Independent gazetesinderı Patrick Cockburn, bugünkü yazısında Êzidîler’in Afrin’e yapılan “Zeytin Dalı Operasyonu”ndan sonra maruz kaldığı baskıları ve bölgedeki demografik değişim çabalarını ele aldı. Cockburn yazısında, 63 yaşındaki bir Êzidî çiftçinin, bölgedeki Êzidîlerin ölüm tehdidiyle zorla müslümanlaştırıldığını söylediğini aktardı.
Evlerine dönmek isteyen Afrinlilerin kontrol noktalarından geçmelerine izin verilmediğine ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) raporuna ve Doğu Guta’da yerinden edilenlerin Afrin’e yerleştirildiğine ilişkin Suriye İnsan Hakları Gözlemevi raporuna dikkat çeken Cockburn, Doğu Guta’da rejimle savaşan en önemli silahlı gruplardan Faylaq al-Rahman’ın komutanı Abdul Nasser Shamir’in kurmaylarıyla Afrin’e yerleştiğini belirtti.
Cockburn'ün yazısının tamamının çevirisini yayınlıyoruz.
ÖSO militanı: “Burası artık Kastel Cindo değil, Kudüs”
Êzidîler daha önce IŞİD katliamına uğramış, Êzidî kadınları toplu tecavüze maruz kalmışlardı. Şimdiyse, Kürt yerleşimi Afrin’in Türkiye destekli kuvvetler tarafından ele geçirildiği 18 Mart’tan beri ölüm tehdidiyle zorla müslümanlaştırılıyorlar. Bölgedekilere göre İslamcı muhalifler, bölgedeki Êzidî köylerini işgal ederek ibadethaneleri yok etti.
63 yaşındaki Êzidî çiftçi Shekh Qamber Afrin’den kaçmış. The Independent’a verdiği röportajda kalmayı tercih edenlerin durumunu anlatıyor. Bazıları İslamcılar tarafından camiye getirilerek zorla müslüman yapılıyor. Tanıdığını söylediği 70 yaşındaki bir adam gibi bazılarıysa yemek ve tıbbi bakım karşılığında kandırılmaya çalışılıyor.
Êzidî köylerinin isimleri bile değiştiriliyor. Qamber, Azez yakınlarında kaçmaya çalışırken kendisini tutuklayan ve sorgulayan İslamcı militanın söylediklerini aktarıyor; nereli olduğu sorusuna Kastel Cindo (Afrin yakınlarında bir yerleşim) cevabını verdiğini, bunun üzerine Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanının: “Burası artık Kastel Cindo değil, Kudüs. Buraya Filistin’in başkentinin adını vereceğiz. Bu bölge kâfirler tarafından işgal edilmişti; şimdi gerçek sahiplerine ve isimlerine dönüyor. Buraya topraklarımızı geri almaya ve kafanızı kesmeye geldik” dediğini aktarıyor.
Ölüm tehdidine karşılık olarak “Tanrı ne isterse öyle olur” şeklinde cevap veren Qamber, kendisini sorgulayan militanın sesini kesmesini ve kâfir olduğunu söylediğini anlatıyor. Qamber’e göre yaşlı ve hasta olduğu için bir süre sonra bırakılmış. Bir şekilde kuzeydoğu Suriye’de ABD’li 2 bin asker ve YPG tarafından korunan Kürt yerleşimine ulaşmış.
Videolarında El Kaide sloganları atıyorlar
Türk askeri komutası altındaki Özgür Suriye Ordusu’nda çoğu Sünni Arap savaşçı eski IŞİD ve El Kaide militanı. Videolarında, bölgedeki Kürtleri kâfirler olarak tanımlayan militanlar El Kaide sloganları atıyorlar.
Qamber’e göre, Türk işgalinin başladığı 20 Ocak dolaylarında düşen Kastel Cindo nüfusunun çoğu Êzidî. Qamber, “Bazıları kaçtı fakat diğerleri kalma riskini göze aldı çünkü evlerini ve topraklarını kaybetmek istemiyorlardı. Kalanlar sonra camiye götürüldü ve kendilerine İslam üzerine dersler verildi. Êzidî ibadethaneleri ve tapınakları militanlar köye girdikten sonra havaya uçuruldu ve yok edildi” diyor. Êzidîlik dini Zerdüştlük, Musevilik, Hristiyanlık ve İslam’dan inanışlara dayanıyor.
