Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Gezi davasında beraat ettikten sonra tahliye edilmeden tekrar tutuklanan ve hakkında “Anayasal düzeni değiştirme” ile “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme” suçlamasıyla dava açılan iş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Osman Kavala 1144 gündür tutuklu buluntuğu Slilivri Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla katılırken Kavala’nın avukatları Köksal Bayraktar, Tolga Aytöre ve Deha Boduroğlu duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşmayı ayrıca İsveç, Almanya, Fransa, Danimarka ve ABD’nin İstanbul konsolosluğu temsilcileri ve gazeteciler de takip etti. Salonun yetersiz olması nedeniyle gazeteciler ayakta ve sosyal mesafe olmadan duruşmayı takip etti.
Kavala’nın kimlik tespitinin ardından mahkeme başkanı Kavala ve Henri Barkey hakkında hazırlanan iddianameyi özetledi. Bunun ardındansa Osman Kavala savunmasına başladı. İddianamede suçlamaların hiçbirinin olgusal temele dayandırılmadığını söyledi.
Darbelere hayatı boyunca karşı çıktığını ifade eden Kavala suçlamaların dünya görüşüyle taban tabana zıt olduğunu ifade etti.
"Gezi davasındaki temelsiz iddialar yeniden kullanıldı"
Kavala özetle şöyle konuştu:
"Bu iddianamedeki suçlamaların hiçbiri, olgusal temele, delile, somut bir eylemin incelenmesine dayandırılmamıştır. Bunlar, dünya görüşüme, etik değerlerime ve sorumlu olduğum sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü faaliyetlerin amaçlarına taban tabana zıt iddialardır
Somut delillerin yokluğunda, iddialar birbirlerinin gerekçesi haline getirilmiş, suçlamalar iç içe geçirilerek suçlu olduğuma dair algı yaratılmasına gayret edilmiştir
Hiçbir dayanağı olmayan, yasal temele uymayan casusluk suçlamasını öne sürmek için beraatle sonuçlanan Gezi davasındaki temelsiz iddialar yeniden kullanılmıştır.
15 Temmuz darbe girişimine katılmış olduğum suçlaması gibi casusluk faaliyetlerinde bulunduğum suçlamasında da, Henri Barkey’le yoğun temas içinde olduğum iddiası, kanıt olarak kullanılmaktadır. Henri Barkey’e herhangi bir bilgi, belge ilettiğim gösterilemediği gibi, yoğun temasta olduğuma dair de hiçbir bulgu yoktur
Casusluk faaliyetinde bulunmak için sivil toplum çalışmaları yaptığıma dair kurgu da tamamen gerçeklerden kopuktur. Delil yerine casuslukla ilgili komplo teorileri anlatılmakta, Anadolu Kültür hakkında olgusal temele dayanmayan, niyet okumalar, akıl yürütmeler yapılmaktadır.
İddia makamının, sivil toplum kuruluşlarının casusluk faaliyetinde bulunduğuna dair soyut analizleri bağlamında, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yabancı ülkelerin sivil toplum kuruluşlarını istihbarat faaliyetlerinde aktif olarak kullanmaya başladıkları ifade edilmiştir. İddia makamı, Soğuk Savaş döneminde yürütülen siyasi - ideolojik faaliyetlerle, ülkemizde demokrasiye katkı sağlayan sivil toplum hareketini kasıtlı olarak karıştırmaktadır.
"Manevi işkence haline geldi"
Anadolu Kültür’ün ayrımcılığı körüklediği, vatandaşlarımızın devletle bağlarını zayıflatma amacı güttüğü, çirkin bir iftiradır
Etnik köken ya da inançları nedeniyle azınlıkta olan vatandaşların devletle bağlarının güçlü olması için kendilerini toplumun eşit bireyleri olarak görmeleri, böyle hissetmeleri gerekir. Sorunlarını özgürce ifade edebilmeleri ve deneyimlerini toplumun diğer bireyleriyle paylaşabilmelerinin de eşitliğin gereği olduğuna inanıyorum.
Yirmi yıldır ülkemizin çeşitli şehirlerinde gerçekleşen Anadolu Kültür etkinlikleriyle ilgili olarak, bugüne kadar, Valilik, Emniyet, MİT yetkilileri ve savcılar casusluk faaliyeti yapıldığından şüphe etmediler. Buna rağmen iddia makamının bu faaliyetlerde casusluk amacı güdüldüğünü iddia etmesi, ülkemizin devlet kurumlarının işleyişini ve denetim kapasitelerini hafife almak anlamına da gelmektedir
Gerçeklikten bu kadar kopuk, bu kadar tuhaf suçlamalar gerekçe gösterilerek bir ihlal, bir beraat, iki defa da tahliye kararına rağmen yıllarca tutuklu kalmam, sıradan bir hak ihlali değildir, benim için bir tür manevi işkence haline gelmiştir.
Umarım yurttaşlarımızın özgürlüklerinden mahrum kalmasına yol açan, temelsiz, delilsiz, mantıksız suçlamaların en aşırılarını içeren bu iddianame türünün son örneği olur."
Tanıklar Kavala'nın Büyükada'daki toplantıda olmadığını söyledi
Mahkeme heyeti, Osman Kavala'nın savunmasının ardından davanın diğer sanığı Henri Barkey'in 15 Temmuz 2016'da İstanbul Büyükada'daki Splendid Hotel'de katıldığı çalıştayda bulunan tanıkları dinledi.
