Antalya'da polis memuru Mehmet Ergin, "dur" ihtarına uymadığı iddiasıyla 18 yaşındaki Çağdaş Gemik'i öldürmekten yargılandığı ve 16 yıl 8 ay hapse mahkum edildiği dava Yargıtay kararı bozunca yerel mahkemede yeniden yargılanmaya başladı.
27 Ekim 2008'de işlenen cinayetle ilgili Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında, Yargıtay kararı okundu. Mahkeme Başkanı ve iki üyenin raporlu olması nedeniyle yargılamayı 19 Nisan'a bıraktı.
"Yargıtay kararı çelişkili"
Konuyla ilgili olarak bianet'e konuşan Gemik Ailesi'nin avukatı Münip Ermiş, Yargıtay'ın kararının tamamen hukuk dışı olduğunu söyledi. Yargıtay kararında yer alan çelişki ifadeleri işaret eden Ermiş, şu ifadelere yer verdi:
"Yargıtay bir yandan polisin silah kullanmasını gerektirecek bir durum olmadığını söylerken diğer yandan polisin hayati bölgeleri hedef alarak ateş ettiğine dair somut kanıt yok diyor. Ancak yine Yargıtay raporuna göre Çağdaş Gemik ensesinden, yani hayati bölgesinden giren tek kurşunla öldürüldü"
Uygulanması istenen maddenin, "yaralama sonucu ölüme sebebiyet vermek" olduğunu söyleyen Ermiş, bu maddenin ancak polisin birini bacak ya da kol gibi "hayati olmayan bölgeden" vurması sonucu yaralaması neticesinde, kişinin ölmesi durumunda uygulanabileceğini söylüyor.
Polisin tabancasından çıkan iki mermiden birinin Çağdaş Gemik'in ensesine girip yüzünden çıktığını söyleyen avukat Münip Ermiş, Yargıtay'ın hâlâ polisin hayati bölgeleri hedef alarak ateş ettiğine dair somut kanıt olmadığını söylemesine söyleyecek bir şey olmadığını ifade etti.
"Türkiye AİHS'nin 2. maddesini ihlâl etmiş olur"
Dün gerçekleştirilen duruşma sonrası basın açıklaması yapan Ermiş, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) tarafı olduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca iç hukukun bir parçası olduğunu hatırlattı.
Ermiş, açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"AİHS'nin yaşam hakkını koruyan 2. maddesinde belirtilen zorunluluklar karşılanmalı, ulusal mahkemeler kişilerin hayatlarına mal olabilecek ve/veya onları maddi ya da manevi zarara uğratabilecek davranışları hiçbir zaman cezasız bırakmamalıdır. Bir devlet görevlisi 2. ve 3. maddelere aykırı bir davranışta bulunmakla suçlanıyorsa, verilecek mahkumiyetin yaşam hakkına yönelen saldırıya uygun ağırlıkta olması gerekir."
Basın açıklamasında, Yargıtay'ın "yaralama sonucu ölüme sebebiyet vermek" kararının mahkeme tarafından uygulanması durumunda sanığın alacağı cezanın kesinlikle işlediği fiille orantılı olmayacağı ve bu durumda Türkiye'nin bir kez daha Yaşama Hakkını düzenleyen AİHS'nin 2. maddesini açıkça ihlal etmiş olacağı vurgulandı. (EKN/EÖ)