Helsinki Yurttaşları Derneği Vanadzor ofisinden Artur Sakunts, Erivan'da 9 Aralık'ta yapılan seçimleri ve hükümeti meşrulaşan Nikol Paşinyan'ın Türkiye politikalarını bianet'e yorumladı.
Sakunts, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlığını "kazanan" Ermenistan'ın, otoriter rejim sorgulaması yapmadığı için hiçbir zaman tam bağımsız olamadığını ve yeni dönemin Erivan'da gerçekten adil seçimlerin yapıldığı ilk dönüm olduğunu söylüyor.
Ancak eski hükümetin ortadan kaldırdığı kuvvetler ayrılığını geri getirmek ve reformları harekete geçirmek gibi önünde çok işinin olduğunu da ekliyor.
Erivan'da 9 Aralık'ta yapılan seçimler 'kadife devrim'in onayı' olarak yer aldı manşetlerde. Son seçimi vatandaşların zaferi olarak değerlendirmek mümkün mü?
23 Eylül 2018'de organizasyonumuz (Civil Initiative/ Sivil İnisiyatif) aralarında "Independent Observer" (Bağımsız Gözlemci) gibi diğer partner organizasyonlarla yerel seçimlerin gözlemini yaptı.
Kesin olarak söyleyebilirim ki seçim (1990-1991 seçimlerini saymazsak) seçmenin ilk kez tamamen özgür, baskı olmaksızın iradesi dahilinde oy kullanabildiği ilk seçimlerdi.
9 Ekim 2018'de ulusal meclis erken seçimleri yaptı ve bana sorarsanız özgür ve adil olma konusunda olağanüstü bir seçimdi.
Paşinyan liderliğindeki yeni hükümeti döneminde onurlu bir şekilde verdiği ikinci önemli sınavdı.
Son 25 yıldır ilk kez oy verenlerin özgür iradesini bastırıp sınırlandırma amacıyla hükümet kaynaklarının kullanılmadığı, 2 Nisan 2017'de olduğu eşi benzeri görülmemiş miktarda seçim rüşvetinin dağıtılmadığı ilk seçim oldu.
Kolluk kuvvetleri devrede değildi, ufak seçim ihlalleriyle ilgili tüm raporlara cevap verildi.
Yerel ve ulusal ceza yetkilileri ve oy verenlere karşı baskı uygulayacak girişimlere dahil olmadı.
Bu seçimlerde şiddet içermeyen ve istisnai olarak barışçıl yöntemlerle müthiş bir sivil itaatsizlik eylemi yapan Ermenistan Cumhuriyeti vatandaşları onurlu ve özgür bir seçim süreci geçirdi.
"Seçim yasasına rağmen adil seçim"
Fakat maalesef seçimlerden önce mevcut seçim yasasını değiştirmek bölgesel adaylar için oy kullanma mekanizmasını yürürlükten kaldırmak mümkün olmadı.
Önceki hükümet tarafından uygulamaya konulan seçim sis temi, Anayasal hükümlere aykırı olan, adil seçim sistemine uygun değildi.
Sivil toplumla birlikte geliştirilen taslak yasa da eski iktidar partisinin ve yandaşlarının boykotu nedeniyle 1 oy farkla meclisten geçememişti.
Son seçimlerle bölgesel listeler aracılığıyla işleyen seçim mekanizmasının, adil ve özgür bir seçim örgütlenmesindeki en temel zorluk olduğunu gösterdi.
Ancak, buna rağmen bölgesel listelerdeki adaylarda çıkan karışıklıklar seçimler konusundaki 'ihlal' denilebilecek tek şeydi.
"Keyfi adalet ve yargıya müdahale bitti"
Paşinyan 'temiz bir parlamento' vadetti. Bundan sonraki adımları ne olacak?
Kadife Devrim'in devamı olarak, tamamen vatandaş baskısıyla ilk meşru hükümet şekillenmiş oldu.
Sistematik bir yolsuzlukla yönetilen önceki siyasi iktidarın, hükümetin yürütme ve yasama organlarının oluşumu ve işleyişi üzerinde artık herhangi bir etkisi kalmadı, kuvvetler ayrılığı geri geldi.