Çalıştaya katılan Bayram Sinkaya ve Pınar Sinkaya ile beraber otel personeli Ayhan Ulaş ve Arzu Ersoy, Barkey'in 15 Temmuz'daki çalıştayda otelde olduğunu ama Osman Kavala'nın bulunmadığını söyledi. İfade veren bu tanıklar Barkey'in Kavalayla temasta olduğuna dair bir duyu içerisinde olup olmadığını bilmediklerini aktardı.
Barkey, Alaton bağlantısı
Tanık olarak dinlenenler arasında yer alan iş insanı Cem Fadıl Bozkurt ise 11 Eylül 2016'da vefat eden Alarko Holding'in kurucusu İshak Alaton ile aralarında geçen konuşmaları anlattı.
Bozkurt, darbe girişiminden iki hafta sonra Alaton'un doktorunun kendisini aradığını belirterek, Alaton'un dil kökündeki tümöründen bahsettiğini ve kendisini Almanya'da tedavi görmesi için ikna etmesini istediğinden bahsetti.
Bunun üzerine Alaton'u aradığını söyleyen Bozkurt "Alaton ile görüştüğümde bana darbe gecesi ne yaptığımı sordu. Kendisi burada olduğunu ama kızı Leyla Alaton'u Amerika'ya gönderdiğini söyledi. Kendisinin niye gitmediğini sorduğumda 'Bu saatten sonra beni almazlar' dedi. 'Siz hala bu FETÖ tayfası ile görüşüyor musunuz' diye sordum. O da geçen hafta Henri Barkey'in orada olduğunu söyledi. Görüşmemizden sonra tedavi için Almanya'ya gitti ve kısa bir süre sonra da öldü" diye konuştu.
Aytöre: 3 yıldır Kavala'ya suç aranıyor
Tanık beyanlarından Kavala'nın avukatları söz aldı. Avukat Deniz Tolga Aytöre, Kavala'ya üç buçuk yıldır suç arandığını belirterek davanın hukuki bir tarafının kalmadığını söyledi.
İddianame hukuka aykırı hazırlandığını ifade eden Aytöre iddianamenin siyasi bir manzume olarak kaleme alındığını aktardı ve şöyle konuştu:
"Hukuka aykırı elde edilmiş olduğu bir ağır ceza mahkemesince hüküm altına alınan deliller tekrar bu iddianameye konulmuş. İddianame delilsizdir çünkü apar topar yazılmıştır. Gezi davasının rövanşı niteliğindedir. Mahkemeniz de maalesef yargılanmamıza neden olan bu iddianameyi kabul etmiştir.
İddianamede sadece sanık aleyhine değil, sanık lehine de delil toplanması gerekir. Ancak iddia makamı bırakın lehe delil toplamayı, lehe delilleri gizlemiştir.
Dosyada Henri Barkey ile Osman Kavala'nın görüştüğüne dair tek bir tanık beyanı veya delil yoktur, sadece aynı ilçede baz istasyonu çakışması delil sayılıyor. Bu iddianame için suç duyurusunda bulunacağız. Niyet, algı, kumpas ne ararsanız var. İşiniz zor ancak bağımsız yargı için bu zorluğa katlanmalısınız. Osman Kavala'nın beraatini talep ediyoruz."
Aytöre ayrıca Osman Kavala, Gezi davasından beraat ettikten ve hakkında tahliye kararı verildikten sonra gözaltına alınmasına ilişkin talimatı veren İstanbul Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz'ın terfi ettirilerek Adalet Bakan yardımcılığına atandığını da hatılattı.
Aytöre Gezi iddianamesindeki delillerin çürütülmesine karşın Kavala'nın aynı delillerle tutukluluğunun devam ettirildiğini ifade etti.
Boduroğlu: Gezi iddianamesinin kopyası
Aytöre'den sonra avukat Köksal Bayraktar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Kavala hakkında verdiği kararları hatırlattı. Bayraktar, kuvvetli suç şüphesi uyandıran delillerin olmadığını belirterek müvekkilinin buna karşın 38 aydır yani 3 yıl 2 aydır tutuklu olduğunu söyledi.
AİHM'nin yaptığı üç incelemede de Kavala'nın tutuklu olmasının süre gelen ihlallerin devamı niteliğinde olduğunu tespit ettiğini belirten Bayrak'tar Kavala'nın tahliyesini istedi.
Bayraktar'dan sonra söz alan Deha Boduroğlu ise 64 sayfalık iddianamenin nerdeyse yarısının Gezi iddianamesi'nin kopyası olduğunu söyledi ve "Yargı tacizi hatta bir işkence söz konusudur" diye konuştu.
Tutukluluğa devam kararı
Savunmaların ardından mahkeme heyeti tahliye taleplerine karşı savcının mütalaasını yazdırması için duruşmaya 15 dakika ara verildi. Aranın ardından mütalaasını veren duruşma savcısı Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamını ve Leyla Alaton'un bir sonraki duruşmada tanık olarak dinlenmesini istedi.
Mütalaanın ardından duruşmaya bu sefer ara karar için 15 dakika ara verildi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına ve Leyla Alaton'un bir sonraki duruşmada tanık olarak dinlenmesine hükmetti.
Bir sonraki duruşma 5 Şubat 2021'de görülecek.
(HA)