Bu yontular için söylenen "Denizi, güneşi, toprağı sıkmadan incitmeden kardeşlik içinde yan yana getiriyor" sözlerinin ötesine geçmek ne mümkün?
Bir şairden, hele de Arif Damar'sa bu şair, daha şairane bu heykelleri kim anlatabilir?
Ayvalık'ın araya karışması boşuna değil. Özkan Ayvalık'ın Rum evlerinin rölyeflerinin de yapıldığı ve sadece bu yörede çıkan beyaz gaz dumanı görünümlü sıcak taşları, yani sarımsak taşlarını yontuyor, yontuyor ve heykel yapıyor.
Deniz ve taşlar
Sergi tanıtımında, "heykellerde dinginlik ve duygusallık çağdaş bir yorumla iç içe geçiyor" deniyor. Sahiden de öyle. Özkan'ın jeomorfoloji mezunu olması, mastırını da Deniz Bilimleri Enstitüsü'nde yapması onun taşlarla ve denizle olan ilişkisini de açıklıyor.
Sakine Özkan önce Paris'e gitti, resim çalışt, sonra Boğaziçi Üniversitesi'nde Prof. Dr. Nilgün Bilge'nin atölyesinde heykele yoğunaştı.
Kökü Afrika kültürüne dayanan Afrika heykel sanatı ile çağdaş sanatın alaşımını yakalamayı düşünen, ağaçtan yontma heykelciliğine dayanan yontu sanatını en iyi Afrika'da yerinde inceleyebileceğini düşünen sanatçı çalışmaları için 1999'da kendini Senegal'de buldu.
Afrikalı heykel ustalarının çalıştığı bir atölye de onlarla birlikte ağaç yonttu. Dönüşte sanatçının Türkiye'de yontma işinin inceliklerini öğrenerek yaptığı heykeller Afrika insanının hislerini çağdaş bir platformda yorumluyor.
Sarımsak sırrı
Ayvalık'ta sarımsak taşıyla tanışmak yeni bir serüvenin başlangıcı oldu. Böylelikle yerel tatlarla yoğrulan sanatçının zamanla büyüyen estetik birikimi sarımsak taşları için de büyük sürprizdi.
Özkan, yazlarını Ayvalık'ta atölyesinin tozlu ortamında geçiriyor. Balık ve yosun kokuları içinde büyük bir aşk ve tutkuyla sarımsak taşlarını yontuyor.
Ve deniz kzılarının görüntüsü mor kıyılardan Cunda'nın ufuklarına da uzandı. Heykel görmek isteyenlere de Çukurcuma'ya, Galeri Artist' e uzanmak düşüyor. (BA)