Milliyet, Vatan, Radikal, Sabah, Tercüman, Türkiye, Posta, Yeni Şafak, Akşam, Star, ve Hürriyet'in kendi köşe yazarlarının, Genel Kurmay Başkanı'nın açıklamasına ilişkin değerlendirmeleri "Olgunluk Dersi" başlığı altında veriliyor. "'Kıbrıs'ta karar halkın' ve 'Laikliği sonsuza kadar koruyacağız' mesajı veren Orgeneral Hilmi Özkök'ün açıklamasını değerlendiren köşe yazarları, Paşa'nın 'olgunluk ve akıl' dersi verdiği görüşünde birleşti" deniliyor.
AB'deki Genel Kurmay Başkanları!
Görüşleri alınan köşe yazarları içinde Milliyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol, "Orgeneral Özkök medeni ülkelerde askerler nasıl konuşursa aynen öyle konuştu" görüşünü ileri sürerken, medeni ve batılı ülkeler örneğini Vatan Gazetesi'nden Güngör Mengi de şöyle vurguluyor. "Kürsüde Avrupa Birliği (AB) üyesi bir ülkenin Genelkurmay Başkanı'na yakışan bir sorumluluk, açıklık ve denge içinde davrandı" diyor Mengi.
Tercüman Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, "Esasında hiçbir demokratik ülkede askerler, siyasi merciden talimat veya izin almadan basın toplantısı düzenleyemez,.demokrasilerde askerler görüş belirtmezler" görüşünü dile getiriyor.
Hürriyet'ten Oktay Ekşi de aynı noktayı vurgulayarak başlıyor değerlendirmesine: "Önce işin 'usul' tarafıyla başlayalım. Bir ülkenin Genelkurmay Başkanı (eğer o ülke demokratik sistemle yönetiliyorsa ve hukuk devleti ise) hangi nedenle basın toplantısı düzenleyebilir? Ortada fol yok, yumurta yokken Genelkurmay Başkanı'nın basın toplantısı yapmasını da hiç anlayamıyoruz" diyor Ekşi.
bianet, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İhsan Çaralan, Birgün Gazetesi Yayın Kurulu üyesi Cüneyt Akman, Ülkede Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sibel Güler'i arayarak Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök' ün yaptığı açıklamaya ilişin değerlendirmesini sordu.
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İhsan Çaralan:
* Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök; Annan Planı'na "HA-VET" dedi; yani "Hayır" diyecekken "Evet" dedi. Önceki beyanlarda " Türkiye'nin ve Kıbrıs'taki Türklerin güvenliği açısından Kıbrıs'ın iki toplumlu bir devlet olarak kalması önemlidir" denmişti. Bunun ötesinde "MGK'da alınan kararlar New York'ta gözardı edilmiştir. Hükümet MGK'nın kararlarının dışına çıkmıştır" dendi.
* Genelkurmay bunu dedikten sonra, "biz hükümetle suç ortaklığı yapmayacağız" diyecekken, "TBMM ve Kıbrıs halkı ne karar verirse ona uyarız" gibi bir tutum aldı.
* Bu Türkiye'de Kıbrıs'ın bir iç politika malzemesi olarak kullanıldığını ve Türkiye'deki egemen güç odakları arasındaki çatışmanın boyutunu ifade ediyor. Bu aynı zamanda hükümetin Genel Kurmay ve arkasındaki geleneksel güç odakları ile çatışmada mevzi kazandığını gösteriyor. Kısacası Genelkurmay kırmızı çizgilerden vazgeçti.
* Aslında Kıbrıs sorunu tartışılmıyor. Hükümet Kıbrıs sorununu çözmek istemiyor. Şu andaki durum çözümün çözümsüzlük olduğu bir durum. Hükümet "Kıbrıslı Rumların referandumda hayır diyeceği" üzerine kurulmuş bir strateji izliyor.Kıbrıs tartışmalarını Türkiye'nin dış politikasından çok iç politikası üzerinden değerlendirmek gerekir.
* İşin bir diğer yanı da Kıbrıs konusunda Genelkurmayın söyleyebileceği hiçbir şey olmaması. Neden demokratik bir ülkede Genelkurmay Başkanı askeriyenin kendi meseleleri dışında açıklama yapıyor? Buna gerek yok.
Birgün Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Cüneyt Akman:
* Uzunca bir süredir ordu içinde bir görüş ayrılığı dedikodusu dolaşıyor. Özkök, bu dedikodulara mesnet vermemek gayretinde. Öte yandan ordu içinde böyle farklı eğilimler varsa, bunları aşırı hale getirmemek ve ordunun bütünlüğünü savunmak durumunda.
* Her ne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) AB'ye karşıdır dense de, Türkiye'nin AB'ye üyeliği ve Kıbrıs'la meselesinde AKP'ye muhalif olmadığının da göstergesidir.
* Yani bir yandan "orduda bölünme var" fikrini tahrik etmemek, diğer taraftan devletin stratejik hedefleriyle ters düşmemek zorunda.
* Anlaşılabilir nedenlerle de olsa, bir Genel Kurmay Başkanı'nın bu meselede "TBMM ve Kıbrıs halkı karar verir" demesini olumlu karşılıyorum.
* TSK'nın askeri meseleler üzerine fikir belirtmesi gerekir;ama Türkiye'de TSK'nın etkisi normal demokratik toplumlara göre daha önemli.
* Özkök'ün konuşmasında bütün işi meclise ve Kıbrıslılara bırakması olumlu; bu " olumsuzluk içinde olumluluk". Batı demokrasilerinde görülmeyen bu tip olaylarda demokratik prensiplere atıf yapılması dahi, olumluluk olarak kabul ediliyor.
Ülkede Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sibel Güler:
* Türkiye'de devlet siyasetinin en önemli aktörlerinden biri ordudur. Ancak ordu bir dönem bir sessizlik içerisindeydi, bu sessizliğin de bir nedeni var: Irak savasından sonra ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türkiye'de ABD-ordu ve AKP konsepti yerleşmiş durumda.
* Kıbrıs konusunda pek çok insanın kafasında varolan ve ordu siyasetinden vazgeçemeyen çeşitli dinamiklere yanıt verebilmek için konuştu. Ben Hürriyet'e yapılan değerlendirmelerde, orduya, yazarlar eliyle çok büyük güzellemeler yapıldığını; demokrasinin garantörü olarak ordudan medet umulduğunu görüyorum.
* Ertuğrul Özkok, sağcısı ve solcusuyla hiç ayrım yapmadan görüş alındığını belirtiyor ama apaçık bir ayrım var, çünkü mevcut yazarlar ordunun en büyük destekçisi. Bazı yazarların usule dönük belirttikleri noktalar var ama başlıklardan güzelleme anlamı çıkıyor.
* Bu nedenle ben değerlendirmeleri yerel seçimlerde gördüğümüz biçimiyle şöyle yorumluyorum: AKP-ordu-ABD ve medya uyumlu bir koro olarak karşımızda duruyor. Bu Türkiye'deki gerçek demokrasi temsilcilerine karşı kızıl elma koalisyonudur.
* Türkiye'de demokrasi sorununa, Kıbrıs gibi konulara açıklık getirmek ordunun işi değildir. Bu konudaki karar hakkı bence Kıbrıs'ta yaşayan insanlara verilmelidir.
* Dolayısıyla burada orduyu konuşmaya zorlayan siviller mevcut. Yani ordudan daha fazla asker siyaseti yapmak isteyen siviller, askeri konuşturmak isteyen asker kafalılar var.(YS/BB)