Öğretim üyesinin cezalandırılması yönünde duruşma savcısının 14 Aralık’ta verdiği esas hakkındaki mütalaasına uyan Mahkeme, 5816 Sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanun” uyarınca Yayla’yı mahkum etti.
Yayla’ya hapis cezası ve yargı denetimi
“Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret ettiği” gerekçesiyle cezalandırılan Yayla’nın avukatları, yarın (29 Ocak) karara itiraz edeceklerini açıkladılar. Prof. Dr. Yayla ise, bir yıllığına öğretim üyesi olarak görev yaptığı Londra’da olduğu için duruşmaya katılamadı.
Duruşmayı Liberal Düşüce Topluluğu üyeleri ve İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) temsilcileri de, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İzmir İl Gençlik Kolları'nın önceki yıl düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmadan sanık olan öğretim üyesine destek vermek için izlediler.
Nalan Erkem, Murat Dinçer ve Raşit Sarıkaya’dan oluşan sanık avukatlarının ifade özgürlüğüne vurgu yapan savunmalarını dinleyen mahkeme, Yayla’yı önce bir yıl hapisle cezalandırdı; suçun umuma açık yerde işlendiğine kanaat getirerek cezayı bir yıl altı aya çıkardı.
İyi halden altı bir oranında indirim yapan mahkeme, 15 aylık hapis cezasını erteledi ve öğretim üyesinin iki yıl süreyle denetime tabi tutulmasına hükmetti.
10 Aralık’ta esas hakkındaki mütaalasını sunan savcı, sanık Yayla'nın sözlerinin, bilimsel açıklama boyutunu geçtiğini ve Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret içerdiğini savunmuştu.
Yayla’nın dava konusu sözleri
“... Ama Türkiye bunları tartışacak. Türkiye bunları tartışma durumuna gelmiştir. AB süreci her türlü problemlere rağmen ilerlerse önümüzdeki yıllarda bunları rahatlıkla tartışırız. Bize soracaklar. 'Neden her yerde Atatürk heykeli var?' diye soracaklar. 'Neden her dairede aynı adamın fotoğrafları asılı?' diye soracaklar. 'Kemalizm Türkiye'nin problemidir' falan diye.. Bizimkiler şiddetle tepki gösterirler buna; ama eninde sonunda tartışacağız.
“Üstünden atamazsınız, eninde sonunda tartışacaksın. Ya bu kulübe üye olacaksın. Süreçte Hollanda'da ne oluyorsa siyasi alanda o olacak ona benzer bir şey olacak ya da 'Ben bu kulübün ülkesi değilim, Ortadoğu'nun ülkesiyim.' diyeceksiniz. Bizim rejimimiz Ürdün'le beraber, Suriye'yle beraber diyeceksin. Benim arzum şu ki, bu şeyler toplumda tartışılsın; ama sonunda büyük bir kavgaya yol açmasın. Sürtüşmeye yol açmasın. Makul bir şekilde tartışılsın. Hiçbir kimseyi rencide etmeden, hiç kimseyi aşağılamadan çözümlenmesi gereken problemler çözülsün. Ben üniversite hocasıyım, bu şeylere kafa yormak zorundayım. Bunları insanlara aktarmak zorundayım. Karşı tezlerin çıkmasını isterim...”
11 kişi yargılandı, 2'si hapse girdi
Yazar Mustafa İslamoğlu ve gazeteci Hakan Albayrak da aynı suçlamayla tutuklandılar ve çeşitli sürelerle hapis yattılar; Peri Yayınları sahibi Ahmet Önal hapse mahkum oldu.
Gazeteci İpek Çalışlar, Yayıncılar Ragıp Zarakolu ve Fatih Taş, çevirmenler Lütfi Taylan Tosun ve Aysel Yıldırım, Özgür-Der Çocuk Kulübü yöneticilerinden Zehra Çomaklı Türkmen, gazeteciler Mehmet Terzi ve Oral Çalışlar kovuşturmalık oldular. (EÖ/TK)