Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaşadığı fikir ayrılıklarının ardından görevinden ayrılan eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun yerine atanan Prof. Dr. Mehmet Görmez'in, Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Faaliyetleri Merkezi Başkanı Ayşe Sucu'yu görevden alması tartışmaları da beraberinde getirdi.
Kadın Faaliyetleri Merkezi'nin 28 yönetim kurulu üyesi topluca istifa ederken Sucu'nun "modern İslam"a ilişkin görüşleri nedeniyle görevinden alındığı öne sürüldü. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada ise "yeniden yapılandırılma" gerekçe gösterildi.
Peki Diyanet İşleri Başkanlığı ne zaman, hangi amaçla kuruldu? Diyanet Vakfı'nın kurumla bağlantısı ve faaliyetleri neler? Kurumun yeniden yapılandırmaya ihtiyacı var mı? Prof. Mehmet Görmez, gerekli değişimi sağlayabilir mi?
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İştar Gözaydın, dinin Türkiye'de bir kamu hizmeti olduğu görüşünde. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yeniden yapılandırılması gerektiğini savunuyor. Gözaydın'a göre, Prof. Görmez, bu konuda gerekli adımları atabilir, kuruma yeni bir açılım getirip bazı katı uygulamaları gevşetebilir.
"Türkiye Cumhuriyeti'nde dinin tanzimi - Diyanet" başlıklı kitabının yazarı Gözaydın, bianet'in sorularını yanıtladı:
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluş amaçları ve faaliyetleri neler?
Osmanlı Devleti'nde din işleri Şeyhülislam eliyle yürütülürdü. Cumhuriyet dini bir rakip olarak gördü. Ama ortadan kaldırmak yerine kendine uygun din anlayışını Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla üretmeyi tercih etti. Devlet, din bilgisini kendisi üretmek istiyor ve bu vesayetçi uygulama, Cumhuriyet'in kuruluşundan beri sürüyor.
1961 Anayasası; Diyanet İşleri Başkanlığı'nı bir Anayasa kurumu olarak düzenledi. Diyanet İşleri Başkanlığı, 2010'a kadar tam bir kanunu olmadan idare edildi.
1 Temmuz 2010'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) kabul edilen 6002 sayılı yasa ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın teşkilat yapısı yeniden şekillendirildi. Aslında yeni düzenleme fazla bir değişiklik getirmiyor, var olan örgütsel yapıya kanun niteliği kazandırıyor.
Diyanet İşleri Vakfı'nın kuruluş amacı ve faaliyetleri nelerdir?
Diyanet İşleri Vakfı, 1975'ten beri faaliyette. Vakıf senedinin ikinci maddesinde kuruluş amacı, "İslâm dininin gerçek hüviyeti ile tanıtılmasında, toplumun din konusunda aydınlatılmasında Diyanet İşleri Başkanlığı'na yardımcı ve destek olmak, gereken yerlerde cami yapıp donatmak, fakir hastalar için tedavi kurumları açıp işletmek, zekat, fitre gibi Müslüman vatandaşlarımız tarafından yapılacak yardımları şartlarına uygun olarak toplumdaki ihtiyaç sahiplerine intikal ettirerek sosyal yardım ve hizmeti geliştirmek" olarak tanımlanıyor.
Vakıf, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın en büyük mali destekçisi. 1982'den bu yana yayıncılık ve matbaacılık alanında da faaliyet gösteriyor.
1993'te vakfa bağlı İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) kuruldu, daha sonra 29 Mayıs Üniversitesi'ne dönüştürüldü. Ardından vakfın teşkilat yapısı, Kadın Faaliyetleri Merkezi Müdürlüğü'nü de içerecek şekilde genişledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı'nın yönetim kadroları arasında ilişki var mı?
Vakıf bir özel hukuk kuruluşu. 1980'lerden beri Türkiye'de hemen bütün kamu kurumlarının bir de vakfı olduğunu görüyoruz. Bunlar kısıtlı devlet bütçesini, finansal mali problemleri çözmek, katı bürokrasiyi aşmak için kurulmuş yapılar.
Vakıf kadrolarının büyük çoğunluğu aynı zamanda, ilintili olduğu kuruluşun da personeli. Diyanet'te de durum böyle. Bence sakıncalı bir durum ama bu işleyiş örneğin İçişleri Bakanlığı için de geçerli.
Diyanet'in yeniden yapılanmasına ihtiyaç var mı?
Diyanet İşleri Başkanlığı, personel yapısı, örgüt genişliği ve işlevleri bakımından çok önemli bir örgüt. "Yeniden yapılandırmaya" ihtiyaç duyuyor. Ancak değişikliklerin ilgili taraflar tarafından müzakere edilmesi, uzun uzadıya görüşülüp tartışılması lazım.
Şimdiki yapıda Diyanet İşleri Başkanı'nı Başbakan öneriyor, Cumhurbaşkanı atıyor. Üniversitelerde olduğu gibi örgütün içinden adayların tespit edilip sunulması, oradan seçilmesi gibi yöntemler düşünülebilir.
Bu haliyle Ankara İlahiyat Fakültesi'nin hocaları ağırlıklı olarak üst kademelerde yer alıyor. Yeni Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez de bunlardan biri. İlginç birtakım gelişmeler sağlayabileceklerini, açılım getirebileceklerini, birtakım katı uygulamaları gevşeteceklerini düşünüyorum.
Ben dinin Türkiye'de bir kamu hizmeti olduğu kanaatindeyim. Diyanet kurumunun varlığını sürdürmesinin gerekli ve hukuka uygun olduğunu düşünüyorum.
Laiklik, iki kere iki dört eder gibi bir tanıma sahip değildir ve her ülkenin kendi sosyal, siyasal şartlarına uygun gelişen bir tanımdır.
Diyanet'le ilgili en sorunlu alan, Alevilik olabilir. Kamu hizmeti sunulurken eşitlik ilkesinin güdülmesi gerekir ve henüz eşitlik ilkesinin gerçekleştiğini görmüyoruz. Bilakis, asimilasyon olarak nitelendirebileceğimiz uygulamalar var. Ancak farklı uygulamalar gelişeceğini düşünüyorum ve Diyanet kurumu için de bunun değişmesi çok önemli, gerekli.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nda ve vakıfta kadınların ağırlığı ne kadar?
Kadınlar Diyanet içinde kısıtlı temsil edilen bir grup. 2008'de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaklaşık 85 bin personeli vardı ve bunların yalnızca 4 bin kadarı kadındı. O tarihten sonra Diyanet, yurt dışında görevlendirilmek üzere personel sınavı açtı. Basında, sınavda başarı sağlayan kadın vaiz ve müftü yardımcılarının Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD), Avustralya'da, Almanya'da görevlendirildiği yer aldı. (BB)