Yargıda hala bazı problemlerin kalması doğal bir süreç. Önceki hükümetin yönetimi sırasında oluşturulan bir sistemdi. Sahip olduğu siyasi "elverişlilikle", keyfi adalet ve yolsuzluk mekanizmalarına göre hareket etti.
Yeni hükümetin yargıda tarafsız olması ve bağımsız bir hakimler kurulu kurması öncelikli konulardan biri.
Paşinyan'ın bundan bir yıl önce yüzde 4 oy alması ve devlet organlarının oluşumu üzerinde gerekli etkiye sahip olmaması normal bir süreçti.
Bununla birlikte, sistemde kalıcı hale getirilmeye çalışılan sorunlar etkin katılımcı mekanizmalar uygulanarak aşılabilir.
Yeni durumun ruhu, eski otoriter hükümet dönemindekinin aksine, yeni koşulların sadece Paşinyan'ın attığı adımlarla değil, geniş bir katılımla, toplumun ortak sorunların çözümünde söz sahibi olmasıyla çözülebilir.
Bu bağlamda sivil toplum ve kurumları, Kadife Devrim'in katılımcıları ve mirasçıları olarak kendi ajandalarını oluşturup yeni hükümete sunacak. Yeni hükümetin ilk adımlarının otoriter hükümetin siyasi sonuçlarının değerlendirmesi olması gerektiğini görüyoruz.
"SSCB'deki sistem restore edilerek sürdü"
SSCB'den bağımsızlığını kazandığı ilk yıllırda, yeni hükümet bu tip bir politik değerlendirmeye girmedi ve önceki sistemi kınamadı.
Bunun sonucu olarak da otoriter hükümet tarzı bağımsız Ermenistan'da Nisan-Mayıs 2018'de yapılan Kadife Devrim'e kadar "restore edilerek" sürdü.
Otoriter hükümetin icraatlarını incelemek artık Ermenistan Cumhuriyeti'nde ne tip bir yönetimin işlemeyeceğini görmek açısından da önemli.
Nikol Paşinyan hükümeti devletin otoriter hükümet döneminde işlediği büyük insan hakları ihlallerindeki suçu kabul ederek 'geçişken adalet'in (transitional justice) Ermenistan versiyonunu uygulamalı.
İnsan haklarıyla ilgili ihlallere maruz kalan vatandaşların zararları telafi edilmeli ve etik gereklilikler yapılmalı.
Ancak 'geçişken adalet'in formasyonuyla yargı sistemine yeniden güvenin sağlanabileceğini düşünüyoruz. Sivil toplumun ajandası çok geniş ve Ocak ayı ortasında bunu parlamentoda gündeme getireceğiz.
Demokratik reformların uygulanması, insan hakları koruma mekanizmalarının geliştirilmesi ve ekonomik reformlar, AB-Ermenistan Kapsamlı ve Geliştirilmiş Ortaklık Anlaşması (2017 yılında önceki hükümetin yönetimi sırasında imzalanmasına rağmen) çok önemli öncelikler.
Bütün bunlara öncelik vermek yeni hükümetin demokratik reformları uygulamadaki tutarlılığını değerlendirmek için önemli bir gösterge olabilir.
"Otoriter hükümetler yeni yönetimden rahatsız"
Paşinyan'dan Türkiye'ye olumlu diyalog adımları döndü. 2009'a (iptal edilen protokollerin imzalandığı yıl) geri dönmek mümkün olabilir mi?
Ermenistan'da demokratik bir hükümetin varlığı, ülkenin dış politikasına yönelik yeni bir yaklaşım oluşturulması konusunda etkili olmak zorunda.
Dış meşruiyeti olan bir hükümetin yaklaşım ve olabilirlikleri dış politika yaklaşımlarının oluşumu açısından tamamen farklı bir içeriğe sahip olmalı.
Bununla birlikte Ermenistan-Türkiye ilişkilerini Ermenista-Rusya ilişkilerinden bağımsız değerlendirmek istemiyorum.
