16 Ağustos 2016'da 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi'nin Nöbetçi Genel Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteciler Ayşe Düzkan ve Ragıp Duran ile gazete yazarları Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Bektaş, Özgür Gündem eski Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol yargılandığı davada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 gün önce açıkladığı kararda beş gazeteciye "örgüt propagandası yapmak" suçundan ertelemesiz birer yıl altışar ay hapis cezası verdi.
Ragıp Duran, Hüseyin Aykol ve Ayşe Düzkan, kararı bianet'e değerlendirdi.
Ragıp Duran: Binlerce mağdurun yanında bu denizde kum
"13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar gerek esas gerek usul bakımından çok fazla sayıda hatalı. Ayrıntıya girmiyorum ama kararda mesela benim duruşmalardaki tutumumda 'pişmanlık belirtmediğim' yazılı. Oysa ki sadece birinci duruşmaya katıldım.
"Ondan sonra yapılan duruşmalardan vareste tutuldum. Üstelik bu kararı yazan, veren heyet, bizim davada sadece son üç duruşmada görev aldı. Ben bu heyeti hiç görmedim, bu heyet de beni hiç görmedim.
"Duruşmalarda da zaten pişmanlık ifade etmeyecektim. Bu birincisi, ikincisi ilk duruşmada hakim bana kararı ceza alırsam hükmün açıklanmasının ileri bir tarihe bırakılmasını isteyip istemediğimi sordu.
"Ben hükmün açıklanmasının ileri bir tarihe bırakılmasını istemiştim. Mahkeme de kabul etmişti, tutanaklarda bu var. Ne var ki son duruşmada hakim veya heyet duruşma tutanaklarına bakmadığı için, üstelik benim bu talebime de hiçbir gönderme yapmadan ertelemesiz mahkumiyet kararı verdi. Avukatım Fikret İlkiz istinaf mahkemesinin otomatik olarak bu kararı bozacağı görüşünde.
"Şahsen ben istinaf mahkemesinden uygun bir karar beklemiyorum.
"Çünkü Türkiye'de Ağır Ceza Mahkemeleri'nin, Anayasa Mahkemesi'nin veya istinaf mahkemelerinin artık hukuka göre değil siyasi kriterlere göre hareket ettiğini biliyoruz.
"Normalde gazeteciler, haber yapar, haber konusu veya haber kahramanı olmak istemeyiz. Ama bu rejim maalesef bizi de haber konusu yaptı.
"Bu benim başıma gelen Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Mehmet Altan, Şahin Alpay veya Nazlı Ilıcak'ın, yüzlerce barış akademisyeninin ve binlerce KHK mağduru devlet memurunun başına gelenlerin yanında denizde kum..."
Hüseyin Aykol: Biz sonuna kadar haberlerimizi yapacağız
"Biz özellikle zor dönemlerde gazetemize yönelik böylesi davalar açılmasına alışmak istemiyoruz ama maalesef öyle. Bana açılan davalarda aslında tek bir 23 tane dosya var.
"Bu dosyalardaki haberlerin hiçbirinin yalanladıkları haber değildir doğru olmayan haberler değildir ancak örgüt propagandası olarak nitelemek istiyorlar.
"Ben 40 yıllık bir gazeteciyim özellikle bu son 30 yıldaki gazetelerdeki bize yönelik açılan her davadan, her saldırıdan sonra -biliyorsunuz bombalandık, kapatıldık, bütün kurumlarımıza yönelik operasyonlar oldu- maalesef sınır ötesi operasyonlar, Roboski gibi katliamlar oluyor.
"Bizim de hafta başında aldığımız mahkumiyet kararından sonra Afrin savaşı gündemde görüyorsunuz. Bütün bunların ilgili olduğunu düşünüyoruz. Maalesef savaşlarda önce gerçekler ölür. Bizim sesimizi kısmak istiyorlar. Ancak biz sonuna kadar haberlerimizi yapacağız, gazetelerimizi çıkaracağız. Bizim için gazetecilik bir yaşam tarzıdır.
"İstinaf mahkemesi kararı bozarsa bile çok kötü. Çünkü aleyhimize bozar, 'Az vermiş' der. Atadıkları hakimler, emin oldukları hakimler. O nedenle de biz oradan onay bekliyoruz. Daha önce nitekim para cezasına çevrilen bir mahkumiyetim vardı çok kısa bir sürede onaylandı ve her ay özgür kalabilmek için, devlete belli toplamda 7 bin lira ayda 700 lira ödüyorum.
"Suriye'de hava gazı alıyorsunuz ya parayla. Ben de özgürlüğümü alıyorum her ay 700 liraya.
Ayşe Düzkan: Hepsi korku toplumu yaratmak için
"Çok fazla insan çok daha ağır hapis cezalarına çok daha ufak şeyler için. İdris Baluken geliyor aklıma hemen. Aynı zamanda Hüseyin Aykol, yaşı sağlık durumu itibariyle beni daha çok endişeye sevk ediyor.
"Yani olup bitenin hukukla, mahkemelerle ilgisi yok. Mahkemelerin bağımsız karar verdiklerini, hukuka ve vicdana göre karar verdiklerine inancım yok.
"Mesela daha çok kıyas yok, neden başkaları başka şey böyle bakacağız artık...
"Bizi yıldırmak için değil başka insanları çevremizdeki insanları yıldırmaya yönelik şeyler bunlar. Korku aşılamaya, bir korku toplumu yaratmaya yönelik...
"Onları haklı çıkarmayız diye ümit ediyorum." (PT)