Buraya gelenlerin yurttaşlık hakkı olacak mı? Bu hakkın içinde neler olacak?
“Bizim AB’den taleplerimiz arasında vizesiz seyahat ve müzakerelerin hızlandırılması da var. Bu haklardan da yararlanabilecekler mi?
“Vizesiz rejim anlaşmasının sınırları ne olacak? Mesela şu anda bile, üniversitelerde Erasmus anlaşmasıyla Avrupa’ya gitmek isteyen Ortadoğu kökenli öğrencilerimizi mülteci olabilirler korkusuyla kabul etmiyorlar…”
1 koyup 3 alma zihniyeti
Mülteci meselesine tüm dünyanın sahip çıkması gerektiğini hatırlatan Tosun, AB’nin kendi sınırlarını korumak üzerine hareket etmesinin eleştirilmesi gerektiğini söyledi.
“Ancak daha da önemlisi bizim hazırlığımız var mı?”
“Hatırlarsanız Körfez krizi ortaya çıktığında da 1 koyup 3 alma politikası vardı. Yine aynı mantıkla hareket ediyorsak o dönemin sonuçlarına bakmak gerekiyor.
“Bazen geçmiş bu konuda aydınlatıcı olabiliyor. Biz şu anda mülteci meselesine hazırlıklı değiliz. Bu sadece parayla çözülebilecek bir mesele değil.
“Sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamakta bile çok sorunlu bir noktadayız, hiçbir hazırlığımız yok. Eğer1 koyup 3 almak gibi bir zihniyetle masaya oturduysa bunun sonuçları bizi de mültecileri de zor durumda bırakabilir.”
Suriye ve BM taraf olmalı
Tosun sorunun çözümünde Suriye ve BM’nin de taraf olmasının zorunluluğunu ise şöyle ifade etti.
“Mülteci meselesini çözümünde üçüncü ve dördüncü ayaklar eksik. Sadece AB ve Türkiye’nin arasında çözebileceği bir mesele değil.
“Koşullar düzeldiğinde bu mülteciler geri dönecekse o zaman Suriye devletinin de üçüncü taraf olarak masada olması gerekmiyor mu? Bu Esad meselesi değil, kişilerden bağımsız olarak bir devlet meselesi, bugün Esad olur, yarın başkası… Sonuçta bu insanlar Suriyeli, bir devletleri var.
“Dördüncü taraf da kendisini göremediğimiz BM. Bu küresel bir insani mesele halini aldı. O zaman BM’nin devrede olması gerekmiyor mu? Eğitimden sağlığa verilecek hizmetlerin bir kısmının da BM tarafından üstlenilmesi gerekmiyor mu?
“Bir başka nokta güvenliğin sağlanması. Çünkü Suriyeli mültecilerle birlikte savaştaki birçok grubun üyeleri de sızıyor. Türkiye’dekiler gibi bizzat mültecilerin de hayatları tehlikede değil mi? O zaman BM’nin de güvenlik açısından dördüncü taraf olarak devrede olması gerekiyor mu, gerekmiyor mu; bunlar tartışıldı mı?
“Durumun stabil hale gelmesinden sonra mültecilerin geldikleri yere dönebilmesi için gerekli koşulların kendi ülkelerinde hazırlanması gerekmiyor mu, bunun için devletleri taraf olmalı.” (YY)