Dün, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Çevik Kuvvet Müdürlüğü hakkında NATO zirvesi sırasında meydana gelen olaylarda "görevi kötüye kullanmak ve demokratik hakların kullanımını engellemekten dolayı" suç duyurusunda bulunan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, genellikle başvuruların büyük bölümünün takipsizlikle sonuçlandığını belirtiyor.
İHD İstanbul Şube Sekreteri Şaban Dayanan, savcıların, polisle sürekli muhatap oldukları için polis aleyhine yapılan suç duyurularında cesur davranmadığını ve genellikle takipsizlik kararı alındığını belirtiyor.
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), savcıların "devlet politikasını savunma siyasi görüşü ile hareket ettiği"; esas olarak bir zihniyet değişikliği gerektiği görüşünde.
İstanbul Barosu eski Başkanı Av. Yücel Sayman, suç duyurularında ne kadarının takipsizlikle sonuçlandığı konusunda araştırma yapılması gerektiğine işaret ettikten sonra, gözlemlerine göre genellikle takipsizlik kararı verildiğini belirtiyor.
Av. Sayman, yargı sistemi içinde daha doğru işeyecek bir mekanizma kurulmak isteniyorsa, suç duyurularından sonra soruşturma yapacak merciin, örgütlenme olarak hiçbir bakanlığa bağlı olamayan, mali özerkliği ve bilimsel laboratuarları olan, bilimsel çalışacak, adli bir kolluk gücü olması gerektiğini söylüyor.
Savcılar polisi karşılarına almak istemiyor
Yılda yaklaşık 20 kadar suç duyurusunda bulunan İHD İstanbul Şube Sekreteri Şaban Dayanan, bu suç duyurularının yüzde 98'ine yanıt aldıklarını ancak hemen hepsinin takipsizlik kararı ile sonuçlandığını belirtiyor.
Dayanan, "Bazı suç duyurularında, küçük bir kimlik bilgisi eksikliği bahane ediliyor ve takipsizlik kararı veriliyor" diyor ve ekliyor:
"Emniyet yetkililerine ilişkin soruşturmalarda bir yanlılık ortaya çıkıyor. Savcılar cesur davranmıyor. Örneğin savcıların bir kısmı, polisten dayak yediği için suç duyurusunda bulunmuş insanlar hakkında 'polise mukavemet' suçundan dava açıyorlar veya polise mukavemet olduğu için polisin zor kullandığını gerekçe gösterip takipsizlik kararı veriyorlar"
Şaban Dayanan, NATO karşıtlarının maruz kaldığı polis şiddetine ilişkin yaptıkları suç duyurusunun veya tek tek kişilerin yapacağı suç duyurularının da bir dava açılmasına kadar gitmeyeceği ve takipsizlikle sonuçlanacağı görüşünde.
Dayanan, "Tüm delilleri toplayan polis. Delilleri soruşturacak bir adli kolluk gücü yok" diyor.
AİHM'e gitmek lazım
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı'ndan (TOHAV) Av. Ruhşen Doğan polisin gösteri yapanlara uyguladığı şiddete ve buna bağlı suç duyurularına ilişkin olarak 16 Mart'ta Beyazıt Meydanı'nda yapılan mitingi örnek gösterip, mitingde gaz kullanımı, dayak, hatta duvardan atma gibi olaylar meydana geldiğini anlatıyor.
Av. Doğan, TOHAV ve tek tek kişiler olarak yaklaşık 32 suç duyurusu yaptıklarını, başvuruların İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nda bir dosyada toplandığını, ancak henüz savcılıktan soruşturma açılıp açılmayacağına ilişkin bir karar çıkmadığını belirtiyor.
"Savcılarda soruşturmayı bitirme ve kamu davası açma yönünde bir çaba görmüyoruz" diyen Doğan, buna karşın adı geçen gösteriye katılmış yaklaşık 7-10 kişi hakkında savcılığın soruşturma açtığını belirtiyor.
Doğan, "Basın açıklaması yapmadıkları ve mağdur oldukları halde, polis kamerasıyla tespit edilen bu kişiler aleyhine Savcılık 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefetten soruşturma açtı" diyor.
Soruşturma kapsamında savcının polisin amiri durumunda olmasına rağmen gerekli işlemleri yapmamasını, savcıların "devlet politikasını savunma siyasi görüşü ile hareket etmelerine" bağlayan Doğan "Savcılar karşıt görüşlü diye tanımladıkları kişileri savunuyor durumunda kalmak istemiyorlar" diyor.
Ruhşen Doğan, polislerin insan hakları eğitiminden geçtiklerinden sözedilmekle birlikte bu eğitimin uygulamaya yansımadığını söyleyerek "gerek savcılarda gerekse poliste zihniyet değişikliği lazım" diyor.
TOHAV'ın bir davaya ilişkin olarak hakimi şikayet ettiğini, ancak Adalet Bakanlığı'nın soruşturma izni vermemesi nedeniyle dava açtıklarını anlatan Doğan, İHD ve diğer sivil toplum örgütlerinin ve tek tek kişilerin "suç duyurusunda bulunmasının gerekli olduğu" görüşünde.
Doğan, NATO olaylarına ilişkin olarak "İHD'nin suç duyurusu yapması doğru bir şey. Ancak takipsizlik kararı gelirse, takipsizliğe Ceza Mahkemesi'nde itiraz davası açıp sonra doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gitmek lazım" diyor. (YS/EÜ)