Ermenistan Cumhuriyeti'nin dış alanda kaçınılmaz olarak önceki hükümetten daha pağımsız olacağına inanıyorum. Ermenistan-Rusya ilişkileri için yeni bir formülün seçilmesi şu an için daha büyük bir zorluk.
Türkiye-Ermenistan ilişkisindeki yeni gelişmeler, yeni hükümetin Kremlin'e dış politikadaki aşırı bağımlılığının üstesinden gelip gelemeyeceğiyle de doğrudan ilişkili.
2009'a geri dönüş olamayacağı bir bakıma açık, protokol süreci önceki hükümetin yabancı aktörlere bağlılığı ve kırılganlığından etkilenen ajandasına bağlı bir süreçti.
Paşinyan Ermenistan Cumhuriyeti ve vatandaşlarının çıkarlarına uygun olarak komşu ülkelerle doğrudan ilişki kurmaya hazır bir profil çiziyor.
Tabii komşu ülkelerin yeni Ermenistan hükümetine yönelik tepkileri de önemli.
Herhangi bir aracı olmaksızın direkt anlaşmaya kayde değer bir örnek İlham Aliyev ve Nikol Paşinyan arasında yaşandı. İkili, olası gerilimlere ani çözümler üretmek için operatif bir iletişim hattı kurdu.
AGİT Minsk grubu formatı da göz önüne alındığında, Azerbaycan-Ermenistan müzakerelerinin 2019'da yeni bir ivme kazanacağını düşünüyorum.
Ancak, Anna Hakobyan'ın (Paşinyan'ın eşi) bir grup kadınla sınırda verdiği barış mesajı (Barış İçin Kadınlar Girişimi) ve Azerbaycanlı kadınları da bu girişime katılma çağrısı yanıtsız kaldı. Bakü'nün tepkisi cevap vermekten bile çok uzaktı.
Genel olarak, Ermenistan'da hem meşru hem de demokratik bir hükümetin varlığı, otoriter bir hükümete sahip olan devletler için bir miktar rahatsızlığa yol açtığını da vurgulamalıyız.
Ermenistan Cumhuriyeti'nin yeni hükümeti dış politika yaklaşımını yorumladıkça, problemli olduğu otoriter hükümetlerle de kendilerini yeniden biçimlendirmeye ihtiyaç duymalı.
"Türkiye'nin otoriterliğini olumlu değerlendiremiyoruz"
Patrik II Mesrob Mutafyan'ın kötüleşmesinden sonra on yılı aşkın süredir Türkiye Ermeniler'inin seçilmiş meşru bir patriği yok. Ateşyan çoğu Ermeni tarafından 'kayyum' olarak nitelendiriliyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Bu, Türkiye otoriteleri ve onların insan hakları ile demokratik prensipler konusundaki tavrıyla bağlantılı.
Ermenistan'daki demokratik eylemlerinin arka planının en olumsuz dönemlerinde Türkiye'deki otoriter hükümet de güçlendi, şu anki durumu Ermenistan-Türkiye ilişkileri açısından olumlu olarak değerlendiremiyoruz.
"LGBTİ üyeleri ve azınlıklara yaklaşım değişmeli"
Paşinyan'ın LGBTİ üyeleri ve diğer azınlıklar konusundaki yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu, yeni hükümetin insan hakları alanında çözmesi gereken sorunları olduğunu ve radikal grupların LGBTİ üyeleri üzerindeki saldırılarını kınayan yönde bir irade göstermediği yönündeki sorulardan biri.
Öte yandan, yeni hükümetinde en üst düzeyde LGBTİ'nin haklarıyla ilgili konularda bir soru önergesi şimdiden verildi.
Bu, yeni hükümetin bir grup temsilcisinin insan hakları konusunda tutarlı ve ilkeli bir yaklaşım sergileme konusunda eksikleri olduğunu ama aynı zamanda konuyu ele almaya, insan hakları meselelerini tartışmaya değil görmezden gelmek yerine tartışmaya eğimli olduğunu gösteriyor.'PT)