Qamber, başka Êzidî köyleri olan Burj Abdalo, Basufane, Faqira ve Tirende’den insanlarla konuştuğunda hepsinden, “militanlar Êzidîlere İslami dualar öğretiyor” bilgisini aldığını aktardı.
Türk askeri ve Arap yardımcılarının kendi evlerine dönen insanların bu duruma düşmelerinde suçlu olduğunu belirten Qamber, “Ağustos 2014'te IŞİD tarafından işgal edildiğinde, Kuzey Irak'ta Sincar'daki (Kürtçe Şengal) Êzidîlerin korkunç kaderlerinin iyi bilinmesi gerekiyor” diyor ve soruyor: “Neden Şengal’de Êzidî kadınlarının zorla seks kölesi olarak alınması ve bizim gururumuzun kırılmasından ders alınmıyor?”
Êzidîlerin şimdiki endişesi ise, IŞİD’in yenilmesinden sonra Türklerin 1970’lerde olduğu gibi doğrudan ya da Özgür Suriye Ordusu gibi IŞİD benzeri İslami cihatçı örgütler vasıtasıyla kendilerine saldırmaları.
BM raporu: Evlerine dönmek isteyenlerin geçmesine izin verilmedi
Afrin’in Türk ordusu ve Arap müttefikleri tarafından işgal edildiği 18 Mart tarihinden beri bölgeden sınırlı sayıda bilgi geliyor. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinatörlüğü Ofisi’nin (OCHA) 16 Nisan tarihli son raporuna göre 137 bin insan Afrin’den ayrılmak zorunda kaldı, 150 bin kişi yerinde kaldı ve kalanların 50 bini şehirde 100 bini kırsalda. Raporda insanların hareket özgürlüklerinin ciddi anlamda kısıtlandığı ve evlerine dönmek isteyenlerin kontrol noktalarından geçmelerine izin verilmemesi sebebiyle bunu başaramadıkları açıklandı. Raporda kontrol noktalarında kimin sorumlu olduğu belirtilmese de, bölgedeki tek otorite olduğundan, orada olanların Türk askeri ya da Arap yardımcıları olduğunu söyleyebiliriz.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi: Doğu Guta mültecileri Afrin’e yerleştiriliyor
Çoğu insana göre tarafsız veya muhaliflerin destekçisi olan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) raporlarına göre Afrin’deki birçok kaynak, Qamber’in bahsettiği, Türk ordusu ve Arap müttefikleri tarafından yürütülen mezhep odaklı etnik temizliği doğruluyor. Raporlara göre “Doğu Guta’da yerinden edilenler Afrin’e yerleştiriliyor.” Doğu Guta’da rejimle savaşan en önemli silahlı gruplardan olan Faylaq al-Rahman’ın komutanı Abdul Nasser Shamir, kurmaylarıyla Afrin’e yerleşti.
Doğu Guta’da yerlerinden olan diğer insanlar ise Kürtlerin kaçtıkları evlere yerleştiriliyor ve bu insanlar yerleşmek istememelerine rağmen dönmelerine izin verilmiyor.
Doğu Guta mültecileri Afrin’deki demografik değişimin aleti olmaktan rahatsız
Doğu Guta mültecileri Afrin’deki Kürt nüfusu Araplarla değiştirerek yapılan demografik değişimin aleti olmaktan rahatsız. Mülteciler, Suriye ve Rus hükümetinin nüfusu değiştirme planlarına karşı oldukları gibi bu plana da karşı olduklarını açıklıyorlar. Doğu Guta’daki bombardıman 1800 civarında sivilin ölümüne ve altı bin insanın yaralanmasına neden olmuştu. SOHR raporunda ayrıca, Türkiye’nin Afrin’de yaptığı etnik temizliğin bir medya karartması içinde yapıldığı ve uluslararası kamuoyu tarafından görmezden gelindiği söyleniyor.
Êzidî Kürtler, 2014’te IŞİD tarafından yapılan katliamın ve köleleştirmenin tekrarlanmasından korkuyorlar. Qamber, eşi Adula Mahmud Safar ile Kamışlı’nın doğusunda, Kürtlerin kuzeydoğu Suriye’de Rojava ismini verdikleri fiilî devletin başkentinde güvende yaşıyor. Fakat gelecek ile ilgili kötümserler, çünkü Rojava’nın geri kalanının da Türkiye tarafından işgal edileceğini düşünüyorlar.