1 Ekim 2011 itibariyle yürürlüğe giren Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 120. maddesine göre, "Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığı'nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda."
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Güçlü Sevimli, değişikliğin hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) hem de Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledi. Sevimli, konuyla ilgili özetle şu açıklamayı yaptı:
* Değişikliğin nedeni, "davaların hızlı sonuçlanması" olarak açıklandı oysa durumun bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değil. Aksine, değişiklik ile çok net bir şekilde hak arama özgürlüğü ortadan kaldırılmaya çalışıyor. Bu, "Parası olmayan dava açmasın, hakkını aramasın" mantığıdır. Yargılamaların hızlandırılmasının veya mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesinin yolu bu olamaz.
* Türkiye'deki yargılama hukuku bir bütün olarak tekrar organize edilmek isteniyor. Avukatlık mesleği, savunma hakkı, hak arama özgürlüğü ortadan kaldırılmak isteniyor. 120. maddeyle getirilen değişiklik de bunun bir parçasıdır.
Şimdiden davadan vazgeçenler oldu
* Yasanın 120. maddesindeki hüküm, idari davaları ve ceza davalarını kapsamıyor. Değişiklik en çok iş davaları bakımından vahim sonuçlar doğuracak. Zira iş mahkemelerinde dava açan işçiler zaten mali açıdan son derece sıkıntılı durumdalar. İşçilerden daha dava açarken tüm yargılama giderlerini peşin istemek, onlara "dava açtırmama" ile aynı anlama gelecek. Yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren iş davalarını açmaktan vazgeçen işçilerin olduğunu duymaya başladık. Bunun arkası da gelecektir.
* Öte yandan belli davalara yoğunlukla bakan avukatların iş potansiyelleri de ortadan kalkabilir. Örneğin sadece iş davalarına bakan avukatlar bu durumdan olumsuz etkilenecek.
* Talep edilen harç miktarı davanın konusu olan parasal miktara göre belirlenecek. Ancak buradaki sıkıntı, iş davalarında keşif veya bilirkişi ücretlerinin daha dava açılırken davacı işçiden peşin alınması. Böylece dava harcıya birlikte ortaya çok yüksek bir yekun çıkabilecektir.
"Esas sorun yargı sistemi"
* Davalının ödeyeceği miktar doğrudan davanın konusuysa ve dava alacak davası ise baştan ödenecek miktar çok yüksek meblağları bulabilir. Özellikle gayrimenkul ve ticari davalarda bu miktar astronomik rakamlara çıkabilir.
* Yeni yasa, Anayasa'nın 2., 10. ve 13. maddelerine de aykırı. Bir devlet kendisine "hukuk devleti" diyorsa vatandaşların hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırması gerekir. Oysa uygulama bunun tam tersi. Bu anlamıyla düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) de aykırı olduğu kanısındayım.
* Sorun aslında bir bütün olarak yargı sisteminin kendisi. Devlet kendi bekası için tehlikeli gördüğü durumlarda yasayı da tanımama noktasına geliyor. Bugün artık siyaset, hukuk enstrümanını sürekli ve kendi istediği şekilde kullanıyor. İstendiğinde hangi davaların ne kadar kısa sürede bitirilebildiğini biliyoruz. Sorun bir bütün olarak baştan aşağıya sistemin kendisindedir düşüncesindeyim. (AS)